1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Bıçak kemiğe dayandı
Bıçak kemiğe dayandı

Bıçak kemiğe dayandı

YENİDÜZEN, Yayla’ya gitti, köy sakinleri ile konuştu. Ölümlerin % 76’sı kanserden

A+A-

Fehime ALASYA

Güzelyurt Bölgesi’nde bulunan Yayla köyünde yıllardır KANSER yüzünden yaşanan ölümler köylüyü isyan noktasına getirdi.

Yıllardır köyde görülen kanser vakaları ve kayıplarına karşın tam donanımlı bir araştırma yapılmadığından ve bölgenin incelenmediğinden yakınan Yayla köyü sakinleri, KANSER konusunda somut veriler ve önlem istiyor.

Bölgedeki ölüm oranların büyük bir bölümünün kanserden yaşandığına dikkat çeken vatandaşlar, bunun nedenini açıklarken köy içerisinde bulunan kömür ocakları (gaminiler), iki baz istasyonu ve tarımda kullanılan bilinçsiz ilaçlama tahminleri üzerinde duruyor.

Yayla Sağlık ve Araştırma Derneği’nden alınan verilere göre köyde 1997 yılından 2017 yılına dek 20 yılda 104 kişinin öldüğü, bunlardan 62’sinin kanserden dolayı hayatını kaybettiği, 20 kişinin ise günümüzde kanserle mücadele ettiği belirtilirken, nedenine ve çözümüne yönelik hiçbir verinin bulunmaması, köylüyü isyan noktasına getirdi.

Halk yıllardır "nasıl olsa bir şey olmaz" inancıyla, güvensizlik içerisinde adeta kederine boyun eğmiş, siyasilere ve siyasete olan güvensizliğin, yeni kurulan Yayla Sağlık ve Araştırma Derneği de yansıdığı tahminlerinde de bulunurken, gün be gün artan bu korkutucu tabloya artık dur deme niyetinde. 2004 yılında faaliyete geçen ve giderek artan kömür ocağı (gamini sayıları) yanı sıra 2006 ve 2008 yılında kurulan baz istasyonlarının bölgelinin sağlığını tehdit eder unsurlar arasında nitelendirildi.

“Gaminiler kaldırılsın ve baz istasyonları köy dışına çıkarılsın” diyen birçok köylü, sadece bölgede değil, ada genelinde yapılan gıda denetimlerinin de artması gerektiğini savundu.

Köydeki gaminilerin faaliyetine son verilmesiyle ilgili karar alındığını anlatan Yayla Sağlık ve Araştırma Derneği Başkanı Aygün Aydıngün, gaminilerin kaçak olduğunu belirterek,  kurdukları dernekle sürecin yakından takipçisi olacaklarını anlattı.

 

Özellikle baz istasyonlarına yakın olan bölgelerde yaşayan vatandaşların kansere yeniliyor…

Özellikle günün erken saatlerinde, sabaha yakın, gaminilerden çıkan ve köyü saran kokunun dayanılmaz boyutlarda olduğuna dikkat çeken köylüler, gaminilerin yaşam alanlarının çok uzağında olması gerektiğine dikkat çekerken, bunun gelişen teknoloji ve ilerici yöntemlerle yapılması gerektiğinin altını çizdi. 

Bölge halkının kanser olma kaygısı taşıdığına dikkat çeken köylüler, bir an önce köyde yapılacak olan detaylı araştırma ile bu durumun önüne geçilmesini ve yaşananların nedenleriyle sunulması gerektiğini belirttiler.

Yaşlı, genç birçok köylünün kanserle mücadele verdiğini anlatan köylüler, özellikle baz istasyonlarına yakın olan bölgelerde yaşayan vatandaşların kansere yenildiğini anlattı.

 

Ölüm oranlarındaki yaş seviyesi giderek düşüyor

Kadınlarda meme veya mesane, erkeklerde ise prostat veya akciğer kanseri görüldüğüne dikkat çeken köylüler, yaş seviyesinin de giderek düştüğünü kaydetti.

