1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Ambargomuz yok, boş boş oturan temsilciliklerimiz var”
“Ambargomuz yok, boş boş oturan temsilciliklerimiz var”

“Ambargomuz yok, boş boş oturan temsilciliklerimiz var”

Yıllık iki milyon paket civarında buz küpü üretip, birçok ülkeye ihraç eden Buzlat Direktörü Meriç Erülkü, ülkede ambargo olmadığını iddia etti

A+A-

Fehime ALASYA

Başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeye hazır buz küpü ihracatı gerçekleştiren İş insanı Meriç Erülkü, firmasına verdiği Buzlat ismini, kendine özgü bir marka halinde getirmeyi başardı. Bu alanda önemli bir başarıya imza atan şirket direktörü Meriç Erülkü, yaptığı ihracat ile dünyaya açılıyor, ülke ekonomisine de büyük katkı sağlıyor.

Baf doğumlu olan Meriç Erülkü, öğrenimini Amerika’da tamamlayıp döndükten sonra Kıbrıs’ta iş hayatına atıldı. İnşaat sektörüyle iş hayatına atılan Erülkü, sektördeki olumsuzluklardan istinaden, buz üretimiyle farklı bir iş alına yönelir.  

Kısa sürede Kıbrıs’ta her eve giren Buzlat markası, ciddi bir tüketim oranıyla piyasaya giriş yapar ve bu istikrarını koruyarak dünyaya açılır. Erülkü, aynı zamanda Kıbrıs Türk Müteahhitler Birliği'nde Asbaşkan olarak da görev yaparak, inşaat sektörü ile de bağlarını devam ettirmiş. 

Yıllık iki milyon paket civarında buz üreten Buzlat, bu üretimde en yüksek maliyetin ambalaj olduğunu ifade ediyor. 

Sıcak yaz ayalarının gelmesiyle, sektördeki en yoğun sezonun yaşandığını dile getiren Erülkü, birçok ülkeye ihraç ettikleri paketlenmiş hazır buz küplerini Türkiye pazarı da dâhil olmak üzere, ilk kez kendilerinin ürettiğini ve iş literatürüne geçirdiklerini belirtti.  

buz2.jpg

Kıbrıs tarihinde buz küpü yapan sanayi olduğunu hatırlatan Erülkü, “Sıcak bir ülkede yaşamamın da etkisiyle, buz satın almayı işletmelere biz öğrettik. İlk olmanın zorluklarını yaşadık, yaşıyoruz… Torbada hazır buzlar ve damacana üretiyoruz. Kendimizi buz alanında geliştirdik. Son birkaç yıldır adada tekiz. İthal ürün de olmuyor, o yüzden rekabet ortamı doğmuyor. Bu işte lider olmanın getirdiği zorluklar var, bu yüzden kaliteli ürünle, kendimizi geliştirerek piyasada tutunmaya çalışıyoruz” diyor.

Birçok ülkede önce marketlere, sonra da sofralara giren Buzlat buz küpleri ile dünyaya açılan Meriç Erülkü, dünya piyasasında gerekli prosedürleri aşıp her yıl iki milyon paket buz ihracatı gerçekleştirirken, iç piyasadaki zorlukların tamamen ülkedeki yönetimden kaynaklı bürokratik engeller olduğuna dikkat çekiyor.

“Hükümet maalesef kaşık ile verip kepçe ile alıyor”

Üreten ekonomiye dair birçok konuyu YENİDÜZEN’e değerlendiren Meriç Erülkü,  ihracattan, iç bürokrasiye birçok noktada değerlendirmelerde bulundu.

Yerli piyasadaki tüketiminin yanında bunun kat ve kat fazlası ürünün ihracatını gerçekleştiren Erülkü, İngiltere, Hollanda, Belçika, Bulgaristan, Malta Türkiye, Libya, Irak, Azerbaycan, Sudi Arabistan, Kuveyt, Çin gibi ülkelere ihracat yapıyor.

Gelmiş, geçmiş, tüm hükümetlerin ihracat alanında hatası bulunduğuna değinen Erülkü, yanlış yapılan veya yapılmayan noktalara değindi.

Erülkü konuya ilişkin şunları kaydetti: " Yapılan ihracatların bazıları süreklilik arz etmiyor olmasının nedenini ise ticari ataşelerin olmamasına bağlıyor. Dış işlerimiz bu anlamda kesinlikle sınıfta kalıyor. Biz kendi çabalarımızla işimizi genişletmeye çalışıyoruz.

buz.jpg

Ülkede pek çok sorun var ve çözülmüyor… Mesela elektrik kurumu, orası ayrı bir cumhuriyettir. Keyfi uygulamalar yapılıyor. Bu ve bunun gibi birçok nedenden dolayı elektrik kurumunun özelleşmesini canı gönülden isteyen insanlardan biriyim, üstelik şartların ne olacağını göze alarak. Yaz aylarında fabrikamız iki üç vardiya bile çalışıyor. Elektrik bedeli olarak baktığımız zaman ben bir evin aylık tüketimini, bir günde harcıyorum ve bunu da sanayide 59 kuruşa alıyorum. Türkiye’de 13 kuruş iken... Biz çok konuşup az iş yapıyoruz. Türkiye’den su geldi, hor görüyoruz, eleştiriyoruz. Elektrik de gelmeli su temel bir ihtiyaçtır ve her belediye de keyfi fiyat uyguluyor, tüm bu keyfi yaklaşımlar hükümetlerin acizliğidir. Bazı alanlarda yapılan destekler var tabi ama… Hükümet maalesef kaşık ile verip kepçe ile alıyor. Üreticiyi destekler gibi görünüyor ama maalesef bu böyle değil.

