Birinci Kıbrıs Uluslararası Eğitim Araştırmaları kongresinde tartıştığımız konulardan bir tanesi de öğretmen yetiştirme oldu… Prof. Dr. Ali Yıldırım hocamız bu konuda çok önemli bir sunum yaparak, paradigmalar açısından öğretmen yetiştirmede yaşanan çatışmaları ortaya koydu. Bu çatışmaları da içeren ve bugünün öğretmen yetiştirme yaklaşımının nasıl olması gerektiğine vurgu yapan makalemi haftaya bu sayfada okuyabileceksiniz…

Bugünkü yazımda öğretmen olmakla ilgili dikkat çekmek istediğim başka bir konu var:  “KKTC’de Öğretmen Olmak”… Eğitim döneminin neredeyse ortasına gelmiş olmamıza rağmen, hâlâ eksik öğretmen sorunu yaşayan bir ülkede öğretmen olmak…

İster gelişmiş, ister gelişmekte, isterse de geri kalmış ülkelerdeki eğitim sistemleri olsun;  kaliteli bir eğitim sisteminin yalnız ve ancak kaliteli öğretmenle yakalanabileceğini tartışılmazdır. Ancak, kaliteli öğretmen kavramı özellikle bizim sistemimizde farklı ve ilginç tartışmalarla ortaya çıkıyor… Öğretmenin kalitesi;  sıklıkla maaş ve özlük hakları ile özdeşleştiriliyor. Kuşkusuz öğretmenin tüm vakitini mesleğine ayıracağı maaşı alması ve çağdaş özlük haklarına sahip olması kalitesinin bir parçasıdır ama asla tümü değildir... İşte tam bu noktada öğretmenin niteliği karşımıza çıkmaktadır...  Eğitim bilimi literatürü öğretmen olma niteliklerini tüm yönleriyle izah etmektedir... Hiç şüphe yok ki bu niteliğin kazanılmasında öğretmen yetiştirme politikaları ve kurumları temel etkendir. Gelişmiş ülkelerdeki bu yapılara kısaca bir bakalım: 

Almanya: Öğretmen adayları, yüksek okul mezuniyeti sonrasında I. Devlet sınavına girerler bu sınavda başarılı olanlar 2 yıllık stajyerlik hakkı kazanırlar. Stajyerlik sürecinde yapılan sıkı takip ve bilgilendirme çalışmaları öğretmenlik sürecinde belirgin olarak ortaya çıkan başarılar ve bunun ardından girdikleri II. Devlet sınavı sonucunda öğretmen olarak atanırlar…

Fransa: Öğretmen adayları, ilgili üniversite veya yüksek okul mezuniyeti sonrası ilköğretimde yerel, ortaöğretim ise merkezi olarak yapılan bir sınava girerler. Bu sınavlardan başarılı olanlar 2 ile 5 yıl arasında değişen yerel ve ulusal düzeyde kurslara katılım zorunluluğu ile öğretmen olarak görevlendirilirler…

İngiltere: Öğretmen olabilmek için “Nitelikli Öğretmen Statüsü” kazanmak gerekmektedir. Bunun içinde Eğitim Bakanlığı tarafından Temel Öğretmen Eğitimi kursunu bitirmiş olmak gerekliliği vardır. Bu ülkede veliler, oluşturdukları okul aile birlikleri ile okul müdürü ve öğretmenlerin değiştirilmesinde etkili rol oynarlar.

Fillandiya: Öğretmen olabilmek için master derecesine sahip olunması gerekiyor… Öğretmenlerin kendilerini sürekli yetiştirmek ve geliştirmek gibi bir yükümlülükleri vardır. 5 yıllık periyotlarla öğretmenler kendi gelişimleri ile eğitim almaya devam ettiklerini belgelemek zorundadırlar aksi halde öğretmenlikleri yetkinlikleri ellerinden alınabilir…

ABD: Öğretmeni yetiştirme ve istihdam etme bakımından eyaletlere göre farklılıklar gözlenmektedir. Her eyalet, öğretmenlerin öğretmenlik izinlerini vermek ve yenilemek için gerekli standartları kendisi belirler.  Ancak hemen hemen tüm eyaletlerde hizmet içi eğitim bir öğretmenin, öğretmenlik izninin yenilenmesinde ön şart olabilmektedir.

