1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Hangi arkeolog kazarsa, bulduğu eserler onun ülkesine giderdi”
“Hangi arkeolog kazarsa, bulduğu  eserler onun ülkesine giderdi”

“Hangi arkeolog kazarsa, bulduğu eserler onun ülkesine giderdi”

Yirmi yılı aşkın arkeolog olarak görev yapan 72 yaşındaki Hüseyin Şaban, tarihi eser kaçakçılığından, eserlerin sergilendiği müzelere kadar birçok konuda görüşlerini aktardı, geçmişten günümüze örnekler verdi.  

A+A-

Fehime ALASYA

20 Yılı aşkın devlet bünyesinde arkeolog olarak görev yapan 72 yaşındaki Hüseyin Şaban, eski tutkusundan hala vazgeçmemiş…

7 Eylül’de açılışı yapılacak olan Vounous projesi alanındaki çalışmaları inceleyen Hüseyin Şaban, geçmiş yıllarda yaşadıklarını YENİDÜZEN okuyucuları için paylaştı.

Görev başında bulunduğu yıllarda, birçok tarihi eser kaçakçılığına tanık olduğunu ve bunları engellemek için pek çok girişimlerde bulunduklarını anlatan Şaban, geçmişte pek çok eserin talan edildiğini, çalınıp başka ülkeye taşındığını anlattı. Dünyanın birçok ünlü müzesinde Kıbrıs tarihine ait eserlerin sergilendiğini anlatan Şaban, duyduğu üzüntüyü paylaştı.  

“Dünya durdukça da bunun önlenebileceğine inanmıyorum” diyen Şaban, geçmişte çok fazla eski eser kaçakçılığı olmasına karşın bunun günümüzde de önlenemediğini savundu.

Neden eski eserlere veya tarihe sahip çıkılamadığıyla ilgili yorum yapan Şaban, verdiği örneklerle neden tarihi eser kaçakçılığının önlenemeyeceğini açıkladı.  

“Önemli olan kazı yapması değil, kazı yaptıktan sonra çıkan eserleri ve o alanı kontrol altına alıp gelecek nesillere aktarmaktır”

Herkesi duyarlı olmaya davet etti…

Vounous projesinden övgüyle söz eden Şaban, bu proje kapsamında birçok çalışma ile saklı kalmış tarihi güzelliklerin yeniden gün yüzüne çıkacağını belirtti.

Şaban, geçmiş dönemde yaşanan tarihi eser kaçakçılıklarını anımsatarak, Kıbrıs tarihinde sıkça görülen bu olayın halen daha günümüzde de devam ettiğini ifade etti.

Vounous projesinin bulunduğu alanda geçmiş dönemde tescillenmiş fakat uğradığı tahribat sonucu yok olmaya yüz tutmuş mezarlar bulunduğunu anımsatan Şaban, “burayı kaderine terk etmeyelim” diyerek, herkesi duyarlı olmaya davet etti. 

“Nasıl yenilerini yapalım ki?”

Mevcut müzelere sahip çıkılmadığından yakınan Şaban, “Nasıl yenilerini yapalım ki?” diyerek devlet bünyesindeki sistemden dert yandı.

Şaban, “Önemli olan kazı yapması değil, kazı yaptıktan sonra çıkan eserleri ve o alanı kontrol altına alıp gelecek nesillere aktarmaktır. Yoksa kaz, bul, git, çok kolay bir iş…” diyor.

Emekli olduktan sonraki süreçte de özellikle yaşadığı bölge olan Çatalköy’de çeşitli incelemelerde bulunan Şaban, 2000’li yıllarda, koruma altında olan ve eski eserler dairesine tescilli bulunan alanların dahi buna rağmen şahıslara verilerek talan edildiğini anımsattı. 

 

“Biz çıkar, menfaat, para, şana ve şöhrete duyalı insanlarız. Kültüre ve sanata, tarihe duyarlılığımız duygumuz yoktur, o yüzden tarihi eserlerimize sahip çıkmıyoruz… Eskiden çok fazla eski eser kaçakçılığı vardı, halen daha da var ve dünya durdukça da bunun önlenebileceğine inanmıyorum”

Emekli Arkeolog Hüseyin Şaban;
“Bugün olan müzelerimize sahip çıkamıyoruz, nasıl yenilerini yapalım ki…”

Geçmişte Kıbrıs Cumhuriyet ve İngiliz döneminde Vounous’da başlayan kazı çalışmaları vardı ve bu eserlerin birçoğu dünya müzelerinde sergilenmektedir.

Dikaios (ünlü arkeolog) 1930 yılında burada bir yıl kazı yaptı, ardından dünya çapında meşhur Fransız arkeolog Şefer, ardından 1950’li yıllarda bir karıkoca kazı yaptı. Ardından 1965 yıllarında dünyaca ünlü Vounous’un Kıbrıs Hançeri’ni buldular. Alıp ülkelerine götürdüler. Bu eserleri kimler kazdıysa eserlerin yarısı o ülkeye giderdi. Hangi arkeolog kazdıysa, kazarsa, bulduğu eserler onun ülkesine giderdi. O dönemde çok fazla hırsızlık, tarihi eser kaçakçılığı yapıldı.

