
BU NASIL REKABET?
Hükümetin birçok icraatında olduğu gibi, Ercan Devlet Havalimanı da bütün tepkilere rağmen elden çıkarıldı.
İhale şartnamesi açık seçik, kopya olmasına rağmen, ihaleye teklif de verildi ve ihale sonuçlandırıldı.
İhaleyi alan şirket, Türkiye’de inş
Hükümetin birçok icraatında olduğu gibi, Ercan Devlet Havalimanı da bütün tepkilere rağmen elden çıkarıldı.
İhale şartnamesi açık seçik, kopya olmasına rağmen, ihaleye teklif de verildi ve ihale sonuçlandırıldı.
İhaleyi alan şirket, Türkiye’de inşaat alanında çalışıyor. Havalimanı işletmeciliğinde tecrübesi yok. Zaten işletmecilikte tecrübe sahibi ciddi şirketler bu ihaleye katılmadı bile.
İhale sonucu açıklandıktan uzun süre sonra, Kıbrıslı Türk ortağın da Kaner Grup olduğunu açıkladı, Ulaştırma Bakanı.
Devir sözleşmesi için konulan tarihten 1 ay sonra da devir sözleşmesi imzalandı.
İhale bedeli ödenmeden, üstelik…
Her ne kadar ilgili Bakan parayı almadan devir yapmayız dese de resmen devredildi, Ercan.
Karşılığında tek kuruş almadan!
Peki şirket neden hala parayı ödemedi?
Belki parası yok! Belki beklediği başka şeyler var!
Genel tahminler, hükümetin çıkaracağı bir yasayla, yolcu ücretlerini 15 Euro’ya sabitleyip daha önce devlet ve belediyeler arasında paylaştırılan bu harcın gelirinin tamamını özel şirkete devretmesini beklendiği yönünde.
Hükümet bu yasayı çıkarmadan da şirketin ödemeyi yapmak konusunda isteksiz olduğu ifade ediliyor.
Daha farklı yorumlarda ise, Türkiye’de faaliyet gösteren şirketin mali olarak zor bir dönem geçirdiği bu ihaleye de yurt dışında başka bir ihaleye katılmak için referans göstermek için başvurduğu söyleniyor.
Bunların doğruluğu ya da bu ihalenin işleyip işleyemeyeceği kısa süre içinde gün yüzüne çıkacak. Ne var ki, bu hükümet elini attığı her alanda benzer bir sonuç yaşadı ve yaşattı.
Yine hatırlatmakta fayda var;
KTHY iflas etti, yeni şirket kuracağız deyip işinsanlarından para aldı ama proje sessiz sedasız iptal edildi.
Atlas Jet ile yapılan anlaşma şaibelerle yapıldı, ciddi paralar ödendi, ardından şirketin ani bir kararla İngiltere pazarından çekilmesiyle işler sarpa sardı. Şimdi şirket mağduriyetini karşılayamadığı İngiltere yolcularının hukuk mücadelesini kazanmasının ardından, yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışıyor.
Bu ülkede rekabet yasasıyla kurulan bir Rekabet Kurulu var.
Şimdi ulaşımda, elektrikte, limanlarda hatta suda özel bir tekel yaratma yoluna gidilirken, rekabet kurulunun ne iş yapacağını, ben kişisel olarak merak ediyorum.
CTP Milletvekillerinden Teberrüken Uluçay dün Günün Getirdikleri’nde Ercan özelleştirmesiyle ilgili Rekabet Kurulu kararını paylaştı.
Tam ibretlik…
Kurul, Ercan’ın mevcut haliyle bir devlet tekeli olduğunun altını çizerken, yapılan anlaşmayla ancak oyuncuların değiştiğini söylüyor.
Yani kamu tekelinin özel tekele dönüştüğünü anlatıyor.
Dahası, “bu anlaşmayla ilgili pazarda bir rekabet ortamı yaratılamasa da…” diyerek başka gerekçeler sıralıyor.
Oysa nedir rekabet kurulunun amacı?
Yasada bu “…Etkili bir rekabet ortamının sağlanması ve korunması amacıyla, bu Yasa kuralları uyarınca, kamu tüzel kişiliğini haiz bir Kurul oluşturulur…” ifadeleriyle tarif ediliyor.
Ve bu kurul, ortada özel bir tekel olduğu tespitini yaparken, oy birliği ile bu anlaşmaya onay veriyor.
Peki böylesi bir tekelleşmeye oybirliği ile onay veren bir rekabet kurulundan ne beklenebilir ki?
Ercan konusunda dikkat çekici bir başka taraf ise, sözleşmede Ercan’ın 25 yıllığına tek yolcu trafiğine sahip havalimanı olacağı yönünde.
O yüzden, bu anlaşmaya göre, her ne kadar akıbeti tam olarak belli olmasa da mesela Geçitkale 25 yıl boyunca yolcu trafiğine açılamayacak.
Bu sadece Ercan örneği… Sırada başkaları var…
Bu örnekler alt alta konulduğunda ise, muhalefete zor bir görev düşüyor.
Şimdilik, “biz hükümete geldiğimizde bu özelleştirmeleri iptal ederiz, gerekirse kamulaştırırız” diyen TDP ve CTP, aslında bunun fiiliyatta çok da kolay olmayacağının bilinciyle daha açık politikalar geliştirebilmelidir.
Yoksa, Türkiye’nin bu kurumların kamulaştırılması için kaynak vermeyeceği hatta belki buna özellikle engel olacağı, bu sözleşmelerin iptal edilip kamulaştırma için bu bütçe açığıyla kaynak yaratılamayacağı da açık.
Bu döngüyü kırmanın tek yolu ise, belki bir bedel ödemeyi de göze alarak, toplumsal farkındalığı yükseltmektir.
Toplumun güvenini daha çok kazanmaktır.

















