1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Gaile sordu, Birikim Özgür yanıtladı
Gaile sordu, Birikim Özgür yanıtladı

Gaile sordu, Birikim Özgür yanıtladı

Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminin Kıbrıs'ın kuzeyindeki politikaların oluşturulması ve belirlenmesinde sizce nasıl bir etkisi olacaktır?

A+A-

Birikim Özgür

Sandıktan Fazlası…

Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi Kıbrıs’ın kuzeyinde siyasetin yönünü tayin edecek en kritik dönemeçlerden biri olacak.

Uzun zamandır bilinen bir gerçek var:

Kamu kaynaklarının üleştirilmesine dayalı kurulu düzen artık sürdürülemez.

Siyaset bu düzenin devamını isteyenlerle köklü değişim talep edenler arasındaki rekabet üzerinden ilerliyor.

Bu bağlamda, toplumun beklentileri de belirli siyaset alanlarında yoğunlaşıyor:

Kıbrıs sorunu: Çözüm perspektifinin canlı tutulması.

Dış ilişkiler: Türkiye başta olmak üzere bölge ve dünya ile çatışmadan uzak, sağlıklı ilişkiler kurulması.

Programlı değişim: Belirli bir sistematik içinde reformların hayata geçirilmesi.

Temiz toplum, temiz siyaset anlayışının yerleşmesi.

2004 Annan Planı sonrasında statüko tüm gücüyle bu alanlarda ilerleme sağlanmasını engellemeye çalıştı.

Buna rağmen “böyle gelmiş ama böyle gitmemeli” diyen değişim yanlıları umutla mücadele etti.

Fakat tatmin edici sonuçlar alınamadı.

En büyük sebep liderlik eksikliğiydi.

Aradan yıllar geçti.

2025’teyiz ve önümüzdeki seçim işte bu eksikliğin telafi edilip edilemeyeceğini de gösterecek.

Evet, Cumhurbaşkanlığı bir icra makamı değildir.

Sistemi sürdürmek hükümetlerin görevidir.

Ancak halkın oylarıyla seçilen Cumhurbaşkanının liderlik rolü yadsınamaz.

Bu makamın Ankara’nın söylediklerini tekrarlayan bir “seyirlik koltuk” haline indirgenmesi başımıza gelebilecek en büyük felaketti.

Son beş yılda bunu yaşadık, siyasete inancımızı ve geleceğe dair umutlarımızı kaybettik.

Şimdi kritik soruyla yüzleşiyoruz:

Cumhurbaşkanı Kıbrıslı Türklerin değişim iradesini mi yoksa statükoya mahkûmiyetini mi temsil edecek?

Sorun sadece müzakere masasında değil.

Asıl sorun halka cesurca “Reformlar olmadan bu toplum ayakta kalamaz” diyecek bir liderin olmamasıdır.

Bugün siyasetten soğumanın en büyük nedeni “Ankara ne isterse o olur” algısıdır.

Oysa güçlü bir Cumhurbaşkanı Ankara ile ilişkilerde etkin olabilir ve politikaların şekillenmesinde Kıbrıs Türk halkını belirleyici bir konuma taşıyabilir.

Üstelik Cumhurbaşkanının aktif rol üstlenebileceği çok somut alanlar var:

Ekonomi ile ilgili bakanlarla ve gerekirse uluslararası aktörlerle düzenli görüşmeler yaparak kısa vadeli kriz yönetiminden çıkılmasına ve orta-uzun vadeli planlamanın ortak akılla yürütülmesine öncülük edebilir.

Bir Reform İzleme Masası kurarak Orta Vadeli Programlar ve Türkiye ile imzalanan protokollerde öngörülen reformları takip edebilir, aksaklıkları üç ayda bir Bakanlar Kuruluna raporlayarak süreci yönlendirebilir.

Sivil toplum örgütleriyle düzenli ve gösterişten uzak buluşmalar yaparak reformların sahiplenilmesini sağlayabilir, toplumsal katılımı artırabilir.

Bunlar hayata geçirilirse Cumhurbaşkanlığı makamı statükonun sembolik koltuğu olmaktan çıkar, toplumun değişim iradesini örgütleyen ve yön veren bir liderlik merkezine dönüşür.

Dolayısıyla bu seçim sadece kimin kazanacağı meselesi değildir.

Kıbrıslı Türklerin geleceğe hangi vizyonla bakmak istediğini gösterecek bir dönüm noktasıdır.

Ve en önemlisi, dünyaya verilecek mesajdır:

Çözümsüzlüğün karanlığında mı kalacağız yoksa reformlarla güçlenmiş bir vizyonla mı yol alacağız?

İşte beklenen liderlik budur:

Halkı gerçeğe çağıran, kurumları uyum içinde çalıştıran, sivil toplumu sürece ortak eden ve somut mekanizmalarla reformları yönlendiren bir Cumhurbaşkanı.

Bunu yapacak biri çıkar mı?

Sandık ve elbette seçilecek Cumhurbaşkanının 5 yılda sergileyeceği performans gösterecek…

Bu haber toplam 1499 defa okunmuştur
Gaile 521. Sayısı

Gaile 521. Sayısı