1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Crans Montana tutanakları: Garantilerde esneklik tüm başlıklarda anlaşmaya bağlı
Crans Montana tutanakları: Garantilerde esneklik tüm başlıklarda anlaşmaya bağlı

Crans Montana tutanakları: Garantilerde esneklik tüm başlıklarda anlaşmaya bağlı

Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik 2017’de Crans Montana’da yer alan Kıbrıs Zirvesi’nin basına sızan tutanakları neyi anlatıyor | Esra Aygın | (2)

A+A-

Guterres-Çavuşoğlu görüşmesi: Garantilerde esneklik tüm başlıklarda anlaşmaya bağlı

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile 6 Temmuz 2017 günü saat 13:00’te yaptıkları görüşmede, sunmuş oldukları ve güvenlik ve garantilerle ilgili esneklikler içeren resmi olmayan belgenin, sadece tüm başlıklarda anlaşma sağlanması halinde geçerli olduğunu vurguluyor. 

Çavuşoğlu, Kıbrıslı Türklerin özellikle şu alanlarda tatmin edilmesi gerektiğini belirtiyor: 

- Siyasi eşitlik (dönüşümlü başkanlık ve etkin katılım da dahil)

- Toprak

- Adadaki Yunan ve Türk vatandaşlarına eşdeğer muamele (iş, kişiler, sermaye)

- Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Türk kurucu devletinde net mülkiyet çoğunluğuna sahip olması

 

Çavuşoğlu, Genel Sekreter’e, yukarıdakilerin yanı sıra, federal yetkilerle ilgili mutabakata varılması ve varılacak anlaşmanın AB birincil hukuku haline gelmesi gerektiğini de söylüyor. Türkiye Dışişleri Bakanı, anlaşmanın AB mahkemelerine götürülmesi olasılığının kesinlikle ortadan kaldırılması gerektiğini ifade ediyor. 

Guterres-Mogherini  görüşmesi

Dönüşümlü başkanlık ve 1 olumlu oy konusunda yakınlaşma

Aynı gün saat 16:30’da Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi 

Frederica Mogherini ile görüşen BM Genel Sekreteri Guterres, Türkiye’nin diğer taraflara oranla daha fazla açılım yapmış olduğunu, bu durumda diğer tarafların açılım yapmasının gerektiğini belirtiyor. 

 

Guterres aynı zamanda iç konularda iki taraf arasındaki müzakerelerde çok az ilerleme kaydedilmiş olduğunu söylüyor ve anlaşmazlık noktalarının tekrar edilmesi dışında herhangi bir şey elde edilmemiş olduğunu vurguluyor. 

 

Bu noktada, toplantıda bulunan BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs Rum tarafının dönüşümlü başkanlık ve karar verme mekanizmalarında bir olumlu oy konusunda taviz vermiş olduğunu belirtiyor. Ayrıca, Kıbrıslı Rum lider NikosAnastasiadis’in, Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı’yı rahatlatmak adına, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tek oy pusulası konusunda ısrar etmeyeceğini söylediğini de hatırlatıyor. 

Toprak, mülkiyet, Türk vatandaşlarına anlaşmazlık

Genel Sekreter Guterres, Mogherini’ye, anlaşmazlık noktalarının toprak konusunu da içerdiğini, hangi tarafın haritasının zemin teşkil edeceği konusunda uzlaşma olmadığını ifade ediyor. Mülkiyet konusunda da anlaşmazlık olduğunu belirten Guterres, iki tarafın iki farklı mülkiyet rekiminin uygulanması konusunda farklı felsefelere sahip olduğunu söylüyor. Genel Sekreter Türk vatandaşlarıkonusunda da anlaşmazlık olduğunun altını çiziyor ve bu konuların hiçbirinde herhangi bir ilerleme olmadığını belirtiyor. 

