1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Bigos Grill ve Ahmet Aksoy
Bigos Grill ve Ahmet Aksoy

Bigos Grill ve Ahmet Aksoy

Lefkoşa Sanayi Bölgesi’nde bir işyeri Bigos Grill… Sahibi ve işletmecisi Ahmet Aksoy… İç Mimar ama gıda sektörüne yönelmiş, böyle bir seçim yapmış.

A+A-

Tayfun Çağra / İş ve Yaşam

Lefkoşa Sanayi Bölgesi’nde bir işyeri Bigos Grill… Sahibi ve işletmecisi Ahmet Aksoy… İç Mimar ama gıda sektörüne yönelmiş, böyle bir seçim yapmış. Organize Sanayi Bölgesi’nde böyle bir işyeri, yani restoran açma işi belki de riskli ama Aksoy, soruma bu durumun avantajlı yanlarını anlatarak yanıt veriyor.

Ekonomik durumun durgunluğuna, kemer sıkma gerekliliğine rağmen Ahmet Aksoy yine de umutlu ve uygun zamanda şubeleşmenin de fırsatlarını arıyor… 4 yaşında ve 3 aylık çocuklarının geleceği konusunda planlama yapmadan önce “Şu anda onlar hamur gibi, onları iyice bir keşfetmek lazım ki doğru şeylere yöneltebilelim” gibi doğru bir yaklaşım içinde…

 ‘İş ve yaşam’ sayfamızda bu hafta Aksoy’un iş ve de sosyal hayatı üzerine sohbet ettik. Okumanız dileğiyle!..

 

Ahmet Aksoy’u tanıyalım önce…

1985 Lefkoşa doğumluyum. Köşklüçiftlik bölgesinde doğdum. Beş yıldır evliyim; 2 çocuğum var, biri 4 yaşında biri da 3 aylık. Erken erken hallettik bu işleri. İç Mimarım ben; bakmayın restoranla ilgiliyiz şu an, sektörün içerisinde 9 senedir varım ama normalde iç mimarım.

 

İç mimarlık biraz yansıdı galiba buralara, kendi tasarımlarınız herhalde!

Evet, evet kendi tasarımlarım, iç mimarlık da yapmaktaydım 2 sene öncesine kadar ama iki iş birden gitmeyince, yani hem restoran, hem iç mimarlık beraber yürümüyor… Biri gece işi, diğeri mobilya, atölye ikisi bir arada gitmeyince birinden birini tercih etmek zorunda kaldık.

Meslek mi, gıda mı!

 

Bundan önce mobilya mı vardı?

Halen daha var şimdi. Bilirsiniz, Aksoy Oyuncak Mağazası var, onların ikinci çocuğuyum ben.  Bir abim var, bir de küçük kız kardeşim var. Normalde orada aile şirketimizin bünyesinde bulunan bir de mobilya atölyemiz var; Hatta şu anda yan tarafımızdadır.  Ben onunla da ilgilenirdim, geniş çaplı çalışırdık ama bir de böyle gönlümüzde yatan yeme içme sektörü vardı çocukluğumuzdan gelen, buna da adım atınca böyle oldu. Bu arada biliyorsunuz 4 – 5 yıldır da bir ekonomik kriz da var KKTC’de; etkilenince bizler de birinden birini tercih etmek zorunda kaldım. İş saatleri de çok uymaz zaten, biri daha geceleri, biri daha sabahları. Bizim mağazamızda,  sadece çocuk yatakları veya daha küçük çaplı işlerle ilgili çalışıyor atölye. Mağaza ilgilenir onunla. Bense full time buraya odaklıyım.

 

Daha önce başka bir yerde değil miydi Bigos Grill?

Daha önce Girne’deydim ben.  2011’den beri açıktır bizim markamız. İlk önce Girne’yi tercih ettik ama orada da lokasyonla ilgili doğru yere yatırım yapamadık, tecrübesizliğimizden dolayı. Park yeri sorunu falan vardı. Son işte 3 yıl önce da orayı ben boş bir şekilde birine devrettikten sonra buraya konuşlandım;  taşındık diyelim.

 

bigos.jpg

“Sanayi daha avantajlı”

Peki neden Sanayi Bölgesi, buranın konumu da biraz farklı…

Organize Sanayi Bölgesi, sağda soldaki, yani bu cadde üzerindeki dükkânlara göre kiraları daha cüzi. Benim buraya gelmemin en büyük sebebi, paket odaklı çalışmak ve de belki de donmuş gıdaya; yaptığımız ürünleri işte böyle paketleyerek veyahut da böyle delivery yapmak istedik, çünkü Sanayi Bölgesi’nden Lefkoşa’ya paket servisi de kolay. Motor açısından falan. Bir de düşük kiraların avantaj olacağını düşünerek buraya geldik aslında ama markamıza olan talebi gördükten sonra daha çok böyle restoran işine girdik. Kafamızdaki aslında,  yani sanayiye gelelimin sebebi tam olarak restoran gibi çalışmak değildi, ama günün sonunda talep olunca böyle oldu.

