Lefkoşa Türk Belediyesi’nin ve başkentin geldiği içler acısı durumdan çıkış yolu aranıyor.

Devası 17’nci yüzyılda bulunan kimi salgın hastalıklar dahil birçok sağlık sorunuyla burun buruna gelenb kent halkı ‘isyan noktası’na geldi.

Ancak Lefkoşa halkı ‘isyan noktası’ndan bir adım ileriye gitmiyor. Belki gidemiyor.

Gerek belediye emekçilerinin yaptığı onca eylemde, gerekse son bir hafta içinde farklı grup, örgüt ve partilerin düzenlediği protestolara kent halkının çok da yakın davrandığı söylenemez.

Lefkoşalı’nın neden böyle davrandığını iyi analiz etmek gerekiyor. ‘Lefkoşalı sornlarına ve kentine sahip çıkmıyor’ söylemi hem haksız bir yakıştırma olur, hem de kentteki sorunların çözümüne herhangi bir katkı yapmaz.

**

Bununla birlikte Lefkoşa krizinin çözümü konusunda sap ile samanın karıştığını, içeriği doldurulmamış söylemlerle kafaların karıştırıldığını da söylemek mümkün.

Belediyedeki sorunların çözümü konusunda halkla birlikte eyleme gitmeyi, perişan haldeki belediye çalışanlarına destek amaçlı girişimleri ‘küçümseyici’ sözler sarf ediliyor, bazı sorularla konu dolambaçlı bir hale dönüştürülüyor.

Mesela “Eylem yapmakla Lefkoşa temizlenir mi?” diye soranlar var.

“Yollara dökülenler alternatiflerini söylemiyorlar” diyenler de var.

Ve en enteresan soru ise şu: “Lefkoşa Türk Belediyesi’nde seçim neyi değiştirir? Başka biri seçilse sorun çözülecek mi?”

**

Bu son sorunun cevabı açık ve nettir:

“Evet, Lefkoşa Türk Belediyesi’nde çözümü bir seçim getirecek!”

Başka ne olabilir ki?

Eğer belediye özerk bir yerel yönetimse ve şimdiki başkan bu belediyeyi batırmışsa, belediye personeli ve kent halk nezdinde güvenilirliğini yitirmişse, iş yapma imkanını kendi elleriyle ortadan kaldırmışsa, yerine bir başka Başkan gelecek.

Bunun alternatifi mi olurmuş?

Tabii demokratik model dışında formüllerse kafalardan geçen, o başka...

Atarsınız belediyelerin başına birer memur, hepsini İçişleri Bakanlığı’na bağlarsınız, olur biter.

Hatta “Bakanlığa da lüzum yok, doğrudan TC Yardım Heyeti’ne bağlayalım, kurtulalım” derseniz, Halil İbrahim Akça zaten dünden hazır!

**

Yok, eğer demokratik biçimde çıkışlardan söz ediyorsak eğer, Lefkoşa’daki sorunları seçimden başka hiçbir yöntemle çözemezsiniz.

Hele Lefkoşa gibi Kıbrıslı Türklerin ‘dünyaya açılan tek legal kapısı’nı Kaymakamlık marifetiyle yapılacak temizlik çalışmasının ‘iyi mi, kötü mü’ olduğu kısır tartışmasında boğamazsınız.

Lefkoşa’nın yığınla çözüm bekleyen derdi, belediyenin ve belediye çalışanlarının yığınla verilmesi gereken hakkı ve Lefkoşa halkının cebinden ödemeye devam ettiği vergilere karşılık birçok hizmet alacağı vardır.

Dünyanın hiçbir çağdaş ülkesinde belediyeler merkezi hükümetlerin tutuk, hantal organizasyonuyla yönetilmiyor. Aksine, ‘demokrasinin beşiği’ denilen yerel yönetimlerin güçlenmesi, uzmanlaşması için özel çaba sarfediliyor.

Dolayısıyla Lefkoşa’da çıkış yolu süratle seçime gidilmesi, yeni başkan ve yeni meclis üyelerine fırsat tanınması, siyasi kredi verilmesidir.

Zaten üç muhalif partinin üyeleri dünden itibaren meclisten ayrılmıştır. UBP’nin ‘12 üyeyle belediyeyi idare etme’ gibi bir yanlış yola girmesi, Lefkoşa’nın başına çok daha büyük dertler açar.

Ve bunun vebalini kimse ödeyemez.