1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Çocuklarınızı saklamayın”
“Çocuklarınızı saklamayın”

“Çocuklarınızı saklamayın”

Öney Yağcıoğlu Hocaoğluları, 68 yaşında, iki çocuk annesi. 47 kromozomla yani down sendromlu olarak dünyaya gelen büyük kızını 44 yaşında kaybeden Hocaoğluları, farklı çocuğu olan ailelere seslendi

A+A-

“Çocuklarınızı hiç bir zaman saklamayın. Ayşe evimizin uğuru, kısmeti, bereketiydi”

“Ayşe bana çok şey öğretti. Hep olumlu olmayı, her zaman iyi niyetli olmayı, sevgimi göstermeyi, çok şey öğrendim....”

“Ayşe çok sevgi doluydu, sevgisini gösterirdi. Kimseyi kırmak istemezdi. Herkes Ayşe’yi çok severdi ve şimdi herkes Ayşe’yi çok özlüyor. Hiç ağırlığı olmadı çocuğumun, hiç rahatsız etmedi. Keşke hayatta olsaydı...”

Ödül Aşık ÜLKER

Öney Yağcıoğlu Hocaoğluları, 68 yaşında, iki çocuk annesi. Büyük kızı Ayşe, 1973 yılında down sendromlu olarak dünyaya geldi. Hocaoğluları ailesi kızlarının durumunu doğumdan 15 gün sonra öğrendi. Anne Öney Yağcıoğlu Hocaoğluları, down sendromunu daha önce hiç duymadığını belirterek, “İlk anda şok yaşadım ama anında kendime geldim ve ‘ne yapabilirim, çocuğuma nasıl bakabilirim’ diye düşündüm. O günden, son ana kadar ona farklı bir çocukmuş gibi davranmadık” diye konuştu.

47 kromozomla dünyaya gelen ve down sendromlu olan Ayşe, 4 Mart 2017’de, 44 yaşında böbreklerinde yaşadığı sorundan dolayı hayatını kaybetti. Anne Hocaoğluları, şunları söyledi:   

“Aslında Ayşe çok sağlıklı bir ömür yaşadı. Genelde down sendromluların 30’lu yaşlara kadar yaşaması beklenir ama Ayşe 44 yaşına kadar yaşadı, mutlu bir hayatı oldu. Son dönemde düşüp ayağını kırdı, dizine protez takıldı, ayağı iyileşmesine rağmen içine korku geldi, ayağa kalkmak ve yürümek istemedi. Bir sene hep yattı, 6 ay hastanedeydik. Böbrekleri iflas etti ve hayatını kaybetti.”

Hocaoğluları, kızı Ayşe’den hep olumlu olmak, her zaman iyi niyetli olmak, sevgisini göstermek gibi çok şey öğrendiğini ifade etti. İki çocuğuna her zaman aynı davrandıklarını da anlatan Öney Yağcıoğlu Hocaoğluları, down sendromlu kızını sosyal yaşamlarına kattıklarını, her yere gururla götürdüklerini vurguladı.      

Hocaoğluları, farklı çocuğu olan ailelere de seslenerek, “Çocuklarını hiç bir zaman saklamasınlar. Ayşe evimizin uğuru, kısmeti, bereketiydi” dedi.  

Hocaoğluları, “Ayşe de çok sevgi doluydu, sevgisini gösterirdi. Kimseyi kırmak istemezdi. Herkes Ayşe’yi çok severdi ve şimdi herkes Ayşe’yi çok özlüyor. Hiç ağırlığı olmadı çocuğumun, hiç rahatsız etmedi. Keşke hayatta olsaydı...” dedi.  

 

Soru: Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

Hocaoğluları: 68 yaşındayım. İki çocuğum, iki de torunum var. Ev hanımıyım. Bekarlığımda dükkanım vardı. Evlendikten ve ilk çocuğumu doğurduktan sonra çalışmadım. İlk kızımız down sendromlu olmasaydı da çalışamayacaktım herhalde çünkü Güney’den Kuzey’e geldiğimizde çocuğumuza bakacak biri yoktu.

 

“Kızımızın down sendromlu olduğunu doğduktan 15 gün sonra öğrendik”

Soru: İlk kızınız Ayşe down sendromluydu. Ayşe ne zaman dünyaya geldi ve o dönemde down sendromu gebelik sırasında tespit edilebiliyor muydu?

Hocaoğluları: Büyük kızım 1973 doğumlu. O dönemde down sendromu hamilelik sırasında tespit edilemiyordu. Ayşe doğduktan 15 gün sonra doktora gittiğimizde kızımızın down sendromlu olduğunu öğrendik.

 

“İlk anda şok yaşadım ama anında kendime geldim”

Soru: İlk duyduğunuzda ne hissettiniz?

Hocaoğluları: İlk anda şok yaşadım ama anında kendime geldim ve “ne yapabilirim, çocuğuma nasıl bakabilirim” diye düşündüm. O günden, son ana kadar ona farklı bir çocukmuş gibi davranmadık.


“3 yaşında konuştu, 3 yaşında yürüdü, dişleri 3 yaşında çıktı”

Soru: O dönemde doktorlar ne dedi?