 

Mogherini de, Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’e, güvenlik ve garantilerde olumlu bir gelişme görmek istiyorsa toplumlararası konularda esneklik göstermesi gerektiğini söylediğini belirtiyor. Anastasiadis’in bunu yapabileceğini, ancak garanti ve asker konusunda rahatlatılması gerektiğini söylediğini ifade ediyor. Aynı zamanda, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tek oy pusulası ısrarından vazgeçmeye hazır olduğunu ve diğer konularda da daha esnek olabileceğini söylediğini ekliyor. Ancak Anastasiadis için, sunduğu haritanın toprak konusundaki müzakerelere zemin teşkil etmesinin önemli olduğunu belirtiyor. 

 

AB tek taraflı müdahale hakkını kabul edemez

Mogherini, Avrupa Birliği’nin, müdahale hakkı hariç, taraflarca üzerinde anlaşılan herhangi bir anlaşmayı kabul edeceğini belirtiyor. Bunu Çavuşoğlu ve Akıncı’ya açıklıkla ifade ettiğini söylüyor. Bunun için birincil hukukun değiştirilmesinin gerekmediğini de Çavuşoğlu’na ilettiğini belirten Mogherini, anlaşmanın mahkemelere götürülmesi için bir zemin olmayacağını belirtiyor. Birincil hukukta değişiklik yapılması için tüm üye devletlerin bunu onaylaması gerekeceğini, bu onay aşamasının anlaşma açısından bir risk olduğunun altını çiziyor. Ancak Çavuşoğlu’nun birincil hukukta değişiklik yapılması konusunda ısrar ettiğini ifade ediyor. Ancak bunun bir müzakere taktiği olabileceğini söylüyor.  

 

Genel Sekreter, Anastasiadis’in 1. masada (güvenlik ve garantiler) açılım görmeden 2. masada (iç konular) taviz vermeye istekli olmayacağını tekrarlıyor. 

 

Eide ise, Kıbrıslı Türkler iç konularda tatmin olmadıkça Türkiye’nin asla açılıma gitmeyeceğini vurguluyor. Bunların aynı anda çözümlenebilmesi için bir paket yaklaşımına olan ihtiyaçtan bahsediyor. 

 

6 Temmuz geceki akşam yemeğinde Genel Sekreter tüm başlıklarda gelinmiş olan son aşama ile ilgili bilgi aktardı. 

 

Guterres, birçok konuda ya fikir birliğine ulaşılmış olduğunu,ya da fikir birliğine çok yakınlaşıldığını belirtti. Ancak geriye kalan konularda tarafların zıt görüşler ifade etmekte olduğunu sözlerine ekledi. Bu nedenle, altı konuda - toprak, güç paylaşımı, mülkiyet, Türk vatandaşlarının hakları, garantiler ve yabancı askerler – paket yaklaşımına gidilmesi gerektiğinin altını çizdi. 

Toprak

Genel Sekreter, Kıbrıs Rum tarafının Annan Planı’nda yer alan haritanın, Kıbrıs Türk tarafının ise 11 Ocak’ta Cenevre’de sunmuş olduğu haritanın kullanılmasını önerdiğini belirtti. Ancak Kıbrıs Türk tarafının, haritada, Rum tarafının kendilerinden beklemekte olduğu bir değişikliği yapacağını sözlerine ekledi. 

 

Yönetim ve Güç Paylaşımı

Genel Sekreter bu konuda tarafların “neredeyse tamamıyla mutabık” olduğunu belirtti. 2:1 temelinde dönüşümlü başkanlığın olacağını, ancak bunun toprak ve güvenlik ve garantiler ile ilgili müzakerelerin sonucuna bağlı olduğunu ifade etti. Türk vatandaşlarına eşdeğer muamele konusunda artan bir yakınlaşma olsa da, tarım ürünleri ve kişilerle ilgili kotalar konusunda anlaşmazlık olduğunun altını çizdi. Genel Sekreter Guterres, kişiler konusundaki anlaşmazlığı yeni gelen kişiler ile ilgili olduğunu, Kıbrıslı Rumların bu kişiler için 4:1 oranını (her 4 Yunan vatandaşına 1 Türk vatandaşı) teklif ettiğini, Kıbrıslı Türklerin ise 1:1 oranında (her 1 Yunan vatandaşına 1 Türk vatandaşı) ısrar ettiğini belirtti. 