Ailesinden beş kişiyi kanserden dolayı kaybettiğini anlatan Yayla sakini Tengiz Talaş, fotoğraflarını göstererek, “Detaylı bir araştırma yapılması ve önemle alınması için daha kaç kişini ölmesi gerekiyor?” diye isyan etti.

 

“Bölgedeki en büyük sorun en başta gaminiler”

Derlenen istatistik rakamları paylaşan Yayla Sağlık ve Araştırma Derneği Başkanı Aygün Aydıngün ise korkunç tabloyu detaylarıyla gözler önüne sererek, bunların son bulması için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını kaydetti. Aydıngün, Yayla köyünde 20 Yılda 104 kişinin öldüğünü, bunlardan 62’sinin kanserden dolayı hayatını kaybettiğini belirtti.

800 nüfuslu köyün toplamında ise 20 kişinin tedavi gördüğünü ifade eden Aydıngün, köyde 78 tane gamini bulunduğunu dile getirdi. Çalışır durumda olan 42 adet gamini bulunduğunu ileri süren Aydıngün, bunların birçoğunun köyün yakınında olduğunu belirtti.

Bölgedeki en büyük sorunun en başta gaminiler olduğuna değinen Aydıngün, ardından baz istasyonları ve bilinçsizce kullanılan tarım ilaçları olduğunu savundu.

Bölge halkına da çağrıda bulunan Aydıngün, derneğe güvenmeleri ve destek vermelerini istedi, başlattıkları bu mücadeleye sonuna kadar çözüm bulacakları inancında olduklarını belirtti.   


Yıl yıl KANSER kayıpları

1997 yılından 2017 yılına dek olan 20 yıl içerisinde yapılan incelemelerde, 2006, 2012, 2014 ve 2017 yılında yaşanan tüm ölümlerin yüzde 100’ünün KANSER nedeniyle olduğu ortaya çıkarken, 1998, 2004, 2010 ve 2015 yıllarında ise bölgede meydana gelen ölüm oranının yüzde 80’inin KANSER vakaları olduğu görüldü.

Görülen KANSER kayıpları:

YIL 2006, Ölüm Sayısı 3, KANSERLİ ölüm 3

YIL 2012, Ölüm Sayısı 5, KANSERLİ ölüm 5

YIL 2014, Ölüm Sayısı 3, KANSERLİ ölüm 3

YIL 2017,  Ölüm Sayısı 5, KANSERLİ ölüm 5

YIL 1998, Ölüm Sayısı 5, KANSERLİ ölüm 4

YIL 2004, Ölüm Sayısı 5, KANSERLİ ölüm 4

YIL 2010, Ölüm Sayısı 5, KANSERLİ ölüm 4

YIL 2015, Ölüm Sayısı 6, KANSERLİ ölüm 5

 


YAYLALI İSYANDA

Metin Pastırmacıoğlu:

“Bunların nedenini lütfen araştırsınlar ve önümüze somut bir bilgi koysunlar. Yediğimizden mi içtiğimizden mi soluduğumuz havadan mı diye merak ediyoruz”

1976 yılından beridir bu köyde yaşıyorum, ikinci derecede akrabalarımızda kanser görüldü, yaşamını yitiren de var, tedavi gören de var... Ben de köyde kurulan dernekteyim, bunların nedenini lütfen araştırsınlar ve önümüze somut bir bilgi koysunlar. Üç dört ayda bir eşimle tahliller yaptırıyoruz, kendi sağlığımız için endişe duyuyoruz. Yediğimizden mi içtiğimizden mi soluduğumuz havadan mı diye merak ediyoruz. Gaminiler yandığı zaman bölgemiz rahatsız olur, çevre köyler de etkilenir. On yıl önce yıkılmıştı fakat yine faaliyete geçirdiler. Mahallemde yaklaşık üç ay önce kanserden dolayı kırkıl yaşlarda rahmetlik oldu.

