1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Nejat Konuk'u kaybettik
Nejat Konuku kaybettik

Nejat Konuk'u kaybettik

Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilk, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ikinci başbakanı olan Osman Nejat Konuk vefat etti

A+A-

Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilk, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ikinci başbakanı olan Osman Nejat Konuk vefat etti.
Ailesinden alınan bilgiye göre, İstanbul’da Ataköy’deki evinde önceki gece yarısı yaşama gözlerini yuman 86 yaşındaki Konuk, kanser tedavisi görüyordu. Nejat Konuk, KKTC’de defnedilecek. Eski başbakanın cenaze töreni programı önümüzdeki günlerde belli olacak.
 

‘İhtilal’den ‘teşkilat’ kavgalarına, ‘otonom’dan ‘Cumhuriyet’e


Kıbrıs mücadele tarihinde iz bırakan isimlerden Nejat Konuk da aramızdan ayrıldı. Üst düzey bürokrat, bakan, başbakan ve meclis başkanı olarak tarihe geçen Nejat Konuk, yaşamını ve düşüncelerini  YENİDÜZEN’deki yazı dizisi ile Dr. Filiz Besim’e anlatmıştı
 

1960 ihtilaline Türkiye’de ‘CHP Gençlik Örgütü başkanı’ olarak tanıklık etti. Ankara’daki Zir Kampı’nda eğitime gönderildi. Kıbrıs’ta tüm yetkilerin ‘Bayraktar’da toplandığı, her bir Kıbrıslı Türk’ün 30 Kıbrıs Lirası aylık aldığı günlerin sıkıntılarını yaşadı. 29 Ekim töreninde sırtını alay komutanına dönen mücahitlerin gerginliğinde, bu kez ‘uzlaşı arayan’ isimdi.

Kıbrıs’a Rauf Denktaş’la korku ve macera filmlerini aratmayacak bir kaçış yapan, sonra yakalanıp günlerce bilinmezliklerin girdabında hapiste yatan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “istenmeyen adam” ilan edilen Nejat Konuk’un siyasi yaşamı, Kıbrıs’ın yakın tarihine de ışık tutuyor.

Nejat Konuk, Kıbrıs tarihine üst düzey bürokrat, bakan, başbakan ve meclis başkanı olarak iz bıraktı. Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, ‘Otonom’ yönetime, ‘Federe’ devlete, ‘KKTC’nin kuruluşuna hep yakından tanıklık etti.
1928 Lefkoşa doğumlu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Nejat Konuk’un siyasetle tanışması Bursa’da oldu.
27 Mayıs 1960 ihtilalini, Cumhuriyet Halk Partisi gençlik kolları ilçe başkanı olarak  yaşadı.
25 Ağustos 1960’da, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra adaya döndü.
Türk Cemaat Meclisi Genel Sekreterliği’ne “kamu görevlisi” olarak atandı.
Daha sonra “teşkilattaki görevin önemli” diyerek Denktaş tarafından Ankara’daki Zir Kampı’na eğitime gönderildi.

“Tüm yetkililer Bayraktar’daydı…”

Nejat Konuk’un anlatısı ile 1963 olaylarının ardından Kıbrıs’taki manzarayı, Dr. Filiz Besim şu sözcüklere tarihe not düşer:
“Cumhurbaşkanı Yardımcısı  Dr. Fazıl  Küçük, T.C.  Büyükelçisi  Özdemir Benler, Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı  Komutanı Süreyya Kıvılcım ve Özel Harp Dairesi görevlisi Bayraktar ve Kemal Coşkun arasında bir gizli savaş başlar. Bu arada Türkiye’de zorunlu sürgünde bulunan Denktaş,  Dr. Fazıl Küçük tarafından hem sözlü, hem de yazılı şekilde şiddetle eleştirilmektedir.  O günlerde Dr. Küçük en başta olacak şekilde her kamu görevlisi  30 Kıbrıs Lirası aylık  alıyordu.  Fakat Denktaş ada dışında ikamet etmeye zorlandığı için 200 Kıbrıs Lirası aylık  alıyordu. Bu durum da, özellikle Dr. Küçük’ün gazetesi Halkın Sesi’nde yazılıp eleştiriliyordu.  Denktaş’ın Ankara’da lüks içinde yaşadığı ve av partilerine katıldığı yazılıyordu boyuna... O günlerde yaşanan bir olay, Alay Komutanı’nın bazı konularda mücahit komutanlarını azarlaması ve 29 Ekim Cumhuriyet  Bayramı törenlerinde mücahitlerin de buna tepki olarak sırtlarını Alay Komutanı’na dönmesi büyük  huzursuzluk yaratır. 1965’in sonlarında bütün mücahit bölük komutanları tarafından TC Büyükelçisi’ne  verilmek üzere çok ağır bir muhtıra hazırlanır. Bu muhtırada yazılanlar  Nejat Konuk tarafından yumuşatılsa da, bu muhtıra toplumun aydınlarından Ali Süha tarafından  “Kadife eldiven içinde demir yumruk” olarak nitelendirilir. Bu muhtıradan sonra, efsane komutan Kemal Coşkun’un geri çekileceği dedikoduları yaygınlaşır. Bunun üzerine Nejat Konuk bu konuyu  Denktaş’la görüşmek üzere Ankara’ya yollanır.”
Adalet Bakanlığı’yla başlangıç

