
“Dışta belki tek temsiliyet…”
Cumhurbaşkanı Eroğlu canlı yayında soruları yanıtladı
Kıbrıs sorununda müzakereleri başlatacak 'ortak açıklama' görüşmelerinde krize neden olan 'egemenlik' tartışmasıyla ilgili Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ilginç bir yorumda bulundu. “Tek egemenliği kabul ettiği” söylenen ve kimi milli çevrelerce eleştirilen Eroğlu “Tabi ki bir devlet egemen olacaktır. Dışta belki tek temsiliyeti olacak. O ayrı konu” dedi.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs sorunu noktasında Türkiye ile farklı düşünmediklerini ifade etti.
Ada TV’de dün yayınlanan Gündeme Bakış-Özel programına konuk olarak gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Eroğlu, “egemenlik” konusunda Türkiye ile Kıbrıs Türk tarafının farklı düşünmediğine dikkat çekti. Programda egemenlik konusuna da değinen Eroğlu, konu ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. Eroğlu konu ile ilgili şunları dile getirdi:
“Eğer ben tekrar Kıbrıs Cumhuriyeti’nin altına gireceksem o zaman yıllardan beri ayrı bir devlet olarak yaşadığımızı reddetmiş oluruz. Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altında 1963’ten 1974’e kadar yaşadıklarımız dikkate alınırsa, yeni bir ortaklık devleti kurulurken bunları da düşünmemiz gerekmektedir. Tabi ki bir devlet egemen olacaktır. Dışta belki tek temsiliyeti olacak. O ayrı konu.”
Kıbrıs Türk tarafının BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’ın hazırladığı ortak açıklama metinin kabul ettiklerine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak Rum tarafının bu kağıdı reddetmesiyle ortak açıklama kağıtları gidip gelmeye başladı. En son biliyorsunuz; 14 Aralık 2013’te Sayın Davutoğlu’nun Kıbrıs’a gelişiyle sunmuş olduğumuz bir açıklama metni, şu an Rumların elinde olan metindir. Tabi Rumların buna da itirazları olmuştur. Biz bu metni hem hazırlarken hem de sunarken, Kıbrıs sorunuyla ilgili birçok ülke temsilcisiyle diyalog içine girip onların da olumlu görüşlerini alarak hazırladık ve Rumların reddedemeyeceği bir ortak açıklama metni olarak değerlendirilmiştir. Ama gördüğünüz gibi müzakerelere başlayamadık. 3-4 gün sonra başka bir kağıtla bize cevap vermeye çalıştılar. O noktada duruyoruz. Şimdi Downer’in BM Güvenlik Konseyi’ne sunmuş olduğu raporu var. Raporun doğrultusunda çıkacak karar var. Aslında bugün bu kararın çıkması gerekirken, erteleme olduğu yönünde bilgiler geldi. Ama belli ki uluslararası camia, özellikle Kıbrıs sorunuyla ilgili ülkelerin beğenisini kazanan önerimizi benimsemiş olmalarına ve Rum’un bunu reddedemeyeceği yönünde görüş belirtmelerine rağmen yeniden arabuluculuk yapma gayreti içerisindeler. Yeni bir kağıt teatisi başlayabilir mi şeklinde. Bunu kendi aramızda değerlendireceğiz. Çünkü bizim istediğimiz, bu ortak açıklamadan ziyade müzakere masasına oturmaktır”
Ortak açıklamanın önemi
Eroğlu, “Ortak açıklamanın önemi ne? Bu ortak açıklama nerden çıktı?” sorusunu şöyle yanıt verdi:
“30 Mayıs gecesi, Ekim ayında başlayacağız şeklinde konuştuk. Anastasiadis Eylül ayında ise ortak açıklama olmadan müzakerelere başlamayacağını söyledi. Ve maalesef Sayın Downer’in de biraz esnek davranmasıyla ortak açıklama önerisini kabul etmiştir. Biz reddetmiş olsaydık müzakereleri reddeden ve engelleyen taraf pozisyonuna düşecektik. Bunun üzerine Downer’e ortak açıklama hazırlamasını söyledik ve hazırladığını da kabul ettik. Rum tarafı bunu reddetti. Ortak açıklama metnine zaten gerek yoktur. Müzakere masasında neyi görüşeceğimiz zaten belli. Nasıl bir çözüme ulaşacağımız BM parametrelerinde belli. Şimdi hedef bu ise masada da 6 başlık varsa yapılması gereken müzakere masasına oturup bunları sonuçlandırıp referanduma gitmektir. Ama maalesef uzlaşma niyetinde olmadıkları için ortak metin üzerinde 4 ay uğraşıp zaman kaybettik. Ortak metin derken, müzakere masasına oturmadan almak istediklerini bu şekilde yansıtmak istiyorlar. Biz de yeteri kadar esnek davrandık ama bütün önerilerimiz reddedildiği için şu an maalesef müzakerelere başlayamadık”.
