1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. AKIN AKIN YURTTAŞ!
AKIN AKIN YURTTAŞ!

AKIN AKIN YURTTAŞ!

İçişleri Bakanlığı’ndaki ‘yurttaşlık’ yoğunluğu giderek artıyor… Bir yanda yeni yurttaş olanların işlemleri, diğer yanda yıllardır gidip geldiği halde vatandaş yapılmadığını ifade edenlerin bekleyişi… Tam bir keşmekeş…

A+A-

Fehime ALASYA


İçişleri Bakanlığı’ndaki ‘yurttaşlık’ yoğunluğu giderek artıyor… Bir yanda yeni yurttaş olanların işlemleri, diğer yanda yıllardır gidip geldiği halde vatandaş yapılmadığını ifade edenlerin bekleyişi… Tam bir keşmekeş…

 Bir yanda 20 yılı aşkındır bu adada yaşadığı halde neden vatandaş yapılmadığına dair ‘yurttaşlık yolunda’ yıllarını geçirdiğini anlatanlar, diğer yanda tek Bakanlar Kurulu toplantısı ile ‘istisnai’ 75 yurttaşlık…

21 yaşındaki Gökhan Çakır “Bu yasalar sadece bize mi çalışıyor ya da biz mi hangi kapıyı nasıl çalacağımızı bilemiyoruz?”

Memduh Ağbat “Tanıdığın varsa üç mühre bile vatandaş olabiliyorsun. 1991 yılından beridir giriş çıkış yapıyorum, sayfalarca önlerine serdim, 13 mühürüm var ama vatandaşlık alamıyorum”

 Kaffari Çakır “Git-gel, git-gel… Tanıdık yoksa işin çözülmüyor, yasalar sadece tanıdığı olmayanlara işliyor”


Bakanlar Kurulu'nun ‘Özel kararla’ gerçekleştirdiği kontrolsüz yurttaşlıklar, hız kesmeden sürerken İçişleri Bakanlığı’ndaki yoğunluk da giderek artıyor.

3 Ekim 2017 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan kararla 75 kişiye daha vatandaşlık verilirken, yıllardır uğraştığı halde vatandaşlık alamadığını belirtenler soruyor; “Biz yanlış kapıları mı çalıyoruz?”

Adada doğup büyüdüğünü, öğrenim gördüğünü ve lisanslı sporcu olduğunu anlatan 21 yaşındaki Gökhan Çakır, 22 yıldır adada yaşadığını ve çalıştığını, pasaportunda 17 tane mühür bulunduğunu anlatan Kaffari Çakır ve 27 yıldır burada yaşadığı ve çalıştığı halde vatandaşlık alamadığını anlatan Memduh Ağbat… Bu üç yurttaş adayı da ‘torpili’ olmadığı için vatandaş olamadığından yana hemfikir…

Adada doğup büyüyen, öğrenim gören, lisanslı sporcu olan 21 yaşındaki Gökhan çakır, beş yıldır vatandaş olabilmek için mücadele veriyor. Çakır, bu uğurda yıllardır hakkını arayan bireylerden sadece biri…

Vatandaş olamadığı için üç ayda bir ülkeye giriş çıkış yapması gerektiğini, iki gün geç kalsa 200 TL ceza ödediğini söylüyor, iş bulmakta güçlük çektiğini anlatıyor…

Yıllardır ‘yurttaşlık’ yolunda gidip gelen genç, ülkedeki siyasete de siyasetçiye de küstüğünü anlatıyor.

Yasalar sadece bize mi çalışıyor diye soran Çakır; “Beni buradan gitmeye, burayı terk etmeye itiyorlar. Ya bu adayı, her şeyimi bırakıp gideceğim ya da burada kalıp yasa dışı şekilde yaşayacağım, bizi yasa dışı davranmaya itiyorlar. Arkadaşlarım burada, iş çevrem, okul çevrem, arkadaşlarım tüm çevrem burada.  Kadın 90 günlük vize ile gelip 2 günde vatandaş olabiliyorken biz neden olamıyoruz? Bu yasalar sadece bize mi çalışıyor ya da biz mi hangi kapıyı nasıl çalacağımızı bilemiyoruz?” diye sordu…

 

“Tanıdık yoksa işin çözülmüyor”

Yıllardır ‘yurttaşlık’ yolunda mücadele verdiğini anlatarak isyan eden bir diğer kişi ise Kaffari Çakır, 22 yıldır adada yaşadığını ve çalıştığını anlatarak neden vatandaşlık alamadığını soruyor. Çakır, “Tanıdık yoksa işin çözülmüyor, yasalar sadece tanıdığı olmayanlara işliyor” diyor… 

 

“Dünyanın her yerinde mi bu kadar zorluk çıkarıyorlar?”

