1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Abdullah Gül ve Derviş Eroğlu
Abdullah Gül ve Derviş Eroğlu

Abdullah Gül ve Derviş Eroğlu

Son günlerin gündemlerine ve ilgi alanlarına bakalım. Cumhurbaşkanı’nın ilgi alanı UBP içi seçimdir. Ayrıca, LTB’deki grev yasağı ile ilgili söyledikleri ve “Olağanüstü Hal” uygulanmasına dönük ifadeleri var. Üstelikte, İrsen

A+A-

 

 

 

<< …Ayrıca,  LTB’deki grev yasağı ile ilgili söyledikleri ve “Olağanüstü Hal”  uygulanmasına dönük ifadeleri var.

Üstelikte, İrsen Küçük hükümetine dönük, ülkede var olan genel muhalefet havasının rüzgarına yatarak, söyledikleri de var. Hükümeti resmen, grev yasağına uymayan LTB çalışanlarının üzerine gitmek için tahrik ve teşvik ediyor. Onları zorla çalıştırın demeye getiriyor…>>

 

 

Son günlerin gündemlerine ve ilgi alanlarına bakalım. Cumhurbaşkanı’nın ilgi alanı UBP içi seçimdir.

Ayrıca,  LTB’deki grev yasağı ile ilgili söyledikleri ve “Olağanüstü Hal”  uygulanmasına dönük ifadeleri var.

Üstelikte, İrsen Küçük hükümetine dönük, ülkede var olan genel muhalefet havasının rüzgarına yatarak, söyledikleri de var. Hükümeti resmen, grev yasağına uymayan LTB çalışanlarının üzerine gitmek için tahrik ve teşvik ediyor. Onları zorla çalıştırın demeye getiriyor.

YENİDÜZEN güzel bir incelemeci haber yayınladı.

“Olağan Üstü Hal” nedir, nasıl ilan edilir ve ilanı halinde yürütmenin eline hangi güçler verilir? Hangi haklar ortadan kalkar diye…

 Bu çok iyi oldu.

Çünkü bu ülkede demokratik gelişmenin nasıl oluştuğunu unutan ve kendini, siyaset alanı içinde gören pek çok sivil toplum örgütü ve siyasi güç, her şeyin gökten zembille indiğini zan etmektedir.

İşte bu kolaycılık içinde Cumhurbaşkanı, “Olağanüstü Hal” ilanı ile ilgili pervasızca konuşma olanağı buluyor.

Üstelikte yaygın eleştiri de almıyor.

Ben, TDP’nin, DP’nin pek çok sivil toplum örgütünün “ne bu” diyen açıklamalarını görmedim.

İşte bu yüzden de genel muhalefet havası içinde, niyet ve amaç okumadan, ayni türküyü çağırmak ve genellemeci yaklaşımlar ifade etmek, çok cazip olmaktadır.

Bakın, KKTC Cumhurbaşkanı’nın tavrına bakın.

Olağanüstü Hal ilanı vurgusu yapıyor.

 Ayni zamanda da Hükümeti, grevcilerin üzerine devlet gücünü sürmek konusunda da tahrik ediyor.

Şimdi bu durumu, “bir lase” deyip değerlendirmek gerekiyor.

 

ABDULLAH GÜL

Türkiye’ de 29 Ekim kutlamalarına dönük bir kriz yaşandı.

Öfkeler ve siyasi duruşlar, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını gerdi.

Ankara’da ilk TBMM önünden başlayacak olan yürüyüşün engellenmesi için tedbirler alındı.

Karşılıklı tavırlar gelişti.

Belli ki büyük olaylar çıkacak ve bu konjuktürde yaşanmaması gereken hadiseler Türkiye’de yaşanacaktı.

İşte böyle bir ortamda, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ne hükümetin ağırlığını zedeleyecek, ne de muhalefetin desteğini alacak, tatlı bir girişim yaptı.

Olaylar daha da büyümeden engellendi. 

Sayın Abdullah Gül’ün bu yumuşak değişi, büyük olayları engelledi. Ama ilk etapta hükümetten dikkatli bir dille,  tepki de aldı.

Muhalefet ise onu takdir etmeyi bir yere bırakın, görmeyen bir tavır aldı.

İyi de yaptı muhalefet.