“Kıbrıs ile ilgili taraflar bu oyunu seyrediyor hatta çanak tutuyor”
“Zaman kazanmaya da çalışıyor. İlk seçildiğinde ekonomik sorunları bahane etti. Biz ona zaman tanıyacağımızı da söyledik. Ama hükümeti kurup çalışmalar başladıktan sonra esas görevin nedir? Kıbrıs sorununa çözüm bulmaktır. Onun için de müzakereleri başlatmaktır. Şubat’ta seçilmişti. Nerdeyse 1 yıl oluyor. Senin ekonomik sorunun 3-5 yılda çözülecek bir sorun gibi görünmüyor. Dolayısıyla Kıbrıs Türk halkını da 3 sene, 5, sene ya da 10 sene müzakere masasına geleceksin beklentisi içine sokma hakkın yok. Ama maalesef bu oyun oynanıyor. Kıbrıs ile ilgili, bu sorunun çözülmesiyle ilgili taraflar da bu oyunu seyrediyor hatta çanak da tutuyorlar.”
“Egemenlik önemlidir”
Kıbrıs’taki üslerinin egemenliği üzerinde duran İngiltere Hükümeti’nin Kıbrıs Rum Yönetimi’ne tek egemenlik konusunda verdiği desteğin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Eroğlu şunları söyledi:
“Bizim self-determinasyon hakkımız olmasa, yani ayrı bir yapımız olmasa, ayrı bir halk olmasak bizi taraf olarak kabul etmeyip kararı alarak bize kabul ettireceklerdi. Demek ki burada iki ayrı egemen halk vardır. İngiliz üsler bölgesi, İngiltere üyeliğe girerken üsler AB’ye girmemiştir. Kıbrıs girerken de girmemiştir. Egemen İngiliz Üs Bölgesi olarak kalmıştır. İngiltere buradaki tapulu malların imarına izin verirken de bir kez daha üslerin egemen olduğunu hem bize kanıtlamaya çalışmıştır, hem de Rum tarafına göstermiştir. Elbette yeni bir ortaklık devleti kuracaksak bu iki egemen halk bu ortaklık devletini kuracaktır. Aksi taktirde bunun adı ortaklık olmaz. 1960’a dönelim şeklinde düşünenler olabilir. Ama bu, bizim varlığımızı reddetmek olur. Biz yeni bir ortaklık devleti arayışı içerindeyiz. Onun için tabi ki egemenlik önemlidir.
“BM parametreleri ve Annan Planı’nda var”
“Rum kesiminin ortak metinde ısrarcı olduğu tek egemenlik konusu mudur? Sorunun özü bu mudur” şeklinde soruyu Eroğlu, Rum tarafının, Kıbrıslı Türklerin egemen olduğunu kabul etmediğini söyleyerek yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, son olarak Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın AB’ye gerçekleştirdiği ziyarette, Kıbrıs’ta iki eşit egemen devlete vurgu yaptığını hatırlatarak, kurucu devlet olgusunun reddedilemeyeceğini çünkü bunun BM parametrelerine girdiğini ve Annan Planı’nda da yer aldığına dikkat çekti.
