Duyduk duymadık demeyin.

Bu gece maç var.

İstanbul’da...

Kadıköy’de...

Fenerbahçe ile...

Rakip kim mi?

‘Olmayan ülke’den bir takım...

Adı AEL, doğum yeri Limasol...

Bir tür ‘sözde’ takım...

Olmayan bir ülkenin, olup olmadığı bilinmeyen bir takımıyla oynayacak Türkiye’nin en büyük külüplerinden biri...

**

‘Olmayan’, ‘tanınmayan’ bir ülkenin takımıyla neden maç yapıyor ki Fenerbahçe?

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘tanımadığı’, ‘yok saydığı’ bir ülkenin takımıyla top oynamaya iten ne olabilir ki?

Hani ‘Kıbrıs’ diye bir ülke yoktu?

Hani ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ yoklukla malüldü?

Hani Kıbrıs’ta ‘etle tırnak’ denilen Kıbrıslı Türklerin ‘tam egemen’ olduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyan tek ülkeydi Türkiye?

Boşuna mı konuşmuştu Türkiye’nin Başbakanı, daha bir hafta önce?

Laf ola mı söylemişti Almanya ziyaretinde tüm bunları Erdoğan?

Eğer laf değilseydi sadece, neyin nesidir bu akşamki futbol maçı?

**

Lefkoşa’da yapılan maçta ‘dostluk’ kazanmıştı, tüm fanatik kışkırtmalara rağmen...

Kıbrıs Türk basını ve spor camiası, Türkiye’deki ‘holigan’ kültürlü futbol yorumcularına ve medyasına harika dersler vermişti.

AEL yönetimi, misafirperverlik örneği göstermiş, Aykut Kocaman’dan ve Fenerbahçe kulübünden aleni teşekkür almıştı.

Kıbrıs Rum güvenlik ekipleri, sporun ruhuna uygun davranılması için gerekli önlemleri almış, Türk bayrağının tribünde taşınmasına ses çıkarmamış, KKTC bayrağı açmaya çalışan birkaç kişi Kıbrıslı Türk taraftarlar, tribünde olay çıkarmaya kalkışan birkaç Rum ise bizzat Kıbrıslı Rum taraftarlar tarafından susturulmuştu.

Sahadaki futbolcular da, doyurucu bir futboldan uzak olmalarına rağmen kelimenin tam anlamıyla ‘fair play’ resitali sunmuştu.

Bu gece Kadıköy’de de tabela hangi skoru gösterirse göstersin, sonuçta dostluk kazanmalı.

Fanatizmi körüklemek için ‘bayrak’ fetişizmine soyunanların inadına, sporun ruhuna uygun davranılmalı...

Hem, bakalım Erman Toroğlu bu gece KKTC bayrağı açacak mı?

Eğer açarsa, sözümde durup ülkeyi terk edeceğim!