1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Berberoğlu, Naci Talat, Özker Hoca...
Berberoğlu, Naci Talat, Özker Hoca...

Berberoğlu, Naci Talat, Özker Hoca...

Bugün bu köşeyi, tam 42 yıl önce kurulan CTP’nin merhum liderleri Ahmet Mithat Berberoğlu, Naci Talat ve Özker Özgür’e bırakıyorum. Onların sesi kulaklarda çınlıyor, düşünceleri bugüne ve geleceğe ışık tutuyor. Ve onların mücadelesi sürüyor

A+A-

 

 

Bugün bu köşeyi, tam 42 yıl önce kurulan CTP’nin merhum liderleri Ahmet Mithat Berberoğlu, Naci Talat ve Özker Özgür’e bırakıyorum.

Onların sesi kulaklarda çınlıyor, düşünceleri bugüne ve geleceğe ışık tutuyor.

Ve onların mücadelesi sürüyor hala...

**

Berberoğlu: Kıbrıs Kıbrıslılarındır

“Son günlerde “Kıbrıs Kıbrıslılarındır” sloganına da saldırılar yoğunlaştırılmış bulunuyor. “Kıbrıslı Türkler” olduğumuz tartışmasız bir gerçektir. “Kıbrıslı” sözcüğünü Kıbrıslı Rumlar anlamında değerlendirme çabasını gösterenler, Kıbrıs davasını ve gerçeklerini bilmeyen Amerikalılar ve NATO çevreleridir. Üzülerek izliyoruz ki, belli çevreler sözü edilen Amerikalıların NATO çevreleriyle aynı paralelde gayretler içine girmiş bulunuyorlar. Davamızın dayandığı ilkelerin en önemlisi “Kıbrıs’ta iki toplumun varlığı”dır. Bu iki toplum Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlardır. Bugünkü gerçekler ışığında Kıbrıs’ın Kuzeyi Türklerin, Güneyi ise Kıbrıslı Rumların idaresinde ve kontrolundadır. Aslında, coğrafi temele dayalı iki bölgeli federatif çözüm şekli de iki toplumun varlığı üzerine dayandırılacaktır. Kuzey’de Türk Federe Devleti, Güney’de ise Rum Federe Devleti oluşacak ve iki federe devlet, Federal Devleti ve merkezi hükümeti kuracaktır. Demek ki ulusal politikamız Kıbrıs’ta, Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların hakkı olduğunu kabul etmiş bulunuyor. O halde, “Kıbrıs, Kıbrıslılarındır” sloganını kabul etmemek için bir sakınca olmamalıdır. Bilinen çevreler, “Kıbrıs Kıbrıslılarındır” sloganını benimseyenlere saldırmakla, davamıza zararlı olduklarını fark etmiyorlar. Kıbrıs davamız, Kıbrıslı olduğumuz için vardır. Kıbrıslılığımızı kabullendiğimiz ve Kıbrıslı Türkler olmaktan kıvanç duyduğumuz oranda, davamız güçlenecek, gerçeklere daha da yakınlaşmış olacağız. BARIŞI gerçekleştirmek, askeri zafer kazanmaktan daha zordur. Bu zor görevimizi daha da zorlaştırmaktan vazgeçilmesini talep ederiz.”

(Ahmet Mithat Berberoğlu-6 Şubat 1976/Yenidüzen)

--

 

Naci Talat: İlericiler eksikliklerini tamamlasın

 

Siyasal  alandaki örgütsüzlük, dağınıklık ve benzer dağınıklıklar içinde tekrarlanabilir. İktidar güdümünden yeni yeni sıyrılmaya başlayan ekonomik mücadele örgütleri (sendikalar ve birlikler)  ve diğer demokratik kuruluşlar da henüz temsil ettikleri tabanı (kitleleri) bütünüyle, hiç olmasa önemli bir kesimiyle yönlendirmek özelliğini kazanamamışlardır. Bu özellik demokratik kitle örgütlerinin siyasal alanda mücadele eden partilere istenen düzeyde destek olmalarını önlemiştir. Kampanya süresince hedef bekleyen  kitle örgütleri siyasal patilere pek yardımcı olmadılar. Kitle örgütlerimizin de kendi kitleleriyle olan bağlarının zayıflığı bazı örgütsel ve kitlesel normlara daha da ciddiyetle bağlanmanın gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak da diyebiliriz ki ilerici kamptaki dağınıklık ,örgütsüzlük ve yer yer ilke noksanlıkları seçim sınavıyla ortaya çıkmıştır. Tüm bu eksikliklere ve zayıflıklara rağmen halkın yarısı siyasal tercihini düzen değişikliğinden yana yapmıştır. Oylarda kaba çizgilerle her zaman hesaba yatması gereken bir denge vardır. Eksikliklerimizi tamamlamak, birbirimize düşmeden halkımıza siyasal hedefler göstermek, onu bilinçlendirmek, örgütlenmek bu dengenin düzen değişikliği lehine bozulmasına kapı açacaktır. Hem de ardına kadar açacaktır.

(Naci Talat-3 Temmuz 1976-Yenidüzen)

--

 

Özker Özgür: Ceberrut yönetimden kurtulmak gerek

 

26 Aralık 2002, Perşembe günü İnönü Meydanı’nda her partiden yurttaşlar vardı. Miting alanını partililer değil, yurttaşlar doldurmuşlardı. Tümü de Annan Planı temelinde çözüm ve Avrupa Birliği çatısı altında uygar dünya ile buluşmak istiyordu.

Tümü de “Mandra düzenine hayır” diyordu.

Bu nedenle sağ-sol, o parti-bu parti ayırımı yapmadan hep birlikte insanımızı çözüme taşıyalım, uygar dünya ile buluşturalım; sonra evrensel düzeyde, herkes sınıfsal ya da ideolojik konumuna göre yerini alsın, savaşımını sürdürsün.

Fakat öncelikle ve ivedilikle mandra düzeninden, ceberrut yönetimden, dar kafalı yöneticilerden kurtulmak gerekiyor.

“Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” demenin tam zamanıdır. Partisel, sendikal, odasal, derneksel, grupsal, ailesel veya kişisel çıkar hesaplarını bir yana iterek toplumsal kurtuluş için bir yürek, bir beyin olmayı becerebilirsek derin devleti ve sözcülerini geriletebiliriz. Halkımız buna vardır. Halkımız bir kez daha aydınlara, “Biz burdayız. Öncümüz olun” demektedir.

Halkın kabaran öfkesini söndürmeye, uyanan umudunu boşa çıkarmaya hiç ama hiç kimsenin ne hakkı ne de yetkisi vardır.

(Özker Özgür-27 Aralık 2002-Afrika)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1009 defa okunmuştur