
AB, Türkiye’ye göz kırptı
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk: Türkiye ve AB arasında anlaşmaya varıldı
Türkiye-AB ilişkilerinde dün tarihi bir gün yaşandı. Türkiye’nin mültecilerin Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçişine son verilmesine karşılık AB ile Türkiye ilişkilerinin canlandırılması kararlaştırıldı. Türkiye’nin katılım müzakerelerindeki Fasıl 33, Hollanda’nın dönem başkanlığı sırasından açılacak.
Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk, Türkiye’nin üyelik sürecini canlandırma, sığınmacı krizinde işbirliğini güçlendirme konularında anlaşmaya vardıklarını bildirdi. Tusk, Brüksel’deki Türkiye-AB Zirvesi'nin ardından AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile ortak basın toplantısı düzenledi.
Büyüklüklerine bakılmaksızın tüm AB ülkelerinin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) hassasiyetlerini de dikkate alan dengeli bir öneri temelinde anlaşma sağladıklarını belirten Tusk, “Türkiye’nin katılım müzakerelerinde 33 nolu faslın, Hollanda’nın dönem başkanlığı sırasında açılması konusunda anlaşmaya vardık. Bu, AB Komisyonu’nun nisan ayında sunacağı öneri temelinde yapılacak” dedi.
Türkiye ile vardıkları anlaşmanın, kaçak göçmenlerin Türkiye üzerinde Avrupa’ya geçişlerine de son vermeyi amaçladığını vurgulayan Tusk, 20 Mart’tan sonra Türkiye üzerinden Ege adalarına giden tüm sığınmacıların Ankara tarafından geri alınacağını kaydetti.
Kaçak göçle mücadelede uluslararası hukuk ve insan haklarına riayet edileceğini, Birleşmiş Milletler kurumlarını işbirliğine davet edeceklerini vurgulayan AB Konseyi Başkanı, “Sizi temin etmek isterim ki, Avrupa’ya gelen her bir sığınmacının durumu bireysel olarak değerlendirilecek. Anlaşmamız, tüm AB yasaları ve uluslararası hukukla uyum içerisindedir” şeklinde konuştu.
Sorunu çözecek mi?
Tusk, anlaşmanın Ege adalarına gelen sığınmacıların toplu şekilde sınır dışı edilmelerini dışlamakta olduğunu vurguladı. AB Konseyi Başkanı, Türkiye ile anlaşmanın, mülteci krizinde çözümün unsurlarından biri olduğunu, ancak bunun sorunu çözmede tek başına yeterli olmayacağını kaydetti.
Tusk, “Yapmamız gerekenler arasında AB’nin dış sınırlarını güçlendirmemiz, Batı Balkan yolunu kapalı tutmamız, Schengen’e geri dönmemiz de bulunuyor” ifadelerini kullandı.
AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker de ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, Türkiye ile anlaşmaya varılmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti.
Juncker, “Son aylarda, günlerde ve saatlerde, Türk dostlarımızla yoğun müzakereler yürüttük. Bu görüşmelerimiz zorluydu ancak dürüst bir şekilde yürütüldü” ifadelerini kullandı.
Mülteci kriziyle birlikte Avrupa’nın devasa bir sınavla karşı karşıya olduğunu belirten Juncker, son haftalarda daha büyük zorluk yaşayan Yunanistan’a mali desteği arttıracaklarını, sığınmacılar ve sınır güvenliği konularında ayrıca personel desteği vereceklerini sözlerine ekledi.
Kıbrıs Rum Kesimi'nden onay
AB ile Türkiye arasında mutabakata varılan konuların Kıbrıs Rum Kesimi Cumhurbaşkanı Nicos Anastasiadis tarafından da kabul edildiği belirtildi. AB'li bir kaynak, Anastasiadis'in varılan mutabakat nedeniyle müzakereyi yürütenlere teşekkür ettiğini söyledi.
Finlandiya Başbakanı'ndan açıklama
AB ile Türkiye arasında varılan anlaşmayla ilgili Twitter hesabından açıklama yapan Finlandiya Başbakanı Juha Sipila, AB liderlerinin sığınmacı anlaşmasına onay verdiklerini söyledi. Sipila Türkiye ile varılan anlaşmanın tatmin edici olduğunu da belirtti.