27 yıldır burada yaşadığı ve çalıştığı halde vatandaşlık alamadığını anlatan Memduh Ağbat da bu uğurda kişilerin çok ezildiğini belirtiyor. Ağbat, “Her seferinde geliyor, çoluk çocuk saatlerce bekliyor, muhatap dahi bulamıyoruz. Herkes içeri ahbabını, tanıdığını alıyor. Artık vatandaşlık da istemiyorum dedim, artık bezdik. Dünyanın her yerinde mi bu kadar zorluk çıkarıyorlar?” diyor. 

 

Bu yoğunluk ‘tenha’

İçişleri Bakanlığı’nda bitmek bilmeyen ‘yurttaşlık’ kuyruğu özel olarak camlanan ve oturma düzeni kurulan alandan taşıyor. Koridora kadar ‘yurttaşlık’ yoğunluğunun hissedildiği bakanlık, randevu sistemi ile çalışmasına karşın keşmekeş hiç dinmiyor.

Cuma günü yurttaşlık işlemleri yapılmazken, her Perşembe, kişilere, vatandaşlığa alındıklarına dair belge verildiğini ifade eden bazı kaynaklar, sabah saatlerinde görülen bu yoğunluğun ‘tenha’ olarak nitelendirilebilineceğine dikkat çekti.  

 

Yurttaşlık kuyruğunda sıra beklerken gazetemize dert yanan bazı bireyler ise şu ifadelere de yer verdi:

“Sabah 8.00’de mesainin başlamasına karşın muhaceret dairesinin 9’da açılıyor. Gelip saatlerce bekliyoruz”

“Muhaceret müdürünün yanına girmek imkansız. Görüşmesi var diyorlar yanına almıyorlar ama odası dolu, tanıdıklarını alıyorlar"

"Burada doğup büyüdüm, okudum, çalışıyorum ama halen daha vatandaş olamadım. Hak etmeyenlere veriyorlar, biz torpilimiz yok diye alamıyoruz”

“Sicili temiz ve fakir insanlara hak etse dahi vatandaşlık yok ama zengin ve torpili olanlara var, bunun neresi adil?”


Gökhan Çakır;

“Bu yasalar sadece bize mi çalışıyor ya da biz mi hangi kapıyı nasıl çalacağımızı bilemiyoruz?”

“Babamın yanında günlük işçi olarak çalışıyorum. 21 yaşındayım, Güzelyurt’ta yaşıyor ve narenciye sektöründe çalışıyoruz. 17 yaşından beridir uğraşıyorum. İlk geldiğimde bana her şeyini hazırla gel dediler, polisten her yerden belgelerimiz hazırladım, getirdiğim zaman evraklarıma bakıp ellerinin tersi ile ittiler. Babam vatandaş olmadığı için benim de vatandaş olamayacağımı söylediler. Böyle bir hakka sahip olmadığımı söylediler. Önce anne ve babamın alması lazımmış. Bu konuyla ilgili defalarca gidip geldim, her seferinde yasa çıkacak dediler, bekliyorum…

Vatandaş olamadığım için üç ayda bir ülkeye giriş çıkış yapıyorum, bir gün Türkiye’ye gidip dönüyorum, boşu boşuna para ödüyorum. İş bulmakta güçlük çekiyorum.

Beni buradan gitmeye, burayı terk etmeye itiyorlar. Ya bu adayı, her şeyimi bırakıp gideceğim ya da burada kalıp yasa dışı şekilde yaşayacağım, bizi yasa dışı davranmaya itiyorlar.

Arkadaşlarım burada, iş çevrem, okul çevrem, arkadaşlarım tüm çevrem burada. Çocukluğumdan beridir spor yapıyorum, 8 yıl Baf Futbol takımında futbol oynadım, lisanslı sporcuyum.