Mülkiyet 

Mülkiyet konusunda, Genel Sekreter, Kıbrıs Türk kurucu devletindeki mülkiyet çözümlerinin şu anki kullanıcı lehine, toprak düzenlemelerine tabi bölgelerdeki mülkiyet çözümlerinin de yerinden edilmiş mülk sahiplerinin lehine olacağı üzerinde genel bir anlayış olduğunu belirtti. Guterres, şu anki kullanıcının lehine olacak çözümlerde, iki tarafın “duygusal bağ” ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihat hukuku konusunda farklı pozisyonlara sahip olduğunu ifade etti. Kıbrıslı Türklerin net şekilde tanımlanmış kriterler, Kıbrıslı Rumların ise genel bir referans istediğini söyledi. 1/3 kuralı ve daha spesifik olarak küçük arsalar ile ilgili bazı farklılıklar da olduğunu belirten Guterres, Kıbrıslı Türklerin bu durumlarda şu anki kullanıcının lehine olan bir rejim, Kıbrıslı Rumların ise yerinden edilmiş mülk sahiplerinin lehine olan bir rejim teklif ettiğini söyledi. 

Güvenlik ve Garantiler 

Garanti Antlaşması ve tek taraflı müdahale hakkının devam ettirilmesinin zor olacağı yönündeki görüşünü tekrar eden Guterres, Türkiye’nin, Garanti Antlaşması’nın korunması yönündeki pozisyonunu not etti. Ancak buna ek olarak, Genel Sekreter, Türkiye’nin resmi olmayan bir belge sunmuş olduğunu, bu belgede Garanti Antlaşmasının yerini bir Uygulama Antlaşmasının almasını önerdiğini belirtti. Türkiye’ye, güvenli ve izleme mekanizmasının kurulması durumunda Garanti Antlaşmasının hemen sona erdirilmesini kabul edip etmediklerini sorduğunu, buna karşılık Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Genel Sekreter’e Türkiye’nin bu konuda diyaloğa açık olduğunu ancak gösterebileceği esnekliğin diğer dört iç konuda kaydedilen ilerlemeye bağlı olduğunu söylediğini belirtti. 

Genel Sekreter uygulamanın izlenmesine dair resmi olmayan bir belgeyi taraflara dağıtmış olduğunu, bu mekanizmada BM ve kendisinin önemli bir rol oynayacağını ifade etti. 

 

Guterres, asker konusunda, “sıfır asker, sıfır garanti” pozisyonunun Türkiye için bir kırmızı çizgi olduğunu belirtti.

Genel Sekreter, Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin adada asker kalmasını isterken, uzun-süreli askeri bir varlığın Kıbrıslı Rumlar için kırmızı çizgi olduğunu ifade etti. Bu konuda tarafların herhangi bir açılım yapma olasılığını görmediğini, dolayısıyla bu konunun daha üst düzeyde (yani Yunanistan ve Türkiye’nin başbakanlarının dahil olduğu) bir toplantıda görüşülmesi gerektiğini ortaya koydu. Genel Sekreter, Türkiye’ye askeri varlığını gözden geçirip geçiremeyeceğini sorduğunu, buna karşılık Çavuşoğlu’nun bunun Başbakanlar düzeyinde görüşülmesine karşı olmadıkları cevabını verdiğini aktardı. Genel Sekreter, Başbakanları ileriki günlerde New York’a davet edebileceğini veya Başbakanların CransMontana’ya gelebileceğini belirtti. 

 

Yunanistan Dışişleri Bakanı Kotzias, 1974 yılında adaya gelen askerlerle İttifak Antlaşması altında adada bulunan 650 asker arasında ayırım yapılması gerektiğini belirtti.