Davutoğlu: Tarihi bir gün, önemli bir anlaşmaya vardık
Davutoğlu, AB Konseyi’nin toplantı salonunda AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve AB Dönem Başkanı Hollanda’nın Başbakanı Mark Rutte ile ortak basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, "Bugün tarihi bir gün, çünkü Türkiye ve AB arasında bir anlaşmaya vardık" diye konuştu.
Davutoğlu, bu başarı hikayesinin sadece sonuçlarından dolayı değil aynı zamanda kullanılan yöntemlerden dolayı da bir başarı hikayesi olduğunu vurguladı. "Birbirimizle görüşlerimizi, endişelerimizi, perspektiflerimizi ve vizyonumuzu paylaştık. Şunu farkettik ki Türkiye ve AB'nin ortak kaderi, zorlukları vardır ve iki taraf aynı geleceği paylaşmaktadır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin AB'ye entegrasyonunun derinleştirilmesi ve Suriye mülteci krizinin çözülmesi gerektiğini belirten Başbakan Davutoğlu, bugünkü görüşmelerde Türkiye ile AB arasında kriz yönetiminden ibaret olmayan, daha stratejik bir işbirliğine ihtiyaçları olduğunu söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti: "Mülteciler için de çok umut verici bir adım oldu. Maliyet ve yük paylaşımının da adil bir şekilde yapılması konusunda anlaştık. Bugün bazı projeleri açıkladık ve 3 milyar avro önümüzdeki haftalarda kullanılmaya başlanacak. Bu para Türkiye için değil, sadece Suriyeliler için kullanılacak. Ben burada son zirveden sonra yaptığım açıklamada, 'para istemiyoruz' demiş olsam da birçok haber okudum. Bu anlaşma sanki mali bir desteğe dayatılmış gibi bir izlenim ortaya çıktı. Hayır, AB sadece mültecilere yardım edecek ve Türkiye sadece bu paranın Suriyeli mültecilere erişmesinde aracı rolü oynayacak. Biz artık hem Türkiye'de hem de mümkünse Suriye içindeki güvenli bölgelerde de Suriyelilere yardımcı olacağız.
Suriyelilerin geleceği için 3 milyar avroya ek olarak 2018'e kadar 3 milyar avro daha tahsis edilecek."
72 kriter
Türkiye'nin hayata geçirmesi gereken 72 kriterin olduğunu hatırlatan Davutoğlu, bunların 37'sinin karşılandığını ve 35 ön koşul kaldığını ifade etti. Davutoğlu, "Umarız mayıs başına kadar bütün bu gereklilikleri yerine getirmiş olacağız ve umarız Avrupa Birliği, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi vize serbestisinin uygulamaya geçmesi için üzerine düşenleri yapar" dedi. Bugünkü anlaşmayla 33. faslın da açılmasının kararlaştırıldığını anlatan Başbakan Davutoğlu, bunun da Türkiye'nin AB sürecinde atılan önemli bir adım olduğuna işaret etti ve diğer fasılların da açılmasının hızlandırılmasının da dile getirildiğini aktardı. Davutoğlu, bütün bu planların AB olmadan Türkiye'nin, Türkiye olmadan da AB'nin geleceğinin söz konusu olamayacağını gösterdiğini ve bu nedenle tarafların özellikle Suriyeli mülteciler konusunda stratejik bir ilişkiye ihtiyacı olduğunu kaydetti.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve diğer yetkililerle ikili görüşmelerde bulunduklarını ve bu görüşmelerde Suriye krizini çözmeden bu anlaşmanın sonuca varamayacağına yönelik düşüncelerini paylaştıklarını ifade ederek, "Biz barışçıl bir bölge istiyoruz ve bu anlamda işbirliği çok önemli" ifadelerini kullandı. Aynı zamanda teröre yönelik dayanışma konusunda da ortak bir stratejinin bulunduğunu belirten Davutoğlu, gerçekleştirilen toplantıda Ankara'da yaşanan saldırılardan sonra gösterdikleri destek konusunda Avrupalı liderlere teşekkürlerini sunduğunu aktardı.