Çünkü tersi, bu kez bir başka sıkıntıya yol açardı. Ama, Cumhurbaşkanı Gül, çok dikkatli bir adımla bir büyük kırılmayı engelledi.

Ne alkış bekledi, ne takdir. Aksine, belki de kendi siyasi konumu nedeni ile hoşnutsuzluk da aldı. Siyasi geleceği ile ilgili risk aldığı da açıktır.. Ama aklın galip gelmesini sağladı.

Peki, tersi olaydı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına kan da karışsaydı, Türkiye Cumhuriyetinin bu zor ve önemli aşamasında ne olacaktı?

 

DERVİŞ EROĞLU

İşte bunu ışığında bakın KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun tavrına.

UBP Kurultayında resmen bir aday olarak konuşmayı, kendinde hak bildi.

Kimse bunu kınamadı.

Çünkü herkesler, İrsen Küçük karşıtlığı etkisi ile bunu önemsemedi. Ayrıca, Cumhurbaşkanı da şimdi Hükümeti tahrik ederek, devlet gücünün, LTB çalışanlarının üzerine sürülmesini talebi de, en genelde görmezden geliniyor.

Bakın TDP’nin açıklamasına, o hala CTP ile uğraşıyor.

DP, bu konuda tek kelime etmedi.

Zaten, hem Cemal Bulutoğluları yeniden seçilmesinin, hem de Eroğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilmesinin destekçisi.

Türkiye’de Cumhurbaşkanı Gül, çatışmanın ileri gitmemesi için, kendi siyasi geleceğini dahi riske atarak hareket ediyor.

Üstelik 29 Ekim’ de bu alternatif kutlamayı yapanların belli bir kesimi, onun Cumhurbaşkanlığını, düşünsel ve siyasi olarak ta hazmetmiş değil. Bunu biliyor. Ama, “başlarına ne gelecekse gelsin” demiyor, buna karşın, yurttaşların kırılmaması ve siyasi kopuşların yaşanmaması için, bu riskli adımı atıyor.

Ama, KKTC Cumhurbaşkanı, LTB sorununun aşılması için, Hükümet, muhalefet ve sendika, diğer ilgili tüm kesimlerin, ortak bir paydada buluşup, ortak çözüm üretmesine katkı sağlamak yerine, inatla Hükümeti tahrik ederek, “vur- kıra” ve” ez ve yönete” davetiye çıkartıyor.

İrsen Küçük, bunu yapsa ne olacak?

Derviş Eroğlu, bu kez de bundan oluşacak karşı tepkiden, kendi merkezli siyasi sonuç çıkmasından mutlu olacak. Neden?

Çünkü, İrsen Küçük’ü kendi maksatları için açmaza almak istemektedir.

Evet, İrsen Küçük Hükümeti başarısızdır, eleştirmekteyim, erken seçime gidilmelidir.

Ama bu başka odakların, anti- demokratik uygulamalar da yaparak, atmak istediği, anti- demokratik adımlara, genel muhalefet yaklaşımı içinde kapılmamı getirmemelidir..

Evet, KKTC Cumhurbaşkanı “Olağanüstü Hal” istedi.

Grevcileri zorla çalıştırın dedi.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı da 29 Ekim’de oluşan krizin aşılmasında oldukça yapıcı bir tavır takındı.

 Bu ikisini kıyaslamak gerekmiyor mu?

Sorunları çözmeyi becermeyenler, aksine onların üstünde tepinenler, sorunları derinleştirmekten başka bir şey yapamazlar.

İşte siyasetin tıkandığı nokta burasıdır.

Ayrıca, bugün, kendi görev alanı ile ilgili hemen hemen hiçbir şey yapmayan tek bir makam var.

O da Cumhurbaşkanlığıdır.

Kıbrıs sorunu gibi temel bir mesele Silahtar’ın gündeminde yok!

Ama Silahtar’da her şey var.

Delege meselelerinden tutun, diğer her konuya kadar.

Peki, Kıbrıs sorunu sorunların anasıdır diyenler, bu gerçeğin böyle gelişmesini nasıl suskunlukla karşılarlar?

Delege meseleleri ile uğraşan bir anlayışın, bu ana meseleyi buz dolabına kaldırması karşısında ne oluyor, diye neden ses vermezler? 

Eroğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı’nda, hade meraklısı iseniz yaşayın olağanüstü hali , gık çıkmıyor da…

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1218 defa okunmuştur