
Eğitim Bütçesi
Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 2013 yılı bütçesi görüşülüyor… Her şeyden önce bütçenin ne demek olduğuna bir bakalım…
Bütçe, gelecekteki belirli bir dönemde gerçekleşmesi öngörülen gelir ve giderlerin karşılıklı
Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 2013 yılı bütçesi görüşülüyor… Her şeyden önce bütçenin ne demek olduğuna bir bakalım…
Bütçe, gelecekteki belirli bir dönemde gerçekleşmesi öngörülen gelir ve giderlerin karşılıklı tahminlerini içeren cetveldir... Bütçe, devletin gelecek bir dönemdeki gelirlerini ve harcamalarını tahmin eden ve yürütme organına harcamaların yapılması, gelirlerin toplanması konusunda yetki ve izin veren bir kanundur… Kısacası bütçe, belirlenen kamu kurumun ekonomik planıdır…
Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı ile ilgili bu planı birlikte anlayama çalışalım… Kuşkusuz bütçe’nin detayları henüz yayımlanmadı, bu detayları da bilmeden, bütçe analizi yapmak pek mümkün değildir. Ancak bir bütçeyi oluşturma yaklaşımı, sözünü ettiğimiz bu planı izleyeceği yolu belli etmektedir… Eee, hangi yoldan gidileceğine karar verilmişse sonuçta nereye varılacağı da bellidir…
Maliye Bakanı’nın açıklamalarına göre 2013 yılı için % 14.15’lik bir oranla en büyük pay Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’na ayrılmış… Bu durum, ilk anda olumlu görülebilir ancak gerçekler öyle mi?
2012 yılı için bu oran %14.33 idi… Yani daha ilk bakışta geçen yıla göre Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içindeki oranı azaldı… Bu %14.33’lük bu oranın sadece binde 6’sı eğitim yatırımlarına ayılmıştı… 2013’de bu oran binde 6’yı görebilecek mi acaba…
Öte yandan okulların ekonomik yapılarının içler açısı durumu ortada… Okul müdürleri, özellikle ekonomik sorunlarının bakanlık tarafından çözülemeyeceği konusunda tam bir öğrenilmiş çaresizlik yaşamaktadırlar. Daha sade bir ifade ile söyleyecek olursak eğitime ayrılan bu bütçeden tek bir kuruş okullara ulaşmamaktadır… Hemen her anne-babanın; dershane, özel ders, kurs, kayıt parası, kıyafet parası, kitap parası gibi ihtiyaçlar için eğitime para harcaması, kamu bütçesinden okullara kaynak gitmemesinin en önemli kanıtı olarak karşımızda durmaktadır…
Evet, bugünlerde Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 2013 yılı bütçesi tartışılıyor. Ancak okullardaki sorunlar diz boyunu aşmış iken, “okula dayalı bütçe” yaklaşımı akla gelmiyor…
Eğitimi, eğitim bilimi çerçevesinde geliştirmek için herhangi bir kaynaktan bahsedilmiyor…
Engellilerin eğitimine, ekonomik güçlük çeken ailelere fırsat eşitliği sağlama adına desteklenmesine etkili kaynak ayrılmasından bahsedilmiyor…
Bir bütün olarak eğitim sisteminin geliştirilmesi için AR-GE çalışmalarına kaynak ayrılmasından bahsedilmiyor…
BİLİYOR MUYDUNUZ?
Bilgi Toplumu Olur Muyuz?
Günlük siyasi çekişmelerden kurtulup, geleceğin nasıl olabileceğini düşünüldüğünde akla gelen ilk sorudur; “ne olacak bu toplumun hali?”. Kuşkusuz, çağdaş bir toplumun olmanın temeli “bilgi toplumu” olmayı başarabilmektir.