Beyrut üzerinden Ankara’ya giden Nejat Konuk’un adaya dönüşü de maceralı olur. Denktaş’la birlikte ‘gizlice’ adaya dönüşünde, yakalanırlar…
“Benim üzerimde Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği var. Üzerinde avukat yazıyordu . Askerlere ‘Biz üç avukatız’ dedik. Denktaş asla kimliğini göstermedi, kimliğini sakladı... Biz aramızda anlaşmıştık. Yakalanırsak intihar edecektik. Önce bizi tanımadılar. Denktaş bey tanınınca, çaresiz kaldık.”
Nejat Konuk, uzun bir sorgulanma ve hapislik süreci de yaşar.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “istenmeyen adam” ilan ettiği için yeniden Türkiye’ye gönderilen Nejat Konuk 10 Nisan 1968’de yeniden adaya döner.
Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi, Rauf Denktaş’la Nejat Konuk daha adaya gelmeden zaten kurulmuştu.
Glafkos Klerides ve Rauf Denktaş arasında başlayan toplumlararası görüşmelere tanıklık eder.
Daha sonra ‘kabine’ye girer, Adalet Bakanlığı’na getirilir.

1974 ortamı ve sonrası

Kıbrıs konusunda her zamanki gibi görüşmeler devam ederken 15 Temmuz 1974’de Başpiskobos Makarios’a karşı cunta darbesi gerçekleştirilir.
Nejat Konuk o günleri şöyle anlatır:
“19 Temmuz 1974’de Denktaş Bey’in yanındaydık. Türkiye radyosunda haberleri dinliyorduk. Her gece haberlerden sonra verilen hava raporu o gece verilmedi. Ben ‘Bu gece çıkarma var, düşmana bilgi olmasın diye hava raporu verilmedi’ dedim. Sonra evlerimize dağıldık. Sabaha yakın, o çok sıcak gecede kapım güm güm vuruldu. Gelen İsmet Kotak’tı. Meğer o gece yarısı Denktaş Bey onları ve gazetecileri çağırmış ve konuşmasını yapmıştı. Ortaköy köprüsüne geldiğimizde gökyüzünden paraşüt yağıyordu.”
Federe Devlet ilan edilirken…

Nejat Konuk, ilk başbakanı olduğu Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kuruluş yıldönümünü şöyle anlatır:
“Bir yandan Sayın Klerides’le görüşmeler devam ediyor ancak hiçbir ilerleme sağlanamıyordu… Diğer yandan Türkiye’de tam bir hükümet krizi yaşanıyordu. Öyle bir ortamda 12 Şubat’ta Sayın Denktaş beni çağırdı ve Federe Devletin Kuruluşu ile ilgili hazırladığı bildiriyi okudu. 13 Şubat 1975’te Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Yürütme Kurulu ile Meclisi’nin aldığı ortak bir kararla Kıbrıs Türk Federe Devletini ilan ettik. Yeni bir döneme giriliyordu… KTFD’yi ilan etmekten amacımız  Rumların da Federe Devletlerini ilan etmeleri  ve bir Federasyon çatısı altında buluşulması idi.”

‘Erken Emeklilik’ furyası
Yine Nejat Konuk’un anılarından ‘erken emeklilik’ süreci:
“Kuzey Kıbrıs’ta partilerin ve hükümetin oynayacağı alan çok dardı. Yüzde yirmi civarında... Para çoğunlukla TC’den gelirdi. Bir keresinde, birinci Başbakanlık dönemimde Sayın Başbakan Bülent Ecevit’le görüşmeye gittiğimde ‘Sayın Başbakan, bize yardımı lütfen ayaklarımızın üstünde durabilmek için verin demiştim. Ben bunun için buradayım’ demiştim. Sonradan çok eleştirilen ve o günlerde Sayın Denktaş’ın da bana çok yüklendiği erken emeklilik konusu benim birinci başbakanlık dönemimde geçti. O günlerde devlet dairelerinde bir kişinin yapacağı işi 10 kişi yapıyordu. Amacım kadroları boşaltıp, devlete daha kolay işlerlik sağlayacak bir sistem yaratmaktı. Erken emeklilik yasası bu düşünceyle geçti”

