1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. KADER Mİ? TERCİH Mİ?
KADER Mİ? TERCİH Mİ?

KADER Mİ? TERCİH Mİ?

Filiz UZUN: Ben onu tanıdığıma sevindim. Buyurun siz de tanıyın AHMET KONDOZ’u. Ya da sahne adı DİLRUBA SULTAN’ı……..

A+A-

 


Ben onu tanıdığıma sevindim. Buyurun siz de tanıyın AHMET KONDOZ’u. Ya da sahne  adı DİLRUBA SULTAN’ı……..



--------------------------------------------
Herkes dünyaya gelirken kaderiyle mi gelir? Yoksa kader diye bir olgu yok da tercihlerimizi mi yaşıyoruz? Bu haftaki konuğum hayata şanslı başlayanlardan. Ama bir şekilde hayatı altüst olmuş biri. Hastalık, kayıplar, ekonomik sıkıntılar yaşamış. Pes etmemiş ama. Hastalığını bahane etmemiş yoluna devam ederken. Hem de en acılı zamanlarında dahi insanları eğlendirmeyi seçmiş, kendi de eğlenerek. “Sahnede ölmek isterim” diyecek kadar da severek yapıyor işini.
--------------------------------------------

Filiz UZUN

Herkes dünyaya gelirken kaderiyle mi gelir? Yoksa kader diye bir olgu yok da tercihlerimizi mi yaşıyoruz? Bu konu bir süredir kafamı kurcalar durur hep. Yaşadıklarımızın hangileri kader? Hangileri tercihlerimiz? Bazen istemsiz olarak dökülen sözcükler vardır dilimizden. ‘’Herkes bu dünyaya ya  şanslı doğar veya şansız ve bu değişmezdir’’ gibi.  Ben bunu kabul etmeyenlerdenim. Şanssız başlayabiliriz hayata, kötü şeyler yaşayabiliriz  ama bunu değiştirmek elimizdedir diye düşünürüm. Tercihlerimizi doğru yaparak…  

Kötü bir evlilik yapmak mesela kader olabilir. Ama buna devam etmek kader değildir. Ya da trafik kazası geçirmek kader olabilir. Ama içkili yola çıkmak kader değildir. Hasta olmak kader olabilir. Ama vah vah edip kaderine boyun eğmek tercihtir.

Mucizelere inanırım ben. Kaderine boyun eğmeyen ve mücadele eden insanlara da hayranlık duymuşumdur hep. Örneğin çok fakir bir aileden gelip tercihlerini doğru yapan,  tırnaklarıyla tepelere çıkanları alkışlarım. Ya da önemli bir hastalıktan, yaşamayı seçerek kurtulanları. Pes etmeyenleri.

Mücadeleyi seven biri olduğumdan olsa gerek, mızmızlanan ve her şeyi kader olarak algılayanlardan da pek haz etmem. Şebnem Ferah’ın şarkısında dediği gibi ‘’Sil Baştan’’larım olmuştur hayatta. Dibe çöküp çıkışlarım da. Her seferinde de daha da güçlenerek. Güçlenirken de daha da anlayarak birçok şeyi, yumuşayarak, hoş görerek, severek her şeyi ve herkesi. Taşlaşmadan, katılaşmadan hayata tutunmak önemli, ruhunu kaybetmeden.

Bu haftaki konuğum tam da yukarda yazdıklarıma örnek olacak biri. Hayata şanslı başlayanlardan. Ama bir şekilde hayatı altüst olmuş biri. Hastalık, kayıplar, ekonomik sıkıntılar yaşamış. Pes etmemiş ama. Hastalığını bahane etmemiş yoluna devam ederken. Hem de en acılı zamanlarında dahi insanları eğlendirmeyi seçmiş, kendi de eğlenerek. “Sahnede ölmek isterim” diyecek kadar da severek yapıyor işini.

