1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Çağatay, ‘Feuerbach’ oldu
Çağatay, ‘Feuerbach’ oldu

Çağatay, ‘Feuerbach’ oldu

Çağatay, ‘Feuerbach’ oldu

A+A-


Tayfun Çağra


Hakan Meriçliler… Biz onu televizyondaki ‘Yalan Dünya’ dizisinde Çağatay rolüyle tanıyoruz. ‘Oooğğ yoooo…’ diye tepki koyan, çılgın oyuncu… Bu kez Hakan Meriçlileri tiyatroda, farklı bir oyunda, yine bir oyuncu olarak ama sorunları olan bir oyuncu olarak izleme şansı buluyoruz.
Mart ayı sonunda 28, 29, 30 Mart tarihinde Girne Belediyesi Kültür Merkezi’nde ‘Ben Feuerbach’ oyunu var. Bu oyun öncesinde Meriçliler ile bir söyleşi yaptık. Tiyatroya başlamasından dizilere, özel hayatına dair bilgiler aldık. Meriçlilerin mesajı; “İzleyiciler ‘Ben Feuerbach’ oyununda bir Çağatay beklemesinler. Komedi beklemesinler. Farklı bir adam, farklı bir oyun olacak” şeklinde oluyor.
Kıbrıs’ta ilk kez bir tiyatro oyunu oynayacak Meriçliler ve Kıbrıslı seyirciyle ilgili bir bilgisi yok ancak adalı insanları çok sevdiğini söylüyor ve kendisinin de oyunun da adalılar tarafından sevilmesini umuyor.

Yoğunluk ve haftada 6 uçuş

Tiyatro nasıl başladı?
Tiyatro lise yıllarında başladı. Şiir okumakla başladı. Edebiyat hocam tiyatro koluna çağırdı. Orada bir doğaçlama yaptım, hocam “oyuncu olmalısın” dedi. Yani tiyatro edebiyat hocam sayesinde başladı. Sonra devlet tiyatrosundan bir abim Metin Oymak geldi. Sahneye bir oyun koymaya geldi, o da bana “oyuncu olmalısın, başka bir iş yapma” deyince ben de tiyatroyu hedefledim. 19 Mayıs Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni kazandım ve o sayede başlamış oldum.
Ancak ben hedefledim tabii… Kendim benimsedim, ilk adımı ben attım.
Bir yandan Trabzon Devlet Tiyatrosu, diğer yandan dizi çekimleri… Anladığım kadarıyla Trabzon-İstanbul arasında gidip geliyorsunuz. Zor olmuyor mu?
Bayağı mekik dokuyorum, hatta öyle oluyor ki haftada 6 uçuş yapıyorum. Şimdi Kıbrıs’a turnemiz var, kara kara düşünüyorlar şimdi… Dizi için sahneleri bana göre nasıl yapacaklarını düşünüyorlar. Çok yoğun şekilde geçiyor, bazen haftada 6 oyun oynadığım oluyor.
Peki biraz oyundan sözedelim. Feuerbach neyi anlatıyor?
Herşeyden önce bir oyuncudan bahseder gibi yapıyor ama bir oyuncunun dramı aslında… Aslında toplumdaki her meslek grubunun düşebileceği bir durumu anlatıyor. Feuerbach oyununda usta bir oyuncu vardır fakat 7 yıldır nerde olduğu belli değildir. En sonunda kendi muhatabı olarak gördüğü rejisörle konuşmayı düşünürken muhatap olarak mesleğe yeni başlamış bir asistan tarafından karşılanır. Bunu kendine yediremez. Böyle olunca onunla kedi fareyle oynar gibi oynamaya başlıyor önce fakat sonrasında görüyoruz ki kahramanımızın hayatında bir takım karanlık yanlar var. Çok zeki fakat ne yazık ki bir paranoyik şizofren… Ve de anlıyoruz ki oyun boyunca başkaları adına anlattığı hikayelerin hepsini aslında kendisi yaşıyor. Onun zekasına, dramatik haline çok üzülüyoruz. Çünkü aslında çok sevgi dolu, sevimli bir adam… Karısını kaybetmiştir, robot gibi bir adam değildir, özgür kalmak ister, başka şeyler yapmak ister fakat yine kendisi buna engel olur, çıldırır ve biz de kahramanımızı çok seviyoruz.


