Araba veya motor kullanmak bir eylemdir;

Bunlar, özellikle de gençlerin yeni  "şehevî nesneleri "dir...

Bir lokomotifin buhar kazanı gibi, gerçekleşmemiş güç ve macera tutkularını  yansıtır ...

Arabasına binen kişi, arabasının özelliklerini de egosuna katmış olur...

Böylelikle;

Yollar egoların geçit yaptığı mekânlar haline dönüşür.

Hız yapmak sadece en yaygın sivil itaatsizlik değil;

Sürat ve özgürlüktür!;

Ne zaman isterse o zaman, kendi seçtiği yoldan, daha hızlı ve özgürce istediği yere ulaşabilir...!

Sorumluluk ve kontrol duygusu verir;

Çünkü evin, işin erdemlerini kamusal alana taşır...

Arabasına binen insan; patronuyla, rakipleriyle, eşitlenir...

Gerçek dünyada özlemini çektiği sorumluluk ve güç duygusuna kavuşur...

Artık bireysel seçim yapıp, risk alabilir;

Sürat;

Müziğin ayinsel macera vaadiyle birlikte, sahte bir macera şırıngalar ve hayatın en dokunulmaz alanlarına el atar!..

Benliğin mülkiyeti ele geçirilmiştir artık...

Yollar, insanlar, ülkeler fethedilir...

Sigara içme özgürlüğü gibi "negatif özgürlük" arayışıdır bu...

İKİNCİ DÜZEY ARZUdur yani...

Kendi sorunlarına, mantıkla yaklaşamamaktır...

Bilinç dışında başlayan bu yolculuk, düşünsel düzeyde birileriyle hesaplaşmaya ve olasılığı gerçeğe dönüştürebilme yanılsamasına dönüşür...

KENDİ KİŞİSEL HİKÂYENİZİ YAZINIZ...

Değerli Gençler;

Otuz dokuz yıldır, sizleri böylesi bir "RUHSAL SÜRGÜNE" terk edenlerin, ne sizlere ne topluma rehberlik edebilecek, kültürel şemaları yoktur...

Fakat;

Hayatın bir anlamı ve kendi öyküleri vardır.

Olasılığı gerçeğe dönüştüren tek şey var ise;

O da İRADEdir.

İnsan ancak iradeyle olanı biteni değiştirir...

Hayatınızı başkalarını desteklemek, onların beyninize, dilinize tutuşturduğu kavramlar sözcükler ve öyküler içerisinde kendinizi tarif etmek, başka insanların hikâyelerindeki karakterler olarak görmek ve bu karakterleri yollarda sürat yaparak gerçekleştirmek, sizi sadece yeni "KURBANLIK" durumuna sokar.

Hayatınıza anlam katan ve yükümlülüklerinize meşruiyet kazandıran yegâne hikâye KENDİ KİŞİSEL HİKÂYENİZdir...

Başkalarının hikâyelerini değil kendi hikâyelerinizi yazmanızın mutluluğunu tatmanızı ve ikinci düzey arzular yerine birinci düzey arzuları yaşamanızın anlamı olarak görmenizi dilerim...