1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Kıbrıs satılıyor mu?
Kıbrıs satılıyor mu?

Kıbrıs satılıyor mu?

YENİDÜZEN gazetesi yazarı, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği Başkanı Sami Özuslu, Cumhuriyet okurları için Kıbrıs sorununun dününü ve bugününü kaleme aldı...

A+A-

Kıbrıs’ta müzakere süreci ne zaman ciddi bir noktaya gelse, Türkiye’de ‘satıldı, satılıyor’ sloganları duyulmaya başlar. Bu durum 1950’li yıllardan bu yana hiç değişmedi. Oysa o yıllara kadar Türkiye’nin Kıbrıs diye bir sorunu yoktu. Zira genç Türkiye Cumhuriyeti’nin Misakımilli sınırları içerisinde Kıbrıs adası yer almıyordu.

İngiltere ilhak etti

1571’de adayı Venediklilerden alan Osmanlı, 1878’de 92 bin Sterlin karşılığında Kıbrıs’ı İngiliz İmparatorluğu’na bırakmak zorunda kalmıştı. Bu bir ‘kiralama’ idi, ama ‘hasta adam’ bir süre sonra emperyalist ülkelerce işgal edilip iyice güçsüzleşince, İngilizler adayı ‘ilhak’ ettiğini ilan edecekti.

Lozan Antlaşması ile birlikte, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti de Kıbrıs’ın bir ‘İngiliz adası’ olduğunu kabullenecek, adaya ilk elçisini de göndererek ‘tanıma’yı resmiyete dökecekti.

Kıbrıs adasında yaşayan toplumlar, 1960’a kadar İngiliz Yüksek Komiseri idaresinde yaşayacak, bir kısmı İkinci Dünya Savaşı’nda İngiliz ordusu bünyesinde denizaşırı savaşlara katılacaktı.

Rumlar sesini yükseltti

İkinci Dünya Savaşı sonrası sömürgecilere karşı başlayan ‘bağımsızlık’ hareketi Kıbrıs’a da uğrayacak, adanın nüfus bakımından çoğunluğunu oluşturan Rumlar, ENOSİS sloganıyla İngiliz İdaresi’nden kurtulmak için sesini yükseltmeye, örgütlenmeye başlayacaktı.

1955’te kurulan EOKA örgütünün hedefi adanın Yunanistan’a bağlanması ve emperyalist İngilizin kovulmasıydı. Başlangıçta EOKA hareketi sadece İngilizleri hedef alıyor, Kıbrıslı Türklere dönük saldırıda bulunmuyordu.

Ancak İngiliz İdaresi meşhur ‘böl-yönet’ siyasetini bütün diğer sömürgelerinde olduğu gibi yürürlüğe koyacak, ‘Üsler Polisi’ adı altında Kıbrıslı Türkleri ‘bağımsızlık’ talep eden Kıbrıslı Rumların karşısına dikecek ve nihayet 1958’den itibaren iki toplumu çatıştırmayı başaracaktı.

İngilizler devretti

EOKA ve TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı) adlı gizli, paramiliter örgütler Yunan ve Türk milliyetçiliğiyle besleniyor, adaya gizlice getirilen silah ve askeri personel Kıbrıs’ta üsleniyordu. İngiliz Sömürge İdaresi bu koşullar altında adanın yönetimini Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlara devretmek durumunda kaldı. 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. İki toplumlu, iki dilli, tek bayraklı, bağımsız bir devletti bu...

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bekasını koruma görevi ise üç ülkeye verilmişti: İngiltere, Türkiye ve Yunanistan... Bu ülkeler ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ‘garantör’üydü.

Türk ordusu 20 Temmuz 1974 sabahı, adaya havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı. Türk paraşütçüleri Lefkoşa’nın kuzeyine, Hamitköy - Gönyeli ve Pınarbaşı bölgelerine indi. Denizden çıkarma, Deniz Piyade Tugayı’na bağlı askerlerce Karaoğlanoğlu (Pentemili) plajına yapıldı. 22 Temmuz’da 3. Paraşüt Taburu’nun taarruzu sonucu, Deliktepe’nin ele geçirilmesiyle, Türk birlikleri önce Girne’ye girdi, daha sonra da Lefkoşa’ya yöneldi. Türk birlikleri 14 Ağustos’ta başkent Lefkoşa’ya, 15 Ağustos’ta Lefke ve Magosa’ya girdi.

Garanti antlaşması ne değildir?

Kıbrıs çözüm sürecinde Türkiye’de çok sık adı geçen ‘Garanti Antlaşması’ 11 Şubat 1959 tarihinde Zürih’te imzalanmıştı. Bu antlaşma, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin doğmasına sebep olan iki temel uluslararası metinden biridir. Diğeri ise 1960 tarihli İttifak Antlaşması’dır.

