İlk ‘radar’ boy gösterdiğinde yollarımızda, 2006 senesinin mayıs ayına gelmiştik...

‘Ah’la, ‘vah’la gelmiştik hem de...

O senenin sonuna kadar, 32 ölüm olacaktı yollarda...

Bir sene öncesinde, tam 61 can gitmişti, çoğu, daha otuzlarını görmeden..

“Kesin bu iş de, birileri para yesin diyedir” denen radarlar süratimizi ölçmeye başlarken, son iki senenin faturası 140 ölüm olarak kesilmişti, ateşin ancak düştüğü yeri yaktığı evlerde...

***

İlk sürat radarlarının ardından, ilk cezalar gelmeye başladı...

Polis ‘ceza’ dağıtmaya yetişemiyordu...

Özele devredildi bu iş!..

Ve ‘cezalar’ kesildikçe, isyan yükseldi:

“Bu bir soygun” (!)

Hatta “sendikal” eylemler yaşandı, yağmurlu bir kış günü, elde şemsiyeler, radarların yanında...

***

Hep ‘almaya’ alışmış...

Çok fazlaca ‘hazırcı’...

Ve kursalsızlığa kilitli...

Bedeli ödenmemiş huzuru seven beyinlerimizin ‘radarı’ şaşmıştı bir anda...

Öyle ya ‘statüko’nun ellenmesi, mutlaka keyfimize ‘zarar’dı (!)

Şimdi, 140’lardan 24’lere geriledi, yollardaki can pazarı, anladık değerini...

***

En acısı nedir, biliyor musunuz?

Trafik radarlarını ‘protesto’ için eylemler düzenlendi bu ülkede de...

“Trafik cezaları”nı sildirdiği için hiç kimse kapısına uğramadı, bir BAKANIN...

***

Daha dün ‘TERÖRİST’ dediği çalışan ile el sıkışıyordu, BAŞBAKAN!..

Bir gün öncesinde, polisin YAKA PAÇA içeriye attığı EYLEMCİLER, bu kez BAŞBAKANLIK salonunda gülümsüyordu canlı yayına...

Hep beraber...

Aynı fotoğraf karesinde...

Birbirlerine ‘aşağılık’, ‘yalancı’, ‘terörist’, ‘düzenbaz’, ‘sahtekar’, ‘çek git’  diyen insanlar ‘cilveleşiyordu’ karşılıklı...

Nasıl bir yaşam bu ki, ‘dünüyle bugünü’ arasında ne ilke var, ne tutarlılık; ne hassasiyet ne de ahlak....

***

Meclis’te, vekillerden birisi şu çıkışı yaptı dün: “En büyük ahlaksızlık bu parlamentoda yaşanıyor...”

Keşke o kadar “sınırlı” olsa, “ahlaksızlığın” kol gezdiği alan...

Coğrafyamın kuzey ızdırabındaki  “ahlaksızlığı” okuyacak “radar”lar  icat edilmiş olsaydı, eğer...

Hep patlardı flaşları..

Onca ‘son sürat’e karşı...