 

Delivery düşünülmüştü yani…

Aynen; ileride belki böyle donmuşa; ürünlerimizi paketleyip marketlere satar mıyız gibi, sanayiye bir başlangıç noktası oldu ama ondan sonra birazcık şekil değiştirdik, talebe uyduk diyelim, ayak uydurduk diyelim. Ondan sonra yavaş yavaş böyle bir konsept oldu, arada paket falan da yaparık ama Allahtan da Sanayide açmışım yeri. Şimdi artık Lefkoşa’nın daha merkezi bir yerinde kalıyor Sanayi… Yani eskiden, devletimiz işte 30 sene önce 40 sene önce burayı planlarken, şehre uzak bir nokta diye planladılar ama şu anda Lefkoşa’nın merkezi haline geliyor, çok yaklaştı hatta, dolayısı ile dezavantaj değil avantajdır Sanayi’de olmamız.

 

Memnunsunuz yani Sanayide olmaktan.

Evet memnunuz, çok şükür. Bu zamanda zaten para kazanmak değil de ayaklarımızın üzerinde durmak bizim için yeterlidir. Çok büyük bir beklentimiz yok yani şu anki piyasadan.

“Kemerler sıkılmalı”

 

Peki iş dünyası ile ilgili genel bir düşüncenizi almak istersek, sizin sektörle ilgili veya genelde…

Gerileme var yani, özel sektörde genelde kiminle sohbet etsek herkes, her geçen yılı arar olmaya başladığını söylüyor. Nereye gideceğini tam olarak da çözemiyorum çünkü eskide tam olarak böyle bir vizyonumuz oldu ama çok şaşırdık artık; çok beklemediğimiz darbeler yedik ekonomik olarak diye daha iyiye mi gideriz emin değilim. Şu an tek yapmamız gereken önce kemerlerimizi sıkıp, kendi ayaklarımızın üzerinde durmak lazım ki bu süreci atlatabilelim en düşük zararlarla.

 

Ama uzun süredir bu iş dünyası aslında kemerleri sıkmakla meşgul değil midir zaten… Kemerler aslında çoktan sıkılıdır gibi görüyorum ben.

İşte ben bir 20 yıldır ticaretle uğraşırım, üniversite yıllarını da katarsak; Başladım başlayalı her gün pasta dilimini biz tırnaklarımızla kovalamaya çalışırken, o bir taraftan kaçmaya çalışıyor ama ne çıkarırsak, şikâyetçi de olmamak lazım.

Doğru odaklanmak

Yani insanların alım gücü mü düşer, yoksa her yerde olduğu gibi ekonomide de bir plansızlık mı var?

Alım gücü gerçek anlamda düştü. Şu an böyle kabaca örnek vermek gerekirse ne bileyim Almanya gibi bir ülkede, ortalama 3,000 euro bazlı (miktarları tam bilmiyorum, kabaca söylüyorum) bir adam normal asgari ücret alırken, örnek veriyorum işte Mc Donalds gibi bir markadan gidip 3 Euro’dan 1000 adet porsiyon satın alabiliyor, bizim Kıbrıs’ta 3,000 TL’nin karşılığında öyle bir mekânda 30 TL’ye alıyorsun; yani 100 adet alabiliyorsun. Günün sonunda bu çok ciddi bir fakirlik ve darlıktır. Her gün da bu artar. Yani ne olacağını da bilmiyorum, çözüm nasıl olacak onu da bilemiyoruz ama doğru odaklandığımızdan çok da emin değilim halk olarak.

 

Yani Asgari ücretin artması gerekir gibi bir düşünceniz var anladığım kadarıyla...

Kesinlikle.

 

Asgari ücretin artması sizi olumlu veya olumsuz nasıl etkiler bir iş sahibi olarak…

Herkesi pozitif etkileyeceğine inanırım. Günün sonunda piyasada dönecek olan bir para olacak.

Daha geniş bakabilmek

 

Ama sizin de giderleriniz artacak mesela...

10 tane personel giderimin artmasının yanında, o kadar halka, kişiye yararı olacaksa, kısıtlı düşünmemek lazım bence.  İlle ki giderim artacaktır ama sonuç olarak sürümünüz de artacağı için onu bir şekilde cover edersiniz diye düşünüyorum.  O büyük bir olay değil.

 

Daha geniş düşünmek lazım diyorsunuz.

Tabii ki. 3-5 kişiye fazladan 500 TL verilecek diye düşünerek değil da  topluca piyasaya genel olarak iyi bir para düşeceğini düşünmek;  çünkü, eskiden daha çok öğrenci odaklı bir hayat yaşardı insanlar, işte ben Mağusa’da okurdum; öğrenciye odaklı bir halktık, işte kiralar için binalar yaptık, apartman daireleri satın aldık falan; onların da çok ciddi anlamda azalmaları var yıl içerisinde.

 

Evet, peki, biraz da sosyal yaşama girelim. İşin dışında, meselâ iç mimarlıkla ilgili, az önce söylediniz ama artık vakit ayıramam dediniz. Hiç mi vakit ayıramıyorsunuz iç mimarlığa veya hobi olarak sürdürme imkânınız yok mu?

