1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. "Acı telefon: Kardeşiniz öldü"
"Acı telefon:  Kardeşiniz öldü"

"Acı telefon: Kardeşiniz öldü"

Beş yıl önce kız kardeşini trafik kazasında kaybeden Çiçek Rıdvanoğlu, özlemini duyduğu kardeşi Asya’yı anlattı, olanlara isyan etti: "İnsan odaklı bir devlet yok"

A+A-

“ACI TELEFON: KARDEŞİNİZ ÖLDÜ”… Gece yarısı babamın telefonu acı acı çalıyordu. Israrla çalınca ben kalkıp açtım karşımda tanımadığım bir ses vardı. Polis olduğunu tanıttıktan sonra, beni hiçbir şeye hazırlamadan 'bir kaza oldu' dedi. 'Çok mu kötü' dedim 'Evet kız kardeşiniz öldü' dedi… Eve bir ekip göndereceklerini söyledi.”

“ANNEMİN YALVARIŞI BENİ KAHRETTİ”… Kardeşinin öldüğünü öğrenen ve anne-babasına söylemeden onları alarak hastaneye koşan Çiçek Rıdvanoğlu, “Annemin yolda hastaneye giderken, ‘lütfen kızıma bir şey olmasın’ duası beni kahretti; acı gerçek öğrenilince ise gerisi zaten krizdi” dedi.

“ASYA SOĞUK BİR ODADAYDI”… “O akşam kardeşim ölüydü biliyorum ama birden kendimizi o acil servisin önünde bulduk. Neden gittik bilmiyorum o an orda olmak istedim ama kapıdan içeriye girsem Asya yoktu artık. Soğuk bir odada daha 25 yaşındaydı. Çok görmek istedim, göstermediler iyi ki de göstermediler.”

Çiçek Rıdvanoğlu: “Bu acıyı derinden yaşayan biri olarak devlete çağrım şudur: Yollardaki ağır alt yapıyı iyileştirin. Binlerce sterlinlik arabalar var, yol yok. Devletin ciddi sorumsuzluğu var, insan odaklı bir devlet yok"

Devrim DEMİR

Birlikte aynı mekânda eğlendikten sonra kız kardeşinin yanından erken ayrılarak eve giden Çiçek Rıdvanoğlu ve ailesinin, gece yarısı çalan acı telefonla hayatları karardı. “Bilseydim olacakları, bir daha onu göremeyeceğimi, gülüşünü duyamayacağımı onu orda bırakmazdım” sözleri ile yaşadığı korkunç geceyi anlattı.

Kazadan önce mutlu bir ev hayatları olduğunu, 2014 yılından sonra evlerinde hep bir odanın ışığının bir daha yanmayacağını gözleri dolu dolu ifade eden Çiçek Rıdvanoğlu, yola çıkan tüm sürücülere ve alt yapısı eksik olan yollar için hükümete YENİDÜZEN aracılığı ile çağrı yaptı.

“Artık ne fark eder?”

Asya Rıdvanoğlu, 25 yaşındaydı. 2014 yılında Lefkoşa'da bir mekanda arkadaşları ile eğlendikten sonra arabasına gitmek istediği sırada yolu karşıdan karşıya geçmeye çalışırken araç çarpması sonucu yaşamını kaybetti. Asya’nın ölümü ile annesi, babası ve hayattaki tek varlığı kız kardeşi bir daha hiç gülmedi.

Uzun soluklu bir yargı süreci ile daha da yıpranan Rıdvanoğlu ailesi kendi kabuklarında kardeş ve evlat acısı yaşıyor.

