1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. TARİHİ LEFKOŞA BELEDİYE BANDABULİYASI
TARİHİ LEFKOŞA BELEDİYE BANDABULİYASI

TARİHİ LEFKOŞA BELEDİYE BANDABULİYASI

Tuncer Bağışkan:Kıbrıs’ın değişmez başkenti olma özelliğini yaklaşık 800 yılı aşkın bir süre devam ettiren Lefkoşa’nın günümüzden yaklaşık 3500 yıl öncesine uzanan tarihi bir geçmişi vardır

A+A-

 

                                                                                                          

Tuncer Bağışkan

Arkeolog

 

 

Kıbrıs’ın değişmez başkenti olma özelliğini yaklaşık 800 yılı aşkın bir süre devam ettiren Lefkoşa’nın günümüzden yaklaşık 3500 yıl öncesine uzanan tarihi bir geçmişi vardır. Kurulduğu günden başlayarak bir gelişim ve başkalaşım süreci geçirdiğinden, Lüzinyan ile Venedik dönemlerine ait çarşıları belirlenebilmiş değildir. Buna karşın Osmanlı ile İngiliz Sömürge dönemlerinde varlıklarını sürdürenler hakkında kısmen de olsa bilgi edinilmesi mümkün olabilmektedir.

Türk-İslam mimarisinde ticareti öngören dükkân, çarşı, arasta ve bedesten gibi tesisler, Osmanlı döneminden başlayarak kentlerdeki büyük camiler ile külliyelerin yanlarında yerlerini almaya başlamışlardır.1767 yılında Lefkoşa’yı ziyaret eden Giovanni Mariti, kentin çarşısının geniş olup gıda maddeleri yönünden zenginliğini yazarken, temiz olmadığını da yazmıştır.

1872 yılında Kıbrıs’a gelen Arşidük Louis Salvator, Mağusa ile Baf kapılarının arasındaki güzergâhta, değişik zanaat veya meslek icra eden 23 çarşı saptamıştır. Simdiki Bandabuliya’nın yerinde bulunan “Et ve Balık Çarşısı”na ilişkin tespitlerine, kaleme aldığı “Levkosia” adlı kitabında şu şekilde yer vermiştir:Ayni doğrultuda yolumuza devamla Vaftizhane’nin (Bedesten’in TB) karşısındaki gümüşçüler bölümüne geliriz. … Şimdi bulunduğumuz yerde tam aksi istikamete dönerek büyük yiyecek çarşısına gelmiş oluruz. Burada limongil, ekmek, kolokas, Kudüs enginarı, havuç, uzun turp, şalgam, kuru üzüm, hurma, kestane, fındık, iri badem, şekerleme, çocukları yatıştırıp uyutan afyon tohumu, keten tohumu, baklagiller, her çeşit sebze, Larnaka ve dışarı sabunları, Türklerin çiğnemekten hoşlandığı ve fıçılar içinde kullanılan çam sakızı satılır”.

1878 – 1883 yılları arasında Girne’de yaşayan ve 1880 yılında “Our Home in Cyprus” adlı kitabını yayınlayan Esme Scot Stevenson, Osmanlı döneminin bir devamı olan Lefkoşa çarşısına ilişkin tespitlerini şu şekilde aktarmıştır: “Biraz daha ötede, insanı adeta sağır edercesine kulakları çınlatan bakırcılarla zil imalatçılarını geçerek sağa döndüğümüzde kendimizi, her tarafı çok iri kavunlar, karpuzlar, balkabakları, dizi dizi soğanlar, incirler, üzümlerle dolu olan sebze çarşısında bulduk. Bir sokak ötede kasaplar sokağında dana, keçi ve diğer et çeşitleri… Dar bir sokağın ötesinde ise Kadınlar Çarşısı var. Beyaz peçeli kadınlar, önlerindeki yerli kumaş yığınlarının yanında bağdaş kurmuş oturuyorlardı”.