 

Erdal Bozbeyli:

“Yıllar geçtikçe, bilim ilerledikçe bu ölüm oranları da arttı. Yaş seviyesi de maalesef giderek düşer... Yetkililer ilgilenmeli”

Kanserde gerek irsi, gerek beslenme çok önemlidir diye düşünüyorum. Bence devletin daha sıkı denetim yapması gerekir. Devlet sebze meyvelere daha sıkı denetim yapmalı. Ben de sebze ekerim, bugün ilaçlayıp dört gün sonra kesmesi gereken yerde ertesi gün ürününü kesen üreticiler biliyorum. Bu yazık ve günahtır. Bana göre tek etken gaminiler veya antenler değil, beslenme de çok önemli. Bu yılların birikimidir, bir ayda iki ayda olmaz… Denetimler olmalı, insanlar bilinçli üretim yapmalı. Üstelik bu ada geneline bir genel sorundur, sadece köyümüzde değil. Yıllar geçtikçe, bilim ilerledikçe bu ölüm oranları da arttı. Yaş seviyesi de maalesef giderek düşer... Yetkililer ilgilenmeli, herkes de buna uymalı.

 

Murat Kanber:

“Bana göre en büyük neden gaminiler ve bölgedeki baz istasyonlarıdır. Bu istasyonlar bölgeden çıkartılmalı, gaminiler kapatılsın veya bölge dışına çıkarılsın”

Bana göre bölgedeki kanserlerin artış nedeni bölgedeki gaminilerdir. Ben size isim isim yedi kişi sayarım, bu insanlar aynı bölgede kanserden hayatını kaybetti. Bu insanların olduğu bölge gaminilere yakın bir bölgedir. Ben sağlık sorunlarımdan dolayı koku duyusunu kaybetmiş ve hayatımda hiç burnumdan nefes alamayan, koku alamayan birisiyim ve gaminilerin kokusunu alıyorum. Bana göre en büyük neden gaminiler ve bölgedeki baz istasyonlarıdır. Bu istasyonlar bölgeden çıkartılmalı, gaminiler kapatılsın veya bölge dışına çıkarılsın. Bana göre ilaçlar veya tarımdaki denetimsizlik çok büyük etken değil.

 

Tengiz Talaş:

“Antenlerin olduğu bölgede, o mahallelerde en az sekiz kişi oldu, birkaç kişi de halen daha tedavi görüyor. Ailemden beş kişi öldü, detaylı bir araştırma yapılması ve önlem alınması için daha kaç kişini ölmesi gerekiyor?”

Annemi nisan ayında kanserden kaybettim. Ateş de düştüğü yeri yakar... Bölgede çok narenciye var, yıllarca bilinçsizce ilaçlandı, bilinçli ve denetimli ilaç kullanımı olması şart. En kötü ilacı bile bilinçli kullanmak gerek. Baz istasyonlarının etkisini annemin profesörlerine sormuştum. Bana anten yüksekliğinin en az dört katın üzerinde olması gerektiğini söyledi. O zaman etkisi daha az olur dedi. Önemli olan yaşam alanının dışında olmasıymış. Antenlerin olduğu bölgede, o mahallelerde en az sekiz kişi oldu, birkaç kişi de halen daha tedavi görüyor. Ailemden beş kişi öldü. Biz kimse mağdur olsun istemeyiz, antenleri dışarı alın, gaminileri de dışarı alın, bu kadar zor olmasa gerek... Ovalarımızda bile elektrik vardır, isteseler götürebilirler, maliyet gerektirmez. Birkaç kişi rant elde edecek diye köyde birçok kişi ölüyor, bu insanlara günahtır... Ailemde herkes benzer türden kanserden öldü. Amcam ve amcaoğlum kanserden öldü, fotoğrafları kahvede asılı... Detaylı bir araştırma yapılması ve önlem alınması için daha kaç kişini ölmesi gerekiyor?

