1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. 23 Yıl... hem ‘Geçmiş’ hem ‘Şimdi’
23 Yıl... hem ‘Geçmiş’ hem ‘Şimdi’

23 Yıl... hem ‘Geçmiş’ hem ‘Şimdi’

Tarih 20 Ocak 1989’u gösterdiğinde, özelde bizim için genelde ise hem Kıbrıs Türk Sporu, hem de Türk Sporu için büyük bir acı yaşanmıştı. Bilinen kazada yaşamını yitiren futbolculardan biri de Mete Adanır’dı. Aradan 23 yıl geçmiş meğer. Bu ac

A+A-

 

 

Tarih 20 Ocak 1989’u gösterdiğinde, özelde bizim için genelde ise hem Kıbrıs Türk Sporu, hem de Türk Sporu için büyük bir acı yaşanmıştı. Bilinen kazada yaşamını yitiren futbolculardan biri de Mete Adanır’dı.

Aradan 23 yıl geçmiş meğer. Bu acı haberi aldığımızda ben 23 yaşımdaydım. Mete 27... insan ilk duyduğunda aklı almaz, düşünemez, kafasında canlandıramaz, bir uğultunun içerisinde “rüya” gibi gelen bir “an”... kabus gibi aslında...

Bugüne kadar yazı yazdığım basın camiasında Mete’yle, yani “abimle” ilgili “hiç” denecek kadar yazı yazdım. İstemedim yakınlığımdan doğan acımı makale köşeme yansıtayım. Benden, bizden başkalarının yazmasını, yorumlamasını, O’nu hatırlamasını istedim hep. Bugüne kadar da öyle yaptım ve sağolsunlar, başta futbol camiamızın yazarları, gazetecileri olsun, gaztede köşesi olan kişiler Mete’ye yer vermişlerdir. Samsun kulübü yönetimi, taraftarları, Samsun’daki spor yazarları 23 yıldır Mete’yi ve kazada yaşamlarını yitiren diğer sporcularımızı hep andılar, yaşatmak için büyük çaba ve kadirşinaslık göstermişlerdir.  Aydınamayız...

Biz aile olarak kurduğumuz Vakıf’la onu yaşatmaya, tanıtmaya ve örnek alınması için toplum önüne koymaya çalışıyoruz.

Son yıllarda artık anmasında ilk konuşmayı ben yapar oldum.

Hatırladığım kadarıyla kısa bir belgeselini de 1990-91 yılında BRT’de yapmıştım ama...nasıl yapmıştım... ondan sonra bir daha oturup da layıkıyla tam bir belgesel yapamadım Mete Adanır’a.

Kolay olmuyor işte...kardeşliğini, kan bağını bir kenara bırakıp da yabancı bir insan, bir yönetmen gibi davranamıyor, O’nu her yönüyle inceleyip, ele alıp kurgulayamıyorsun işte.

Ama son yıllarda yüreğimde fark ettiğim birşey oldu...Mete; artık abimden öte, bu toplumun bir “değeridir”. Cuma günü yaptığımız anma töreninde de bunu fark ettim.

Konuşurken sanki başka birinden bahsediyormuşum gibi geldi bana.

Bu ülkenin toprağından çıkmış, terini, sevgisi bu yurda akıtmış, bu memleketin sahalarında öncelikle top koşturmuş ve ardından, içinden çıktığı bu toplumun bir dönem Türkiye’de temsilcisi olmuş biri var artık belleğimde, dilimde.

Aslında Mete bize bir şeyi daha hatırlattı: “Değerlerimize sahip çıkmayı”...

Mete’den yola çıkarak nice değerlerimizi bu toprağa verdikten sonra unutur olduğumuzu gördük. Sporumuzda nice değerlerimizi hatırlamaz ve “kadirşinaslık” noktasında ne kadar zaaflarımız olduğunu gördük.

Bu toplum; kendi değerlerini yok sayacak lükse sahip değildir. Hele hele birçok yönde erezyona uğratılmaya çalışılan bu toplumun her değeri özenle korunmalı ve yaşatılmalıdır.

Acımız; “geçmişin” acısıdır.

Duygusaldır, kan bağıdır, özlemdir...

“Şimdi”de ise O’nu anarken, açtığı kapıdan nice gençlerimizin geçmesidir en büyük arzumuz.

Kimileri dese de Mete’yi elinden tutanlar oldu, unutkanlıklarına veriyorum; bir yabancı olarak nasıl dişini tırnağına takarak takımda yer edinmeye çalıştığı günleri. Bir Yugoslav futbolcudan zerre kadar farklı bir muamele görmeden takımda tutunmanın mücadelesini unutmak isteyenler unutabilir, Mete’den sonrasının gelmeyişini de “elinden tutacak insanların olmadığına” da bağlayabilir. Bu bir “kaçıştan” ve “mazeretten” başka birşey değildir.

Gerçek olan şudur ki; futbolu sevmek yeterli değildir. Futbolu; gerektirdiği disiplin içerisinde, hedefini ortaya koyarak ve inanarak yapmaktır  önemli olan. Yoksa bu topraklarda doğmuş, büyümüş, top koşturan nice yetenekli gençlerin olduğuna yürekten inanan biriyim. Yeter ki yaşamınızda “futbolun yerini” gerçek anlamda ortaya koyalım. Bir meslek olarak seçilecekse, gerektirdiği şartları ve zorlukları da bilerek yürümeli insan. Yoksa açılmayacak kapı yoktur aslında, yeter ki inanç olsun.

 

Telefonuma bir mesaj geldi Samsun’dan. Oradaki dostlarımızın, Samsunspor aşıklarının verdikleri mücadeleyle başarılan bir olay. Samsun’da bulunan İLKADIM BELEDİYESİ’nin yaklaşık iki yıl önce yaptıkları kapalı spor tesisi artık “İLKADIM BELEDİYESİ-METE ADANIR KAPALI SPOR SALONU” olarak isimlendirilmiş 20 Ocak 2012 tarihinde. Bunun mutluluğu ve gururu tarif edilemez. Mehmet Yılmaz dostumuz, İlkadım Belediye Başkanı ve Yönetim kurulu ve bu konuda enerjisini ortaya koyan, yazılarıyla, Samsunspor sevdasıyla emek veren herkesi ayakta alkışlamak istiyorum. Mete; artık sadece ailesinin yaşatmaya çalıştığı biri değil, hem Kıbrıs Türk Toplumu’nun hem de Türkiye Sporseverlerinin yaşattıkları bir isimdir. Mete gibi nice değerlerimizi yaşatmak ise boynumuzun borcu olmalıdır.     

 

        

 

 

 

Bu haber toplam 1792 defa okunmuştur