
At, vur, öğün!..
Doğal dengenin bozulmasıyla ortaya çıkabilecek sorunlara defalarca dikkat çekildi.
Ülkemizde ne yazık bu konuda yeterli bilinç olmadığı için doğal dengede bozuklular oluştu, “sonuçları” da ortaya çıkmaya başladı.
Örneğin basında çok konuşulm
Doğal dengenin bozulmasıyla ortaya çıkabilecek sorunlara defalarca dikkat çekildi.
Ülkemizde ne yazık bu konuda yeterli bilinç olmadığı için doğal dengede bozuklular oluştu, “sonuçları” da ortaya çıkmaya başladı.
Örneğin basında çok konuşulmuyor ama, Yerleşim yerleri dışında doğal ortamlarda da “fare tehdidi” giderek büyüyor.
Ağaçların kurumasına yol açacak kadar çoğalan fareler inanılmaz boyutta üredi ve çoğaldı.
Bunun en bariz örneklerini ağaçlar üzerindeki kuru dallardan görebilirsiniz!
Peki bu hayvanlar neden bu kadar çoğaldı, neden bu kadar yayıldı?..
Her yönü tartışılabilir, yazılabilir.
Burada görev uzmanlara düşüyor.
Ama bunun “avcılık” boyutu da ele alınmazsa tartışma yarım kalır, eksik kalır.
“Avcı” kılıklı doğada dolaşan adamların bu güne kadar “av hayvanı” olmayan birçok canlıyı katletmesinin sonucu değil midir bu fare istilasının sebebi?..
· Tilki… Fare ile beslenen tilkiye ateş etmedik mi?.. Mumyasını yapıp evimize koymadık mı?..
· Şahin, doğan, kerkenez gibi yırtıcıları öldürmedik mi?.. Alem olsun diye, deneme olsun diye onları da vurmadık mı?
· Yılanları… Zehirlidir, tehlikelidir bahanesiyle öldürmedik mi?.. Av tüfeklerimizle zavallı zehirli-zehirsiz tüm yılanlarımızı yok etmedik mi?..
Yaptık!..
Sonuç ne oldu peki?..
‘Fare istilası’ başladı.
Çünkü yukarıda saydığım hayvan türlerinin hepsinin besiniydi fareler…
Avcıları olmayınca da fareler meydanı boş buldu.
Kendi elimizle dengesini bozduğumuz doğa şimdi bizden intikam alıyor.
Ve ne yazık ki silahla bozduğumuz dengeyi yine silahla, kimyasalla dengelemeye çalışıyoruz.
Çok yazık…
Doğal yaşamı ilgilendiren çöpler dışında da sorunlarımız vardır.
Ve bu sorunları da konuşmalı, uzmanların uyarılarını dikkate almalıyız.
Örneğin yeri gelmişken yazmakta yarar var.
Bu yıl avcı sayısında da ciddi bir azalma vardır.
Lefkoşa Kaymakamlığı av sezonunun açılmasına günler kalan ruhsat çıkaran avcı sayısının 6 binlerde olduğunu söyledi.
Yani sayı geçen yıla oranla ciddi bir düşüş yaşadı?..
Peki bu düşüşün sebebi nedir diye düşünen oldu mu?..
Bu sonucun ortaya çıkmasında avlanacak hayvanların yok olmaya başlaması bir nedendir kanımca…
Ve bu konuda da fare konusunda da ciddi adımların atılmaması doğal yapıya ciddi zarar vermektedir.
Biyologların bu iki konuda ne düşündüğünü merak ediyorum.
Başbakan mı, değil mi?
Mahkeme Küçük’ün 'parti başkanlığı' yetkilerini elinden aldı.
Ve bu kararla kurultay meselesi bir o kadar daha keşmekeş halini aldı.
Şimdi herkes 'ne olacak' sorusuna yanıt arıyor.
Evet, ne olacak?..
Küçük kabineyi toplayabilecek mi?..
Karar alıp uygulayabilecek mi?..
Mahkeme kararına göre alınan parti başkanlığı yetkileri…
Peki bu adam seçimle başa gelmedi ki.
İrsen Bey UBP delegeleri tarafından başkan seçilerek “Başbakan” oldu.
Şimdi bu irade de elinden alındığına göre, dolaylı olarak başbakanlığı da tartışmalı değil mi?..
Belki kağıt üzerinde “başbakan” olabilir.
Ancak bu başbakanlık, parti başkanlığının dolaysıyla alınmış bir yetki olduğuna göre, sizce de meşruluğunu yitirmiş değil midir?
Aslında yapılması gereken çok açıktır.
Mahkemenin sonucunu beklemeden ikinci tur her şeyi temizleyecekti.
İkinci turun ardından da erken bir seçim tarihi önümüzü açacak tek çözümdür.
Gerisi Arap saçına birer düğümden başka bir şey değil…
Yazının başlığındaki sorunun cevabını verelim.
Evet kağıt üzerinde Küçük “başbakan” ancak, toplum vicdanında değil.

















