1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. "Yanıyoruz ama..."
"Yanıyoruz ama..."

"Yanıyoruz ama..."

Uzmanlar, ‘sakıncalı saatlerde güneş altında çalışılmamalı’ uyarısı yaparken, işçiler aşırı sıcaklarda çalışırken ara verilse de, verilmese de sorun yaşadıklarını anlattı

A+A-

Dila ŞİMŞEK

Hava sıcaklığının artmasından en çok etkilenen inşaat işçileri, her yıl gündeme gelen ‘belirlenen saatlerde çalışılmaması’ konusunu kendi bakış açılarından anlattı, “Sıcakta çalışsak zor, ara versek her şeyden mahrumuz. Bu yüzden, sıcakta çalışmayı yeğler olduk” dedi.

Güneş altında çalışan emekçiler, 11:00 ile 16:00’da çalışmaya ara verdiklerinde türlü zorluklar yaşadıklarını söyleyerek, “Saat 4’te tekrar işe geleceğimizi bildiğimiz için başka bir şey yapamadan bekliyoruz. Kimimiz ise diğer bölgelerden geldiği için daha çok sorun yaşıyor. Saat 4’te işe döndüğümüzde geç çıktığımız için, akşam hiçbir şey yapmaya vaktimiz kalmıyor” diye konuştu.

İşçiler, aşırı sıcakta çalışmanın oldukça zorlu olduğunu belirterek, bunun sakıncalarının da farkında olduklarını kaydetti. “Ancak her şey bizim elimizde değil. Toplu olarak ödenekli izne çıkamıyoruz. Ödeneksiz izne çıkma lüksümüz yok, yarı zamanlı çalışsak alacağımız günlük ücret yetmeyecek” diye ekledi.

Her halükarda sorun yaşadıklarını ifade eden işçiler, “Aslında devlet, sigorta ve firma arasında bir anlaşma olsa, öğlene kadar çalışsak ve en azından öğleden sonrasında ödenekli izin kullansak, bu bile bizim için daha iyi olacaktır” dedi.

“En mantıklı çözüm ödenekli izin”

Kıbrıs Türk Taşeronlar Birliği Başkanı Osman Amca, geçtiğimiz yıllarda, aşırı sıcaklarda belirlenen saatler arası çalışma yasağı getirildiğini hatırlatarak, “Bu kurala uymayanlar için ceza kesilmişti. Ancak uygulamada gördük ki, işveren de işçiler de birçok sıkıntı yaşıyor” diye konuştu.

Amca, “Güney Kıbrıs’ta da, Ağustos’un 1’inden, 10’una kadar inşaat sektörüne ara veriliyor… Biz de böyle bir karar almalıyız” dedi.

Uygulanacak kararın sadece Çalışma Bakanlığı tarafından değil, bizzat ilgili kişilerin de fikrinin alınması gerektiğini vurguladı.

Amca, işçilerin ücretinin devlet ve işveren tarafından yarı yarıya karşılanması gerektiğini savundu.

“İnşaattan düşme tehlikesi sadece denge kaybına bağlı değil”

Dahiliye Doktoru Fatma Ekenoğlu, aşırı sıcaklarda çalışmanın tehlikelerinin altını çizerek, “İnşaatta çalışan kişiler, sıcak hava ile tansiyon değişikliği yaşayabilir, ‘göz kararması’ yaşayabilir. Aşırı sıcaktan baş dönmesi, kişinin aşırı terlemesi çok tehlikeli bir ortam yaratabilir” dedi.

Kıbrıs’ın güneyinde inşaat firmalarının Ağustos’ta, ödenekli izin verdiğini kaydeden Dr. Ekenoğlu, “Geçtiğimiz yıllarda, aşırı sıcaklarda dışarıda çalışan kişiler için bazı kararlar alınmış, belirlenen saatler arası çalışma yasaklanmıştı. Ancak bu sadece bir karar almakla olmamalı. Bunun etkin denetimi ve caydırıcı yaptırımları olmalı” diye konuştu.

İşçiler ne dedi?

Çetin Yıldız: “Ödenekli izne çıkmamız ve bunun bir kısmının da devlet tarafından ödenmesi, hem işçiyi, hem işvereni mutlu edecektir”

“Geçtiğimiz senelerde, aşırı sıcaklarda 11 ile 16:00 arasında çalışma yasaklanmıştı. Evet belki güneş altında kalmadık ama güneşte çalışmayı yeğleyecek duruma geldik. Çünkü bu sürede kendi işlerimizi halledemiyoruz. Saat 4’te tekrar işe geleceğimizi bildiğimiz için sadece işi bekliyoruz. Sonrasında ise gelip, mesai dolsun diye akşama kadar çalışıyoruz. Böyle olunca, ailemizden ve sevdiklerimizden mahrum kalıyoruz, eve gittiğimizde saat çok geç oluyor, ta ki kişisel bakımızı yapıp, yemek yiyene kadar uyunacak vakit geliyor. Sonrasında da yine kalkıp işe geliyoruz… Kimimiz diğer bölgelerden geldiğimiz için, vaktin çoğu da bu şekilde harcanmış oluyor. Yani sıcakta çalışılmamalı, keşke daha iyi bir ortam olsa, ama saatlerin bu şekilde ayrılması da bizim hayatımızı olumsuz etkiliyor. Yarı zamanlı olarak gelelim desek, günlük olarak alacağımız ücret hiçbir şeye yetmeyecek. Bence, bu şekilde birçok sorun yaşayacağımıza, ödenekli izne çıkmamız ve bunun bir kısmının da devlet tarafından ödenmesi, hem işçiyi, hem işvereni mutlu edecektir. Çünkü diğer türlü, olan bizlere oluyor.”