5 yıldır kardeşine olan özlemini YENİDÜZEN’e anlatan Çiçek Rıdvanoğlu ise, “Ne fark eder ki? Asya yok biz beş yıl oldu alışamıyoruz” sözleri ile girdi konuya…

Rıdvanoğlu: “Acı bir telefon kardeşiniz öldü”

2014 yılında Lefkoşa’da yaşanan korkunç trafik kazasında yaşamını yitiren Asya Rıdvanoğlu’nun kız kardeşi birlikte geçirdikleri son geceyi ve yaşadığı büyük acıyı anlattı:

“Birlikte dışarı çıktık, yemek yedik, o gece giydiği kıyafetler yediğimiz son yemek aklımda ve ben o geceyi asla unutmayacağım. Son saate kadar beraberdik ben erken ayrıldım. Gece yarısı babamın telefonu acı acı çalıyordu. Israrla çalınca ben kalkıp açtım karşımda tanımadığım bir ses vardı. Polis olduğunu tanıttıktan sonra, beni hiçbir şeye hazırlamadan ‘bir kaza oldu' dedi.  'Çok mu kötü?' dedim. 'Evet kız kardeşiniz' öldü dedi. Eve bir ekip göndereceklerini söyledi. Kabul etmedim ben aileme haber veriyorum diyerek telefonu kapattım”

“Annemin kızıma bir şey olmasın duası beni kahretti”

Aldığı acı telefonun ardından bir süre şoka girdiğini anne ve babasının uyuduğunu ve ne yapacağını bilemez durumda kasılarak düşündüğünü o anları anlatırken de kelimeleri boğazında düğüm düğüm olan Çiçek Rıdvanoğlu, “O andan itibaren bitirdim yukarda annem ve babam uyur ben aşağıda ne yapacağımı bilemedim. Hastaneye gitmek isterim ne olduğunu biliyorum kardeşim yok artık. Annemi uyandırıp söylesem mi düşüncesi ile onları uyandırdım. Asya’nın öldüğünü söyleyemedim. Asya kaza yaptı hastaneye gidelim diyerek yola çıktık. Yolda tek hatırladığım annemin ‘ Kızıma lütfen bir şey olmasın diye ettiği dua’ ama ben biliyorum ve yutkunuyorum. O kafayla bile giderken, kameralarda yavaşlıyorum, çünkü direksiyon başında olduğumu hatırlıyorum. Şoktayım ne olduğunu anlamak için hastaneye varmak isterken bile, trafik kuralına uyuyorum.  Hastaneye gittiğimde araba sürmeyi bıraktım. Haberi alanlar zaten acilin önündeydi, cesaretimi topladım orada anne ve babama acı haberi verdim gerisi mi? Sadece krizdi.”

“Görmek istedim bırakmadılar, iyi ki görmedim”

Yaşadığı tarifsiz acının bir açıklaması olmadığını, yıllardır bütün oluları, aynı hayatı aynı evi paylaştığı kız kardeşini bir saat önce gülerken bırakan ama bir anda kaybeden abla Çiçek Rıdvanoğlu 5 yıldır olanlara inanmak istemediğini şu sözlerle ifade etmeye çalıştı:

“Herkesin kardeşi kendine özeldir. Bizim Asya ile paylaşımımız çoktu. Klasik olacak ama hiç bir şey bir daha 31 Ağustos 2014'ten sonra aynı olmadı. Hastaneye gittim o akşam kardeşim ölüydü biliyorum ama birden kendimizi o acil servisin önünde bulduk. Neden gittik bilmiyorum o an orda olmak istedim ama kapıdan içeriye girsem Asya yoktu artık. Soğuk bir odada daha 25 yaşındaydı. Çok görmek istedim, göstermediler iyi ki de göstermediler. Teşhis için eniştem girmişti ve çok kötü olmuştu.”

Acı, gözyaşı ve isyan…

Yıllardır KKTC’nin kanayan yarası haline gelen trafik kazalarında yüzlerce kişinin evine ateş düştüğünü, tarifsiz acılar bıraktığını her bir ölümlü kazanın bir diğer ölümü unutturduğunu ifade eden Çiçek Rıdvanoğlu, yaşanan bu acılara verilen cezaların yetersizliğinin de eklendiğini söyledi.

 “Acılara boğulan aileler var, ölümlü trafik kazalarında ve yasa değişmeli. Yıllardır yasaya el sürülmemiş birçok ailenin ışıkları karanlığa gömülürken, bu ülkede trafik kazalarına verilen hapislik cezaları yeterli değildir. Verilen cezanın hiçbir türlüsü zaten o aileyi asla tatmin etmez. Kardeşimin yaşaması gereken sürenin, hayatın değeri bu olmamalıydı. Biz karar sonrası istinafa gittik ancak, yasada 7 yıl ile sınırlı olan hapisliğe verilen en yüksek ceza 6 buçuk yıl oldu ve ne yazık ki kardeşim toprak altında canını alan ise artık özgür.”