“İnsan kendi deliliğini kendisi seçer”

Biraz çılgınlık, biraz delilik yaşanmışlık mıdır yoksa biraz da akıllılık mıdır, nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsan kendi deliliğini kendisi seçer. Eğer sisteme tam olarak boyun eğip sürünün bir adamı olursanız hiçbir zaman delirmezsiniz. Koyunlar aşağı atlarsa siz de atlarsınız ama farkına varmayacağınız için hiçbir sorun yoktur. Ama bişeylerin farkındaysanız, bişeyler söylemek istiyorsanız ama bir türlü söyleyemiyorsanız, içinizde patlıyorsa, her kalkıştığınız harekette bu bir üst kademede bastırılıyorsa o zaman hangi kesimden olursanız olun çıldırmaya mahkumsunuzdur.
Peki geleceksiniz, göreceğiz ama anladığım kadarıyla Feuerbach zor bir oyun.  Özellikle sizin sahneleriniz yoğun, sizin üzerinizde yoğunlaşmış. Uçak yorgunluğunun üzerine daha da yorucu oluyor herhalde…
Yorucu oluyor ama keyif alıyorum. Çünkü oyun stili olarak da ben kendim için değil de seyirci için oynamayı tercih eden oyunculardanım. Seyirci ne kadar mutlu olur ve ne kadar bunu alırsa ben o kadar mutlu olurum. Kafa yapım odur benim. Teknik oynamam oyunda, oyun ne kadar oynamış olursa olsun bütün ruhumla, canımla, başımla oynarım onu ki seyircinin verdiği güç beni her zaman dinamik hale getiriyor. Uyku uyumadan sahneye çıktığım çok oluyor ama o sahnede öyle bir şey oluyor ki her şey yeniden başlıyor her defasında…


“Oyunda Çağatay yok, başka biri var”

Bu oyun seyirciyi de zorlayan bir oyun galiba…
Şöyle zorlayan bir oyun çünkü yüksek bir tiyatro kafası var bu oyunda… Seyircinin alıştığı salt komik bir oyun değil. Mesela Çağatay gibi bir adam bekliyorlarsa çok büyük yanılgıya düşerler. Tam tersi, çok farklı, bambaşka bir adam görecekler orda… Genelde seyircinin tepkisi şöyle oluyor; Onlar gülmeye geliyorlar, başta bir-iki dakika da gülüyorlar. Performansın öyle devam edeceğini sanıyorlar ama ondan sonra anlıyorlar ki bu başka bir şey ve çok güzel kaptırıyorlar kendilerini…
Tabii Çağatay’da da bir çılgınlık var ama oyundaki başka bir çılgınlık…
Hiç alakası yok. Oyundaki çok değişik, çok ilginç bir karakter bana sorarsanız...
Diziye gelelim. Yalan Dünya’ya… Devam edecek mi dizi? Çünkü bazen yayından kalkacak gibi bazı söylentiler var.
Onlar basının uydurmaları… Kendi kendine gelin güveyi oluyor. Kesin bişey söyleyim; Bu yaz değil, önümüzdeki yaza kadar zaten garanti dizi. Yani orda işler çok yolunda gidiyor. Arkadaşlar çok uyumlu, yazarımız çok üretken, hiçbir tartışma, hiçbir rahatsızlık olmamıştır. Çok mutlu bir ortamdayız. Bu söylentiler, televizyon dünyasının kendi arasındaki spekülasyonlar bunlar…
Diğer komedi dizilerine göre Yalan Dünya Kıbrıslı’nın komedi düzeyine daha yakın… Gülse Birsel’in eski dizisi Avrupa Yakası gibi… Siz bu dizide severek mi oynuyorsunuz yoksa maddi yönü daha mı öne çıkıyor?
Ben çok severek oynuyorum bu dizide… Maddi yönü önemlidir dizilerde ama bu dizide neredeyse bütün ekip aynı kafadar oynuyor, hepsi çok severek oynuyor. Gerçekten güler eğleniriz çok, zaten bu seyirciye de yansıyor.

Yalan Dünya bir şans

Sizin için bir şans mıdır Yalan Dünya?
Kesinlikle bir şanstır. Gülse hanıma her zaman zaten teşekkür ediyorum. Çünkü şeyi görebildi. Hiç tanınmamış bir oyuncuya şans vermek her zaman risktir. Ben yılların oyuncusuyum ama…
Evet, sizin daha önceden tiyatro oyunlarınız, dizileriniz oldu ama Yalan Dünya’yla parladınız.
Şöyle bişey de var. Daha önce de dizilerim vardı ama benim verdiğim kararla da ilgiliydi o durum. Tiyatrodan fazla vakit ayıramadığım için ve ben böyle düşündüğüm için dizilerde ağırlıklı rol almama eğilimindeydim. Tabii ondan sonra bir de oğlum olduğu için ekonomik anlamda ekstra çalışmalar yapma gereği de doğdu. Böyle düşündüğüm dönemde Gülse hanımdan böyle bir teklif geldi. İşin ilginç yanı, beni daha önce özellikle komedide hiç izlememiş.