Bizim ülkemizde nasıl öğretmen olunduğunu bilmeyen yoktur… İşin içine siyaset girmeden torpil mekanizması çalıştırmadan öğretmen olmanın koşulları şöyle; ilgili alanda bir üniversite mezunu olmak, pedagojik formasyona sahip olmak ve devletin yaptığı sınavda başarılı olmak... 40 münhal için 2000’e yakın başvurunun olduğunu hatırlayacak olursak bizim ülkemizde de öğretmen olmak için iyi bir donanıma sahip olunması gerektiğini, başka bir ifadeyle zor ve kasvetli bir yoldan geçildiğini söyleyebiliriz. Ama sonrası; devlete bir kapağı attık mı tamam... Sistem bize, artık hiçbir şey umurunuzda olmasın felsefesini adeta aşılar... Nitelik ya da kalite kavramları bir anda bizim için sıradan olgulara dönüşüvermiştir...

ANLAYANA - GÜLMECE

Dostluk

İki dost! Afrika ormanlarında bir gezintiye çıkar. Birden ağaçların arasından bir aslan çıkaverir. Korku içinde kaçmaya başlarlar, aslanda peşlerinden kovalamaya... İki dosttan biri kaçarken bir taraftan sırt çantasını çıkarırken, diğer taraftan soyunup, üzerindeki ağırlıkları atmaya başlar. Bunun gören dostu nefes nefese kendisine sorar:

-      “Sen ne yapıyorsun. Onları çıkarınca aslandan daha mı hızlı koşacağını sanıyorsun?"

Önde olan arkasını dönüp bağırır:

-      "Senden daha hızlı koşsam yeter!"

AKLINIZDA BULUNSUN

Kıbrıs Uluslararası Eğitim Araştırmaları Kongresi Tamamlandı

KEAB (Kıbrıs Eğitim Araştırmaları Birliği) tarafından, Girne Acapulco Hotel’de düzenlenen 1. Kıbrıs Uluslararası Eğitim Araştırmaları Kongresi tamamlandı…  16 farklı ülke, 129 farklı üniversite ve eğitim kurumundan 300'’e yakın bilim insanı eğitim sistemlerindeki disiplinlerarası çalışmalar ve yeni yaklaşımları 28 farklı konu başlığı altında, 196 bildiri ile tartıştı…

Kongre kapsamında düzenlenen çalıştaylara ilgi çok büyük oldu… Prof. Dr. Ali Yıldırım hocanın “Eğitim Araştırmalarında Nitel Veri Analizi” konulu çalıştayına katılımcı sınırlama sayısının 3 katına yakın başvuru oldu…

Eğitim bilimleri alanında çalışan bilim insanlarının uluslararası bir platformda buluşturarak, eğitim araştırmalarının bulgularını tartışmaları ve alana yeni katkılar getiren böylesi organizasyonlar önemi tartışılmazdır… Hem eğitim yönetimi hem de her anlamdaki eğitim-öğretim uygulamaları açıdan eğitim sistemimizin yoğun eleştiri aldığı ortadadır. Eğitim sistemimizi, siyasi tartışmalardan uzak tutmak, günlük sorunlara çare aramaktan kurtarmak yalnız ve ancak eğitim bilimi ilkeleri çerçevesinde hareket etmekle mümkündür. Bu anlamda da yapılması gereken yegane şey çağdaş eğitim kuramlarını eğitim sistemimize entegre edebilmeyi başarmaktır… Bunun için atılacak ilk ve en önemli adım da böylesi kongrelerde ortaya çıkan sonuçları işe koşmak olmalıdır…