1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “SANDIĞI DEĞİL, YENİ NESİLLERİ DÜŞÜNÜN”
“SANDIĞI DEĞİL, YENİ NESİLLERİ DÜŞÜNÜN”

“SANDIĞI DEĞİL, YENİ NESİLLERİ DÜŞÜNÜN”

YENİDÜZEN'e konuşan Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı, Yunanistan'daki iktidar partisi Syriza'nin AP Grup Başkanı Dimitrios Papadimoulis'ten Akıncı ve Anastasiadis'e önemli mesaj

A+A-

ESRA AYGIN/SAMİ ÖZUSLU (Strazburg)

Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı, Yunanistan'daki iktidar partisi Syriza'nin AP Grup Başkanı Dimitrios Papadimoulis Kıbrıs'ta liderlere "yeni nesiller için çalışın, sandık için değil" çağrısı yaptı. Kıbrıs'ta çözümle hem iki toplumun, hem de Türkiye ile Yunanistan'ın kazanacağını vurgulayan Papadimoulis, zamanın aleyhe çalıştığını belirtti.
Türkiye-Yunanistan arasındaki gerginlik konusunda da rahatsızlığını dile getiren Papadimoulis, her iki taraf yetkililerinin olumsuzluğu artıracak açıklamalar yapmamaları gerektiğini söyledi.
Tsipras sonrası Syriza Başkanlığı için de adı geçen deneyimli siyasetçi Dimitrios Papadimoulis, Avrupa Parlamentosu'nun Strazburg'taki ofisinde Kanal SİM ve Yenidüzen'e özel bir  demeç verdi. Dimitrios Papadimoulis, Kıbrıs sorunu ve Yunanistan-Türkiye ilişkileri konusunda önemli mesajlar verdi...

 

  • SORU: Yunan hükümetinin Kıbrıs'taki tavrı ve talebi nedir?
  • Papadimoulis: Bizim bir talebimiz yok. Biz Kıbrıs'ta kalıcı, pozitif, BM kararları çerçevesinde, İki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federasyon temelinde bir çözüm istiyoruz. İki lider, Anastasiadis ve Akıncı bugüne kadar çok çaba sarfettiler ve şu anda bir fırsat penceresi var. Bu pencerenin kapanmaması çok önemli.

Zaman çözümün aleyhine işliyor

  • SORU: Fırsat penceresi gerçekten hala açık mı?
  • Papadimoulis: Engeller var, zorluklar var. Ama bu engellere rağmen fırsat penceresini açık tutmak çok önemli. Türkiye ve Yunanistan için de Kıbrıs'ta bir çözüm senaryonusun çok faydalı olacağını düşünüyorum. Hem siyasi, hem ekonomik nedenlerle, hem de çok sorunları olan, çok krizler yaşanan bir bölgede istikrar mesajı verecek olması açısından çok önemli  olacağını düşünüyorum. AB'nin de Kıbrıs'ta bir çözüme yardımcı olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü AB'nin de o bölgede bir başarı hikayesine ihtiyacı var. Ne Yunanistan, ne Türkiye'nin Kıbrıs'taki çözümün detaylarına girmesi doğru değil. Bu Anastasiadis ve Akıncı'nın sorumluluğudur. Yunanistan ve Türkiye sadece güvenlik konusuyla ilgilenmelidir. Bu konuda da şunu söylemek istiyorum: Neredeyse 60 yıl önce yürürlüğe girmiş eski garanti sistemi bugünün ihtiyaçlarını karşılamakta çok yetersizdir. Şu anda çok farklı bir ortamla karşı karşıyayız. Kıbrıs AB üyesidir, dünyada çok farklı gelişmeler yaşanmıştır.
    Bu nedenle bu sistemin yerini hem Kıbrıslı Türklerin, hem Kıbrıslı Rumların güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacak yeni bir formülün alması gerektiğini düşüyorum. Bunun için de bir uzlaşıya varmak çok önemlidir. Bu noktada tarih ve diplomasiden ders almamız gerekiyor. Eğer gerekli siyasi irade varsa, o zaman bu sorunu aşmanın bir yolu bulunacaktır.
    Ana mesajım şudur: Yunanistan, Yunan hükümeti, partim Syriza, Kıbrıs'ta şu anda barışçıl bir çözüm bulunmasını destekliyor. Biz gerçekçiyiz, sorunlar ve engeller olduğunun farkındayız. Ama eğer bu fırsatı kaybedersek ve bu pencere kapanırsa çözüm çok daha zayıf, neredeyse imkansız bir ihtimal haline gelecek. Zaman çözümün aleyhine işliyor.
     