“Gülse Birsel çok özgüvenli”

Daha önce komedi oynamadınız mı?
Tiyatroda çok oynadım ama dizilerde olmadı. Ama Gülse hanımın bunu bilmeden yapabilmesi, işte başarı bu. Örneğin Dostoyovski “iyi sanatçı kumar oynayabilen” adamdır der. O riski göze alan adamdır. Kaybetme korkusuyla hiçbir şey üretilmez. O manada da Gülse hanım çok özgüvenliydi ve tabii ki çok değiştirdi hayatımı…
Ses tonunuz çok sorulmuştur ama ben de sormak istiyorum. Özel bir eğitim aldınız mı sesiniz için?
Tiyatro oyuncusu olduğum için ve okulundan da mezun olduğum için çalışmalar yaptım ama her zaman şunu da söylüyorum; ses sonradan olan bir şey değildir. Atadan geçer. Genetiktir. Babamın da rahmetli dedemin de gayet kuvvetli seslerdi. Konumuz şan olsaydı ses bir kıvama müzikalite olarak gelirdi ama normal konuşma tonunda bir değişiklik olmaz. Bunu da böyle yanıtlamak isterim.


“Ben adalıyım”

Kıbrıs’a daha önce geldiniz mi? Geldinizse tatil için mi, oyun için mi?
Kız kardeşim Kıbrıs’ta okuduğu için daha önce geldim ama oyun oynamaya gelmedim. Kıbrıs’ı çok sevdim. Aslında ben de adalıyım. Köklerim Girit’ten gelir. Geçtiğimiz yaz oralara gittim ve anladım ki ben adalıyım. İyi düzeyde de Rumca konuşurum. (Bu arada Rumca olarak da ‘iyi derecede Rumca konuşurum’ sözcükleri çıktı Meriçlilerin ağzından)
Bu konuda bir eğitim var mı?
Hayır eğitim değil. Aile içinde konuşulduğu için öğrenmiş oldum. Sadece yazı yazmayı bilmiyorum, vakit olursa yazıyı da öğreneceğim. Bu arada Yunan adalarına giderim. Adalardaki insanlar her zaman ilgimi çeker. Ada ahalisi hangi dine, hangi ülkeye mensup olurlarsa olsun aslında hiçbir yere ait değillerdir. Çünkü gelen herkes istila etmiştir bu adaları, bu adalardaki toplumun huzurunu herkes kaçırmıştır bana sorarsanız…
Kıbrıs seyircisinden beklentiniz nedir?
Bu konuda hiçbir bilgim yok. Daha önce oyun oynamadığım için Kıbrıs’ta… Umuyorum ki iyi bir şeyler olacak çünkü ada halklarının zihinleri ve ruhları çok açıktır. Yeniliğe de çok açıktırlar. Biraz daha eğlenceli oyunları ben de daha iyi karşılarım ama bu oyun o şekilde bir oyun değil. Bu konuda bir uyarıda bulunulursa çok sevinirim, onların da beklentilerini boşa çıkarmamış oluruz. Benim beklentimden ziyade onların beklentileri daha önemli.

Diziler ve tiyatro

Peki tiyatro mu televizyon mu diye sorsam?
Her zaman tiyatro derim. Sinema değil ama televizyon dediğiniz şey şişirilmiş bir balon ve yalan.
Ama bu diziler tiyatroyu da besliyor sanıyorum. Yani şimdi sizin popülariteniz tiyatronuzu da besliyor diye düşünüyorum.
Aynen. Tabii ki.
O zaman bir faydası var geçici bir süre de olsa…
Kesinlikle… Aynen tam dediğiniz gibi.

“Çok kadın çok dert”

Peki biraz da özele girsek ve az önce sizin de söylediğiniz gibi bir oğlunuz var, bekar bir babasınız sanıyorum… İlişkiniz nasıl oğlunuzla?
Oğlumla ilişkim çok iyi. Onun büyük abisi gibiyim.
Oğlunuz kaç yaşında?
13 yaşında. Onunla basket oynarım, idmanlarına, maçlarına giderim. Çok eğleniriz oğlumla, çok iyi arkadaşım olur.
Son bir soru… Aşka ve kadına bakışınız, yaklaşımınız nedir?
Aşka bakışım, dizideki gibi değilim bi kere… Çok kadın çok dert demek benim için… Bence bir ilişki bir kişiyle olur. Karşılıklı, derinlikli ilişkileri çok severim.
Benim sorularım bitti ama sizin ekleyeceğiniz varsa alalım…
Kıbrıslılarla karşılaşmayı ve inşallah keyif alacakları bir oyun izlemelerini diliyorum. Herkesi de sevgiyle kucaklıyorum.

Bu haber toplam 1723 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 98. Sayısı

Adres Kıbrıs 98. Sayısı