“Buralarda sürekli kaçak kazılar buluyor, engelliyorduk veya kaçak yapılırken yakalanmamak için yarım bırakıp gittikleri yerler oluyordu”

1974 yılından sonra buraya gelince, tarihi eserleri zaptı rap altına almaya çalıştık. Taşınabilecek olan tarihi eserleri müzelere taşıyıp, kayıt altına almaya çalıştık. Sonra ören yerlerini kontrol altına almaya başladık ve Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde tescillenmiş yerleri tapu dairesinden araştırarak ortaya çıkardık.

İngiliz döneminde tellenmiş ve koruma altında olan yerleri bulduk. Burada tellenmiş ve işaretlenmiş yerler vardı, buralarda sürekli kaçak kazılar buluyor, engelliyorduk veya kaçak yapılırken yakalanmamak için yarım bırakıp gittikleri yerler oluyordu, buralardaki kazılara biz devam ediyor, bu çalışmaları tamamlıyorduk.”

“Fedakarlığı anlatacak kelime bulamıyorum”

Çatalköy’de yapılan bir Vounous projesi var, bu proje takdire şayan bir proje… Dünyaca tanınmış ve duyulan eserlerin kontrol altına alınması ve burada ses getirecek bir kıvılcım bile çakılması çok olumlu, sevindirici bir durum. Rauf Ersenal ve arkadaşlarının yapmış olduğu bu çalışmayı, fedakarlığı anlatacak kelime bulamıyorum. Bu herkesin kolay kolay girişeceği bir iş değildi.

“Buralar herkesin malıdır, herkes sahip çıksın”

O dönem tescillenmiş mezarlar vardı, onların bilgilerini alıp gelip yerinde tespit yapmak istiyorum. Sadece benim değil, buralar herkesin malıdır, herkes sahip çıksın, burayı kaderine terk etmeyelim.

Ben yalnız başıma bir şey yapacak durumda değildim, şimdi Vounous projesindeki sanatçılar buraya sahip çıkıyor ve inşallah burası hak ettiği yeri alacaktır inşallah.

Her ülkede, sanatçının el attığı her alandan ses çıkar. Çok şükür ki duyarlı sanatçılarımız var 

“Eski eserler dairesine tescilli olan bu alanın talan edilmesi bana çok dokundu…”

Önemli olan kazı yapması değil, kazı yaptıktan sonra çıkan eserleri ve o alanı kontrol altına alıp gelecek nesillere aktarmaktır. Yoksa kaz, bul, git, çok kolay bir iş…

Emekli olduktan sonra da bu alanlara çıkıp kontrol etmeye, incelemeye geliyordum fakat duydum ki dozerler yeri göğü inleterek buradaki dünyaca meşhur, üç dönemi yaşamış yer dozerlerle yerle bir edilmiş… Çatalköy’ün üzerine çıktığımızda o yeri göremiyoruz, bulmakta zorluk çekiyoruz. Bu olaydan sonra adeta buraya küstüm. Hiç uğramaz oldum… Eski eserler dairesine tescilli olan bu alanın talan edilmesi bana çok dokundu…  

“Neden sahip çıkamıyoruz?”

Biz çıkar, menfaat, para, şana ve şöhrete duyalı insanlarız. Kültüre ve sanata, tarihe duyarlılığımız duygumuz yoktur, o yüzden tarihi eserlerimize sahip çıkmıyoruz… Eskiden çok fazla eski eser kaçakçılığı vardı, halen daha da var ve dünya durdukça da bunun önlenebileceğine inanmıyorum.

Biz ne kadar da sahip çıksak bu kaçakçılık durmaz. Örnek vermek gerekirse, Avrupa’da bu işlerden nemalanan zenginler gelip Kıbrıs’ın kuzeyinden tarihi eserleri kaçırmaya başladı, parayı sevenler de buna göz yumdu, bunu kışkırttı, bu kaçakçılık Avrupa’da yaşayan zenginlerin ve eski eser tutkusuna sahip veya parayı seven insanların kışkırtmasıdır.

Para kazandıkları için bu işin içindeler. Dünyanın her yerinde para kazanmak isteyen ve fakir fukarayı ezen insanlar vardır ve var olacaktır.

“Bugün olan müzelerimize sahip çıkamıyoruz, nasıl yenilerini yapalım ki…”

Müzelerimize sahip çıktık diyenler de varsa lütfen bir bir sayalım bakalım neler yapmışız… Bugün olan müzelerimize sahip çıkamıyoruz, nasıl yenilerini yapalım ki… Müzeler tam bir keşmekeş. Bugün müzeler Turizm Bakanlığı’na bağlıdır. Eski eserle ile Turizm Bakanlığı’nın ne ilgisi vardır? Tek bir ilgisi var, müzeleri turistler ziyaret eder, bunun dışında tek bir ilgisi yok, müzeler, kültürel varlıklardır, eşyalar kültürel eşyalardır, bu alanın Kültür Bakanlığı’na bağlı olmalı… Dama taşı gibi istedikleri daireyi istedikleri yere koyuyorlar. 

 

 

 

Bu haber toplam 3889 defa okunmuştur
İlgili Haberler