Hüsamettin Çelebi: “Bazen öyle bir sıcak oluyor ki, insan çalışamayacak hale geliyor”

“Gönül ister ki, çalışamayacağımız sıcaklıklarda ödenekli izne çıkalım, çalışmayalım. Ancak bu bizim elimizde olan bir şey değil. Bu ancak devletin güvence altına alabileceği bir durum. Bazen öyle bir sıcak oluyor ki, insan çalışamayacak hale geliyor. Ancak öğleden sonra çalışmaya döneceğimizde de isteğimiz kalmıyor çünkü kendimize ayıracak vakit kalmıyor, günümüz bölünmüş oluyor. ”

İsmail Yıldız: “11’den 4’e kadar ara vereceğimize, çalışıp 4’e kadar bitirip gitsek daha iyi”

“Kendi adıma konuşmam gerekirse, bu şekilde, ara verilmeden çalışmaya devam etmeyi yeğlerim. Çünkü diğer türlü, saat 4’te geri döndüğümüzde de bu kez karanlığa kadar çalışıyoruz, o şekilde de zorlanıyoruz. Bizi taşeronlar, firma ile bağlantı kurarak günlük olarak tutuyor. Ne zaman iş geleceği, ne kadar süreceği belli olmuyor. Bu yüzden yıllık izin seçme özgürlüğümüz yok. Aslında devlet, sigorta ve firma arasında bir anlaşma olsa, biz öğlene kadar çalışsak ve en azından öğleden sonrasında ödenekli izin kullansak, bu bile bizim için daha iyi olacaktır. Ödeneksiz izin alma gibi bir lüksümüz yok. Gün içinde ara verilmesi de, bizim sosyal hayatımızı zorlaştırıyor… 11’den 4’e kadar ara vereceğimize, çalışıp 4’e kadar bitirip gitsek daha iyi.”

Kıbrıs Türk Taşeronlar Birliği Başkanı Osman Amca: “En doğru olanı, belirlenen sürede, her sene işçilerin ödenekli izin yapmasıdır”

“Geçtiğimiz senelerde bakanlıkla ve çalışanlarımızla işbirliği kurarak, işçilerimizin sağlığı için uzmanların sakıncalı gördüğü saatler arasında çalışılmasını yasaklamıştık. Yapılan denetimle de, bu saatler arası, gölgede bile olsa, dışarıda işçi çalıştıran kişilere ceza kesilmişti. Ancak, uygulamada, çalışma saatlerinin geç saatlere sarktığını ve işçilerin de bundan rahatsızlık duyduğunu gördük. Bu sebeple, şahsi düşüncem en doğru olanı, belirlenen iki haftalık veya daha fazlası sürede, her sene işçilerin ödenekli izin yapmasıdır. Bunun, bir sene öncesinden, işverenler ve Çalışma Bakanlığı’nın görüşmeleri ile karar alınması gerekiyor. Ödenekli iznin ise, yarısının işveren, yarısının devlet tarafından ödenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü henüz iş almamış ve teslim etmemiş işveren, para da kazanmadığı için işçileri ödemesi oldukça fazla maliyet yaratacaktır. Her gün birkaç saat ara verileceğine, kısa bir dönem için herkes izinli olsun. Güney Kıbrıs’ta da, Ağustos’un 1’inden, 10’una kadar inşaat sektörüne ara veriliyor… Biz de böyle bir karar almalıyız. Çünkü diğer şehirlerden veya köylerden gelen işçiler, 11:00-16:00 arası yapacak bir şey, gidecek yer bulamıyor. Mesaisini tamamlamak için ise 16:0’dan sonra geliyor, böyle olunca evine geç saatte dönmüş oluyor.”

Dahiliye Doktoru Fatma Ekenoğlu: “İnşaatta çalışan kişiler, sıcak hava ile tansiyon değişikliği yaşayabilir, ‘göz kararması’ yaşayabilir”

“Aşırı sıcaklar aslında Temmuz ayından başlıyor. Hava sıcaklığı ile çalışma şekli bağdaşmıyor. İş sağlığında da belirtildiği üzere, işçiler 35 derecenin üzerindeki havada çalışmamalı. Ben iş sağlığı üzerine sertifika aldım, eğitim verdim… İnşaatta çalışan kişiler, sıcak hava ile tansiyon değişikliği yaşayabilir, ‘göz kararması’ yaşayabilir. Yani inşaattan düşme tehlikesi sadece denge kaybına bağlı değil. Aşırı sıcaktan baş dönmesi, kişinin aşırı terlemesi çok tehlikeli bir ortam yaratabilir. Örneğin güneyde, inşaat firmaları aldıkları tüm işleri bir yıl boyunca buna göre ayarlar ve Ağustos’ta, dışarıda çalışan kişilere iki hafta ödenekli izin verilir. Geçtiğimiz yıllarda, aşırı sıcaklarda dışarıda çalışan kişiler için bazı kararlar alınmış, belirlenen saatler arası çalışma yasaklanmıştı. Ancak bu sadece bir karar almakla olmamalı. Bunun etkin denetimi ve caydırıcı yaptırımları olmalı. Gazeteciler, bu gibi durumlarda o saatlerde çalışan kişilerin fotoğrafını çekip, yer de belirterek yayımlıyordu. Aslında bu bir çeşit bildirimdir ama ne kadar dikkate alınıyor meçhul. İş sağlığı yasamız çok güzel tasarlanmış bir yasadır, ama yılın her günü yeterli denetimle bunun uygulanması sağlanmalıdır. Sadece yasa yapıp resmi gazetede yayımlamak yeterli bir çözüm değil.”

Bu haber toplam 1828 defa okunmuştur
Etiketler :