Hocaoğluları: Doğum yaptığımda kadın doğum uzmanı hiç birşey söylemedi. 15 gün sonra çocuk doktoru gördüğünde kızımızın down sendromlu olduğunu söyledi. “Acaba tedavisi mümkün mü” diye başka doktorlara da götürdük. Bir gün kızımız gıda zehirlenmesi oldu, benim çocukluğumda doktorum olan Rum çocuk doktoruna götürdük. Bu vesileyle görüştüğümüz o doktora “bu çocuk yürümeyecekmiş, konuşmayacakmış” dedim. Doktor buna itiraz etti, “bu çocuk konuşacak, yürüyecek, kız ise terzilik yapabilir, erkekler ise marangoz olabilir. Bu durumdadır” dedi.  Rum doktor bize “bizim avcumuzun içinde üç çizgi var, bu çocukların iki. Oradan anlaşılır” dedi. Ben Ayşe’ye çok konuşurdum, 3 yaşında konuştu, 3 yaşında yürüdü, dişleri 3 yaşında çıktı.

 

Soru: Çocuğunuzun down sendromlu olduğunu duyduğunuzda bu konuda bilginiz var mıydı, daha önce duymuş muydunuz?

Hocaoğluları: Hiç duymamıştım. İlk defa kızımda duymuştuk, etrafımızda da böyle birşeyle karşılaşmamıştık. Kızımın bir yaşındayken Larnaka’dan İskele’ye geçtikten sonra, buradaki çocuk doktorumuz bana konuyla ilgili kitap getirtti. Onları okudum, ne olduğunu öğrendim.

 

“Asla yorulmadık”

Soru: İkinci çocuğunuz ne zaman dünyaya geldi? Dengeleri nasıl kurdunuz?

Hocaoğluları: Ayşe 3.5 yaşındayken ikinci kızım doğdu. İkinci kızımla eve geldiğimizde Ayşe bebeğe bir bakıp geri çekildi, sonrasında kardeşini kucağına aldı. Kızlarım birbirlerine çok kaynaştı, her zaman çok uyumluydular. Kızlarımızı birbirinden hiç ayırmadık, farklı davranmadık. Eşim de her zaman destek oldu. Asla yorulmadık.


“Asla utanmadık”

Soru: Kızınız Ayşe’yi sosyal yaşama ne derece kattınız?

Hocaoğluları: Ayşe çocuk gidebilecek her ortama girdi. Onu her zaman yanımızda gururla götürdük, asla utanmadık.

 

“Keşke hayatta olsaydı...”

Soru: Nasıl tepkiler aldınız?

Hocaoğluları: İskele’de olumsuz bir tepki almadık, sorun yaşamadık. İskele’de herkes Ayşe’ye sahip çıkardı, Ayşe de çok sevgi doluydu, sevgisini gösterirdi. Kimseyi kırmak istemezdi. Herkes Ayşe’yi çok severdi ve şimdi herkes Ayşe’yi çok özlüyor. Hiç ağırlığı olmadı çocuğumun, hiç rahatsız etmedi. Keşke hayatta olsaydı...

 

“Okula bir hafta gidebildi”

Soru: Ayşe’nin hiç okul hayatı oldu mu?

Hocaoğluları: Anaokula gitti. Anaokul öğretmeni Ayşe’ye çok destek oldu. Sonrasında sadece bir haftalık bir ilkokul hayatı oldu. Ayşe okula gitmeyi çok isterdi, Eğitim Bakanlığı’nda okula ziyarete gelenler olmuştu, gidip onlarla görüştüm. “Kızım da gidebildiği kadar okula gitsin” dedim. Sadece bir hafta gidebildi ama o bir hafta bile çocuğumu çok mutlu etti ve hayatı boyunca bir haftalık okul hayatını hep anlattı. Diğer çocukların dikkatini dağıtacağından endişe edildi. Ayşe bir hafta okula gitti, sınıftan dışarı çıkardı, öğretmenler de onu bahçedeyken takip edemezdi. O dönemde, haklı olarak, bir haftanın sonunda okuldan haber gönderdiler, ben de “hade annem, okul bitti” dedim. Ölünceye kadar öğretmenlerini görünce, sınıf arkadaşlarını görünce çok mutlu oldu, onlara seslendi.

 

“Mutlu bir hayatı oldu”

Soru: Kızınız Ayşe’yi 4 Mart 2017’de, 44 yaşındayken kaybettiniz. Down sewndromlu kişilerin bazı sağlık sorunları yaşayabildiklerini biliyoruz. Ölümünün bununla alakası var mıydı?

Hocaoğluları: Hayır. Aslında Ayşe çok sağlıklı bir ömür yaşadı. Genelde down sendromluların 30’lu yaşlara kadar yaşaması beklenir ama Ayşe 44 yaşına kadar yaşadı, mutlu bir hayatı oldu. Son dönemde düşüp ayağını kırdı, dizine protez takıldı, ayağı iyileşmesine rağmen içine korku geldi, ayağa kalkmak ve yürümek istemedi. Bir sene hep yattı, 6 ay hastanedeydik. Böbrekleri iflas etti ve hayatını kaybetti.

 

“Ayşe evimizin uğuru, kısmeti, bereketiydi”

Soru: 44 sene Ayşe ile beraber olmak size ne öğretti?

Hocaoğluları: Çok şey öğretti. Hep olumlu olmayı, her zaman iyi niyetli olmayı, sevgimi göstermeyi, çok şey öğrendim....

 

Soru: Farklı çocuğu olan ailelere ne söylemek istersiniz?

Hocaoğluları: Çocuklarınızı hiç bir zaman saklamayın. Ayşe evimizin uğuru, kısmeti, bereketiydi.

 

ozel-haber-gorsel-186.jpg

Bu haber toplam 1912 defa okunmuştur