Çünkü bilgi toplumu olamazsak; pasif vatandaş olmaktan, hukuksuzluktan, anti-demokratik uygulamalardan, kirli siyasetten ve belki de Lefkoşa’daki çöplerden kurtulamayacağız… “Bu kafayla biraz zor oluruz” dediğinizi duyar gibiyim… Yine de ben yapılması gerekenlere kısaca değineyim;
· Araştırma ve geliştirmeye daha çok zaman ve kaynak ayırmak…
· Daha çok üretmek, daha çok yazı yazmak ve daha çok okumak…
· Daha çok bilinçlenmek, daha çok öğrenmek…
· Daha çok farkına varmak, daha çok aktif olarak katılmak…
· Daha çok duyarlı olmak, evrensel değerlere daha çok sahip çıkmak…
· Daha çok ses vermek ve daha çok tepkide bulunmak…
ANLAYANA - GÜLMECE
Tünel
Mısır hükümeti Kızıldeniz'in altına tüp geçit yaptırmak için ihale açar. İhaleye Türkiye, Amerika, Japonya olmak üzere 3 firma katılır. Firmaları teker teker mülakata çağırırlar ve teknik bilgi isterler.
Japon Firması:
- “Biz iki taraftan da eşzamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve denizin altında tam ortada buluşuruz. Böylelikle tüneliniz çok erken biter. Ama tüneller arasında yaklaşık 1 metre fark olur, 30 metre enindeki tünelde de 1 metrelik bir virajın lafı bile olmaz....” derler.
Amerikan Firması:
- Biz de iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz.
Maksimum 50 cm fark olur.
Türkiye Firması:
- Biz de iki taraftan kazmaya başlarız. Ortada buluştuuuk buluştuuuk, buluşamadık 50 sene sonra iki tüneliniz olur.
Aklınızda Bulunsun
Türkiye Eğitim Sistemi Dönüşümünü Fark Edebilmek
Türkiye, AB adayı bir ülke… Tam üye olabilmek adına sıkıntılar yaşasada AB ile müzake sürecini sürdürüyor… Hiç kuşku yok ki yaşadığı sıkıntıların temelini “Kıbrıs Sorunu” oluşturuyor… Ancak yine de Türkiye, AB’ye üyelik konusunda bazı başlıkları tamamladı… Bunlardan biri de “eğitim ve bilim” başlığı…
Türkiye eğitim sistemi dönünüşümün temelinde biraz da, AB ile varılan bu mutabakat neticesindeki zorunluluklar yatıyor… Bir de bunlara çağın ihityaçları eklenince eğitim sistemini dönüştürme ihtiyacı kaçınılmaz oluyuyor… Elbette kaçınılmaz bu değişim, çok fazla tepki almadan dini unsurların eğitim sistemine entegre etmenin fırsatlarını da iktidar partisine vermekte… Belki de bu nedenle, desteklenmesi gereken bu değişim birçok açıdan eleştiri alıyor…
Peki, ama bu dönüşümün bize yansımaları nasıl olacak? Neredeyse her eğitim-öğretim uygulamasını birebir kopyaladığımız kocaman bir ülkenin eğitim sistemi değişiyor, bizim eğitim sistemimiz de değişecek mi? Hiçbir şey yapmasak bile Türkiye’deki bu değişim bizi nasıl etkileyecek?
4+4+4 modeli, ilkokula başlama yaşının 5 olması, bu kapsamda değişen öğretim programı ve ders kitapları, tüm liselerin Anadolu Lisesi kapsamına alınmasından dolayı doğacak sıkıntıların farkında mıyız? SBS, LGS, YGS gibi merkezi yerleştirme sınavlarının önümüzdeki öğretim yılından itibaren terk edilmesi, dershanelerin kapatılması sürecine girilmesi gibi çok sayıdaki dönüşümün nedenlerini ve doğuracağı sonuçlarını kavrayabildik mi? Bu uygulamaların hangi koşulları yaratacağını fark edebiliyor muyuz?
Elbette ki bu sorulara yanıt verebilmek için Türkiye Eğitim Sistemi’nin dönüşüm yaklaşımını fark etmek gerekiyor… Bu yönde çaba sarf etmek, bu konularla ilgili çalışmak, çıkarımlar yapmak gerekiyor… Peki, bu çabayı ve çalışmayı yapıyor muyuz? Sizce…

















