1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. SÜRDÜRÜLEBİLİR EKONOMİYE GEÇİŞ PROGRAMI, YANİ 'PAKET'...
SÜRDÜRÜLEBİLİR EKONOMİYE GEÇİŞ PROGRAMI, YANİ PAKET...

SÜRDÜRÜLEBİLİR EKONOMİYE GEÇİŞ PROGRAMI, YANİ 'PAKET'...

KKTC, sponsoru TC ile yeni bir ‘Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü’ imzaladı. Bu protokolün ekinde de ‘Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Programı 2013 – 2015’ ve bu programın ‘Matrisi’ var. Tartışmalar, iki noktad

A+A-

 

 

KKTC, sponsoru TC ile yeni bir ‘Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü’ imzaladı. Bu protokolün ekinde de ‘Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Programı 2013 – 2015’ ve bu programın ‘Matrisi’ var.

Tartışmalar, iki noktadan sürdürülüyor, birincisi “bu programı kim hazırladı?”, ikincisi de “toptan reddetme – toptan uygulama”… Birinci tartışmada paketin Türkiye tarafından hazırlandığını söyleyenler, hem paketi beğenmedikleri hem de bunun Türkiye’nin bir dayatması olduğu gerekçeleriyle toptan retçi tavır alıyor. Birinci tartışmada “paketi biz hazırladık” diyen şimdiye kadar bir hükümet bir de Ticaret Odası çıktı, onlar da toptan uygulanmasını savunuyor.    

Bu paketin hazırlık aşamasında yerel örgütlerin katılımcılığı alındığı kesin… Onlara, sadece mevcut durumu belirlemekte katkı koyduklarını, çözümlemelerde fikirlerinin alınmadığını söylüyorlar… Öyle veya böyle, şimdi uygulamaya girecek olan bir mali program var. Bu programın derdi, KKTC devletinin gelir – giderini dengelemek; ekonomi ile ilgili bir derdi ve ekonomiyi nasıl tetikleyeceği ile ilgili açık önermeleri yok.

Bu protokolün ekinde olan program ve matris, bilimsel stratejik plan ve ona bağlı eylem planı disiplininde hazırlanmış. Önce mevcut durum saptanmış ki buna yerel sivil toplum örgütleri de katkı koymuş. Sonra da hedefler ve o hedeflere nasıl gidileceği saptanmış ve bu hedeflere ulaşmanın eylem planı yazılmış. Öyle anlaşılıyor ki bu safhalar Türkiye tarafınca yazılmış.

Bunlara muhalif olan Kıbrıs Türk tarafının, bu aşamadan önce ve bu aşamada yapacakları vardı ama toptancı zihniyetle, işin kolayına kaçılıyor. Bu aşamadan önce halen uygulanan pakete karşı da aynı tepkiler vardı ama halk, “peki senin programın nerde?” diye sorduğunda ya cevap yoktu, ya da “hazırlıyoruz” deniliyordu ama bir türlü bu “hazırlama” işi bitmiyordu. Böylece, yeni aşamaya gelindi ama muhalif tavırda yeni olan bir şey yok… Toptan ret ve öneri “hazırlanıyor”. Bu saatten sonra buna inanan kalmadığı gibi, hazırlansa kaç yazar, atı alan Üsküdar’ı geçmiş… Ve bilinmelidir ki, bu paketi kim nerede hazırlamışsa hazırlamış ama muhalefetin yarattığı boşluktan dolayı kendi programını kendince hazırlamış…

Programın eksiği artığı var, yanlışı doğrusu var denilebilir ama sponsor TC için yoktur. Onların odaklandığı hedef çok belirgin: Kıbrıslı Türklerin fakirleşme süreci ile Kıbrıslı Türklerin mal ve hizmet üreten tüm özel ve kamu birimlerinin Türkiye hükümetlerinden hormonlu Türk sermayesine devrinin sürdürülebilirliği…

Somut örnek mi gerek? KKTC Devletinin toplam borç stoku, 2007’de 3,590 milyon TL iken, uygulanan paketlerle 2011 yılına kadar her yıl artmış ve 2011’de 7,406 milyon TL olmuş yani çiftelenmiş… Bu rakamların Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYİH) oranı çok önemlidir; 2011’de bu oran %78 iken, %121’e çıkmış… Ama geçmiş dönemde uygulamaya konulan program için yapılan ‘reklamlar’da bunun tersinin olacağı söylenmişti… Kısacası, KKTC halkı daha borçlu ve fakir duruma getirildi, KKTC devleti de battı. Güney Kıbrıs’la mali krizi çözmeyi görüşen Troyka heyeti, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iflas ettiğini resmen açıklarken kullandığı ölçüt, kamu borç stokunun %120’yi aşmış olması idi.

Başka ilginç bir örnek de Turizm sektöründen… 2010’da KKTC’de toplam geceleme 1,816,970, toplam gelir de 405.8 milyon $ olmuş; 2011 yılında ise toplam geceleme 2,275,856, toplam gelir de 459.4 milyon $... Arttı sanılır, öyle sunuluyor, rakamlar da öyle gösteriyor. Maliyeci olarak bakılırsa, öyledir. Ekonomist olarak bakılırsa, çok ilginç bir gerileme ortaya çıkıyor. 2010’da geceleme başına gelir 223$ imiş, 2011’de de 202$’a gerilemiş, yani bir yılda yaklaşık %10 gelir kaybı var... Şimdi oturup ekonomi bilimi ile düşünmek gerek, gelir kaybını yaratan etkenler ne, daha az harcayan yani daha fakir turist mi tercih ediyor Kuzey Kıbrıs’ı, kumar turizmi ile gelenler hesaplaşmayı Türkiye’de mi yapıyor, otel fiyatları mı düşürüldü, geceleme başına gelir nasıl artırılabilir?..  KKTC devleti ve pazarı Turizm sektöründe gelir kaybındadır, artan turist ve geceleme sayısı artan reel gelir anlamına gelmedi. Şimdi uygulanacak olan da bunun devamıdır.

Bir başka örnek de yüksek öğrenim sektöründen… 2011 verilerine göre, 55,494 öğrenci varmış, toplam geliri de 341 milyon $. Yabancı öğrenci sayısı en azından 40,000 olarak düşünülse ve her öğrencinin yılda en azından 250 gece Kuzey Kıbrıs’ta yaşadığı varsayılsa, 10 milyon geceleme var, turizmden fazla… Ve bu sektörden KKTC ekonomisine gecede 34$ gelir var, sadece üniversite geliri olarak… Bir de bu öğrencilerin günlük yaşamları için yaptıkları harcamalar var ki, turistlerin günlük harcamasına yakındır, o zaman niye Türk üniversitelerinin KKTC’ye akın etmeye başladığı da anlaşılır. Program bu akışı sürdürecek.

Daha böyle örnekler var bu programda… Bu paketi destekleyen Ticaret Odası, son pişmanlığın fayda etmediğini yaşayarak öğrenecek. Muhalefet ise toptan ret yaparken, yukarıdaki gibi örneklerle bu paketin sahiplerine “bu nedenlerle yutmadık” demeli, seçimleri kazandığında hükümet değil, ‘iktidar’ olacağını, bu paketi değil kendi hazırladığı paketi uygulayacağını ve tarafların birbirinin ‘kambur’u olmasına son vermek için de Kıbrıs sorununu çözeceğini söylemelidir. Yoksa, KKTC ekonomi sahnesinde tek gösteri oyunu olan bu paketi korku filmi gibi izlemekten ve güncel hayatta korkudan titreyerek yaşamaktan başka bir şey olmayacak.

    

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1118 defa okunmuştur