İki gün giriş-çıkış yapmaya geciktim için 200 TL ceza ödedim. Ayın 19’unda çıkıp, 20’sinde geri geliyorum, bu olur şey değil…

En sonunda ya cezaya gireceğim ya da hiç ödemeyeceğim… Yıllarca böyle gidip geleceğim…

Duyduklarım beni buranın siyasetine de siyasilerine de küstürüyor… Kadın 90 günlük vize ile gelip 2 günde vatandaş olabiliyorken biz neden olamıyoruz? Bu yasalar sadece bize mi çalışıyor ya da biz mi hangi kapıyı nasıl çalacağımızı bilemiyoruz? Bu şekilde birçok kişi duyuyoruz, torpili olan vatandaş oluyor, bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Türkiye kimliğimde bile doğum yerim KKTC olarak yazıyor.  

Babam, 22 yıldır burada yaşıyor ve pasaportunda aralıksız 17 tane de mührü var. Şoför olduğu için iş icabı Türkiye’de 2 ay kaldı, bu yüzden o da vatandaşlık alamıyor. Bana buradan gitmemiz için haklı olarak baskı yapıyor ama ben burada yaşıyorum, tüm dünyam burada, gitmek istemiyorum.”


 

Kaffari Çakır:

“Git-gel, git-gel… Tanıdık yoksa işin çözülmüyor, yasalar sadece tanıdığı olmayanlara işliyor”

“Pasaportumda 17 müdürüm var. 22 yıldır burada çalışıyorum, artık emekli çıkıyorum, kâğıdımı aldım, yıllardır gidip geliyorum kimlik alamıyorum. Git-gel, git-gel… Mühürlerle altı tane pasaport çürüttüm. 2002 yılından bugüne dek aralıksız mühürlerim var ama 2 ay Türkiye’de kalmışım diye vermiyorlar. Ben bir şoförüm, elbet de yurt dışına çıkıp kalmam gerekiyor, bunu anlamıyorlar.

Biz bir türlü çalacağımız kapıyı bulamıyoruz… Bu şekilde git gel ile olmuyor, tanıdık yoksa işin çözülmüyor, yasalar sadece tanıdığı olmayanlara işliyor.”  


Memduh Ağbat:

“Tanıdığın varsa üç mühre bile vatandaş olabiliyorsun. 1991 yılından beridir giriş çıkış yapıyorum, sayfalarca önlerine serdim, 13 mühürüm var ama vatandaşlık alamıyorum”

27 yıldır bu adadayım, eskiden çalışma izni yoktu, 14 tane çalışma iznim var, kimisinin aralıklı olsa da 14 tane mührüm var. Cezan var öde gel dediler, ödedik gene olmadı. Olmuyor olmuyor… Yıllardır burada yaşıyorum, arka arkaya 10 tane mühürüm var, ocak ayında bir mühür daha alacağım ve hanımımı da vatandaş yapacağım.

Yıllardır burada yaşadığımı ve çalıştığımı her belge ile kanıtlıyorum ama 1 mühür için yine de vatandaşlık alamıyorum.

Her seferinde geliyor, çoluk çocuk saatlerce bekliyor, muhatap dahi bulamıyoruz. Herkes içeri ahbabını, tanıdığını alıyor. Artık vatandaşlık da istemiyorum dedim, artık bezdik. Dünyanın her yerinde mi bu kadar zorluk çıkarıyorlar?

Tanıdığın varsa üç mühre bile vatandaş olabiliyorsun. 1991 yılından beridir giriş çıkış yapıyorum, sayfalarca önlerine serdim, 13 mühürüm var ama vatandaşlık alamıyorum, üç mührü olan alıyor. En son geldiğimde önlerinde 700 dilekçe olduğunu ve beni de sıraya aldıklarını söylediler, sinir oldum, kaçıyorum… Yıllarca böyle gidip geleceğiz anlaşılan.  


