1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Hayatın Kaçınılmaz Gerçeği… ÖLÜM!
Hayatın Kaçınılmaz Gerçeği… ÖLÜM!

Hayatın Kaçınılmaz Gerçeği… ÖLÜM!

Hayatın Kaçınılmaz Gerçeği… ÖLÜM!

A+A-

Beste Çağla Özata
Uzm. Psikolojik Danışman
bestecaglaozata@gmail.com

 

Hayatta doğum olduğu kadar ölüm de vardır ve aslında doğamız gereği geçirdiğimiz bir süreçtir. Önce doğar, büyür, yaşlanır ve ölürüz.  Birçoğumuz için aslında söylendiği kadar doğal ve kolay bir süreç değildir.  Fakat bu doğal süreci kabullenemeyen insanoğlu sonunun ne olacağını bilemediğinden dolayı ölümle korkuyu bağdaştırmış ve hatta bu, literatürde  “Ölüm Korkusu” olarak adlandırılmıştır. Ölüm korkusu aslında diğer tüm korkuların temelini oluşturmaktadır ve çok doğal bir korku türüdür. İnsanoğlu hayatta birçok şeyden korkar; susuz kalmak, aç kalmak, yaralanmak, yükseklik, karanlık gibi ve yine tüm bunların altında yatan en temel neden ölümdür!
Tabii ilk etapta ölüm korkusu kötü olarak düşünülse de aslında yapılan araştırmalarda ölüm korkusu insanların yaşam kalitesini de artırmaktadır. Evet! Yanlış okumadınız! Aslında daha kolay anlatabilmem için M. Montaigne’in bir sözünü sizlerle paylaşmak isterim. “Nasıl yaşanacağını öğrenmek istiyorsan ölümü düşün!” Bizler ölümü düşünmeye başladığımız zaman hayatımızı düzene koymaya, daha iyi bir yaşam sürmeye, her anımızı değerli kılmaya, çevremizdekilerle iyi bir diyalog içinde olmaya, önemsiz kaygılar ve üzüntüler için boşa vakit harcamamaya, sevdiklerimizi üzmemeye çalışırız. Tabii ki bu liste daha da fazla çoğaltılabilir.  Fakat bu herkes için böyle olmamaktadır, bazılarımız için ölümün ismi bile korkutucu ve bize acı veren bir gerçekliktir.

ÖLÜMDEN NEDEN KORKUYORUZ

Peki, ölümle ilgili olarak korktuğumuz şey tam olarak nedir?  Bu sorunun cevabını Irvın Yalow “Plan ve projelerim sona erecek” ve “Artık hiçbir deneyimim olmayacak” cümleleri ile açıklamıştır. Tabii ki cevap sadece bundan ibaret değildir, daha detaylı olarak James Diggory ve Doreen Rothma’nın yapmış oldukları araştırma sonuçlarında ise;

• Ölümümün tüm sevenlerime acı verecek ve onları çok üzecek olması,
• Sevdiğim kişileri bir daha göremeyecek olmam,
• Ölürken acı çekecek olmam,
• Geçindirmekle yükümlü olduğum kişilerin bensiz yapamayacak olmaları düşüncesi,
• Ölümden sonra ne ile karşılaşacağımı bilememem,
• Öldükten sonra bedenime ne olacağını bilememem,

Yukarıdaki tüm bulgular ölümden korkma sebeplerimizdir. Bu korkuyla yüzleşmek istemeyen kişiler bunu düşünmekten kaçınırlar ve ölümü kabullenmemeye, bu gerçeği hayatlarından çıkarmaya ve/veya bastırmaya çalışırlar. Tabii ki bu durum hiç sağlıklı değildir. Çünkü tüm güçlü duyguları yok saymak veya bastırmak hayatımızı her zaman olumsuz olarak etkileyecektir.

KİMLER KORKAR?

Bir de ölüm korkusu kimlerde daha çok görülür sorusuna bakalım. Yaş grubu olarak ele aldığımızda gençlere nazaran yaşlılarda, cinsiyette, erkeklere oranla kadınlarda, fakirlere göre zenginlerde daha fazla olduğu görülmektedir. Medeni durum yönünden ele alındığında evlilerin bekarlara oranla daha fazla korktuklarını bunun nedeni olarak ise eşlerini ve çocuklarını bir daha göremeyecek olmaları ve yaşadıkları sıkıntılarda yanlarında bulunamayacak olmaları gelmektedir.

Ölümden ister istemez korkmaktayız! Fakat bu korku hayatımızı olumsuz yönde etkilemeye başlamışsa onu yenmemizin zamanı gelmiş demektir. Aslında bilinçaltımızda ölümün doğum kadar normal olduğunu kabul etmekteyiz. Nasıl mı? Cem Karaca’nın da, şarkısında söylediği gibi “sevince de, kedere de, doğuma da, ölüme de çiçekler yolluyoruz”. Bilinçaltımızdaki bu gerçeği artık bilinç düzeyimize çıkarmakla ölümün varlığını kabul etmiş ve bununla yüzleşmiş de oluruz. Bunu daha da kolaylaştırmak için; ölümü düşünerek ve hakkında bilgi toplayarak, hayatımızı güzel ve istediğimiz şekilde yaşayarak, çevremizdekileri kırmamaya çalışarak, sevdiklerimize zaman ayırarak ve böylece öldüğümüzde her zaman iyi bir şekilde anılacağımızı bilmek de korkumuzu azaltabilir…

‘KEŞKE’ YERİNE ‘İYİ Kİ!’

Aslında ölüm hayatın ertelenemeyeceğini ve onun en iyi şekilde yaşanması gerektiğini hatırlatmalı! Kısaca öyle güzel ve huzurlu bir hayat yaşamalıyız ki… “keşke” yerine “iyi ki” demekle ölümü kabullenmemiz daha da kolay olacaktır. Bütün bunları denemiş ve başarılı olamamışsanız, o zaman uzman kişilerden yardım almayı düşünmeye başlayabilirsiniz.

Hayat, onu diken üstünde yaşayarak geçirmek için çok kısa…

“Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer. İçsen de tükenir içmesen de. Bu yüzden hayattan tat almaya bak. Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da…” Neyzen Tevfik

Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle…

Bu haber toplam 5166 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 251. Sayısı

Adres Kıbrıs 251. Sayısı