Ana muhalefet CTP nihayet programını kamuoyu ile paylaşıyor.

‘Nihayet’ dedim, çünkü hazırlık süreci uzadıkça uzadı. Çok uzun zamandır toplum CTP ‘sessizliği’ ve ‘yeterince agresif olmayışı’ nedeniyle eleştiriliyor.

Bunun yanında sorunlara doğru teşhis koyup ‘alternatif çözüm önerileri’ni yeterince ortaya koymamakla da suçlanıyor.

Bu eleştiriler ve hatta suçlamalar CTP yönetiminden beklentileri göstermesi bakımından son derece önemlidir.

Eğer toplum CTP’ye “Artık birşeyler yap” diyorsa, sorunların çözümü konusunda ondan birşey umuyor demektir.

İnsanlar “CTP şu sorunları nasıl çözeceğini açıklasın” diyorsa, CTP’den umudu olduğu için söylüyordur.

Yoksa kimse ‘olmayacak duaya amin’ demez!

**

Kıbrıslı Türkler kelimenin tam anlamıyla ‘dibe vuruş’u yaşıyor.

Bu konuda çok uzun laflar etmeye gerek yok.

Hangi kesimden olursa olsun, kimse bugünkü tablodan mutlu ve memnun değil.

Morallerin bu kadar bozulduğu, değerlerin böylesine ayaklar altına alındığı, hukuk ve ahlak kuralları da dahil olmak üzere her türlü toplumsal normun anlamsızlaştığı ve en fenası da toplumun kendini giderek daha da ‘hiçmiş gibi’ hissettiği başka bir dönem yaşanmadı bu ülkede...

İnsanlar “Savaş halinde bile bu kadar mutsuz değildik” diyebiliyorsa, bundan ötesi yoktur zaten!..

**

İşte bu verili koşullarda insanlar bir taraftan ülkeyi bu hale düşürenlere karşı içten içe bir öfke biriktirip ‘hesap sorma’nın yollarını arıyor, bir fırsatını kolluyor, ancak ‘umut ışığı’ yakan olmadığı için bir kenarda sinmeyi ve beklemeyi tercih ediyor.

Siyasi partilerin kemikleşmiş oyları dışında kalan ve her seçimde sonucu belirleyen ‘sessiz çoğunluk’, henüz bir seçim ortamına girilmemiş olmasına rağmen ‘UBP’nin defterini sağlam şekilde dürme’ye eğilimli görünüyor.

Ancak bu eğilim tek başına UBP’nin defterini dürmeye yetmez.

Burada sihirli sözcük ‘umut’tur!

Umut olmayı başarabilen siyasal güç, ilk fırsatta o ‘sessiz kalabalık’ tarafından desteklenmeye namzettir.

Derviş Eroğlu dahil, UBP’den ‘illallah’ çekmiş durumdaki toplumun CTP’ye “Hade ayağa kalk” demesinin nedeni budur.

Topluma “Hade” mesajı veren CTP, kendisi bir ‘hisa’ çekip ayağa kalksa, sorunlara çözüm önerilerini dalga dalga halka yaysa, gündemi takip etmek yerine belirlemeye başlasa ve kadrosuyla, kitlesel eylemiyle, vizyonuyla daha çok görünür, daha fazla tartışılır hale gelebilse o aranan ‘umut’ belki de bulunmuş olacak.

**

CTP 10 Ocak Perşembe günü ‘Vizyon+10’ adını verdiği programını kamuoyuna açıklamaya hazırlanıyor.

İçeriğini henüz bilmiyoruz, ancak ‘önümüzdeki 10 yıllık süreci kapsayacağı’ açıklanan programın topluma heyecan verme ihtimali oldukça yüksektir.

Daha doğrusu, eğer toplum CTP’nin ‘Vizyon+10’unda heyecan duyulacak bir ‘umut ışığı’ görürse, ona sahip çıkmaya meyillidir.

UBP’nin siyasal alternatifinin CTP olduğu açıktır.

İşte bu yüzden Perşembe açıklanacağı duyurulan ‘Vizyon+10’un önemi büyüktür.

CTP yönetimi toplumun önüne ayakları yere basan, heyecan verici ve umutsuzluk ortamını tersyüz edecek bir programla çıkma göreviyle karşı karşıyadır.

Bakalım ‘Vizyon+10’dan neler çıkacak!