 

Canbolat Eyyamoğlu:

“Antenin 150 metre altında yaşayan kayınvalidem, şimdi tedavi görüyor, 85 yaşında ama sağlam bir kadındı, şimdi ciğerinde kanser olduğu için tedavi görüyor”

Bu antenler köyden çıkmazsa hiçbir şey düzelmez. Anteni damına koyan para alıyor, diğerleri ölüyor. Kayın validem de bu antenlerin olduğu mahallelerde yaşıyor. Antenin 150 metre altında yaşayan kayınvalidem, şimdi tedavi görüyor, 85 yaşında ama sağlam bir kadındı, şimdi ciğerinde kanser olduğu için tedavi görüyor. Kadınlarda meme veya mesane, erkeklerde prostat, ciğerlerde de kanser oranı görülüyor. Bu antenler köyün dışına çıksın diye 550 imza yolladık, yürüyüş yaptık, değişen bir şey olmadı. Şimdi köylü birlik oluyor, dernek kuruldu, umarım artık bir şeyler olur.

 

Ertuğrul Öztoygar:

“Sabaha yakın köyü basan kokuyu duymanız gerek, dayanılmıyor…”

Atılan ilaçlar, gaminiler, buna etkendir diye düşünüyorum. Soluduğumuz hava kirli, o yüzden bu kanserler artıyor. Antenleri neden köy içine, ev damlarına yerleştiriyorlar da dışarı çıkarmıyorlar? Denetim artmalı... Sabaha yakın köyü basan kokuyu duymanız gerek, dayanılmıyor… Köyümüz basık ve çukurda, gaminiler yanınca köyümüzü duman altı oluyor. Bunlar engellenmeli.

 

Demet Karakartal:

“Gelip araştırsınlar ve neden bu köyde kanser hastaları fazladır bize söylesinler. Halkta kanser olma kaygısı var. Bu işin psikolojik boyutu…”

Akciğer kanseriydi babam. 63 yaşında kaybettik. Biz bununla ilgili çok uğraştık, köyde inanılmaz bir artış görülüyor. Özellikle, köyün sonuna doğru olan bölgede inanılmaz vakalar var, vakalar yığıldı, bizim de evimiz o bölgede. Baz istasyonları köyün sonunda bu bölümde ve ortasında var. Burada birçok kişi kanser yüzünden vefat etti. Babam akciğer kanseriydi, yıllarca sigara kullandığı için bunun olduğu söylendi. Köydeki baz istasyonları ve bölgedeki ilaçlamaların neden olduğu söyleniyor fakat bunlar henüz bilimsel olarak kanıtlanmadı. Aynı zamanda gaminilerin de ilişkisi var deniliyor. Köyde sabah uyandığınız zaman duman kokusundan boğuluyorsunuz. Lefke’den gelen CMC atıkları da denizimize dökülüyor. Diğer etkileri de araştırılmalı. Tüm bu etkenlerin ne kadar ilişkilidir bilemiyoruz. Etkileyebileceği söyleniyor, gelip araştırsınlar ve neden bu köyde kanser hastaları fazladır bize söylesinler.

Ben bir bilim insanıyım ve olasılıklar üstüne konuşmak istemiyorum.

Yetkililer gelip bilimsel olarak araştırma yapmalı ve bize bunun nedeninin söylemeleri gerekiyor, bu yönde taleplerimiz var.

Bölge halkı kaygı içerisinde yaşıyor, ‘acaba ne zaman kanser olacağız’ diye yaşayan insanlar var… Halkta kanser olma kaygısı var. Bu işin psikolojik boyutu…


Yayla Sağlık ve Araştırma Derneği Başkanı Aygün Aydıngün:

“21 yılda 104 kaybın 62’si kanserden…”

“Yayla köyünde ölümlerdeki kanser oranındaki artış, köylünün duyduğu kaygıdan dolayı yola çıktık ve bu derneği kurduk. İstatistik bilgiler toparlamaya çalıştık, bunu da yasal yollardan yapıyoruz. Amacımız kimseyle çatışmadan, doğrudan halkın sorunlarını yansıtıp çare aramaktır. Artık söylentiler lafta kalmasın diye bu yola başvurduk ve dernek kurduk. Bakanlıktan bize bir dernek kurun ve yanımıza gelin konuşalım deyip buna teşvik etti. Tüm görüşmelerimiz olumlu bir havada geçti ve geçeceğine de inanıyorum. Artık ilgililer bu duruma ciddiyetle yaklaşık el atacak. Başbakanlık ve iç işleri bakanlığından görüşme talebimiz de oldu, randevu bekliyoruz, eminiz onlarla da uzlaşmacı çözümlere ulaşabileceğiz.