Altında İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın imzaları bulunan Garanti Antlaşması, ezberlendiği gibi ‘yavruvatanları ve/veya yavrutoplumları korumayı’ değil, Doğu Akdeniz’de kurulan yeni devletin bütünlüğünü kollamayı amaçlıyordu. Dahası, adanın başka bir ülkeyle birleşmesini, yani Taksim’i ve Enosis’i açık ve kesin şekilde yasaklıyordu. Zira EOKA ve TMT’nin, yani adadaki iki yeraltı teşkilatının ‘yeminli hedefi’ adayı bölmekti.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ömrü uzun sürmedi, 1963 yılı sonunda çatışmalar şiddetlendi. Üç garantör ülke tarafından Londra ve Zürih’te kurulan, iki toplumdan liderlerin sadece ‘imza’ aşamasında oyuna dahil edildiği Cumhuriyet devri, Kıbrıslı Türkler açısından sona erdi.

ECEVİT VE DENKTAŞ NEDEN ÖYLE DEDİLER?

Türkler ve Rumların yeniden ayrışmasına rağmen Kıbrıs Cumhuriyeti de, yapılan uluslararası antlaşmalar da yürürlükte kaldı. 1964’te Türkiye, adadaki tek devletin Kıbrıs Cumhuriyeti olduğunu kabul etti.

Kıbrıslı Türkler bu saatten sonra enklavlarda, TMT’nin kontrolünde yaşam sürmek zorunda kaldı.

1974’te Yunan Albaylar Cuntası’nın EOKA-B örgütüyle beraber Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı giriştiği darbe ve adayı Yunanistan’a bağlama hareketi karşısında Türkiye müdahale etti.

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit 20 Temmuz 1974 günü “Biz aslında savaş için değil, barış için; yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz” derken, Kıbrıslı Türk lider Rauf Denktaş ise Bayrak Radyosu’ndan “Bu bir istila değildir. Kıbrıs’ın bağımsızlığını, ülke bütünlüğünü ve güvenliğini yeniden tesis etmek için girişilen ve sadece bu gayeye matuf, sınırlı bir polis harekâtıdır” mesajı veriyordu. Çünkü Garanti Antlaşması bunu gerektiriyordu.

Fenerbahçe KKTC’ye neden gelemiyor?

1974’teki askeri müdahale Kıbrıs’a uluslararası hukuk açısından ‘barış’ getirmedi. O tarihten sonra Türkiye takımları KKTC’de bırakın resmi maçı, antrenman ve kamp bile yapamadı

1974’teki askeri müdahale Kıbrıs’a uluslararası hukuk bakımından ‘barış’ getirmedi. Savaşta ölümler, yaralanmalar ve çekilen diğer acıların yanı sıra 48 bin Kıbrıslı Türk ve 162 bin Kıbrıslı Rum yerlerinden edildi. Müzakerelerdeki ‘mülkiyet’ başlığının nedeni, ada içindeki ‘zorunlu göç’ hareketlerinden başka bir şey değil.

Bağımsız ama tek başına!

Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıslı Rumların kontrolünde yoluna devam etti. Kıbrıslı Türkler ise 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni (KTFD), 1983’te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) kurdu. Olası bir ‘federal çözüm’de Kıbrıslı Türk kanadını teşkil edeceği varsayılan KTFD döneminde Kıbrıslı Türkler dünyayla ilişkilerini daha kolay sürdürebiliyordu, ancak Türkiye’deki askeri darbenin bir yan ürünü olan ‘bağımsız cumhuriyet’, yani KKTC ilanı ile başta ticaret olmak üzere dış bağlantılar tamamen kesildi. Kıbrıs Türk Toplumu ‘bağımsız devlet’iyle adanın kuzeyinde tek başına kaldı.

Zorunlu ambargo

O kadar ki, Türkiye bile KKTC ilan edildikten sonra Kıbrıslı Türklerle temaslarını sınırlandırmak zorunda kaldı. O tarihten sonra Türkiye takımları Kıbrıs’ta bırakın resmi maçı, eşofmanlarla antrenman ve kamp bile yapamadı.

Sadece futbolda değil, sporun her branşında Türkiye KKTC’ye ‘ambargo’ uygulamaya başladı. Daha doğrusu ‘ambargo koymak zorunda’ kaldı. FIFA ve diğer muadili uluslararası spor kuruluşları Türkiye takımlarına “KKTC takımlarıyla maç yaparsanız uluslararası müsabakalara çıkamazsınız” dedi. Türk takımları da buna uydu! Oysa Fenerbahçe de, Galatasaray da, Beşiktaş da, Trabzonspor da Kıbrıs’a maç yapmaya geliyor. Ama Kuzey’e değil, Güney’e!..