UBP’den kopuş

Nejat Konuk, Kıbrıs Türk siyaset yaşamında Ulusal Birlik Partisi’nin kuruluşu ve örgütlenmesinde de öncü isimlerden biri olmuştur.
Ancak, daha sonra UBP’den ayrılarak, yeni bir siyasi oluşum içerisinde yer alanlar arasında da aktif rol oynar…
Dr. Filiz Besim ile Nejat Konuk’un röportajından:
“Seçimlerin hemen sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi İnal Batu DHP’i toplantıya çağırarak ‘UBP dışında koalisyon düşünemezsiniz herhalde’ dedi. Halbuki seçim mitinglerinde DHP’liler ‘UBP’ye koltuk değneği olamayız’ demişlerdi... Kolordu komutanı Doğan Kromörs de onları çağırarak ‘UBP ile kuracaksınız, CTP ve TKP ile kesinlikle olmaz’ dedi. Nejat Konuk bu talebe karşı imkansızı isteyerek bir şart öne sürdü. “Eğer Başbakan olursam olur” dedi. Aslında bu imkansızdı. Çünkü en küçük partinin başkanıydı. Bu arada Cumhuriyetçi Türk Partisi ve Toplumcu Kurtuluş Partisi de koalisyon için DHP ile görüşmelerini sürdürmekteydi. 
DHP her iki tarafa da meclis başkanının DHP genel başkanı Nejat Konuk olması gerektiğini önerdi ve iki tarafın da oylarıyla Nejat Konuk 1981 seçimleri sonrasında Meclis Başkanı oldu. 12 Eylül’cülerin en güçlü dönemiydi. Büyükelçi İnal Batu da oradan aldığı talimatları yerine getiriyordu. Bir yandan Kolordu Komutanı da baskı yapıyordu. Nejat Konuk ve arkadaşları Türkiye’ye gidip gerekli sondajları yapana dek Mustafa Çağatay’ı azınlık hükümeti olarak destekleme kararı alır.”

KKTC’nin ilanı

Nejat Konuk’un anılarından
“1983 yılında Birleşmiş Milletler’den Kıbrıs Türk tarafı için çıkan çok aleyhte bir karar nedeniyle toplumlararası görüşmeler kesilir. Sayın Denktaş ayrı devletten bahsetmeye başlar. Bana ‘Bülent Ulusu hükümeti ile konuştuk. Bizi destekliyor’ der. Halbuki ben o yıl yaz tatilinde (Haziran 83) Türkiye’de karşılaştığım üst düzey bürokrat Büyükelçi Ercüment Yavuzalp’tan şu sözleri dinlemiştim: ‘Biliyorsun ben Kıbrıs davasına çok değer veririm. Ancak sayın Denktaş’ın bu ayrı devlet beyanları bizi zor durumda bırakıyor.” Tatil dönüşü Sayın Denktaş’a konuyu açtığımda ‘Sen merak etme, onun haberi yok’ der bana…”

Nejat Konuk’un anılarından
“Birinci başbakanlık dönemim çok iyiydi… Sayın Denktaş da çok destek verirdi. Asla popülizm yapmadım ama parti tüzüğünü benim hazırladığım Ulusal Birlik Partisi’nden popülizm nedeniyle ayrılıp da parti kurduğumda politikadan sıtkım sıyrıldı… 2’nci başbakanlık dönemindeyiz. Hayat pahalılığı vereceğiz. Hayat pahalılığı alacak olanları şöyle sıraladım: Asgari ücret alanların hepsi hayat pahalılığı alacak, ancak daha yüksek maaşlara doğru hayat pahalılığı ödeneği düşecek. Yani maaşı fazla olanlar daha az hayat pahalılığı alacaktı. Öyle de oldu. Ancak ben emekli olduğum zaman popülizm uğruna öyle büyük artışlar yapıldı ki, benim maaşım katmerlenerek, katlanarak büyüdü. Devletteki maaşımdan başka hiçbir dönemde bir gelirim olmamasına rağmen emeklilik ikramiyesi olarak aldığım 9 milyon Türk Lirasını yüksek banka faizleriyle de iyi değerlendirerek zaman içinde bir servet sahibi oldum. Ha, oldum da ne oldu!”

Bu haber toplam 3582 defa okunmuştur