İlk kategorideki askerlerin hemen çekilmesi gerektiğini belirten Kotzias, ikinci kategoridekilerin de, hemen olmasa da gitmesi gerektiğini, bunun için ayrı bir çekilme metodolojisinin olabileceğini ifade etti. Bu kategorideki askerler için bir gözden geçirme sürecini tartışmaya açık olduğunu, ancak bunun Başbakanlar düzeyinde olması gerektiğini belirtti. Her delegasyonun başkentlerine dönerek nihai görüşmelere hazırlanmasını ve bu arada da uygulama ve izleme çerçevesinin nihai şeklini alması için teknik çalışmaların devam etmesini önerdi. 

 

Birleşik Krallık’ın Avrupa ve Amerika İşlerinden sorumlu Devlet Bakanı Sir Alan Duncan, Kotzias’a dönerek, fırsatın yitirilmemesi gerektiğini, bir noktada tarafların “risk alması” gerektiğini belirtti. Bu sorunun çok uzun zamandır devam etmekte olduğunu ifade eden Duncan, ilerleme yakalanabileceğine dair olan hissiyatını dile getirdi. Genel Sekreter’in tek taraflı müdahale hakkının ortadan kalkması gerektiğini söylediğini vurgulayan Duncan, taraflar bu ilerlemeyi görmüyorlarsa bu, tarihi bir fırsatı kaçırdıkları anlamına gelmez mi? diye sordu. Duncan taraflara, büyük konularda elde edilen başarılara odaklanmalarını, uygulama ve izleme mekanizmasını daha sonra ele almalarını teklif etti. Eğer gerçekten “ilerleme” varsa, tarafların Crans Montana’dabaşladıkları işi bitirmelerini salık verdi. İlerleme olup olmadığını sordu, yanıt alamayınca, sessizliğin, ilerleme olduğuna dair bir işaret olabileceğini söyledi. 

 

Çavuşoğlu, tek taraflı müdahale hakkının “sürdürülebilir olmadığına” dair ifadesini çok iyi bir şekilde not ettiklerini belirtti. Genel Sekreter’in askerin kalabileceğine dair ifadesini de not ettiklerini söyleyen Çavuşoğlu, “Sıfır asker sıfır garanti”nin Türkiye için bir başlangıç noktası olamayacağını tekrar etti. Ancak Çavuşoğlu, Türkiye’nin belli konularda esnek olmaya çalıştığını, Genel Sekreter ile hem Garanti hem de İttifak Antlaşmaları ile ilgili tekliflerini paylaştıklarını söyledi. Daha da fazla esneklik göstererek, bir unsur daha eklediklerini ve diğer konularda anlaşmaya varılması durumunda tek taraflı müdahale hakkının gözden geçirebileceğini söylediklerini ifade etti. Çavuşoğlu, diğer konularda ilerleme olması durumunda Türkiye’nin daha da fazla esneklik gösterebileceğini belirtti. Türkiye Dışişleri Bakanı, önce kapsamlı anlaşmaya ve bu anlaşmanın nasıl izleneceğine odaklanmanın önemli olduğunu, daha sonra belli şeylerin konuşulabileceğini söyledi. Çavuşoğlu, daha fazla esneklik göstermek için elinden geleni yapmak istediğini, ancak tekliflerinin gizli kalacağına güvenmediğini belirtti. Kıbrıs Rum tarafının daha önceki önerilerini basına sızdırmasının kendisini bu konuda tereddüte düşürdüğünü ifade etti. Genel Sekreter Çavuşoğlu’nun bu önerisine saygı gösterdiğini söyledi. Çavuşoğlu, garantiler konusunda esneklik göstermiş olsa bile, askerin tümüyle çekilmesinin Türkiye için bir kırmızı çizgi olduğunu, ancak Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının bunda ısrar etmeye devam ettiğin belirtti. Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı, çözümden hemen sonra önemli sayıda askerin çekilmesi yönündeki teklifi teyit etti. 

 

Çavuşoğlu, Türkiye’nin Garanti Antlaşması konusunda esneklik göstermiş olduğunu, ancak Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan’ın tüm askerlerin çekilmesinde ısrar ettiğini belirtti.