TANIRMIŞ GİBİ, TANIMAZMIŞ GİBİ...

Türkiye Cumhuriyeti, ‘KKTC’yi tanıyan tek ülke’ olmasına rağmen, bazen kimse kimseyi ‘tanıyamama’ durumunda kalabiliyor. Daha doğrusu ‘mış gibi’ yapılıyor. Türkiye 1963’ten beridir ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de tanımıyor. Ama pratikte bu da bazen tersine işliyor.

‘Tanırım’ dediği KKTC’ye takım göndermeyen, kendi evindeki uluslararası müsabakalara KKTC takımlarını davet etmeyen Türkiye, ‘tanımam’ dediği Kıbrıs Cumhuriyeti takımlarıyla maçlar yapılmasını kabulleniyor.

Sadece futbol, basketbol, voleybol da değil... Gençler arası birçok uluslararası yarışmada Türkiye ve Kıbrıs Cumhuriyeti bayrakları göndere birlikte çekiliyor. KKTC bayrağı ise sadece adanın kuzeyinde masum masum dalgalanıyor.

Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti, yani Kıbrıs Rum Liderliği, gerek AB, gerekse diğer örgütlerin resmi toplantılarında da aynı salonda, aynı masada sıkça bir araya geliyorlar.

Taraflar ‘mış gibi’ yapmaya devam ederken, dünyanın tanımadığı, ilişki kurmadığı, malını satın almadığı Kıbrıslı Türkler ise belirsizliğe doğru yol almaya devam ediyor.

TÜRKİYE’NİN ALT YÖNETİMİ

Siyasal izolasyon ve çaresizlik ‘bağımsız’ olsun diye ilan edilen KKTC’yi her bakımdan ‘bağımlı’ hale getirdi. Kuşkusuz ‘bağımlı’ olunan ülke Türkiye...

KKTC askeri bakımdan Türkiye’ye bağımlı... Rakamlar resmen hiçbir zaman açıklanmasa da, Türkiye’nin Kıbrıs’ta uzun süre 40 bin asker bulundurduğu biliniyor. KKTC’nin Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) adı altında tugay seviyesinde bir ordusu var. GKK, adada 1974’ten bu yana görev alan TC Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı kolordunun, yani Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı’nın (KTGB) emrinde görev yapıyor.

Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan de-jure ve defacto nüfus içinde 1974 sonrası Türkiye’den gelenlerin oranı sürekli yükseliyor. 2013 sayımına göre 313 bin civarında olan KKTC nüfusunun en az yüzde 36’sı Türkiye’de doğmuş.

Türkiye’den çok sayıda iş insanı Kuzey Kıbrıs’ta yatırım yapıyor. Gözde sektör ise kumar... Kumarhanelerin Türkiye’de kapatılmasının ardından başlayan kumarhaneleşme süreci devam ediyor. Güney Kıbrıs’ta da kumarhane yasak olduğundan, Kuzey’de sürekli 5 yıldızlı oteller inşa ediliyor. Zira kumarhane açabilmek için 5 yıldızlı otel yapmak şart.

KKTC bütçesinin yaklaşık dörtte biri, TC tarafından finanse ediliyor. Cari bütçeye her yıl 300-350 milyon dolar kaynak Ankara tarafından gönderiliyor. Sık sık iki ülke arasında ‘Sürdürülebilir Ekonomi Protokolleri’ imzalanıyor. Türkiye, Lefkoşa’daki Büyükelçiliği’ne bağlı Yardım Heyeti – ya da tepkiler nedeniyle adı birkaç ay önce değiştirilen ismiyle Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi- vasıtasıyla KKTC’nin her türlü iç işleyişine daha fazla müdahil oluyor.

Türkiye kamuoyuna pek yansımasa da, Kıbrıs Türk siyaseti bu müdahaleler nedeniyle çok kırılgan bir hal alıyor. Son 5 yılda 5 başbakanın görev yapması da bunun bir göstergesi olarak kabul ediliyor.

Tüm bunlara KKTC’deki Ercan Havaalanı’ndan kalkan uçakların Türkiye’ye ‘touch down’ yapmak zorunda kaldığını, posta adresinin ‘Mersin-10 Turkey’ olduğunu, telefon kodunun Türkiye çıkışlı ‘0392’ ile başladığını da ekleyince, 1974’ten ve özellikle 1983’ten sonra Kuzey Kıbrıs’ın resmi daha da netleşiyor.

DEVAM EDECEK

Bu haber toplam 6092 defa okunmuştur
Etiketler :
İlgili Haberler