İç mimarlık yapamam ama elimden geldiği kadar spor yapmaya çalışırız hobi olarak adlandırırsak. En azından günde birkaç saat spora vakit ayırıyorum.

 

Ne gibi spor, salon mu?

Daha çok salon tarzı sporlara zaman ayırıyorum, ama iç mimarlığa falan vakit ayırma gibi bir lüksüm yok zaten. Çünkü her gün evimize gece 10.00’dan, 11.00’den önce girdiğimiz yok. O yüzden fazla seçme şansımız yok. Maalesef bu gıda sektöründe böyle. Eğer ki gıda sektöründe iseniz, insanların fazla hobi seçme şansları yok.

Yoğun çalışma saatleri…

 

Neden; gıda sektörünün nedir farkı?

Ortalama günde 13 saat çalışırız biz, haftanın altı günü…

 

Uzun saatler çalışmak zorunda olduğunuz için.

Tabii ki, haftanın altı günü. Bizim bir tek Pazar günümüz var. En azından ben bir tek kendi çalışma saatlerimi söylüyorum. Haftanın altı günü 12 saatten, ortalama 72 saat minimum çalışıyoruz. O yüzden pek de öyle sosyalleşmeye zamanımız yok.

 

Tatil yaptığı gün var mı Bigos’un?

Pazar günü çalışmıyoruz.

 

Peki Pazar günü çalışmıyorsunuz. Ne yaparsınız o gün?

Genelde ailemle vakit geçiririm. Zaten çocuklarla böyle doya doya vakit geçirme şansım bir tek Pazar gün olduğu için genelde ailemle vakit geçirmeye çalışırım. Çok aşırı bir şey sokmamaya çalışırım araya, çok aşırı plan yapmamaya çalışırım; işte çocuklarla zaman geçirmeye odaklanırım. Çünkü büyüdüklerini çok yakından takip edemiyoruz ister istemez. Eşime çok iş düşer sağ olsun; çünkü sürekli geç gittiğim için eve; pazarları da çocuklarlayım sürekli.

“Çocukları önce keşfetmek lazım”

 

Peki, aile çocuklar derken, gelecekle ilgili düşünceniz nedir, aile için, çocuklar için veya iş için, nerelere gidebilir, ne planlarsınız?

Şimdi çok küçük olduğundan çocuklarımın şu anda geleceklerini öngörme lüksüm yok. Önce biraz keşfetmek lazım, nereye yatkın olduklarını bir çözebilmek lazım. Çünkü eskiden KKTC’deki aileler bilin işte baba marangozdu, oğlan da hafta sonları veya tatillerde babasının yanındaydı, onun için böyle baba meslekleri ile gittiler. Çok da doğru bir algı olduğunu düşünmüyorum, sonuç olarak biraz da çocuğu keşfetmek lazım. Onu biraz daha ilerleyen yıllar gösterecek ama kesinlikle benim yaptığım işi yapmalarını istemem; öyle bir talebim yoktur.  Özel hayatları ve aile yaşantıları için biraz zordur. Dolayısı ile öyle bir talebim yoktur kesinlikle.

 

Siz ‘bu işi yapmalarını istemem’ diyorsunuz da belki çocuklar büyüdüklerinde bu işi yapmak isteyeceklerdir…

İsterse yapacak, öyle bir şey yok bende; kesinlikle zorlamayız yani.  Örneğin; “Hadi oğlum ben su tesisatçısıyım gel sana iş kurdum da bir gün devralacaksın” gibi bir konuşma yapacak değilim kesinlikle kendine çünkü kesinlikle doğru insana, doğru şeyi entegre ettiğine inanmam o durumda. Sonuçta herkesin ciddi bir potansiyeli var. Şu anda onlar hamur gibi, onları iyice bir keşfetmek lazım ki doğru şeylere yöneltebilelim kendilerini. Geçmiş jenerasyonlarımızın bunu doğru yaptıklarına inanmam yani. Şu anda gazete çıkarmakla ilgilenirsiniz ama örnek vereyim belki de sesinizi keşfedeydi birileri çok daha iyi olurdunuz ama işte imkânlar doğrultusunda… Örneğin bir rehber öğretmenimiz vardı bizim, test doldururdu bize. Matematiğe yatkınsın derdi, bu tip bir şeyler yapabilin derdi falan…

İşimle ilgili belki şubeleşmeye gidebilirim, ilerleyen yıllarda bu kemeri sıkmaya devam etmeyip da bir tık açma şansımız olabilir ve biraz gevşedebilme imkânı olursa belki ilerleyen senelerde şubeleşmeye falan gidebiliriz. Zaman gösterecek. Hayallerimiz var ama ne kadarını gerçekleştirebileceğiz bilmem. Onun için çalışıyoruz, bakacağız.

 

Teşekkürler.

Ben teşekkür ederim.

img_7079.jpg

Bu haber toplam 6359 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 450 Sayısı ISSN 2672-7560

Adres Kıbrıs 450 Sayısı ISSN 2672-7560