
11 Aralık’ın düşündürdükleri
Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Sertoğlu göreve geldiğinden beri en zor misyonuna olan Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun uluslar arası (FIFA-UEFA) tanıtımına başlıyor. Aslında, buna başlıyor da denemez. Zaten, göreve geldiği iki yıl öncesinde bu
Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Sertoğlu göreve geldiğinden beri en zor misyonuna olan Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun uluslar arası (FIFA-UEFA) tanıtımına başlıyor. Aslında, buna başlıyor da denemez. Zaten, göreve geldiği iki yıl öncesinde bu yönde konuşmaları olmuştu.
Sertoğlu önce, kendi evini düzenledi. Adeta, mali ve idari yönden batmış olan Futbol Federasyonu’nu idari ve mali yönden düzeltirken, Futbol Federasyonu merkez binasını da çağdaş, ziyaret edilebilir duruma getirdi.
Tüm, bu işleri yaparken, sadece içe yönelik uygulamalarında biraz duygusallık, biraz da yakınlık duyduğu kişilere ve kulüplere karşı ayrıcalıklı davranışları ile spor kamuoyunun tepkisini topladı.
Bunlar, küçük bir ülke olmamız nedeniyle, her federasyonda ve her kurumda olabilecek şeylerdir.
Sertoğlu göreve geldiği dönemde, el attığı FIFA-KTFF-KOP ilişkilerinde Okutan döneminde başlayan ve Adal döneminde devam eden temasların sonucunu eğer o zaman kendisi Futbol Federasyonu olsaydı kabul edeceğini deklare etmişti.
Oluşturduğu saygın ve bilgili vizyonu olan yönetim kurulu ve mükemmel idari kadrosu ile bu çağdaş görünümü perçinleyen Sertoğlu bu görevin ardından en zor misyonuna soyunurken, eski FIFA Genel Sekreteri Jerome Champagne’yi de danışman olarak atadı.
FIFA Başkanı Sepp Blatter ile ters düşen ve bu görevinden ayrılmak zorunda kalarak, bir Hukuk Danışmanlık bürosu kuran Jerome Champagne’nin aslında FIFA kulislerinde itibar kaybettiğini düşünmüyorum. Eminim ki, Mösyö Champagne’nin FİFA kulislerinde derdini anlatacağı kişiler vardır.
Kanımca, işte bu temaslarına uzun bir süredir devam eden Mösyö Champagne’nin de telkinleriyle Kıbrıslı Türklerin futboldaki izolasyonunu kaldıracak tek formül olan Kıbrıs Futbol Federasyonu ile temaslara başlama kararı alındı.
Bu temaslardan ilki, bir süre önce Limasol’da Sertoğlu ile Gutsongomis arasındaki yemekle start aldı. Bu yemek iyi gitti ki, her iki Futbol Federasyonu KOP ile KTFF 11 Aralık 2012 tarihinde KOP Merkez binasında resmi görüşme kararı aldı.
Zaten, Okutan ve Adal döneminde Zürih’te yapılan, Kıbrıs Futbol Federasyonu( Güney Kıbrıs) KOP’un
Kabul ettiği ve bizim siyasilerimizin reddettiği konsensüs masadaydı.
Bu reddedilen ve eğer kendisi görevde olsaydı, bir iki ayrıntıyla Futbol Federasyonu Başkanı Sertoğlu’nun kabul ettiği masadaki konsensüsü bir kez daha anımsayalım.
“1.Kıbrıs Türk takımları KOP’un yazılı izni ile istedikleri ülkenin takımları ile maç yapabilecekler.
2.Kıbrıs Türk takımları arasında yeterli kritere sahip olanlar ortak ligde yer alabilecek ve beş yıl süreyle güçlenene kadar liglerden düşmeleri ertelenecek.
3.Kıbrıslı Türk antrenör ve hakemlere FIFA’ya uygun eğitimler verilecek.
4.Bu konsensüs bir anlaşma değildir. Gerçek anlaşma ve statü Kıbrıs sorunu çözüldüğü zaman yapılacaktır.”
Dünya görüşü olarak sağda bulunan, Kıbrıs’ta ayrılığı misyon edinen bir partinin (UBP) aktif bir üyesi olan Hasan Sertoğlu’nun, böylesine Kıbrıs’ta futbolu birleştirici bir misyona soyunması alkışlanacak bir davranıştır.
