HEPİMİZ biliyorduk zaten BAŞBAKAN’ın da BAKANLARIN da bu imzada “biblo” rolünde olacağını...

En nihayetinde bir çift gözümüz var gören, algılayan bir beynimiz...

Evet “KUKLA” bir düzen var ortada.

***

“Hepimiz biliyorduk” dedim de, sevgili Sami Özuslu, teknolojik bir bakışla “bizim” yalanlı paketi kimlerin yazdığını deşifre etti.

Üç bilgisayarda yazılmış paket!

Ne olurdu, en azından “kopyala - yapıştır” ile kendilerine aktarsalar da, öyle dağıtsalardı.

Bunu bile kes(e)medi akılları !

Ve günün sonunda gördük ki, meğerse, TC Başbakanlık Müşaviri, TC Yardım Heyeti Müşaviri ve TC Bütçe uzmanı yazmış, ‘paket’i...

***

Çok net paket;

- KOOP-SÜT satılacak.

- Elektrik Kurumu da...

(“Ayrıştırma” demişler nazikçe...)

- TELEFON gitti, gider...

- Ercan zaten gitti, kaldı geriye deniz limanları, onlar da ala una ala tre!

Yine anlaşıldı ki, sendikalar “tertiplenecek” bu yeni dönemde, kamu “disiplin” altına alınacak, nasıl olacaksa...

***

Bu paketin hazırlık sürecinin ya da hükümetin tavrının SAVUNULACAK hiçbir tarafı yoktur.

Ülke insanının onurunu, iradesini, beyin gücünü, değerini AYAKLAR ALTINA almışlardır ne yazık ki...

Ama bir de dönelim kendimize ve bakalım aynaya...

Ne yazık ki, SENDİKALARIMIZ hâlâ ÖZELEŞTİRİ yapmıyor nedense.

Hep bir başkasını SUÇLAMA yarışı ve sürekli “kazanılmış haklardan bir adım geri gidilmez” ezberi.

Hem de nasıl geri gidiliyor işte.

Eğer bir ekonomik gerçeklik varsa ortada, eğer imkanlar ve talepler tutmuyorsa birbirini, “hep bana hep bana” anlayışından da kurtulmak gerekiyor ve evet, bazen, değiştirmek şart oluyor alışılmış ezberi.

“Sendikalar”ı çıkarınız bu cümleden, yerine, “partiler” yazınız... İsimler yazınız, yani bireyler...

Bu HÜKÜMETTEN ve hükümetteki ZİHNİYETTEN beklentimiz yok...

Evet ama...

Gerisinden beklentimiz varsa, tüm “statüko”ları yıkmalıyız önce...

Yoksa, çok paket gelir çok paket gider daha...

Ve biz kavga ederiz sadece, “kuklaya mı kızalım, kuklacıya mı” acaba?...