  • SORU: Yunanistan'ın geleneksel 'Kıbrıs kara verir, Yunanistan destekler' politikası değişti mi?
  • Papadimoulis: Sanmıyorum. Anastasiadis'in ve ana muhalefet partisi AKEL'in Kıbrıs'ta bir çözüm konusunda Yunanistan ve Kıbrıs arasında ve özellikle Başbakan Tsipras ile çok iyi bir ilişki olduğu yönündeki açıklamalarını görüyorum. Tsipras ile Anastasiadis ve Tsipras ile Andros Kiprianu arasındaki görüşmelerde Kıbrıs Rum tarafı Yunanistan'ı süreçteki güvenlik  ve garantiler başlığı ile ilgili bilgilendiriyor.
     
  • SORU: Başbakan Tsipras ve Dışişleri Bakanı Kocias'ın Kıbrıs sorununun çözümüne farklı yaklaştığı doğru mu?
  • Papadimoulis: Cevabım hayır. Bunu sadece Yunan tarafı söylemiyor. Kıbrıslı Rumlar da söylüyor. Anastasiadis de, Kiprianu da, yani çözümü destekleyen iki büyük gücün temsilcileri de Yunanistan hükümeti ile işbirliği konusunda çok pozitif açıklamalar yapıyorlar. Bunu yaparken Yunanistan hükümetini parçalara ayırmıyorlar. Elbette ki hassas konulardaki siyasi inisiyatif Başbakan Tspiras'a aittir.
     
  • SORU: Yunanistan ve Türkiye, Cenevre'deki uluslararası Kıbrıs konferansında güvenlik ve garantiler konularını görüşmek üzere bir araya geldiler. Bu konuda iki ülke arasındaki teknik çalışma veya diyalog devam ediyor mu?
  • Papadimoulis: Ben bunun detaylarına girmek istemiyorum. Diplomat değilim. Syriza'ın AP delegasyonun başkanıyım. Ne söyleyip ne söylememem gerektiği konusunda çok tecrübeliyim.
     
  • SORU: AP'nin Başkan Yardımcısı olarak Kıbrıslılara nasıl bir çağrınız var? Yaşanan çıkmazın aşılması için AP ne yapabilir?
  • Papadimoulis: Çıkmazın devam etmemesi ve aşılması önemli. Çıkmaz kelimesini ben kullanmıyorum. Kıbrıs'taki insanlara, Kıbrıslı Türklere ve Kıbrıslı Rumlara ana mesajım şudur: Kıbrıs'ta çözüm kazan-kazan senaryosudur. Sadece Kıbrıs ve iki toplum için değil, Yunanistan ve Türkiye halkları için de öyledir. Tüm tarafların çıkmazdan ve sürecin sekteye uğramasından kaçınması lazım. Çünkü zaman kalıcı bir çözümün aleyhine geçiyor. İki lider, Anatasasiadis ve Akıncı kendilerine bir öncelik olarak gelecek nesillerin çıkarlarını koymalıdırlar. Seçimleri ve referandumu değil.

Yangına körükle gidilmemeli

  • SORU: Türkiye ve Yunanistan arasında artmakta olan gerilim Kıbrıs'taki çözüm sürecini nasıl etkiler?
  • Papadimoulis: Tabii ki olumsuz etkiler. Bu artmakta olan gerilim kendi başına, Kıbrıs'tan bağımsız olarak çok olumsuzdur. Türklerin ve Yunanların ortak çıkarı, hukukun üstünlüğü ilkesi ve uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde olumlu ikili komşuluk ilişkilerini yeniden tesis etmektir.
    Her iki tarafın yetkilileri de yangına körükle gidecek açıklamalardan kaçınmalıdır. İki komşu olarak kötü anlar da içeren uzun bir geçmişimiz var ve geçmişten ders almalıyız. Türk arkadaşlarıma da bir mesajım var:
    Yunanistan ve Yunanlılar şu anda onların AB içindeki en iyi olası partnerleridir. Eğer net şekilde şu anda olanları görebiliyorlarsa, anlamaları lazımdır ki istikrar ve Yunanistan ile iyi komşuluk ilişkileri
    AB-Türkiye ilişkileri açısından ellerindeki en önemli karttır. Bu açıdan Lozan Antlaşması ve uluslararası hukuka göre Yunanistan'a ait olan adalarla ilgili açıklamalar - Türkiye'deki iç siyasete yönelik olsa da -olumlu bir ortam yaratmaya yardımcı olmuyor. Samimi konuşmak istiyorum, bu nedenle şunu da söyleyeceğim: Bizim tarafın da, adeta bir kısır döngü yaratan negatif açıklamalardan kaçınması lazımdır. Her konuda anlaşmak zorunda değiliz. Ama ortak yaklaşımlarımızı temel alarak açık bir diyalog geliştirmeliyiz. Aramızda anlaşmazlık olan konularda uluslararası hukuka dayalı ve iyi niyetle çözümler bulmaya çalışmalıyız.
Bu haber toplam 2996 defa okunmuştur