Kadın ruhu taşıyan bir erkek. En az bir kadın kadar temiz, titiz, duygusal ve sevecen. Bir erkek kadar da cesur  ve mert. İlginç bir yaşam öyküsü ve mücadelesi var. Pes etmemiş, sıfırdan başlamışlardan o da ve herşeye rağmen hayata tutunmayı başaranlardan.  Ben onu tanıdığıma sevindim. Buyurun siz de tanıyın AHMET KONDOZ’u. Ya da sahne  adı DİLRUBA SULTAN’ı…








Öğretmenlikten "malulen" emekli "3 ay ile 3 yıl arasında ömrün kaldı dediler"

---------------
Yedi yıl öğretmen olarak görev yaptıktan sonra sağlık problemlerim oldu. Polikistik Böbrek tanısı kondu bana ve malülen emekli oldum. 3 ayla – 3 yıl arasında bir ömrümün  kaldığı söylenmişti. Her iki böbreğim de fonksiyon yapmıyordu. Ölüm korkusu nedeniyle ailemden kalan herşeyi abimin üzerine yaptım. Daha sonraları ise gelen geçmiş olsun ziyaretlerinden bunalarak Antalya’ya gittim. Ama ölmedim, kaç yıldır da yaşıyorum.

---------------



Dilruba Sultan kimdir?

Dilruba Sultan olarak anlatacak olursam kendimi son derece espiritüel, insanlara pozitif bakan, eğlenceyi seven, kolay kolay kafasına sorun takmayan, insanlarla ilişkileri son derece iyi olan, çok güler yüzlü ama erken sinirlenen tuhaf bir karakterdir. Çok ani kızan, ani parlamalarım vardır ama genellikle tespit ettiğim kızgınlıklarımın tamamında haklıyım. Aslan burcuyum ve aslan burcunun bütün özelliklerini taşıyorum.


Gerçek adınız Dilruba değil sanırım. Gerçek adınız nedir?

Gerçek adım Ahmet Kondoz’dur.  Ben sahne dışındaki hayatımda Ahmet Kondoz'um ve ismimi değişmeyi hiç düşünmedim.  Sahnede Dilruba Sultan, sahne dışında Ahmet Kondoz'um. Sahne ile normal yaşantımın sınırlarını çizebilen biriyim. Asla ikisi birbirine karışmıyor. Benim günlük hayatımda çevremdeki insanlarla, komşularım, dostluklarımda hep Ahmet’im.  Sahnedeki kişiliğimi yansıtan cinsiyete bürünmeyi hiç düşünmedim. Ben Ahmet Kondoz olarak dünyaya geldim, öyle de öleceğim.


Nerelisiniz? Ailenizle ilişkileriniz nasıl?

Lefkoşalı’yım. 1996 yılında annemi 2002 yılında da babamı kaybettim. Abim var onunla da görüşmüyorum. 2001 yılında ilkokul öğretmenliğinden malülen emekli oldum.  Ailemi kaybettikten sonra abimle miras davaları yüzünden kavga ettik ve şu an görüşmüyoruz. Ailem oldukça varlıklıydı ve bize de yüklü bir miktar para ve mal kaldı. Bu dönemde benim çok ciddi sağlık problemlerim oldu ve ben de tüm mal varlığımızı abimin üzerine yaptım. Daha sonra ise kendimi sokakta buldum.


İlkokul öğretmenliğinden sonra sahne şovlarına geçişiniz nasıl oldu?

Çok küçük yaşlardan beri şarkı söylemek benim çok sevdiğim bişeydi. Ve ilkokulda korolarda görev alırdım hep, daha sonraları devlet orkestrasında koroda görev aldım. Oradaki hocamız benim konservatuvara gitmem konusunda çok teşfik ettiyse de ailem pek sıcak bakmadılar. Daha sonra Liseden mezun olup Öğretmen Akademisini kazanıp ilkokul öğretmeni oldum. Yedi yıl öğretmen olarak görev yaptıktan sonra sağlık problemlerim oldu. Polikistik Böbrek tanısı kondu bana ve malülen emekli oldum. 3 ayla – 3 yıl arasında bir ömrümün  kaldığı söylenmişti. Her iki böbreğim de fonksiyon yapmıyordu. Ölüm korkusu nedeniyle ailemden kalan herşeyi abimin üzerine yaptım. Daha sonraları ise gelen geçmiş olsun ziyaretlerinden bunalarak Antalya’ya gittim. Ama ölmedim, kaç yıldır da yaşıyorum.


Tedavi oluyor musunuz? Diyaliz tedavisi?