Bunun Türkiye ve Kıbrıslı Türkler açısından bir kırmızı çizgi olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, tarafların öncelikle temel konulara odaklanması, izleme mekanizmasını daha sonraya bırakması gerektiği konusunda Duncan’akatıldığını ifade etti. Bunun “son konferans” olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, Genel Sekreter’e birkaç gün içerisinde Başbakanları Crans-Montana’ya getirme şansı olup olmadığını sordu. Bu durumda, kendisinin burada kalabileceğini belirtti. Çavuşoğlu, kabul edemeyeceği şeyin, delegasyonların hiçbir karara varmadan buradan ayrılması olduğunu çünkü bunun süreci uzatacağını ifade etti. Başbakan Yıldırım’ın henüz gelmediğini çünkü hanüz alınacak bir karar olmadığını belirten Çavuşoğlu, kapsamlı bir anlaşmaya yönelik ilerleme olmazsa, Yıldırım’ın gelmeyeceğini söyledi ve nasıl ilerleme yakalanabileceğini sorguladı. 

 

Anastasiadis, kendi tekliflerini yazılı olarak sunmaktan çekinmediklerini belirterek, Kıbrıs Rum tarafının Türkiye’nin teklifleri ile ilgili neden bilgi sahibi olmadığını sordu. Anastasiadis, Garanti Antlaşması ve müdahale hakkının gerçekten feshedilip feshedilemeyeceğini nasıl bilebileceğini sordu. Çavuşoğlu’nun “esneklik”ten bahsederken ne demek istediğini ve garantörlerin izleme mekanizmasındaki rolünü bilmesi gerektiğini belirtti. Rum lider, ortaya konan önerilerin başka bir isim altında ama özünde Garanti Antlaşması olmadığından nasıl emin olabileceğini sordu. Türk askerinin varlığının Kıbrıslı Rumlar için bir tehdit olduğunu belirten Anastasiadis bunların netleştirilmesi gerektiğini ve önerileri yazılı olarak görmesi gerektiğini ifade etti. Güvenliğin bir öncelik olduğunu söyleyen Anastasiadis güvenlik ve garantilerde bir çözüm olmazsa diğer başlıklarda da bir çözüm olamayacağını belirtti. 

 

Çavuşoğlu, Türkiye’nin önerisini paylaştığını belirtti. Anastasiadis bunun kendisi ile paylaşılmadığını söyledi. Çavuşoğlu, tarafların birbirlerinin önerilerini açıklamamak konusunda anlaştıklarını ancak Türkiye’nin önceki önerilerinin sızdırıldığını dolayısıyla Anastasiadis’egüvenemeyeceğini söyledi. 

 

Kıbrıslı Türk lider Akıncı, güvenlik ve garantiler konusunun daha önce hiç ele alınmış olmadığını hatırlattı ve yakın bir geçmişe kadar eski sistemin devam edeceği varsayımının devam ettiğini belirtti. Türkiye’nin ilk defa bu konuları ele almayı kabul ettiğini ifade eden Akıncı, bunun “çok önemli bir adım” olduğunu vurguladı. Türkiye’den hala nasıl bir sinyal beklendiğinden emin olmadığını belirten Akıncı, askerlerle ilgili olarak, Türkiye’nin erken bir zamanda önemli miktarda askeri çekmeye hazır olduğunun işaretini verdiğini söyledi.  Akıncı, iki tarafın aynı aciliyeti hissetmediğini, bazı delegasyonların sorunun çözülmesi zamanının geldiğini ve tarafların bir fırsatı kaçırma riski ile karşı karşıya olduğunu düşündüğünü ifade etti. Çözümün ellerinden kayıp gitmekte olduğunu ve yeni nesillere karşı herkesin sorumlu olacağını belirtti. Akıncı, Genel-Sekreter’in belirlediği altı konudan oluşan bir paket üzerinde anlaşmaya varabileceklerini ve bir referandum tarihi belirleyebilecekleri değerlendirmesinde bulundu. Akıncı, daha sonra Kıbrıs’a dönüp gerekli hazırlıkları yapabileceklerini söyleyerek Anastasiadis’ten “son bir gayret” göstermesini istedi ve bunu yapmamaları durumunda toplumlarına karşı sorumlu olacaklarını söyledi. “Federasyon için son şansımız,” diyen Akıncı’ya karşılık Anastasiadis, herhangi bir netlik olmadan bunu nasıl kabul edebileceğini sordu. Çavuşoğlu, Anastasiadis’e cevaben, 15 yıl sonra garantilerde bir gözden geçirmenin mümkün olabileceğini duyduğunu söyledi. 

