1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Barolar Birliği: “Yargı hizmetlerinin iyileştirilmesi devletin öncelikleri arasına girebilmiş değil”
Barolar Birliği: “Yargı hizmetlerinin iyileştirilmesi devletin öncelikleri arasına girebilmiş değil”

Barolar Birliği: “Yargı hizmetlerinin iyileştirilmesi devletin öncelikleri arasına girebilmiş değil”

Kıbrıs Türk Barolar Birliği, yargı hizmetlerinin iyileştirilmesinin devletin öncelikleri arasına giremediğini belirtti. 

A+A-

Kıbrıs Türk Barolar Birliği, yargı hizmetlerinin iyileştirilmesinin devletin öncelikleri arasına giremediğini belirtti. 
Birlik Başkanı Hasan Esendağlı, mahkemelere genel bütçeden ayrılan payın yeterli olmadığını, bina, personel, araç gereç, donanımda yetersizlikler olduğunun yıllardır hem Yüksek Mahkeme Başkanları hem de kendileri tarafından her platformda ifade edildiğini kaydederek, kendilerinin söylemekten, toplumun ise dinlemekten sıkıldığı bu sorunların, hükümetler nezdinde ilgi görmediğini söyledi.
Esendağlı, “Ülkede yetki kullanan makamların, sorunları çözmede gösterdiği yetersizliğin vardığı boyutun, Kıbrıs Türk toplumunun KKTC Devleti’ne olan inanç ve bağlılığını tüketme noktasına getirdiği” eleştirisinde bulundu.
Hasan Esendağlı, Türkiye yargısının bu aşamada içinde bulunduğu durumun, kendilerine olması gerekeni değil; olmaması gerekeni gösterdiğini belirterek, “Zaman zaman yargımızın Türkiye yargısı ile uyumlaşması veya benzeşmesi gerektiği yönünde dile getirilen görüşleri veya bu konudaki olası girişimleri kabul etme ihtimalimiz yoktur” dedi.
Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, pazartesi törensiz başlayacak yeni adli yıl nedeniyle açıklama yaptı.
Yüksek Mahkeme’nin 80 bin TL civarındaki adli yıl açılışı bütçe kaleminin, mahkemelerin bilgi işlemle ilgili ihtiyaçları için kullanılmasının, mevcut ekonomik koşullarda daha uygun görüldüğünün ifade edildiğini hatırlatan Esendağlı, bütçede yargıya ayrılan payın kıtlığına dikkat çekti.
Tören düzenlenmese de seslerini duyurmak istediklerini vurgulayan Esendağlı, baronun, bilinen anlamda sadece bir meslek örgütünden ibaret olmadığını, yargıyla ilgili söz söylemenin sadece hakları değil ödevleri de olduğunu kaydetti.
Hasan Esendağlı, ülkede nereden bakılırsa bakılsın, işlerin iyi gitmediğinin açıkça ortada olduğunu, sorunların, ülkenin boyunu aştığını belirterek “Evet, devletin mali imkanlarının sınırlı olduğu bir gerçektir ve bunun farkındayız. Ancak bu devletin, mevcut teşkilatı, kapasitesi ve bütçesi kapsamında Kıbrıslı Türkleri sarmalına almış olan temel/yaşamsal sorunları çözmesinin, en azından bir miktar iyileşme sağlamasının mümkün olmadığına inanmıyoruz” dedi.
Devletin, toplum bireylerinin en temel sorunlarını dahi çözemeyecekse, varlık sebebinin ne olduğunu ne için var olduğunu soran Esendağlı, ciddi muhaceret uygulanmadığını, denetimsizliğin fiili nüfusu sayısal ve niteliksel olarak tespitini imkansız kıldığını kaydetti.


“ARTAN SUÇLARA YARGININ SERT REFLEKSİ DE ÇÖZÜM GETİRMEKTEN UZAK”
“Devletin ülkeye ancak yasal bir statü/amaçla giriş yapılmasını ve bu amaç/statüye uygun olarak ülkede bulunulmasını sağlamak yönünde yıllardır gösterdiği umursamazlık, toplumun can ve mal güvenliğinden ciddi şekilde endişe etmesine; kriminal olayların gün be gün tırmanmasına; sosyal yapının kötü bir şekilde evrilmesine sebep olmakta; Kıbrıs Türk toplumunun huzurunu bozmaktadır” diyen Esendağlı, artan suç olaylarına, yargının cezaları yükselterek verdiği sert refleksin de çözüm getirmekten uzak olduğunu kaydetti.
Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, çünkü suçun altında yatan sebepleri tespit ve tahlil edip suçun gerçekleşmesini önlemek yönünde tedbir alınmadıktan sonra; yargının önüne her gelen suçluya ağır cezalar kesmesi, yeni suçların işlenmesini engellemediğini anlattı.
Vatandaşlık ve göç konusunda, özellikle toplumsal yapıyı ve ülkenin kaynak ve imkanlarını dikkate almaksızın uygulanan politikaların ciddi ve kalıcı birçok soruna yol açtığını kaydeden Esendağlı, sağlık, eğitim, trafik ve altyapının, ülke nüfusu karşısında yetersiz kaldığına işaret etti.