“Son on yılda toplam 50 kişi ölürken bunların 36'sı kanser nedeniyle hayatını kaybetti…”

1997 yılından 2017 yılına kadar geçen 21 yılda toplam 104 kişi öldü, 42 kişin normal yolardan, 62 kişi de kanserden hayatını kaybetti. Bu yüzdelik olarak yüzde altmış olur. Son on yılda toplam 50 kişi ölürken bunların 36'sı kanser nedeniyle hayatını kaybetti. Yüzde 72'si kanserden öldü demektir. Köyün toplamında tedavi gören 20 kişi vardır. Derneğimizde üye iki gönüllü doktorlar, onursal üye statüsünde, köyde toplu bilgilendirme yapıyor, köyde yapılan tarımsal çalışmalarla geniş kapsamlı ilgileniyor. Köyde genel sağlık taraması yapılmasını istedik, erken tanının önemine değindik. İlk etapta otuz kişi müracaatta bulundu. Sağlık bakanlığı da bu yönde bize yardımcı oldu ve çalışmalarımız başladı. Nedenleri nelerdir bunun araştırması içerisine giriyoruz. Geniş çaplı bir çalışma başlatıyoruz. Tarımsal ilaçların kontrol ve denetimlerin arttırılması gerek. Bölgede narenciye başta olmak üzere sebze ve meyve yetiştiriliyor, çoğunlukla arpa ekiliyor, yüzde doksan ise narenciye ile uğraşılıyor. Yayla köyünü nüfusu 800 civarı olduğu söyleniyor.

“Güneşköy, Gaziveren, Aydınköy de bu gaminilerden etkilenmekte olan bölgelermiş”

Köyde ise 78 tane gamini bulunuyor, 36'sı faaliyet dışıdır. Üstelik bu gaminiler kaçaktır. 23 eylül 2016 tarihli belgede, kaymakam imzasıyla bu gaminilerin derhal faaliyetten men edilmesi yönünde gerekli girişim başlatılmıştı. Geçen yıl alınan kararla kapatılmayı bekleyen gaminiler hala aktif çalışır durumda. Çoğu ve faaliyette olanların köyümüzün çok yakınında olması bizi tedirgin ediyor. Güneşköy, Gaziveren, Aydınköy de bu gaminilerden etkilenmekte olan bölgelermiş. Bu bölgelerden de bize ilgilenmemiz için sözlü talep geldi.

 

“Bölgedeki en büyük sorunu en başta gaminiler, ardından baz istasyonları, ardından ise bilinçsizce kullanılan tarım ilaçları olarak görüyoruz”

Biz kimseyi suçlamıyoruz, uzlaşarak anlaşmak ve bu sorunlara son vermek istiyoruz. Bu insanlara daha uygun bir yol, yöntem veya yer gösterilmesi gerekiyor. Biz gamini sahiplerini de suçlamıyoruz. Gelişen teknolojide bu sistemler de yenilenebilir. Bölgedeki en büyük sorunu en başta gaminiler, ardından baz istasyonları, ardından ise bilinçsizce kullanılan tarım ilaçları olarak görüyoruz.  Bölge halkı ve yöneticiler de bizleri çok destekliyor. Gerek iktidar gerek muhalefet, tüm milletvekilleri bize destek beyanında bulundular. Market sahipleri bile denetim için yöntem arıyor.

 

“Bölge halkına mesaj”

Biz yanlış adım atmamak için tedbir alıyoruz. Bize destek verin ve korkmayın. Biz bu işin peşini bırakmayacağız... Gerekli tüm mercilere çıkıp derdimizi anlatacağız, baz istasyonları ve gaminilerin köy dışına çıkarılması için elimizden geleni yapacağız.

 


Yakın geçmişte yapılan açıklamada bölgedeki kanser oranına dikkat çeken Tabipler Birliği, kaçak gaminilerin kapatılmamasına vurgu yapılmıştı;

 

Yayla’da ölümlerin yüzde 76’sı kanserden, ‘Kaçak gaminiler kapatılsın’ kararı UYGULANMIYOR!