 

Bandabuliya’dan önce Çarşı yeri

 

15.7.1881 tarihinde Lefkoşa Belediyesi ile Aziziye Tekke Vakfı arasında varılan anlaşmada, ileriki bir zamanda Aziziye Tekkesi’nin çevresine ‘Tekke Vakfı’ tarafından dükkânların inşa edilmesi halinde, kapılarının çarşıya açılmasına Lefkoşa Belediyesi tarafından engel çıkartılmayacağı bilgileri yer almaktadır. Nitekim 1881 – 1882 yılları arasında tekkenin yanına £300 harcanmak suretiyle Evkaf İdaresi tarafından 14 dükkân inşa edilmesi üzerine, dükkânların önünden geçen Koryzis sokağı ile tekkenin ana giriş kapısının Bandabuliya’ya açılması engellenmemiştir.

1881 yılında yayımlanan Kitchener haritasında, şimdiki Bandabuliya alanının olduğu yerde  “Market Place” (Çarşı yeri) kaydı yer almakta olup üst kısmı açıktır. Yine 1912 ile 1915 yıllarına ait Lefkoşa Surlar içi tapu haritalarında ise ayni yerde bu sefer de “Municipal Market” (Belediye Çarşısı) kaydı bulunmaktadır.

13.3.1893 tarihinde Lefkoşa’yı ziyaret eder Emile Deschamps, 1898 yılında yayınlanan kitabında Bandabuliya’nın bir fotoğrafına yer verirken, üst kısmının açık olduğunu, ayrıca üzeri kapalı dükkânların önünde satılacak malların konduğu ayrı bir mekânın bulunduğunu kaydetmiştir. Nitekim 1930 yılında yapıldığı anlaşılan Arthur Legge’nin  suluboya tabloda da, Lefkoşa çarşında faaliyet gösteren manavların üst kısımları kapalı mekânlarda mallarını sergileyip sattıkları, halkın kullandığı yürüyüş yollarının üzerlerinin ise açık olduğu görülmektedir.

1909 yılında Kıbrıs’ı ziyaret eden H.D. Collison-Morley’in Lefkoşa çarşısına ilişkin izlenimleri ise özetle şöyle: “Çarşılardan geçtikten sonra büyük camiye (Ayasofya Camisine. TB)  geldik.  Karşılıklı tek katlı dükkânların arasındaki kirişlerin üzerine konan hasırlar, dükkânların önünden geçen yola gölgelik yapmaktadır. Bazen kirişlerin üzerine dolanmış durumdaki asma dalları gelip geçenlerin neredeyse başına değecek durumdadır”.

 

Bandabuliya kuruluyor

 