“POLİS GÖREVİNİ LAYIKIYLA YERİNE GETİRMEKTEN HER GEÇEN GÜN UZAKLAŞIYOR”
Hasan Esendağlı, polisin kamu güvenliği açısından hayati fonksiyonunu layıkıyla yerine getirmekten her geçen gün uzaklaştığını savundu; şunları ekledi:
“Nüfus artışıyla uyumsuz bir şekilde polis sayısının gerekenin çok altında kalmasının yanısıra; teşkilattaki yozlaşma, gruplaşma, husumet, terfi, nakil ve görevlendirmelerde yaşanan adaletsizlik, standartsızlık, bunun sonucunda ortaya çıkan verim düşüklüğü gibi sorunlar, polisin şu an kendi sorunlarını bile çözebilecek durumda olmadığı görüntüsünü vermektedir.”


“TRAFİK VE YOL GÜVENLİĞİ DEVLET TARAFINDAN BİR TÜRLÜ SAĞLANAMIYOR” 
Açıklamasında, trafikte yaşanan sorunlar da yer veren Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, “Yıllardır yollarda can veriyor, yaralanıyor, sakat kalıyoruz. Trafik ve yol güvenliği devlet tarafından bir türlü sağlanamıyor. Bir taraftan yapıyor, diğer taraftan bozuyoruz. Bu kadar küçük bir ülkede, yolların, kavşakların, refüjlerin, bariyerlerin aynı standarda sahip olmasını bile sağlayabilmiş değiliz” ifadelerini kullandı. 


“SADECE BUGÜNÜ DEĞİL GELECEĞİ DE KAYBEDİYORUZ”
İmar, çevre, şehircilik ve planlama bakımından ortaya çıkan tabloyu “vahim” diye niteleyen ve telafisi imkansız bir noktada olduğunu belirten Esendağlı, imar planları ve emirname tartışmaları uzayıp giderken olanların ülkeye olduğunu, betonlaşmanın arttığını, sadece bugünün değil geleceğin de kaybedildiğini anlattı.
Esendağlı, çevre ve hava kirliliğinin, önlenemez bir şekilde arttığını, denizlerin kirlendiğini, ormanların azaldığını kaydederek; “Bu devlet gerçekten, çevre temizliğini sağlayacak önlem almaktan; elektrik santralinin bacasına filtre takmaktan; bir yangın helikopteri almaktan aciz midir? Yoksa bu saydıklarımız, öncelikleri arasında değil midir?” diye sordu.
Açıklamasında, kanserdeki korkutucu yaygınlığa ve gıda güvenliğinin önemine işaret eden Esendağlı, “Yukarıda sayılan sorunları çözme konusunda başarılı olamayan bir devletin,  insan, kadın ve çocuk hakkı ihlalleri; sosyal adaletsizlik, toplumsal cinsiyet eşitsizliği; ev içi şiddet; insan ticareti; işçi sağlığı ve güvenliği gibi konularda ciddi bir irade, niyet ve vizyona sahip olmasını beklemek, gerçekçi bir beklenti midir? Bu aşamada üzülerek söylüyoruz ki değildir” dedi.
“Liyakat ilkesini terk eden; kamuya giriş ve yükselmelerde yaşanan adaletsizliklerle küskünler ordusu yaratan; halen teknik daire müdürlükleri dahil olmak üzere üst düzey kamu görevlilerini üçlü kararname ile siyaseten atamakta ısrar eden bir devletin, hangi teşkilat yapısı ve hangi kadro ile bu sorunları çözeceğini” soran Esendağlı, şöyle devam etti:


“TANINMAMIŞLIK BAŞKA MESELE, AİDİYET HİSSETME BAŞKA BİR ŞEY... TÜKETME NOKTASINA GELDİ...”
“Unutulmamalıdır ki KKTC Devleti’nin uluslararası tanınmışlığının bulunmaması başka bir meseledir; toplum bireylerinin kendi devletini bir üst çatı olarak görmesi ve benimsemesi, aidiyet hissetmesi başka bir şeydir. Ve ne yazık ki ülkede yetki kullanan makamların, sorunları çözmede gösterdiği yetersizliğin vardığı boyut, Kıbrıs Türk toplumunun KKTC Devleti’ne olan inanç ve bağlılığını tüketme noktasına getirmiştir. En azından bu durumun dikkat çekmesi, başlı başına bir sorun olarak saptanması ve giderilmesi için çareler aranması şarttır. Aksi takdirde toplumsal barış ve huzur ortamının kalıcı bir şekilde bozulması başta olmak üzere ağır ve telafisi imkansız sonuçlarla yüzleşmemiz kaçınılmaz olacaktır.”


“YARGIYA DUYULAN GÜVENİN TEMELİNDE BAĞIMSIZLIK YATMAKTADIR”
Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, yargıyla ilgili değerlendirmesinde, ülkede her şeye rağmen mevcut Anayasal düzende yargı organının temel niteliği olan bağımsızlığının var olduğunun görülebildiğini söyledi.
Yargı bağımsızlığının hayati değerde olduğunun kavranmasının önemine işaret eden Esendağlı, “Yargıya duyulan güvenin temelinde bağımsızlık yatmaktadır. Koşullar her ne olursa olsun, yargının bağımsızlığının korunması, ülkedeki her bireyin, her kurumun ortak derdi / hedefi olmalıdır” dedi.
Esendağlı, yargı bağımsızlığının sağlanamadığı veya yitirildiği ülkelerde, bizzat yargı eliyle yol açılan hak ihlalleri ve adaletsizliklerin, bu anlamda ders olması, örnek teşkil etmesi gerektiğini kaydederek, bu örnekler içinde Türkiye yargısında yaşanan gelişmelerin çok daha dikkatle izlenmesi gerektiğini ifade etti.


“TÜRKİYE YARGISININ DURUMU, OLMAMASI GEREKENİ GÖSTERİYOR”
Esendağlı, “Türkiye yargısının bu aşamada içinde bulunduğu durum,  bize olması gerekeni değil; olmaması gerekeni göstermektedir. Zaman zaman yargımızın Türkiye yargısı ile uyumlaşması veya benzeşmesi gerektiği yönünde dile getirilen görüşleri veya bu konudaki olası girişimleri kabul etme ihtimalimiz yoktur” diye konuştu.


“BÜTÇEDEN AYRILAN PAY... YARGI HİZMETLERİNİN İYİLEŞTİRİLMESİ DEVLETİN ÖNCELİKLERİ ARASINA GİREBİLMİŞ DEĞİL”
Barolar Birliği Başkanı Esendağlı, genel bütçeden mahkemelere ayrılan payın yetersizliğinin, yıllardır hem Yüksek Mahkeme Başkanları hem de kendileri tarafından her platformda ifade edildiğini belirterek, “Bizlerin söylemekten, toplumun ise dinlemekten sıkılma noktasına geldiği bu sorunlar da az önce değindiğimiz sorunlar yığınının bir parçasını teşkil etmekten öte, hükümetler nezdinde bir ilgi görmemektedir. Demek ki, yargı hizmetlerinin iyileştirilmesi de bu devletin öncelikleri arasına girebilmiş değildir” yorumunda bulundu.
Fiziki koşulların iyileştirilmesi ve yargı bağımsızlığının korunmasının önemli olduğunu ancak yapılması gerekenlerin bununla sınırlı olmadığını ifade eden Esendağlı, yargı organının bu anlamda iyi niyetle yapılan yapıcı eleştirileri dikkate alması, daha da ötesi kendi öz eleştirisini yapıp, yargı hizmetlerinin nitelik ve verimliliğinin artırılmasının önündeki engelleri bertaraf etmek için çaba göstermesi gerektiğini söyledi.
Hasan Esendağlı, bu anlamda Barolar Birliği’nin yaptığı tespit ve önerilerin not edilmesini istedi.