Kıbrıs Türk Tabipler Birliği (KTTB)’nin Yayla Sağlık ve Araştırma Derneği yetkilileriyle bölgede artan kanser vakalarına yönelik ortaya koyduğu ortak öneri ve tespitler kan dondurmuştu.

Birlik, Yayla köyünde son 10 yılda hayatını kaybedenlerin yüzde 76’sının ölüm nedeninin KANSER olduğunu vurgulamış, bazı yıllarda bu rakamın yüzde 100’e çıktığına da dikkat çekmişti.

Birlik As Başkanı ve Çevre Sorumlusu Teksen Köroğlu, Yayla köyünde artan kanser vakalarının bölge ve toplum genelinde “endişe ve korku” yarattığını belirterek, yetkililerden önlem almalarını istemişti.

Teksen Köroğlu, Yayla köyündeki kanser nedeniyle ölümlerin, toplam ölüm oranı içinde son 10 yılda yüzde 76, hatta bazı yıllarda yüzde 100’lere çıktığını belirterek, bu konunun yetkilileri tarafından “araştırılmadığı ve görmezden gelindiğini” kaydetmişti.

Yayla köyünde son zamanlarda görülen kanser vakaları ve kanser nedeniyle ölümlerin arttığını kaydeden Köroğlu, bunun yalnız bölge insanını değil, herkesi korkuttuğunu belirtmişti.

Köroğlu, sağlık sorunları ve çevre kirliliği oluşturan kaçak gaminilerin kapatılması kararının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala uygulanmadığını kaydederek, “Bu umursamazlığı kabul etmek mümkün değildir” ifadelerini kullanmıştı.

 

Öneriler neydi?

Hükümet ve ilgili devlet dairelerine görev ve sorumluluklarını hatırlatarak, göreve davet eden Köroğlu, Sağlık Bakanlığı’nı da daha önce yapılan uyarıları dikkate alarak, gerek bu bölgede, gerekse diğer bölgelerde koruyucu ve önleyici etkisi kanıtlanmış taramaları ve istatistiksel çalışmaları düzenli olarak yapmaya çağırmıştı.

Köroğlu açıklamasında, birliğin ve Yayla Sağlık ve Araştırma Derneği’nin yaptığı şu tespit ve önerilere de yer vermişti:

“Tarımcılık sektörünün çok yaygın olan bu bölgemizdeki (ve de ada genelinde) tarımda kullanılan kimyasal ilaçların bilinçsiz ve kontrolsüz kullanılması engellenmeli iyi tarım uygulamaları ve gerekli eğitimin Tarım Bakanlığı tarafından üreticilere verilmesi ve denetimleri aksatılmadan güvenilir bir biçimde uygulanması gerekmektedir. Ayrıca Gıda Sağlık Yasalarının hala daha çıkarılıp uygulanmaması kabul edilemez.

Bölgede çalıştığı zaman Yayla, Mevlevi ve Yuvacık köylerini bir sis bulutu altına sokan yasa dışı ve kontrolsüz bir şekilde çalışan ve ilgili birimlerin kapatılması yönünde karar verilmesine rağmen uygulanmaya konmayan kömür ocakları gaminiler için gerekenin zaman kaybedilmeden yapılması gerekmektedir.

Köyün içindeki yaşam alanları  ile kucak kucağa bir konumda koşullandırılmış baz istasyonlarının tartışılır olmasına rağmen masumiyetlerinin bilimsel olarak kabul görmediği günümüzde ve de bu istasyonların bulunduğu sokakta görülen kanser vakalarının çokluğunun tespit edilmiş olması köy halkının psikolojisini de olumsuz etkilemiş olmasından dolayı bu istasyonların yerleşim ve yaşam alanlarından tavsiye edilen uzaklıkta olması sağlanmalıdır”


yayla-(4).jpg
Kaymakamın ‘faaliyetten men yazısı’

yayla-(7).jpg

yayla-(8).jpg
Köy içerisindeki iki baz istasyonu

Bu haber toplam 2570 defa okunmuştur