
Mavroyannis: “Müzakereciliğe atanmam bende dehşet yaratıyor”
“Ne istediğimiz çok iyi biliyoruz ancak somut bir belgemiz yok”
Anastasiadis hükümeti tarafından Kıbrıs müzakerelerinde Rum tarafının müzakerecisi atadığı büyükelçi Andreas Mavroyannis Ankara’yla doğrudan görüşmek istediğini açıkladı.
Mavroyannis “Özü görmeyip detaylar üzerinde sonu gelmez görüşmeler yapılamayacağı, kapsamlı ve bütünsel bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği” görüşünü ortaya koyarak “Dış kaynaklı planlar aracılığıyla hakemliği kabul etmeyeceğiz” ifadesini kullandı.
Kıbrıs Rum Yönetimi eski Başkanı Dimitris Hristofyas’ın müzakere masasında olmadığını iddia ederek bulunacak çözümün, AB içerisinde işleyişi güvence altına alması ve devletin bütün işleyişlerinin Avrupa boyutuna yatırım yapması gerektiğini savundu.
Fileleftheros Mavroyannis’le yaptığı söyleşiyi okurlarına “Dıştan Planlar Aracılığıyla Hakemliği Kabul Etmeyeceğiz... Andreas D. Mavroyannis: Ankara İle Direkt Temasımız Olmasını Arzuluyoruz” başlığıyla okurlarına aktardı.
“Müzakereciliğe atanmam bende dehşet yaratıyor”
“Müzakereciliğe atanmam benim için büyük bir onurdur. Bende bir dehşet yaratıyor ancak zorluk derecesi pratikte ortaya çıkacak. Nasıl gelişeceği ve hangi sonuçlar vereceği sadece bir kişiye bağlı değildir, sadece bizim tarafa da bağlı değildir. Bu, çoğu bizim kontrolümüz altında olmayan birçok unsura ve oluşuma bağlıdır.”
Bu yükün bugüne kadar Rum Yönetimi Başkanı’nın omzunda olduğu hatırlatılarak, kendisinin ne yapacağı, her an Rum Yönetimi Başkanı’na mı soracağı sorulduğunda Mavroyannis şunları söyledi:
“Elbette ben, Kıbrıs Rum toplum lideri sıfatını da taşıyan Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı adına müzakerecilik yapacağım. Halk, programı temelinde çözümü ileri götürme görev ve sorumluluğunu ona verdi. Benim meşruiyetim, onun güveninden kaynaklanıyor. Bu, genel ilkeler ve yönlendirmeler ötesinde Başkan’ın her detay için bana direktif vermesi gerektiği anlamına gelmiyor. Ancak benim bütün faaliyetlerim onun emri ve onayına tabidir.”
“Ankara ile direkt temas arzu ediyorum”
Mavroyannis “Karar vericilerle görüşmek için Ankara’ya gidecek misiniz” sorusuna “Kıbrıs sorununun toprak, güvenlik, garantiler, yerleşikler, kapalı Maraş kentinin iadesi gibi bazı önemli başlıklarının anahtarı Ankara’da olduğuna göre arzumuz, karar alanlarla görüşebilmek ve direkt temas sağlamaktır” cevabını verdi. Türkiye’nin bunu kabul edip etmeyeceği sorusuna karşılık da “Bunu göreceğiz ancak bütün konular için ‘it takes two to tango’ (tango için iki kişi gerekir) derler. Edindiğim duygu, Türkiye tarafında daha gerçekçi bir yaklaşım olduğudur. Zannederim olumsuz olmayacak” dedi.
“Osman Ertuğ ile ilk görüşmeleriniz nasıldı?” sorusuna karşılık Rum müzakereci şunları söyledi:
“Çok iyi. Yıllardan beri tanışıyoruz. Elbette çok farklı görüşlerimiz var ancak görüşmeler çok özlüydü ve liderlerin ekim ayında yapacağı, müzakerelerin zemini, özü ve usul konularıyla ilgili somut sonuçları olması gereken ilk görüşmenin hazırlıklarını hedefliyordu. Çıkmazın süratle kaldırılması için yeni prosedürde dönüm noktası olması (ilk liderler görüşmesinin) gerekiyor. Çabanın başladığına ve Kıbrıs sorununun çözüm müzakerelerinin Lefkoşa Havaalanı’ndaki görüşmelerle tüketilmeyeceğine inanıyorum.
“Türk tarafı alacaklarını konuşup, vereceklerini konuşmazlık edemez”
Mavroyannis’e, “Rum tarafının bütün konuların paralel ve eşzamanlı görüşülmesini, Türk tarafının ise konuların hiyerarşik sıraya konulmasını istediği, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun da, toprağın (hiyerarşideki) en son konu olduğunu söylediği hatırlatıldı. “Bunun değişmesinin, bütünsel ve kapsamlı yaklaşım benimsememizin, bütün konuların görüşülmesinin zamanı geldi” diyen Mavroyannis sözlerine şöyle devam etti:
“Türk tarafı, alacaklarını konuşup vereceklerini konuşmazlık edemez. Örneğin Toprak hiçbir zaman özlü görüşülmedi. Enjekte etmeye çalıştığımız yeni dinamik ve her şeyin görüşülmesi ısrarımızı içeren yeni yaklaşım, Toprak başlığını da kapsıyor. Kıbrıslı Türk lider somut takvimler getirilmesini istiyor. Biz itiraz ediyoruz. Bütün gücümüzle çalışıp, mümkün olsa, sorunu dünden çözmek istiyoruz. Takvim, bizim için var olmayan B planı veya başka alternatif seçenekler mantığı kapsamındadır. Belirlenen takvim içerisinde çözemezsek ne olacak? Kıbrıs sorununun çözülmesi gerektiğini düşünüyorum. Taksimi de kabul etmiyoruz oldubittilerin kalıcılaşmasını da, işgal bölgelerinin tanınması çabalarını da. Çabalamaya ve çözülene kadar çözümde ısrar etmeye devam etmekten başka yapılabilecek bir şey yoktur.”
“Doğal gaz…”
Gazetenin “Osman Ertuğ doğal gaz konusunun da Kıbrıs sorununun bir yönü olarak görüşülmesini istiyor” hatırlatması üzerine ise Mavroyannis “Birçok açıklama var ama bu, öyle olacağı anlamına gelmez” dedi, şöyle devam etti:
“Böyle bir bağlantıyı kabul etmiyoruz. Gerçek bir müzakereye katıldığınızda önemli olan, herkesin masada mümkün ve arzu edilir olduğunu düşündüğünü alabilmesidir, ancak bu saçma talepleri görüşeceğimiz anlamına gelmez. Güvenlik Konseyi kararları ve Doruk Anlaşmaları’nca belirlenmiş bir zemin ve bir çerçeve var. Meşruiyet ilkesi ve uluslar arası yasal düzene saygı ve iyi niyet ilkesi var.”
“İki yıl…”
Kıbrıslı Rum halkının çözüme hazır olduğuna inandığını, ancak kendilerini geriye götürecek bir çözüm de olamayacağını söyleyen Andreas Mavroyannis, müzakerelere kendi katılımıyla ilgili 2 yıllık sınır da koydu.
Mavroyannis “Benim katılımımın iki yılı aşmamasını tercih ederim. Biliyorsunuz Kıbrıs’ın, 20016’daki BM Genel Kurulu başkanlığı adayıyım. Bu süre (2 yıl) içerisinde Kıbrıs sorununa çözüm bulabilmemizi ümit ediyorum” dedi. (tak)

















