1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Paket ve Özelleştirme...
Paket ve Özelleştirme...

Paket ve Özelleştirme...

Ekonomik paket önceki gün imzalandı. Kıbrıslı Türklerden yacak-bucak saklanan paket Ankara’da imza edildikten birkaç saat sonra Ankara tarafından basına dağıtıldı. Tak ajansı da kendilerine gönderildiği gibi kamuoyuna servis edince gerçek ortaya ç

A+A-

      

 

Ekonomik paket önceki gün imzalandı. Kıbrıslı Türklerden yacak-bucak saklanan paket Ankara’da imza edildikten birkaç saat sonra Ankara tarafından basına dağıtıldı.

Tak ajansı da kendilerine gönderildiği gibi kamuoyuna servis edince gerçek ortaya çıktı. Sevgili Sami Özuslu birkaç dakikada bu yazıların kimlerin bilgisayarında hazırlandığını tesbit ederek yayınladı.

Sır değildi ama sır gibi saklanıyordu. Sonuçta nerede hazırlandığı açıklanmış oldu.

Fena mı oldu?

Yok. Bilinen açık edilmiş oldu hepsi bu. Elbette bu küçümsenecek birşey değil. “Yani böyle olduğunu bilmiyor muyduk” gibi yaklaşımlarla bilgiçlik taslamak da yersizdir.

Burada aslolan halka yalan söylenmiştir. Hem KKTC yetkilileri, hem de TC yetkilileri halka bu planın ilk kez KKTC tarafından hazırlandığı ve birçok sivil toplum örgütünün de katkısı ve katılımının sağlandığı söylendi. Ama esas olarak bu görüşlerin hemen hiç dikkate alınmadığını ve paketin TC bürokratları tarafından hazırlandığını halka söylemediler.

Yani hiç utanmadan, hiç sıkılmadan halka yalan söylediler.

Bu nedenle imzalar atılana kadar da paketi herkesten gizlediler.

O nedenle bu paketin önünü, ardını araştırmak bir yana, bu pakette bizi nelerin beklediğine bakmakta yarar var.

Bir kere bu paketin adı “Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Programı 2013-2015” olarak duyuruldu. Ama içinde süslü cümlelerden başka birşey yoktur. Cek-cak’larla dolu bir paket dersek daha doğru olur.

Daha doğrusu  pakette ekonomik gelişme ile ilgili hiçbirşey yok. Bunun yerine sanki ekonomik gelişme için olmazsa olmaz özelleştirme var. Yani “KKTC kurumlarının birer birer özelleştirme adı altında Türk şirketlerine devredilmesi” var.

2009-2012 ekonomik paketini Eroğlu imzalamıştı. O pakette de çok farklı şeyler yoktu.

Eroğlu altına imzayı attı. Arkasından da cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar paketi askıya aldı. TC Eroğlu’nun cumhurbaşkanı olması için buna ses çıkarmadı.

Paketin uygulaması İrsen Küçük’e kaldı. Ama Küçük de bazı maddelerini uyguladı, bazılarını es geçti. UBP kurultayı yaklaşınca da paket yeniden askıya alındı. Özellikle isdihdam konusunda tamamen askıya alındı. Önceki protokolda “emekli olan 2 devlet çalışanının yerine 1 kişi isdihdam edilecekti”, UBP kurultayı nedeniyle buna uyulmadı. İrsen bey kurultayda rakibine avantaj sağlamak için önüne gelen delege yakınını isdihdam etti. İsdihdam edemediklerine de “Pazartesi gel işe başla” kağıdı verdi. Bu insanlar kurultayın ertesi günü, yani Pazartesi işe başladı ama hala “Gönüllü” çalışıyorlar.

Yeni programda ise “emekli olan 4 kişinin yerine 1 kişi isdihdamı” öngörülüyor.

Uygulanmadıktan sonra o pakete 1emekli olan 10 kişinin yerine 1 kişi alınacak” yazsanız ne çıkar?

Paketteki bir başka nokta da özelleştirmelerdir.

Telekomünikasyon ilk etapta özelleştirilecek kurum olarak öne çıkıyor. Elektrik Kurumu da önce 3’e bölünecek, sonra da parça parça özelleştirileik Kurumu da önce 3’e bölünecek, sonra da parça parça özelleştirilecek.

Paketteki bir başka önemli husus da kamu bankalarına 300 milyon TL katkı öngörülmesidircek.

Paketteki bir başka önemli husus da kamu bankalarına 300 milyon TL katkı öngörülmesidir. Sanırım bu katkı kamu bankalarını, TC bankalarına devretme olanağı yaratmak için ilk adım olacaktır.

Ben özelleştirmeye karşı değilim. Elbette gerektiği zaman, söz konusu kurum ülke için stratejik önem taşımazsa özele devredilebilir.

Ama ülke için stratejik önemi olan ve özele devredilmesi halinde "özel tekel” olabilecek olan kurumların ısrarla özelleştirilmek istenmesi anlaşılır değil.

Paket bu konuda tamamen TC kanadının görüşleri doğrultusunda hazırlanmıştır.

Bir şeyin altını çizmek istiyorum. KKTC kurumları kötü yönetimden dolayı bugün zorda olsalar bile çözüm bu kurumların özelleştirilmesi değil. Aksine sağlıklı bir yönetimle bu kurumlar kısa sürede düzlüğe çıkabilirler.

İkincisi KKTC’nin kurumlarına göz diken TC şirketleri bu ülkenin Türkiye’nin “alt yönetimi” olmadığını ve olmayacağını, buranın ayrı bağımsız bir devlet olduğunu ve kendi kendini yönetme yeteneğine sahip olduğunu anladıkları zaman herşey daha açık ve anlaşılır olacak.

Ama bunun için ilk yapılması gereken bu “iktidarsız iktidardan” kurtulmaktır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1131 defa okunmuştur