Siyasetin “röntgenini” çekmeliyiz!..

“İç organları”nı görmeliyiz yani...

Hesaplaşmalıyız...

Gazeteci Nezire Gürkan, bir solukta okunacak ve bu “hesaplaşma”ya katkı koyacak bir kitapla çıkıyor karşımıza:

“Serdar Denktaş: Sistem O’nu O Sistemi Sevmedi !..”

Bir biyografi çalışması değil bu...

Röportaj, söyleşi...

Yani Serdar Denktaş’ın iddialarının “doğruluğunu”, ilgili diğer kişileri de dinlemeden, araştırmadan, bilemeyiz elbette...

***

Serdar Denktaş’ın kişisel öyküsü, yani işin “insani” boyutu, etkileyici.

Hem taşıdığı soyad..

Hem de sürgün yılları, abisi Raif Denktaş’ın ve babasının ölümü, siyasetteki gelgitleri, “haşarı” yaşamı...

***

“Siyaset öyküsü” ise bildiğimiz gerçeği yeniden vuruyor yüzümüze...

İradesizliğimizi!

Mesela, siyasete ilk adımı ve ilk seçim başarısı sonrasında Serdar Denktaş’a “bakanlık” teklifini kim yapıyor dersiniz?

Büyükelçi!..

“Federasyon” kararından “geri adım” atıldığı ve “iki devletli çözüm politikasına geçiyoruz” denen Kıbrıs kararı da Büyükelçilik’ten çıkıyor:

“Meclis’te karar alacaksınız!”

Bu karar alınıyor, koalisyon ortağı CTP’nin dahi haberi olmadan...

“O karar iki toplumlu, iki kesimli federasyon görüşmelerini engelleyen bir karardır ve halen geçerlidir” iddiasında Denktaş...

Tabii bunları okurken, “iyi ki sistemi sevmemiş” diyorum, bir de sevse !..

***

Serdar Denktaş’ın siyasete giriş öyküsü de ilginç tabii..

Önce “TKP”den aday olmak istiyor.

Çabalıyor, yanıt alamıyor...

Böylece kesişiyor UBP ile yolları!..

***

En önemli iddialardan biri son Cumhurbaşkanlığı seçimine dair...

“Eroğlu’na destek” kararında etkili olduğunu söylediği bir “tehdit” var:

“Talat’ın ofisinden...”

- “Eğer Eroğlu’nu desteklemezsen, Ankara ile bütün ilişkilerin düzelecek...”

Serdar Denktaş’a göre, ‘meşhur’ CTP-ÖRP Koalisyonu’nun mimarı da, genel görüşün aksine Ankara değil, Ferdi Sabit Soyer.

***

Bu iddialara yanıtlar gelecektir elbette.

Biz, biraz da ‘kişisel’ öyküsüne bakalım... Yarın, burada...