 

Genel Sekreter en başından beri tek taraflı müdahale hakkının mümkün olmadığı konusunda çok açık olduğunu belirtti. Uygulama izleme mekanizması ile ilgili önerisinin BM’ye merkezi bir rol verdiğini ve Garanti Antlaşmasının devam etmeyeceği fikri üzerine bina edildiğini belirtti. Guterres, bugün yaptığı görüşmelerden, diğer konularda varılacak anlaşmaya bağlı olarak Türkiye’nin garantileri sona erdirmeyi düşünebileceği hissiyatını aldığını söyledi. Anastasiadis, güvenlik ve garantiler çözümlenmedikçe çözümün mümkün olmayacağını yineledi. Akıncı, Genel Sekreter’in kendisine garantilerde bardağın “boş olmadığını” söylediğini, ancak Anastasidis’in bunu duymadığını ifade etti. Anastasiadis“bunu görmediğini” söyledi. 

 

Çavuşoğlu bu sürecin altı ay veya bir yıl daha daha devam edemeyeceğini, tarafların zaman harcadığını, şimdi karar verme zamanı olduğunu söyledi. Tarafların gerekli olduğu sürece burada kalması gerektiğini ekledi. 

 

Genel Sekreter asıl sorunun tarafların siyasi iradesi olduğunu, tarafların istediğini yapmaya hazır olduğunu, ve Başbakanları davet etmeye hazır olduğunu söyledi. 

 

Yunanistan Dışişleri Bakanı Kotzias herhangi bir ilerleme elde edilmemiş olmasına rağmen tartışmanın Başbakanları davet etmeye odaklandığından şikayet etti. Çavuşoğlu belli konuların Başbakanlar olmadan çözülemeyeceğinin altını çizdi ve gelmeleri konusunda ısrarcı oldu.  Anastasiadis“muğlak teklifler” temelinde nasıl bir anlaşmaya varabileceklerini sorguladı. 

 

Genel Sekreter asker konusunda Başbakanların bir anlaşmaya varıp varamayacaklarını bilmediğini belirterek, bunun bir kırmızı çizgi olduğunun kendisine ifade edildiğini ve karmaşık bir konu olduğunu kabul ettiğini söyledi. Ancak Türkiye’nin Garanti Antlaşmasını çözüme adapte etmektegösterdiği esnekliğin önemli bir adım olduğunu, bunu görmemenin bir hata olacağını ifade etti. Başbakanların davet edilmesinin faydalı olabileceğini belirtti. 

 

Kotzias Çavuşoğlu’ndan pozisyonunu netleştirmesini istedi. Çavuşoğlu, Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafından hala “sıfır asker sıfır garanti” pozisyonunu duyduğunu, bunun Türkiye için bir başlangıç noktası olamayacağını tekrarladı. Çavuşoğlu müzakerelerin sadece güvenlik ve garantilerden oluşmadığını da söyledi. Kotzias, söylenenlerden anladığının, Türkiye’nin müdahale hakkını korumak istediği olduğunu belirtti. 

 

Genel Sekreter araya girerek, Türkiye’nin, tüm diğer unsurların yerliyerinde olması durumunda, müdahale hakkının sona ermesini kabul edebileceğini belirtti. AnastasiadisYunanistan ve kendi delegasyonunun önerilerini sunduğunu söyledi ve Çavuşoğlu’nun neden önerisini sunmadığını sordu. Çavuşoğlu, Genel Sekreter’in, öneriyi biraz önce dillendirdiğini, ancak Kotzias ve Anastasiadis’in maalesef buna inanmadığını belirtti. Anastasidadis Türkiye tarafından önerilenin ne olduğunu anlamadığını, çok fazla muğlaklık söz konusu olduğunu söyledi. 