Uzun süre hastanede diyalize gittim. Ama hastane ortamı moralimi daha da bozduğundan Periton  diyalizi yapmaya başladım. Bu tedaviyi kendim evimde yapabiliyorum. Tabii aldığım emeklilik maaşı yetmemeye başladı. Edebiyatım çok güçlü olduğundan hikayeler yazardım. Parodiler falan. Bir arkadaşla sahneye çıkıp bu parodileri oynamaya başladık. İki haftadan sonra arkadaşım ayrıldı ama ben devam ettim. Restoranlarda kadın matinelerinde akşamları solistlerden önce çıkıp yaptığım espiriler ve parodilerle konukları eğlendirmeye başladım. Kadın kılığına girip konuklara espiriler yapıyorum, hem onları eğlendiriyorum hem de kendim eğleniyorum.


Sahnede şarkı da söylüyor musunuz?

Evet söylüyorum. Nostaljik pop, nostaljik parçalar söylüyorum. Ama benim esas amacım insanları güldürüp eğlendirmek.


Sizin benzeriniz var mı? Yani sizin gibi insanları eğlendiren kadın kılığına girip show yapan başkaları?

Hayır yok. Kıbrıs’ta yok. Ne benzerim ne de benim gibi parodilerini kendi yazan ya da doğaçlama espiriler üretebilen biri yok. Bu hakkaten zor bir iştir. Bazen yazdığınız parodilerin hiçbirini uygulayamazsınız. Tamamen seyirciye göre değişiyor gecenin akışı. Bazen bir nişan, bazen bir kutlama, bazen doğum günü olabiliyor. Tüm gece espiriler o yönde gidebiliyor tamamen doğaçlama.


İlk başlarda tarzınızı kanıtlayana kadar zorluk yaşadınız mı?

Aslında zorluk yaşadım dersem yalan olur. Ben show yapıyorum. Showumun gerektirdiği gibi de giyinip çıkıyorum. Daha sonra sahne biter, ben Dilrubalığı sahnede bırakır inerim. Herkes de bunu böyle bilir. İlişkilerim ölçülü ve saygı çerçevesindedir.


Ahmet Kondoz çok dertli acıları olan biri. Oysa  Dilruba Sultan tam zıttı neşeli, eğlenceli… Bu zor olmuyor mu sizin için?

Bazen çok zor oluyor, ağrılarım oluyor. Kendimi kötü hissettiğim zamanlar oluyor ama sahneye çıktım mı hastalığımı da dertlerimi de unutuyorum, herşey kafamdan siliniyor. Bazen diyorum ki hiç sahneden inmesem, burda kalsam diye.








Bir çoğundan daha kadın,
bir çoğundan daha erkek !



Bir kadın gibi rol yapmak her erkeğin yapabileceği bişey değil, bir tiyatrocu da olmadığınıza göre... Kendinizi kadın gibi mi erkek gibi mi hissediyorsunuz?

Ben farklı olduğumu ta 3-4 yaşında iken farketmiştim. Ama bu farklılığın nerden kaynaklandığını anlayamamıştım. Şunu söyleyim; Kendimi birçok kadından daha kadın birçok erkekten de daha erkek hissediyorum.


İş bulmak veya sahne alacağınız mekan bulmakta sıkıntı yaşıyor musunuz?

Zorlanmaktan çok mekan seçmekte seçiciyim biraz. İşte huzurlu olmam çok önemlidir. Kafama uymayan bir şey oldu mu değiştiriyorum. Zaten öyle her gece çalışmıyorum, sadece Cuma ve Cumartesi akşamları çalışıyorum.




 



"Kendi evimden de atılabilirim"


Şu an oturduğunuz eviniz kira mı, size mi ait?

Onu hiç sorma. Bu evi sokakta kaldığım zaman aldım. 6 yıl önce. Almadan evvel de teyzemin kızında kaldım 15 gün falan. Ölürsem de evim abime kalmasın diye aldığım evimi teyzemin kızının üzerine yaptım ama ben ödüyorum. Hala daha da ödüyorum. Ama teyzemin kızıyla da aramız açıldı. Her an kendi evimden de atılabilirim.


Yalnız mı yaşıyorsunuz?

Hayır köpeğim var, onunla yaşıyorum.



Bu haber toplam 2877 defa okunmuştur