1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “ÇÖZMEZSENİZ FIRSAT KAÇACAK”
“ÇÖZMEZSENİZ FIRSAT KAÇACAK”

“ÇÖZMEZSENİZ FIRSAT KAÇACAK”

Britanya’nın Lefkoşa Yüksek Komiseri Matthew Kidd adadan ayrılmadan önce Gazeteci Esra Aygın’a konuştu...

A+A-

Esra AYGIN

İngiliz Yüksek Komiseri Matthew Kidd, Kıbrıs’ta çözüm için halen kıl payı bir şansın bulunduğunu, ancak birkaç ay içerisinde bir anlaşmaya varılmaması durumunda bu şansın kaybedileceğini söyledi.

“Çözümü, geçmişi nasıl düzelteceğine göre değil, nasıl bir geleceği mümkün kılabileceğine göre tanımlamamız gerekiyor,” diyen Kidd, Kıbrıs sularındaki potansiyel hidrokarbon kaynaklarının, çözümün önemini artıran yeni bir faktör olduğunu belirtti. Kidd, çözüm olmaması durumunda Kıbrıs’ın hidrokarbonlarını geliştirmesinin çok zor olacağının altını çizdi.

İlk dış görevi için 1980 yılında adaya gelen, ve emekli olmadan önceki son görevini de Kıbrıs’ta yapan diplomat, çözümsüzlük durumunda şartların hem Kıbrıslı Türkler hem de Kıbrıslı Rumlar için kötüleşeceğini vurgulayarak, “Geçici olan ve daha iyi bir gelecek için bir araç olan statüko ile, alternatifler yitirildikten sonra artık elde kalan tek şey olan statüko arasında siyasi olarak, ekonomik olarak ve hissiyat olarak çok önemli farklar vardır” diye konuştu.

  • Artık adadan ayrılıyor olduğunuza göre belki bana Crans Montana’da gerçekten ne olduğunu anlatabilirsiniz.
  • Kidd: Bu soru bizi geçmişe yönlendiren bir soru, oysa bizim ileriye bakmamız gerekiyor. Çözümü, geçmişi nasıl düzelteceğine göre değil, nasıl bir geleceği mümkün kılabileceğine göre tanımlamamız gerekiyor. Tabii ki çözümün geçmişin hatalarını düzeltmesi, tecrübelerden dersler içermesi önemli ancak geleceğe bakması da gerekiyor. Çözümün getirebileceği avantajlara, yaratabileceği Kıbrıs’a ne kadar çok odaklanırsak, çözümü bu ileriye dönük amaçları destekler şekilde tasarlamamız o kadar kolaylaşacaktır.

İsviçre’de çığır açan ilerlemeler

  • Genel Sekreter’in Crans Montana’da tarihi bir fırsatın kaçırılmış olduğuna dair ifadesine katılıyor musunuz?
  • Kidd: Şüphesiz, Crans Montana’da başarılı bir sonuç tarihi bir kazanım olurdu. Crans Montana, bu tarihi kazanımı elde etmek için bir fırsattı. Ve evet kaçırıldı. Ama bunu tarihi bir fırsat olarak adlandırmaya başlarsanız bu şansın tamamen kaybedildiğini ima etmiş olursunuz. Ve ben bunun tam anlamıyla öyle olduğunu düşünmüyorum. Geçtiğimiz yıl İsviçre’deki üç ayrı seansta yaşanan ilerleme çığır açan bir ilerlemeydi. Orada çok yapıcı, açıkta kalan konuların, özellikle de güvenlik ve garantilerin çözülmesini erişilebilir kılan çığırlar açıldı. Ve orada ortaya çıkan materyal, düşünceler, tartışmalar hala mevcuttur ve kullanılabilir. Bu nedenle her şeyin bittiğini düşünmüyorum. Ancak o materyal ve o tartışmaların yaşandığı siyasi iklim insanların geri gelip faydalanması için sonsuza dek orada durmayacak. Son 9 ayda bile kimilerinin o dönemde yapmaya hazır oldukları bazı değerlendirmelerden geri adım atmaya başladıklarını gördük. Genel iklim kötüleşti. Süreci zorlaştıracak yeni problemler ortaya çıktı.
     