 

Genel Sekreter uygulama mekanizması ile ilgili resmi olmayan belgeye dönerek, üç noktaya dikkat çekti:

1. Genel Sekreter’e verilen merkezi rol,  

2. mekanizmanın muğlaklığa yer bırakmayan kapsayıcı yapısı, ve

3. Türkiye, Yunanistan ve Birleşij Krallık’ın yürütme gücünün olmaması. Bu temelde, önerilen mekanizmanın Garanti Antlaşmasının yerini alacak bir mekanizma olarak algılanmasının doğru olduğunu düşünmediğini söyledi. 

 

Anastasiadis’in önerinin muğlak olduğu yönündeki ısrarına karşılık, Genel Sekreter, “muğlak değil. Reddedilebilir, ancak muğlak değil” cevabını verdi. 

 

Söz alan Eide, anladığı kadarıyla, güvenlik ve garantiler konusunda önemli değişikliklere gidilebileceğini, yönetim ve güç paylaşımında potansiyel bir ilerleme olduğunu, Akıncı’nın toprak konusunda açılıma gittiğini, mülkiyet konusunun biraz daha karmaşık olduğunu ancak iki tarafın çalışarak bunu aşabileceğini, dolayısıyla anlaşmanın neden ellerinden kayıp gitmekte olduğunu anlamadığını ifade etti. 

 

Akıncı Anastasiadis’den ellerindeki anlaşmayı statüko ile karşılaştırmasını istedi. Kıbrıslı Rumlar’ın tek taraflı müdahale hakkı ve asker konusunda büyük oranda istediğin aldığı bir anlaşmaya varmanın daha iyi olup olmayacağını sordu. 

 

Kıbrıslı Türk müzakereci Özdil Nami, Türkiye’nin Kıbrıslı Türkler’in istediklerini almaları durumunda daha fazla esneklik gösterebileceğini özel görüşmelerde ifade ettiğini söyledi. Türkiye’nin bunu yapmaya hazır olduğunu Genel Sekreter’e ilettiğini belirtti. 

 

Anastasiadis, ileriye doğru adım atabilmek için Türkiye’nin teklifini yazılı olarak alması gerektiğini ve uygulama çerçevesi ile ilgili daha net bilgiye sahip olması gerektiğini söyledi. Kotzias, Başbakan Tsipras’ın, Türkiye’den Garanti Antlaşması ve müdahale hakkını feshetmeye hazır olduğuna dair yazılı bir metin görmesi gerektiğini, ancak bu şartla Başbakanlar düzeyinde bir toplantıya katılabileceğini belirtti. 

 

Kotzias Türkiye’nin hiçbir şeyi yazılı olarak sunmadan nasıl “tarihi bir fırsattan” bahsettiğini veya Yunanistan’ın “imza atmasını” beklediğini sorguladı. 

 

Akıncı kimseden ne imzaladığını bilmeden herhangi bir şey imzalamasının beklenmediğini ifade etti. 

 

Çıkmazı aşmak için, Genel Sekreter, bir çözüm çerçevesinde Türkiye Hükümeti’nin Garanti Antlaşması’nı (ve dolayısıyla müdahale hakkını) feshetmeye hazır olduğu yönündeki anlayışını yazıya dökmeyi önerdi.  Buna bir cümle daha eklenerek, asker konusunun, garantör ülkelerin dışişleri bakanlarının katılımıyla tartışılacağının ifade edilebileceğini söyledi. 

 

Çavuşoğlu birincil hukuk ve uygulama konusu da dahil Kıbrıslı Türkler için önemli olan konularda netlik olması gerektiği konusunda ısrar etti. Asker sayısını üzerinde anlaşılmış bir seviyeye indirmek için yetkili olduğunu, ancak Yunanistan’ın bunu konuda karara varmak için Başbakanların gelmesine ihtiyacı varsa bunun Türkiye için bir sorun teşkil etmediğini söyledi. 