Bandabuliya’nın Selimiye mahallesine inşa edilmesinde zamanın Lefkoşa Belediye Meclisinin Türk üyelerinden M. Necati Özkan’ın adından söz edilmektedir. Anlatıldığına göre şimdiki Bandabuliya’nın Lefkoşa Belediyesi tarafından inşa edilmesi 1928 yılında gündeme gelmişti. O sırada Lefkoşa Belediye Meclisinin Türk üyeleri arasında M. Necati Özkan ile Şevket Bey bulunmaktaydı. Böyle bir çarşıya ihtiyaç duyulması itibarıyla bu projenin süratle ele alınıp sonuçlandırılması gerekiyordu. O sıralarda çarşı dağınık bir durumdaydı. Belediye meclisinde çoğunlukta olan Rum üyeler, çarşının, bir Rum mahallesi olan Faneromeni Kilisesi civarına inşa edilmesini isterlerken, Belediye Meclisinin Türk üyeleri ise çarşının Evkaf mallarıyla çevrili olan şimdiki yere, yani Selimiye Mahallesine inşa edilmesini istiyorlardı. Belediyenin Türk ile Rum Meclis üyelerinin düşünceleri, ekonomik olarak kendi toplumlarının kalkınmalarını sağlamaktı. İnşa edilmesi düşünülen çarşı için öngörülen arazi Evkaf Dairesi’ne ait olup etrafı Türk mallarıyla çevriliydi.  Lefkoşa belediye meclisinin Rum üyeleri, çarşı inşaatı için uygun görülen arazinin Ayasofya Camisi yanında olduğunu söylerlerken, burada domuz eti satılmasının mümkün olamayacağını da öne sürerek projenin yerine karşı çıkıyorlardı. Böylece Belediye meclisinin Türk üyesi olan Necati Özkan ile zamanın Türk kasapları, projesindeki domuzcular bölümünün Rum kesimine açılan kapı girişine yakın bir yerde kurulması yönünde bir düşünce geliştiriyorlar. Ancak domuzcular bölümünün çarşıda yer alması için Müftü’den fetva alınması da gerekiyordu. Bunun üzerine M. Necati Özkan, bu projenin hayata geçirilmesiyle Türk toplumunun elde edeceği yararları müftüye anlattıktan sonra ikna olan müftünün fetva vermesini sağlıyor. Böylece ayni günün akşamı olan 3 Eylül 1929 tarihinde Lefkoşa Belediye Başkanı Themistoclis Dervis (Gigi) başkanlığında toplanan Belediye Meclisi,  eski Belediye Çarşısı’nın yıkılarak yerine yeni bir Bandabuliya inşa edilmesine karar veriyor. T. Dervis imzasını taşıyan 9.Ocak.1930 tarihli yazının ekinde bulunan mühendis Hadji Dimitriou’nun hazırladığı 30 sayfalık inşaat şartnamesine göre, 132 adet küçük dükkânın 12’sinin balık dükkânı, cephesi revaklı (gölgelikli) olan 80’inin sebze dükkanı ve 40’ının ise toptancı ambarları, meyve dükkânları, kasap dükkânları ve domuz dükkânları  olarak kullanılması karara bağlanıyor. İnşaat için gerekli olan £20.000’nın % 6 faizle ve 30 yılda ödenmek kaydıyla Kıbrıs Bankası’ndan borçlanılması öngörülüyor. O sırada Belediye Çarşısında faaliyet gösteren esnaf ise geçici olarak Mısırlı Hana taşınıyor. İnşaatı tamamlanan çarşının kuzeybatısındaki ana giriş kapısının üst başına, Türkçe ve Rumca olarak, “Belediye Pazarı” (“ΔHMOTΙKH AΓOPA”) ile 1932 kaydı düşülüyor. Çarşının açılış töreni 1.10.1932 tarihinde gerçekleştirildikten sonra Lefkoşa Belediye Başkanı tarafından konuklara George Otel’de bir öğle yemeği veriliyor.

Lefkoşa Belediye Çarşısı’nın büyük oranda Kıbrıslı Türkler tarafından iskan edilmiş durumda olan Selimiye Mahallesine inşa edilmesiyle Kıbrıs Türk Cemaatinin bundan sağladığı yarar zamanın Belediye Meclis üyesi M. Necati Özkan tarafından şu şekilde anlatılmıştır:

1.    Türk kesimi, Lefkoşa kent ahalisi ile köy ve kasabalardan gelen halkın alış-veriş merkezi olmuştur.

2.    Türk esnafı ve özellikle Türk kasapların geliri büyük ölçüde artmıştır. (Nedeni, domuz Çarşısının Rum kesimine açılması nedeniyle, Türklerin de hiç kimse görmeden domuz satın aldıkları ve Rum kesiminden evlerine gitmeleri)

3.    Türk esnafı hapishane, miskinhane, hastane, polis ve askere verilen tayinlerden pay almaya başlamıştır.

4.    Boş duran çevredeki Türk dükkânları kiralanmış ve iyi gelir getirmeye başlamıştır.

5.    Çoğunlukla Türklere ait olan Belediye Çarşısı çevresindeki dükkânlar, lokantalar, kahvehaneler ve diğer iş yerlerinin hem müşteri sayısı, hem de gelirleri artmıştır.