  • Hâlâ şansımız var mı?
  • Kidd: Kıl payı bir şans var. Ancak ne kadar gecikirseniz dış unsurlar, insanların yaptığı açıklamalar güvenin yeniden tesis edilmesini daha da zorlaştıracak. Güven olmadan insanları uzlaşı için hazırlayamazsınız ve yolun sonuna gelirsiniz. Kişisel düşüncem, eğer çok yakın bir gelecekte – birkaç ay içerisinde - çözüme varılmazsa, o zaman gerçekten fırsat kaçmış olacak. Ya bir çözümün olacağı, ya da hepimizin yıllardır çabaladığı şeyin artık hiç gerçekleşmeyeceğinin anlaşılacağı an bu andır.
     
  • BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Crans Montana sonrası sürecin bir çeşit öz-sorgulama ve değerlendirme süreci olması gerektiğini belirtmişti. Birleşik Krallık da bir öz-değerlendirme süreci yaşadı mı?
  • Kidd: Evet, kesinlikle. Mutlak surette!

Crans Montana’da son birkaç günde masaya gelenler daha önce gelmeliydi”

  • Bir kez daha Crans Montana’daki başarısızlığın yaşanmaması için ne yapılabileceğine dair daha net bir fikriniz var mı?
  • Kidd: Crans Montana’da yapmaya çalıştığımız bazı şeyler vardı ve bunları yapmaya çalıştığımız şekilde yapamayacağımız ortaya çıktı. Bu ille de hata değil ama izlenen yolun başarılı bir yol olmadığı ortaya çıktı. Sürecin bir bütün olarak bizim umduğumuz kadar iyi işlediğini söyleyemem. Son birkaç günde gerçekleşen bazı şeyler eğer daha önce gerçekleşmiş olsaydı, eğer bunların daha önce masaya gelmesini sağlamanın yolunu bulsaydık, zamanı daha iyi kullanabilirdik. Bir örnek vererek bu konuyu burada bırakmak istiyorum. Crans Montana’da geçirdiğimiz 10-12 günü çok daha iyi değerlendirilebilirdi. Bir dahaki sefere süreci biraz daha farklı tasarlamak, üzerinde düşünülmesi gereken bir şey. Belki 12 günlük bir blok süre yerine daha kısa iki blok süre daha iyi bir yöntem olabilir.
     
  • Crans Montana itibarı ile her şey masaya geldi ve açıkta kalan konular için elimizde Guterres Çerçevesi var. Bu durum olası yeni bir süreci daha kolay ve akıcı kılar mı?
  • Kidd: Öyle olduğunu düşünüyorum. Genel Sekreter’in çerçevesinin, hem özünde hem de yöntem olarak çok maharetli bir şekilde ve uzmanca hazırlanmış dengeli bir belge olduğu konusunda size katılıyorum. Tüm tarafların da bu belgeye değer veriyor olması ve bu belgeyi kullanmanın yolunu bulmaya istekli olması da cesaret verici. Dolayısıyla evet, eğer sürecin yeniden başlamasını sağlayabilirsek bu çerçeveyi kullanmak çok yararlı olacaktır. Bu belge daha önce elimizde yoktu, ve her ne kadar birbirleri ile bağlantılı olduklarını söylesek de o ana kadar ayrı ayrı ele alınmış olan unsurları bağlantılandırarak bir araya getirdi.

