
2013: Seçim yılı… Hazır mıyız?
İrsen Bey’in 14 oy farkla tüm itirazlara rağmen UBP Divan Başkanı tarafından “UBP Genel Başkanı” ilan edilmesiyle başlayan kaos devam ediyor.
Ülkedeki yönetim eksikliğine bir de iktidar partisindeki karışıklığın eklenmesi karmaşık ortam
İrsen Bey’in 14 oy farkla tüm itirazlara rağmen UBP Divan Başkanı tarafından “UBP Genel Başkanı” ilan edilmesiyle başlayan kaos devam ediyor.
Ülkedeki yönetim eksikliğine bir de iktidar partisindeki karışıklığın eklenmesi karmaşık ortamı daha da derinleştiriyor.
Hep birlikte izledik, Ahmet Kaşif, sahneye çıkarak UBP kurultayını “demokrasinin katledildiği yer” olarak ilan etti, ve yargıya başvurdu.
Kurultay bir son olmaktan çıkmış, yeni bir sürecin başlangıcı halini almıştır.
Peki bu sonuçtan sonra ne olacak?
Şimdi ara emri kararından sonra gözler davanın esasına çevrildi.
Yargı sürecinin sonucu bir yana dursun taraflar yavaş yavaş bir birlerine hodri meydan çekmeye başladı.
İrsen Bey’in “ikinci turda kazanırım” açıklamasına Kaşif’ten yanıt gecikmedi, Kaşif “hadi gidelim” diyerek İrsen Bey’in efelenmesini çürüttü.
Hukuk süreci “tamadır” derse ve Küçük’ün genel başkanlığı devam ederse neler yaşayacağız?
Bence bazı gelişmeleri yaşanması olasıdır.
Mesela İrsen Bey’in “büyük UBP” projesi “büyük fiyasko”ya dönüşür.
Ertuğruloğlu (DGP) ve Avcı’yı (ÖRP) UBP’ye katma düşüncesi de bu sonuçtan sonra hayal olur.
Derviş Bey’in partideki, % 50’lik gücü bu birleşmeye asla onay vermeyecektir.
Tabii parti meclisindeki dengeler de bu duruma etki yapacaktır, ancak Eroğlu’nun % 50’lik net gücü bu birleşmede en büyük engel olacaktır.
Benim kişisel görüşüm; Tahsin Bey ve Turgay Bey artık kendi partileri baksınlar, UBP’ye girmelerinin önü bu sonuçla tıkanmıştır.
Şöyle ki, İrsen Bey yola devam etse de Eroğlu’nun gücü yerinde duruyor.
Öte yandan İrsen Bey artık yeni kabinesinde bir denge yaratmak zorundadır.
Sadece kendi yandaşlarıyla bir kabine kurması ve sadece kendi yandaşlarıyla çalışması kendisine güç kaybettirecektir.
Bu kamplaşmadan Eroğlu ekibi daha da güçlenerek çıkacaktır.
Bu nedenle İrsen Bey krize değil, dengeye oynamalıdır.
Ancak İrsen Bey’in şimdiye kadarki açıklamaları aracını krize sürdüğünü gösteriyor.
Eroğlu ve ekibi kurultayın sonucunu gayrı resmi olarak tanımlamış ve daha kurultay akşamından itibaren mücadelenin yeni başladığına ilişkin mesajlar vermiştir.
Belli ki bu kavga daha yeni başladı.
Ve bu kavgada Eroğlu’nun ekibi yenilgiyi kabul etmeyecek, yasal ve siyasal tüm yollarla mücadeleye devam edecek.
Kurultaydan önceki süreçte KADEM’in anketi ve medyadaki hava ve Türkiye yetkililerinden gelen açıklamalarla İrsen Bey’in psikolojin olarak üstün olduğunu sanmıştık.
Ancak kurultay sonucu bizlere gösterdi ki, psikolojik üstünlük İrsen Bey’den yana olsa da, aslında oylar tam ortadan ikiye bölünmüştü.
Medya desteği, Türkiye’den gelen destek açıklamaları, kulis çalışmaları, iktidar olanaklarının hoyratça kullanılması bile İrsen Bey’in fark yaratmasına olanak sağlamadı.
Tüm organize işlere rağmen delegelerin yarısı Eroğlu’nun ekibine oy verdi. Ancak şunu da not etmekte fayda var; Eroğlu’nun ekibi ilk kez kurultaydan kazanan taraf olarak çıkmadı, az farkla da olsa kaybetti.
Eroğlu’nun konuşmasında özellikle dikkat çektiği 2013 yılında yeni gelişmeleri takip edeceğiz.
İrsen Bey ve Derviş Bey’in çatışması bizlere 2013 yılında hükümeti düşüren gelişmeleri yaşatabilir.
Ve bu sürtüşme devam eder, kriz siyasi kilitlenmeye girerse erken seçim kaçınılmaz olacaktır.
Toplumsal muhalefetin bu duruma hazırlıklı olmasında fayda vardır.
Kısaca hükümet bugün-yarın düşmezse, 2013’te kesin düşecek.
Hep birlikte izleyeceğiz.
İrsen Bey’in bu haliyle de yargı kararı ile de fazla devam edemeyeceğini bir tek kendisi dışında herkes anladı.
2013’ün seçim yılı olması çok da sürpriz olmaz.

