Devletin üretim teşvikleri alanında çok farklı yöntemler izlemeli. Özellikle ihracat yapan firmalarla ilgili daha farklı bir eylem planı oluşturması gerekiyor. İhracat ve ithalat arasında olan uçurumun, dengelenmesi, en azından teşvikler ile ortadan kalkmalı. Bize piyasa yaratsın, ulaşım sıkıntılarını aşması, geç ödemeleri ortadan kaldırması, dış temsilciliklerini harekete geçirmesi lazım. Ticarette bir ambargomuz yoktur, Avrupa çok zor bir pazardır. Türkiye ile kavga etmektense uzlaşıya gitseler daha başarılı olacak. Devletler gümrük formalitelerini çözse, Türkiye’deki mevzuatı kolaylaştırma girişimi yapsalar işlerimiz daha kolay olur. Köy köy gezip oy avına çıksalar, gidip böyle girişimler yapsalar.” dedi.  

“Acilen ticarete yönelik faaliyetlere başlamalılar. Temsilciliklerle devlet arasında sıkı ilişkiler kurulmalı, başarılı projelere imza atılmalı. Aldıkları maaşı hak etmeyen temsilciliklerimiz var. Bunlar düzeltilmeli”

“Bizi getirdikleri noktada ulusal değerlerimizden de vazgeçiriyorlar”

Ülkede sık sık gündeme gelen ambargo konusuna da değinen Erülkü, “Ambargomuz yok, boş boş oturan temsilciliklerimiz var” diyerek, sitem etti. Temsilciliklerin faaliyetlerini yerine getirmediğinden yakınan Erülkü şöyle devam etti: “Acilen ticarete yönelik faaliyetlere başlamalılar. Temsilciliklerle devlet arasında sıkı ilişkiler kurulmalı, başarılı projelere imza atılmalı. Aldıkları maaşı hak etmeyen temsilciliklerimiz var. Bunlar düzeltilmeli. İngiltere’ye elimi kolumu sallaya sallaya malımı sokuyorum. Tek pazarımız da Avrupa birliği değil. Başka piyasaya da yönelin. Araştırma yapılmalı, devlet insanları herhangi bir ürünü üretip üretmemekle ilgili dünya piyasasına göre teşvik etmeli veya engel olmalı. Silkinip toparlanmak lazım... Turizmde de bu böyle, üretimde de... Her alanda ülkedeki üretim köreltiliyor. Düşünün ki benim gibi ülkesine, köklerine bağlı bir iş insanı, elektrik kumrunun özelleştirilmesini istiyorum. Bizi getirdikleri noktada ulusal değerlerimizden de vazgeçiriyorlar.”

“Su en son kalem maliyettir”

Su arıtma alanında çok ciddi yatırımlar yaptığına değinen Erülkü, maliyetlerinin en büyüğünün ambalaj v elektrik olduğunu anlattı. Erülkü, “Düzgün buz olacak arıtma sürecimiz oluyor. Bizim buzumuz eridiği zaman kireç olmuyor. Arıtma alanında da ciddi bir yatırımımız var, ham maddemiz sadece su değil, katma değerlerimiz de var. Biz yurt dışına ambalaj satıyoruz, sadece su değil. Maliyetimizin en büyüğü ambalaj, sonra elektrik, personel, taşımacılık, amortisman giderleridir. Su en son kalem maliyettir” dedi.

“Devletler gümrük formalitelerini çözse, Türkiye’deki mevzuatı kolaylaştırma girişimi yapsalar işlerimiz daha kolay olur. Köy köy gezip oy avına çıkacaklarına, gidip böyle girişimler yapsalar…”

“Serbest piyasa ekonomisi arkasına sığınmamak gerek”

Ülkedeki dövizin ekonomiye ciddi etkileri olduğunu ifade eden Erülkü, “Israrla tüm ülkenin Türk Lirası’na geçmesi gerektiğini savunuyorum. Her şeyiyle, kiralar, satılan ürünler ve bunun gibi her şeyin... Ancak bu şekilde döviz ile mücadele edebiliriz. Serbest piyasa ekonomisi arkasına sığınmamak gerek. Şu anda bizim yaşadığımız da budur. Türk Lirası’na dönmezsek dövizin etkilerini çok ağır hissetmeye devam edeceğiz. Döviz hayat pahalılığına çok ciddi şekilde olumsuz yansıyor” dedi.  

 

Bu haber toplam 6707 defa okunmuştur
Etiketler :