Guterres Çerçevesi’nin nasıl kullanılacağına dair görüş birliği yok

  • Birleşik Krallık’ın tüm taraflarla temas halinde olduğunu varsayıyorum. Tüm taraflar bu belgeye sadık mı?
  • Kidd: Sanırım bulunduğumuz noktada tüm tarafların belgeyi ele alış şekli aynı değil. Değerli olduğu ve denemeye değer bir model olabileceği konusunda genel bir anlayış var. Ama tam olarak nasıl kullanılması gerektiği ile ilgili bir görüş birliği yok.
     
  • Farklı kaynaklardan Türkiye’nin Crans Montana’da yazıya dökmese de garanti hakkından vazgeçmeye hazır olduğunu öğrendik. Sizce Türkiye mevcut konjonktürde aynı noktada mıdır?
  • Kidd: Bilmiyorum, ama yapılabilecek en iyi şeyin Türkiye’yi denemek ve bunu görmek olduğunu düşünüyorum. Denemeden ‘şimdi asla kabul etmezler’ sonucuna varmanın çok yazık olacağını düşünüyorum. Bu her iki tarafın da sık sık hayal kırıklığına uğradıkları için yıllar içerisinde geliştirmiş olduğu bir müzakere alışkanlığı. Karşı tarafın neyi kabul edeceğini bildiklerini sanıyorlar ve hemen ‘böyle bir adımı asla atmazlar’ diyorlar. Denemeden, çabalamadan ve bu adımın atılmasına yardımcı olacak bir karşılık sunmadan... Dolayısıyla Türkiye’nin şimdi buna ne kadar hazır olduğunu test etme fırsatını yaratmalıyız diye düşünüyorum.
     
  • Bölgedeki çatışmalar çözümün aciliyetini artırıyor mu?
  • Kidd: Bu coğrafyadaki gelişmeler, yeniden birleşmiş bir Kıbrıs’ın, yıllardır mümkün olmayan şekilde yapıcı ve ortak bir şekilde hareket eden bir Kıbrıs’ın, mevcut şartlarda zor bir bölgede daha güvenli bir yer olacağını düşünmek için ek bir nedendir. Kıbrıs’taki bölünmüşlük hem güvenliği hem adanın siyasi etkisini azaltan ve bu zor koşullarda Kıbrıs’ın kendi güvenliğini sağlamak için etkin bir rol oynamasını zorlaştıran bir durumdur.

Çözüm olmadan hidrokarbonlardan faydalanmak çok zor

  • Hidrokarbon araştırma faaliyetleri çözümsüzlük durumunda bizi Doğu Akdeniz’de daha büyük bir krize taşır mı?
  • Kidd: Sorunuzun yanıtının ‘hayır’ olmasını umarım. Biz BM Deniz Hukuku Sözleşmesine tarafız. Dolayısıyla Kıbrıs’ın, bu sözleşme uyarınca kendi MEB’inde araştırma yapma hakkını tanıyoruz. Ancak, bu sularda potansiyel hidrokarbon kaynaklarının bulunması daha önce olmayan, ve çözümün önemini vurgulayan yeni bir faktördür.  Hidrokarbonların geliştirilmesi ile çözümün paralel gerçekleştirilmesini umuyoruz çünkü bu herkesin faydasına olur. 
     
  • Çözüm olmaması durumunda Kıbrıs’ın hidrokarbonlarını geliştirmesi mümkün olur mu?
  • Kidd: Sanırım bu çok zor olur. İyi senaryo, bir çözümün olması ve herkes için kazan-kazan durumunun ortaya çıkması. Kötü senaryo, çözümün olmaması ve herhangi bir tarafın hidrokarbonlardan faydalanmasının çok zor bir hale gelmesi.

Hayatın çözümle birlikte nasıl daha iyi olacağına dair eğitim yok...

