
KKTC TC’ye benzer mi?
Ne demişti UBP 2009’da hükümete gelirken?
‘Şimdi UBP zamanı…’
Son üç buçuk senedir gördük ‘UBP zamanı’nın ne anlama geldiğini…
Cebinize bakın, anlarsınız.
Lefkoşa’ya bakın, anlarsınız.
Çarşıya bakın, an
Ne demişti UBP 2009’da hükümete gelirken?
‘Şimdi UBP zamanı…’
Son üç buçuk senedir gördük ‘UBP zamanı’nın ne anlama geldiğini…
Cebinize bakın, anlarsınız.
Lefkoşa’ya bakın, anlarsınız.
Çarşıya bakın, anlarsınız.
Havadan geçen uçaklara bakın, gene anlarsınız.
Ama daha bitmedi.
Çilesi daha dolmadı bu toplumun.
‘UBP zamanı’ devam ediyor çünkü…
Ve şimdi tamamıyla batış dönemine giriyoruz.
Bugüne kadar ayakta kalan orta ve küçük işletmelerin büyük bölümü hafta başı imzalanan paketle birlikte kapıya kilit vuracak.
Özel sektörde yığınla insan işsiz kalacak.
KİT’lerin tümü kapanacak, çalışanlar sokağa atılacak.
Paketin içindeki birkaç doğruyu mazeret gösterip “Ama bunları da yapmak lazım” diyenler, günün sonunda pişman olacaklar.
Çünkü bu paketin felsefesi Kıbrıslı Türklerin ocağına incir dikmeyi öngörüyor!
**
İster TC’nin Kıbrıs’la ilgilenen bürokratları yazmış olsun, ister Ömer Köseoğlu’nun dediği gibi çoğunluğu bizimkiler tarafından kaleme alınmış olsun, bu paketin ekonomiyi düze çıkarma gibi bir hedefi yok.
Bir önceki pakette yoktu.
Kamu maliyesini düzeltme, TC’nin KKTC’ye aktarmak zorunda olduğu kaynağı zaman içinde kısma dışında paketin herhangi bir amacı yok zaten…
Kamuda verimliliği artırma, ek mesaileri azaltma, E-devlete geçme gibi hoş ve kimsenin itiraz etmediği adımları da içine yazmakla paketin karanlık yüzünü kimse peçeleyemez.
Hükümet ve hükümetin daimi ortağı TC Yardım Heyeti her ne kadar ‘aleme-i cihan’ olarak sunmaya çalışsalar da bu mantığı, Kıbrıslı Türkleri tamamen yok olmaya götürecek TC-KKTC protokolü…
**
Pakete şekil verenlerin aldığı model Türkiye’dir.
Türkiye’de uygulanmakta olan ekonomik modelin ‘başarısız’ olduğunu söylemek kolay değil. Hele birçok gelişmiş ekonomi büyük krizlerle boğuşurken, Türkiye’nin genel durumu ‘iyinin üzerinde’ bir görüntü veriyor.
Ama burası Türkiye değil!
Türkiye için uygulanan ekonomik modeli buraya uyarlayanlar, sokağa çıkmadan ve sadece masa başında oturarak, raporlar üzerinden ahkam kesiyorlar.
Bu beyefendilere hatırlatmak gerekir ki Kuzey Kıbrıs’la Türkiye arasında ‘ekonomik dinamikler’ bakımından hiçbir benzerlik yoktur.
Türkiye’nin yeraltı kaynakları zengindir. Kıbrıs’ta su dahil, zırnık yeraltı kaynağı yoktur.
Türkiye’nin tarım ve hayvancılık yapılabilecek onbinlerce kilometre-kare toprağı ve milyonlarca köylüsü vardır. Kuzey Kıbrıs’ta tarım ve hayvancılık, malum sebeplerden dolayı dibe vurmuştur.
Türkiye’nin dış kaynak bulma imkanı vardır. Kıbrıslı Türklerin IMF, Dünya Bankası ve benzeri kuruluşlardan kuruş borçlanma şansı yoktur.
Türkiye’de milyarlarca dolarlık yabancı sermaye yatırımı vardır. Kıbrıs’ın Kuzeyi, TC sermayesi dışında çok ender ve zorluklarla yabancı sermaye girişi sağlayabiliyor.
Türkiye’de nüfus 70 milyondur. Kuzey Kıbrıs piyasası ise sadece 250 bin kişiden oluşuyor.
Türkiye dünyanın bütün devletleri ve uluslararası örgütleriyle resmi diplomatik ilişki içindedir. KKTC’nin hiçbir ilişkisi yoktur. Ticari ilişkileri ise milliyetçilik uğruna, ABAD kararıyla ortadan kaldırılmıştır.
Türkiye’de sadece ‘süper zenginler’ grubu değil, ‘Anadolu kaplanları’, ‘yeşil sermaye’ gibi farklı sermaye kategorileri vardır ve bunların tümü ekonomide artı değer yaratma potansiyeline sahiptir. Kıbrıs’ta ‘kaplan’ yoktur, hatta mevcut ‘kedi’ler bile birer birer ortadan kayboluyor.
Türkiye’de sendikal haklar, çalışma yaşamıyla ilgili koşullar 12 Eylül darbesinden bu yana ve hala çağdaşlıktan uzaktır. Kuzey Kıbrıs’ta örgütlü mücadele ve haklar bakımından farklı bir geçmiş ve gelenek vardır.
Türkiye’de emek piyasası bölgelere göre çeşitli ve ucuzdur. Kuzey Kıbrıs’ta böyle bir durum yoktur.
**
Liste çok daha uzar ve gider.
TC-KKTC paketlerine şekil verenlerin bu gerçekleri bilmiyor olduğunu düşünmek saflık olur.
Ama eğer saf değillerse, niyetlerinden şüphe etmek gerekiyor.
Zira şimdi ‘külliyen batma’ zamanı!..

