“Güzel bir şey görsem o an aklıma gelir”

Yaşadıkları tarifsiz kazanın ardından, anne ve babasının kendisine tutunduğunu, geçirdikleri o süreçte bir yanda da gerçek dostlarını gördüklerini kaydeden Çiçek Rıdvanoğlu, “Kötü şeyin tek getirisi hayatımızı yeniden şekillendirdik. Alışmayacağım, üzerinden seneler de geçse… Nasıl söyleyeceğimi bilmem ama acıya alışırsın, şiddetli acıyı çekmeye alışırsın. Yerken, güzel bir şey olduğunda keşke burada olsa oda görse dersin ama yok yani bakarsın sadece.”

“Kokusu uçtu”

Asya’nın ölümünden sonra hayatlarında değişmeyen tek şeyin kardeşinin odası olduğunu ifade eden Çiçek Rıdvanoğu, “Evimizde 4 kişi vardı artık 3 kişiyiz odasına dokunmadık, istemedim her şeyi aynı duruyor… 5 yıldır sabahları Asya’nın odasına girmeden evden çıkmıyorum. Kabullenmeme sorunudur biliyorum ama her gün bunu yapıyorum. Plastik bir kap içinde 6 bademi var hala duruyor artık kokusu uçtu…”

 “Sanırım kaçak oynuyorum”

Rıdvanoğlu, “Travmayı biz her gün yaşıyoruz. Evin her alanı, bütün ortak alanları, duyduğum bir şarkı, ortak yemek, bunlar bizim her gün yaşadığımız travmalar. İlk zamanlar okurdum incelerdim bütün haberleri ancak kabul etmeme noktası beni çok etkiledi. O insanların ne hissettiğini anlamak acıyı derinleştirir. Sanırım kaçak oynuyorum.

Bizim olayın ardından bir bebek ölümü olmuştu. Aile ile tanıştım bir süre aynı acıyı yaşayanlarla görüşmek istedim ama fark ettim ki bu benim acımı tetikliyordu.  Teselliyi ilk başlarda aynı acıyı yaşayanlarda bulmaya çalıştım. Bir süre sonra inkâr etmeye çalıştım, kabullendi mi emin değilim. Bazen rüyamda görürüm gördüğüm şey düşündüğüm şey uzaktaydı, geldi… O rüyanın etkisi ile uyandığım zaman gerçekmiş gibi uyanırım ve beklentim artar. İlk başlarda çok görüyordum uyanınca idrak sorunu yaşıyordum. İsyan ettim rüyama gelme diye, gelmiyor ama doğru yapmadım. Çünkü onu çok özlüyorum. Rüyalarımda bana 'kabul et' mesajı verdi. Annem babam için güçlü olmak zorundaydım. Mahkeme süreci beni aşırı derecede yıprattı ama o çemberin dışında duramazdım. Geriye dönüp baktığımda iyi ki gitmişim. Asya’ya karşı çok büyük suç işleyecektim onun varlığı için ordaydım.”

“İnsanı düşünen bir devlet yok”

Sürücülere direksiyon başında hassas olmaları için çağrı yapan Çiçek Rıdvanoğlu, “Bu acıyı derinden yaşayan biri olarak yollardaki ağır alt yapıyı iyileştirin. Binlerce sterlinlik arabalar var, yol yok. Devletin ciddi sorumsuzluğu insan odaklı bir devlet yok. Kendi üzerimize düşen ise; trafik kurallarına uyalım direksiyon başına geçince sadece kendimiz değil karşımızdaki canları da düşünmeliyiz. En kötüsü de kardeşimin ölümüne neden olan bir süre sonra cezasını çekip çıktı. Çıkma noktasında değilim ama kardeşimin vakasında verilen ceza hususunda çok üzgünüm, bu kasti olmayan bir cinayetti. Kardeşim kaza değil cinayet kurbanıydı.”

 

 

Bu haber toplam 23272 defa okunmuştur
İlgili Haberler