Pratik ve netice odaklı bir sonuç
Bir Türk gazetecinin "Beş müzakere başlığına ilişkin Türkiye'nin bir talebi vardı. Buna Rumların blokajı olduğunu biliyoruz. Bu konuda Türkiye'nin süreç içinde atacağı adımlar nedir? " sorusu üzerine Davutoğlu, bugün üzerinde mutabık kaldıkları anlaşmanın, Türkiye olarak teklif ettikleri Avrupalı dostlarının yaptıkları müzakerelerle gelinen bir nokta olduğunu ifade etti.
Başbakan Davutoğlu, bu çerçeveyi hem sorunlara cevap oluşturan, hem de Türkiye-AB ilişkilerine yeni boyutlar katan bir imkan olarak değerlendirdiklerini söyledi.
Son derece pratik ve netice odaklı bir sonuç aldıklarını düşündüğünü vurgulayan Davutoğlu, "Çünkü bu bizim illegal yasadışı göçü engelleyen ve yasa içinde mültecilerin Avrupa'ya gönderilmesini sağlayan ve Türkiye'deki mülteci sayısını değiştirmeyen -ne kadar mülteci alıyorsak yasa dışıyla, o kadar yasal mülteciyi Avrupa'ya göndereceğiz- bu son derece olumlu bir netice" diye konuştu.
"Bu konuda biz de Avrupa da gerekeni yapacak"
Davutoğlu, ayrıca Türkiye-Avrupa ilişkilerine temelde 3 noktada yeni boyutlar katmaya çalıştıklarını bildirerek, şöyle devam etti:
"Birincisi vize muafiyeti. Bu konuda biz de gerekeni yapacağız, Avrupa da gerekeni yapacak. İkincisi Gümrük Birliği'nin update edilmesi, şartları uygun hale getirilmesi ki anlaşmada bu da var. Bu konuda önemli çalışmalar yapıyoruz. Üçüncüsü de yeni fasılların açılması. 29 Kasım'dan bu yana 17'nci fasıl açıldı, yıllardır fasıl açılmamıştı. Yeni bir 're-energize' dediğimiz atmosfer oluştu. Şimdi 33'üncü faslı da açma kararı aldık, Avrupa Konseyi tarafından alındı ve ayrıca bloke edilen diğer fasılların da açılması için sürecin hızlandırılması kararı alındı. Bu konuda da özellikle 'benchmark'ların ilan edilmesi noktasında da süreç hızlandırılacak. 33. fasıl kesinlikle açılacak. Diğer fasıllar da hızlandırılacak. Dolayısıyla bu önemli, pozitif bir gelişmedir. Bütün bu unsurların Türkiye-AB ilişkilerine yeni bir enerji katacağına inanıyorum."
Başbakan Davutoğlu, fasılların açılması konusunda, Juncker'ın daha önce kendisine yazdığı mektupta vurguladığı hususlarla olumlu adımların bundan sonra da devam edeceğini dile getirdi.
Davutoğlu, AB Konseyi Başkanı Tusk ile AB Komisyonu Başkanı Juncker'a katkıları dolayısıyla teşekkürlerini iletti.
"72 bin sayısı, Avrupalıların toplam alacağı mülteci sayısı değildir"
Bir başka Türk gazetecinin, Davutoğlu'na yönelttiği "Türkiye'den alınacak Suriyeli mülteci sayısında bir kota olacak mı? Bazı haberlerde 72 bin rakamı yer almıştı. Eğer olacaksa bu kota dolduğunda başka bir alım olmayacak mı Türkiye'den. Suriyeli sığınmacılar, kim tarafından ve nasıl belirlenecek?" sorusuna "Maalesef, Türkiye ve Avrupa'da da yanlış anlaşılan bir husus oldu. 72 bin sayısı, Avrupalıların toplam alacağı mülteci sayısı değildir" cevabını verdi. Bu sayının birebir değişim esnasında yasal göçün ilk aşamadaki rakam olduğunu vurgulayan Davutoğlu, öte yandan AB'nin mültecileri yerleştirme programı çerçevesinde de bir kotanın söz konusu olduğunu bildirdi.
Davutoğlu, gelişmelere bağlı olarak AB'nin ilan ettiği mültecileri yerleştirme programının daha büyük bir proje olduğunun altını çizdi. NTV

