6.    Türk emlaki ve Türk semti şereflenmiş ve değer kazanmıştır. Daha sonra bu bölgede yoğunlaşan yatırımlarla Türk kesimi bir çarşı merkezi haline gelmiştir.

7.    Türk semti, büyük bir yatırım sonucu gerçekleşen böyle bir binaya sahip olmuştur.

 

Bandabuliya genişletiliyor

 

O sıralarda Bandabuli’yaya deve, hayvan ve otobüslerle gelenlerin ilk durak yerleri Deveciler Hanı’nın avlusuydu.  Yeni inşa edilen Bandabuliya’nın 1940 yılı itibarıyla ihtiyaca yanıt vermemesi üzerine, doğu bitişiğindeki Ali Sıdkı Ağazade’ye ait bahçenin satın alınıp Bandabuliya’nın genişletilmesi gündeme geliyor. Ek inşaatla ilgili olarak Lefkoşa-Girne Komiserinin Koloni Sekreterine gönderdiği 29.Nisan.1940 tarihli yazıda şu görüşlere yer veriliyor: “Belediye Çarşısını genişletmek amacıyla yanındaki arazinin satın alınması ivedi olarak gereklidir. Belediye çarşısında yer bulamadıklarından ürünlerini satamayan köylülerden sürekli olarak şikâyet dilekçeleri alınmaktadır. Şüphe yok ki her geçen gün nüfusu artan Lefkoşa için Belediye çarşısındaki mevcut yerler yetersizdir. Bu nedenle bu arazinin ucuz olduğundan satın alınmasının iyi bir yatırım olduğunu düşünüyorum”.  Arazi £2000 ödenerek satın alınırken, buraya her türlü aracın rahatlıkla girip çıkmasına olanak yaratacak büyük bir kapının yapılabilmesi için Şükrü İbrahim’e ait emlak da  £1400 ödenmek suretiyle satın alınıyor. Böylece başlatılan ek inşaat 14.9.1940 tarihinde tamamlanıyor.  

Zaman sürecinde çarşının toptancılar hali olarak kullanılan bu kısımı 2004 yılında restore edilip bir eğlence merkezi şeklinde işlevlendirilirken, batısındaki parakenteciler kısmının da restore edildikten sonra orijinal işlevini sürdürmesi düşünülüyor.  Ancak daha sonra Bandabuli’yanın yapımında kullanılan çimentonun özelliklerini yitirdiği gerekçesiyle yıkılıp yeniden inşa edilmesine (rehabilite edilmesine) karar verildiği anlaşılıyor. Ancak Bandabuliya’nın çoğu kısımlarının tamamen yıkılmasından sonra Bandabuliya’nın orijinal şekline sadık kalınmadan buraya değişik odaların yeniden inşa edilmesiyle binanın tarihi özelliklerinin yitirmesine neden olunmuştur. Böylesi önemli bir kültürel mirasın yitirilmesi projenin finansörlüğünün USAID ile UNDP-PFF,  projeyi finansörler adına hazırlayan AKCAN MÜHENDİSLİK şirketi, projenin müşavirlik ile kontrolörlüğünü TEMPO firması, Projeyi uygulayan KAYAS-AKTUNÇ firması, izin işlerinin resmi makamlardan temin hizmetlerinin Lefkoşa Türk Belediyesi ve onay makamının Eski Eserler ve Müzeler Dairesine bağlı Taşınmaz Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu olduğu bilgileri edinilmektedir.  Ancak şu ana kadar yukarda adı geçen kişi, kurum ve kuruluşların Bandabuliya projesindeki sorumlulukları konusunda sessiz kalmayı tercih ettikleri gözlemlenmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2435 defa okunmuştur