“MAHKEME ÇALIŞANLARI MUTSUZ”
Mahkeme çalışanlarının en yalın ifadeyle mutsuz olduğunu belirten Esendağlı, “Mahkeme, kendi çalışanlarının sorunlarını göz ardı etmemeli, bu mutsuzluğun sebebini saptamalı,  yoğun iş yükü altında ezilen personelin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, adil ve makul bir iş bölümü sağlanması ve diğer sorunlarının çözülmesi için yönetimsel tedbirler almalı ve/veya hükümetten bunu talep etmelidir” dedi.
Adli hizmetlerdeki yoğunlaşmanın, çağın gerekleri gözardı edilmeden, altyapı, teçhizat ve nitelikli personel desteğiyle birlikte davaların dosyalanması ve arşivlenmesinde tamamen dijital/elektronik sisteme geçilmesi için istenç ve irade ortaya konulması önerisi yapan Esendağlı, bunun hizmetlerde işgücü ve zaman tasarrufu sağlayacağına, kağıt israfını ve dosyaların kaybedilmesi/zamanında bulunamaması gibi sorunları kalıcı şekilde çözeceğine dikkat çekti. 
2008 yılında Yüksek Mahkeme tarafından “davaların adil ve süratli bir şekilde sonuçlanması” temel amacıyla Hukuk Muhakemeleri Usül Tüzüğü’ne getirilen ve adına Case Manegement (Dava Yönetimi) denen kuralların beklenen hedefe ulaşmadığını kaydeden Esendağlı, bunun yanlış teşhisle uygulanan bir tedavi olduğunun kabul edilmesi gerektiğini kaydetti.


YARGIÇ TAYİN VE TERFİLERİ
Barolar Birliği Başkanı Esendağlı, yargıçların tayin ve terfileriyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
“Mahkemeler, yargı erkini yargıçlar eliyle kullanmaktadır. İyi bir yargı ancak iyi yargıçlarla mümkündür. Yargıda ‘liyakat’ her şeydir. Avrupa Birliği’nde hemen her ülkede (Kıbrıs Cumhuriyeti hariç) farklı modellerde de olsa yargıç atamalarında yazılı sınav ve/veya objektif kritere dayalı sistemler uygulanmaktadır. Oysa KKTC’de halen, yargıç tayin ve terfileri gizli oyla ve herhangi bir gerekçe içermeksizin yapılmaktadır. Mesleğe giriş ve yükselme objektif ve önceden belirlenmiş kriterlere bağlı değildir.  Göreve atanan, neden atandığını; atanmayan ise neden atanmadığını bilmemektedir. Yüksek Adliye Kurulu tarafından, iyi niyetle ve titizlikle en doğru adayların göreve alındığı düşünülse dahi, bunun izahı yapılamamaktadır. Tüm kamuda uygulanan yazılı/objektif kritere ve gerekçeye dayalı atama sisteminin; mahkemeler için uygun olmadığı ısrarından artık vazgeçilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. K.T. Barolar Birliği olarak geçtiğimiz yıl hazırladığımız yasa değişiklik çalışmasının bu konuda halen bir çalışma zemini olarak kullanılabileceği inancındayız. Bu konuda belirtmiş olduğumuz tüm hususların, yargının bir diğer çok önemli kurumu olan Başsavcılık açısından da aynen geçerli olduğunu ifade etmek isteriz.”
Hasan Esendağlı, yargıç bağımsızlığının önemini de vurguladı ve yargıçlara, görevlerini tam bağımsızlık içerisinde ifa edecek koşulları sağlamanın anayasal bir ödev ve bu ödev herkesten önce Yüksek Mahkeme/Yüksek Adliye Kurulu’na ait olduğunu belirtti.
Yargıç ve mahkeme personeline hizmetiçi eğitim verilmesini öneren Esendağlı, bunun mahkemelerin verimliliğini ve standardını artıracağını kaydetti.
Kıbrıslı Türk avukatlar olarak iyi niyetle katkıda bulunmaya devam edeceklerini belirten Esendağlı, baroların siyaset yapmadığını, herhangi bir siyasi görüşe taraf olmadığını, toplumdan ve hukuktan yana olduğunu belirtti.
“Bizler hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı, insan hakları, toplum huzuru gibi hedefler ve ülkenin tüm sorunları ile ilgili katkı koymak için çaba sarfetmekteyiz. Ne kadar başarılı olduğumuz elbette tartışılabilir ama iyi niyetle uğraştığımızdan kimsenin şüphesi olmasın” diyen Esendağlı, yıkıcı eleştiri yapan ve baroları hedef alanlarla polemiğe girme niyetleri olmadığını, buna ayıracak zamanları da bulunmadığını ekledi.

Bu haber toplam 2879 defa okunmuştur