  • Müzakerelerin yeniden başlaması için en büyük engel ne?
  • Kidd: Kamuoyunda büyük bir kuşkuculuk var. Nihayet bir şey olacağına dair büyük bir umudun yaşandığı ve bunun olamadığı her sefer kuşkular daha da derinleşiyor. Bu da, liderlerin kamuoyuna dair, ne kadar manevra alanına sahip olduklarına ve ne kadar siyasi irade gösterebileceklerine dair algılarına yansıyor. Artı bir çözüm durumunda geleceğin nasıl olacağına dair yeterince net bir vizyon yok.
     
  • Oysa her iki taraf da çözümün neye benzeyeceğini oldukça iyi biliyor.
  • Kidd: Size katılıyorum. Anlaşmanın nasıl olacağı oldukça net. Net olmayan, bu anlaşmanın neler getireceği, birleşik bir Kıbrıs’ın nasıl olacağı, ne gibi fırsatların doğacağı. Bu eksik. Çözümün sağlayacağı olanaklara dair, hayatın çözümle birlikte nasıl daha iyi olacağına dair insanları eğitmek konusunda çok az çaba ortaya kondu.

Her iki taraf için de durum kötüleşecek

  • Çözüm olmaması durumunda Kıbrıslı Türkler ve Rumları nasıl bir gelecek bekler?
  • Kidd: Emin olduğum bir şey var ki her iki taraf için de durum kötüleşecektir. Kıbrıslı Türklerin yaşadığı ikilemler daha şiddetli bir hal alacaktır. Kıbrıslı Rumların ise sahip oldukları varlıklarla ilgili fırsatları değerlendirmeleri zaman içinde daha da zorlaşacaktır. Şu anda yaşadıkları ama çözüm olacağı için tolere ettikleri bazı engeller giderek daha bağlayıcı olacaktır. Geçici olan ve daha iyi bir gelecek için bir araç olan statüko ile, alternatifler yitirildikten sonra artık elde kalan tek şey olan statüko arasında siyasi olarak, ekonomik olarak ve hissiyat olarak çok önemli farklar vardır.

16 Nisan’da ne olacak?

  • Liderler 16 Nisan’da akşam yemeği için bir araya geliyor. Bu yemekten çıkabilecek en iyi sonuç nedir?
  • Kidd: Düşük beklentilerle başlamanın doğru olacağını düşünüyorum. Dokuz aydır ilk kez görüşüyorlar ve muhtemelen içlerine attıkları, birbirlerine söyleyip de rahatlamak istedikleri birçok sinir bozuklukları ve şikayetleri vardır. Bunun yaşanması gerekiyor. Umuyorum ki, bu görüşme sırasında ikisi de birbirlerinden bu müzakere sürecini nihayetine erdirme isteğini ve toplumlarının buna ihtiyacı olduğu gerçeğini duyar. Eğer birbirlerinden bunu duyabilirlerse, o zaman bunu gerçekleştirmenin bir yolunu bulmaya isteklidirler demektir. Bu sürecin daha önceki süreçten biraz daha farklı olması gerekecek ve süreci nasıl tasarlayacaklarını tartışmaları gerekiyor.
     
  • Süreç ne açıdan farklı olmalı?
  • Kidd: Geçen yaz gelmiş olduğumuz nokta, geride kalan konular ve Genel Sekreter’in çerçevesi farklı bir aşamaya girdiğimiz anlamına geliyor. Çoğu iç konuda uzun süren zahmetli detaylı bir süreç sonunda anlaşmalara varıldı. Artık sürecin farklı bir aşamasındayız. Geriye ne kaldığını biliyoruz. Genel Sekreter’in çerçevesi bize geriye spesifik bir grup büyük ve birbiri ile bağlantılı ele alınması gereken konunun kaldığını gösteriyor. Bu da farklı bir süreç gerektiriyor. Bunun nasıl olacağına liderler karar verecek. Müzakere yöntemlerini onlar adına ben  tasarlayamam ama bunun farklı bir yöntem gerektiren bir aşama olduğunu düşünmek makul.

 

yeniduzen-satin-aliniz-261.jpg

Bu haber toplam 3262 defa okunmuştur