 

Genel Sekreter Başbakanların gelmesi için yazılı bir metin oluşturma teklifini yineledi.

Kotzias Tsipras’ın gelmek için Türkiye’den Garanti Antlaşmasının anlaşmanın yürürlüğe girdiği anda feshedileceği yönünde yazılı bir taahhüt görmek istediğinde ısrar etti.

Çavuşoğlu hiçbir şeyi yazılı olarak sunmayacağını ifade etti.

Genel Sekreter, Kıbrıslı Türklerin endişelerinin giderilmesi durumunda Türkiye’nin Garanti Antlaşması ve müdahale hakkını yeniden ele alacağı ile ilgili anlayışını yineledi.

Çavuşoğlu, bir anlaşmaya bağlı olarak Türkiye’nin daha ileri adım atmaya da hazır olduğunu ifade etti.

İlk önerisinde Garanti ve İttifak Antlaşmalarının gerekli değişiklikler yapılarak uygulanmasının yer aldığını, daha sonra, Kıbrıslı Türkler’in taleplerinin karşılanması ve uygulama mekanizmasının oluşturulması durumunda  bunun10-15 yıl sonra gözden geçirebileceğini önerdiğini hatırlattı.

Çavuşoğlu anlaşmanın başarılı şekilde uygulandığını görmeden Türkiye’den haklarından vazgeçmesinin nasıl beklenebileceğini sordu. 

 

Kotzias daha önce müdahale hakkının hemen kaldırılabileceği ifadesini duyduğunu ancak şimdi Türkiye’nin eski pozisyonu olan 15 yıl sonra gözden geçirme teklifine geri döndüğünü belirtti. Dolayısıyla Türkiye’nin garantiler konusundaki pozisyonunu değiştirdiği görüşünün bir yanlış anlamadan kaynaklamış olması gerektiğini ifade etti. Bu pozisyonda bir değişiklik olmadığı görüşünde olduğunu dolayısıyla Başbakanından Crans Montana’ya gelmesini veya New York’ta Genel Sekreter ile görüşmesini isteyemeyeceğini söyledi. Kotzias Kıbrıs’ın normal bir devlet olmasını istediğini dolayısıyla önceliğin yabancı askerlere verilmemesi gerektiğini belirtti. 

 

Akıncı, Genel Sekreter’in daha önce söylediği “tek taraflı müdahale hakkı sürdürülebilir değildir” ifadesini hatırlattı. Sürdürülebilirliğin uzun süreli bir kavram olduğunu belirtti. Eğer bugünkü sistem ortadan kalkacaksa yerini neyin alacağını bilmesi gerektiğini söyledi ve Genel Sekreter’in tüm bu tartışmalardan anladığını yazıya dökmesinin iyi olacağını, aksi halde bunun görüşmelerin sonu olabileceğini belirtti. 

 

Anastasiadis Genel Sekreter’in 4 Temmuz 2017 tarihli açıklamasını hatırlatarak, güvenlik ve garantilerde bir çözüm olmadıkça çözüm olamayacağını yineledi. Rum lider, Garanti Antlaşması ve müdahale hakkının hemen ortadan kalkabileceğini anladığını, ancak şimdi Türkiye’nin 15 yıldan bahsettiğini belirtti. 

 

Genel Sekreter, bazı şeyleri yanlış anlamış olduğunun net olduğunu dile getirdi. Anlaşma için gerçekçi bir şans olmadığını ve en doğrusunun konferansı sona erdirmek olacağını belirtti. Tarafların söyledikleri temelinde Başbakanları davet etmenin koşullarının oluşmadığını söyledi. 

 

Çavuşoğlu, Türkiye’nin ilk defa güvenlik ve garantiler konusunda öneriler ortaya koymuş olduğunu yineledi. 

 

Eide tarafların birkaç saat önce bir anlaşmaya kendilerinin bile anlayamayacağı kadar çok yaklaşmış olduklarını vurguladı. 

Genel Sekreter delegasyonlara teşekkür ederek akşam yemeğini sonlandırdı.

Bu haber toplam 1100 defa okunmuştur