3 Ekim tarihinde yayımlanan Resmi gazete’de verilen vatandaşlıklar:

1971 Yusufeli doğumlu Nereddin Anzevli’nin,

1974 Ankara doğumlu Tolga Tigin Özbilün,

1969 İstanbul doğumlu Reyhan Aytekin,

1970 İskenderun doğumlu Murat Kocaoğlu,

1975 Burdur doğumlu Ali Öztürk,

1977 İkizdere doğumlu Şevki Turanlı,

1947 Adana doğumlu Ayhan Kış,

1989 Seyhan-Adana doğumlu Sevda Karataş,

1980 Oğuzeli doğumlu Namık Şahbudak,

1998 Beşiktaş doğumlu Beran Özel,

1982 Kayseri doğumlu Rahman Esim,

1984 Polatlı Ankara doğumlu Derviş Arslan,

1973 Tosya doğumlu Mustafa Beledin,

1967 Van doğumlu Bülent Balaç,

1975 İstanbul doğumlu Yavuz Erdoğan,

1965 Tehran doğumlu Seyed Homayoun,

1981 Ankara doğumlu Mesut Kurt,

1961 Doğanşehir Malatya doğumlu Abbas Budak,

1971 Arpaçay doğumlu Doğan Oymak,

1989 Çarşamba doğumlu Muhammet Ertav,

1956 Kazakistan doğumlu Dosmukhamet Nur Akhmet,

1970 Trabzon doğumlu Yavuz Kutlu,

1975 Ankara doğumlu Hakan Yıldırımoğlu,

1978 Uşak doğumlu Hakan Gündüz,

1960 Hatay doğumlu Cuma Güzeloğulları,

1973 Çaşamba doğumlu Kadir Gümüş,

1969 Oğuzeli doğumlu Halit Öztürkmen,

1968 Reyhanlı doğumlu Adnen Ilğın,

1986 Ankara doğumlu Gökhan Hançer,

1981 Araklı doğumlu Menderes Bilal,

1986 Reyhanlı doğumlu Ayşe Alış,

1969 Niğde doğumlu Hamza Balcı,

1973 Merzifon doğumlu Oktay Uygun,

1992 Nusaybin doğumlu Sezer Öztürk,

1986 Gaziantep doğumlu Faruk Singeç,

1973 Kırıkkale doğumlu Ali Coşkun,

1973 Altınözü doğumlu Mehmet Soyak,

1982 Altınöz doğumlu Ahmet Çapur,

1990 Altınöz doğumlu Mehmet Hakan Yalçın,

1965 Edremit doğumlu Nilgün İltuş,

1978 Zonguldak doğumlu Hande Kars Durmuşoğlu,

1981 Hatay doğumlu İsa Mazlum,

1976 İstanbul doğumlu Çağın Keskin,

1952 Çayeli doğumlu Ramazan Saroğlu,

1969 Ankara doğumlu Abdurrahman Hulki Kahvecioğlu,

1965 Kadıköy doğumlu Cemal Batur,

1979 Türkoğlu doğumlu Aziz Yağdıgül,

1987 Orhangazi doğumlu Arda Sezgin Cancıoğlu,

1954 Rize doğumlu Mustafa Demirkaya,

1987 Kilis doğumlu Ahmet Şimşek,

1971 Görele doğumlu Taner Cenk,

1992 Şahnbey doğumlu Yusuf Kıyançiçek,

1993 Afşin doğumlu Ali Arslan,

1963 Germeyan doğumlu Bahattin Büyük,

1979 Çorlu doğumlu Pınar Tözer,

1983 Kozluk doğumlu Fırat Arzık,

1994 Kırşehir doğumlu Tuğba Aydın,

1963 İstanbul doğumlu Mehmet Işık Eyigünör,

1994 Rusya doğumlu Ivan Kopkin,

1971 İstanbul doğumlu Ali Tarkan,

1979 Kırıkhan doğumlu Mustafa Bekmez,

1973 İskenderun doğumlu Ünal Altınay,

1979 Polonya doğumlu Anna Maria,

1999 KKTC-Lefkoşa doğumlu Yağmur Cenkler,

1979 Adana doğumlu Kemal Can Ünlüarıcı,

1988 Kozan doğumlu Veli Çetin,

1994 Adıyaman doğumlu Oktay Polat,

1980 Halfeti doğumlu İbrahim Şenel,

1971 Reyhanlı doğumlu Mustafa Okaya,

1975 Beyoğlu doğumlu Haluk Osman İleri,

1988 Altınözü doğumlu Leyla Ateş,

1966 Reyhanlı doğumlu Bilgen Tapınç,

1995 İzmit doğumlu Mecit Caner Kavan,

1983 Bursa doğumlu Ayşegül Arıkan,

1978 İstanbul doğumlu Ümüt Mutlu Dur” 

 

Bu haber toplam 3334 defa okunmuştur