---------------------------------------
“Dışa tek temsiliyet olacak ama…”
“Sayın Erdoğan ile yaptığım görüşmede de kurucu devletlerin egemenliğinin olmazsa olmaz olduğunu konuşmuştuk” diyen Eroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eğer ben tekrar Kıbrıs Cumhuriyeti’nin altına gireceksem o zaman yıllardan beri ayrı bir devlet olarak yaşadığımızı reddetmiş oluruz. Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altında 1963’tn 1974’e kadar yaşadıklarımız dikkate alınırsa, yeni bir ortaklık devleti kurulurken bunları da düşünmemiz gerekmektedir. Tabi ki bir devlet egemen olacaktır. Dışta belki tek temsiliyeti olacak. O ayrı konu. Ama kurucu devletlerin de tabi ki uluslararası anlaşma yapma hakkı olacak. Bu da kurucu devletlerin de egemen olacağı demektir. Beni sadece ‘federal-unit’ diye göstereceksen ben kendimi 1963’te olduğu gibi tekrar sokakta bulabilirim”
“Türkiye de bizden farklı düşünmüyor”
“Bizim hassasiyetle üzerinde durduğumuz bir konu olduğu için bunu fırsat bildiler ve zamana oynuyorlar. Mesela Türkiye’nin, İngiltere’nin ya da İspanya’nın anayasasında tek egemenlik yazmıyor. Federasyonlarda hiç yazmaz. Uluslararası Anayasa hukukçularımız da böyle bir şey olmadığını bize rapor olarak vermektedirler. Neden bu konuda ısrarcıdırlar anlamış değiliz.
Kıbrıs Türk halkı bir anlaşmadan sonra bu devletten ayrılmak ister o yüzden ısrar ediyor diyorlar. Onun çaresi vardır. Zaten kurulan ve yaşayan bir devletten kimse ayrılmak istemez. İlerde eğer bu devlet doğru dürüst çalışmaz, Rumlar 1960’ta yaptığını yeni kurulacak devlette yaparlarsa, onu da engelleyecek bir formülü elbette bir anlaşma metnine koymak gerekecektir. Onun için egemen sadece Kıbrıs Federal Cumhuriyeti’dir. Bu da iki toplumdan ortaya çıkmaktadır sözlerini bile kabul etmiyorlar. Peki burada bir art niyet var mı yok mu sorusunu sormak bana düşen görevlerden biri değil mi? Bu konuda Türkiye de bizden farklı düşünmüyor”
---------------------------------
Eroğlu’ndan “polis müdürü” yorumu: “Sıra bozulursa disiplin bozulur”
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ADA TV’deki konuşmasında polis konusunda yorum yaptı. Polis’in sivile bağlanmasının düşünüldüğünü ve bu konuda yasa hazırlandığını ifade eden Eroğlu, böyle bir niyet varsa önce bir sistemin kurulması gerektiğini söyledi.
Öncelikle hiyerarşiye önem verilmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Eğer dıştan müdahale istemiyorsan, hiyerarşik düzen devam edecek. Polis’te bir Genel Müdür var. Buna ilaveten birinci ve ikinci yardımcılar var. Bir de ilçe polis komutanlığı var. Burada bilinmesi gereken, Genel Müdür emekli olduğu zaman birinci yardımcı, suçu yoksa, kusuru yoksa otomatik olarak müdür olur. Ardından kimin müdür olmasını istersen onu da birinci yardımcı yaparsın. Sıra bozulursa disiplin bozulur. En disiplinli kuruluşlarımızdan biri polistir diyoruz. Bu disiplini bozarsak güven duygusu azalır. Diyorlar ki Cumhurbaşkanlığını ilgilendirmez. Beni ilgilendirir. Ben Kıbrıs Türk halkının seçtiği cumhurbaşkanıyım. Hiyerarşinin bozulmasıyla ortaya çıkan uyumsuzluklar halkın güvenini ve güvensizliğini sarsacak” dedi.
“Onaylamayacağımı söyledim”
Eroğlu, kendisinin de bu gerekçeyle halk adına hakkı olduğunu düşündüğü için Başbakanla konuyu görüştüğünü anlatan şöyle devam etti:
“Başbakan daha bana fikrini söylemeden, bu hiyerarşik düzeni bozmamamız gerektiğini çünkü günün sonunda sivile yani başbakanlığa bağlamak istiyorsunuz dedim. Başbakan da düşüncesinin başka olduğunu söyledi. Bunun üzerine onaylamayacağımı söyledim. Hükümet Başbakanlığa bağlama düşüncesiyle bir yasa yapmıştır. Siyaset işin içine girer mi diye bir tartışma başlayacaktır tabi.”

