İşte, 11 Aralık görüşmesini bu perspektif altında düşünmek gerekir. Herhalde, Sertoğlu ve ekibi Mösyö Champagne ile birlikte gerekli workshop’u yapmışlardır.
Bu bağlamda, 11 Aralık 2012 tarihi Kıbrıs Türk futbolu için bir dönüm noktasıdır. KKTC’nin kurulduğu günden beri tam 29 yıl geçmiştir ve bu ilandan hep kaybeden Kıbrıslı Türkler olmuştur. Spor dahil her alanda dünyadan izole edilmenin burukluğunu yaşamışlardır.
Bu nedenle, Sertoğlu eğer Gutsongomis ile iki toplumun futbolunu birleştirme misyonunu başarırlarsa, her ikisi de tarihe geçeceklerdir. Haydi, Sertoğlu bu yola devam et, devam et ki, sonunda Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkleri futbolda birleştirmeyi başaran kişi olarak tarihe geç.
Hentbolda ne değişecek?
Geçtiğimiz Perşembe günü Hentbol Federasyonu’nun genel kurulu yapıldı. Bu görevi yıllardır sürdüren Barış Toprakçı, görevini as başkanı Ozan Beysan’a devretti.
Kuzey Kıbrıs’taki diğer spor federasyonlar gibi, ekonomik açıdan zor durumda olan Hentbol Federasyonu’nda kendi içimizdeki statüyü düzeltmişiz gibi, entegrasyon sevdalılarının da telkinleriyle Mersin tescilli Beşparmak takımı kuruldu.
Hentbolda takım sayısı azalır ve bu dalda sadece üniversiteler faaliyet gösterirken, yüzde doksanı Türkiye uyruklu ve kökenli sporcuların Kuzey Kıbrıs adına liglerde yer alması tuhaf karşılanırken, Hentbol Federasyonu bütçesinde de büyük külfet getirdi.
Bazı spor otoritelerinin iddialarına göre, kendi Milli Eğitim ve Spor Bakanlığından bile ambargo gören Hentbol Federasyonu’nun spordaki sistemsizliğin kurbanı olduğu da belirtiliyor.
İşte, bu ortamda Hentbol Federasyonu başkanlığına seçilen Ozan Beysan neyi değiştirecek ki?
Bugüne kadar tüm Hentbol Federasyonlarında görev alan Ozan Beysan’a başarılar dilerken, Hentbol’un geçmişteki başarılı günlerini aradığını söyleyebilirim.
AEL-Marsilya maçını izlerken
KKTC’nin tek taraflı ilanından sonra tam 29 yıldız spor dahil her alanda dünyadan dışlanan Kıbrıslı Türkler hala daha seyirci olmaktan öteye gidemiyor. Aslında, bu bilinen paradoksu yaşarken, geçtiğimiz Perşembe akşamı, Güney Kıbrıs’tan AEL LİMASOL ile birlikte Türkiye’den Fenerbahçe takımının da yer aldığı UEFA Avrupa Ligi maçlarından AEL-Marsilya maçını Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi televizyonu olan PIK 2 kanalından izledim.
Bir süre önce, Fenerbahçe’nin Güney Kıbrıs’ı ziyaretinde AEL ile oynadığı karşılaşmayı ünlü GSP Stadı’nda dostluk içinde keyifle izlemiştik. Bu maçın rövanşı da büyük dostluk içerisinde Saraçoğlu Stadı’nda yer almıştı.
Tüm aykırı söylemlere rağmen, dostluk içerisinde geçen bu iki karşılaşmanın ardından, AEL LİMASOL gruptaki son maçını Fransa’nın ünlü Marsilya takımı ile oynadı. Fenerbahçe maçı öncesi yoğun yağmurların bile yıkamadığı bu muhteşem statta, muhteşem bir futbol sergileyen AEL LİMASOL rakibini 3-0’lık skorla adeta sürklase etti.
Bu maçı izlerken, bazı arkadaşlar gibi “neden biz orada yokuz “ diye hiç hayıflanmadım. Sonuçta, AEL LİMASOL da bir Kıbrıs takımıydı.
Bu bağlamda, tek çözümün Kıbrıs’ta barış olduğunu düşünürken, 11 Aralık’taki Sertoğlu-Gutsongomis görüşmesine bu perspektif ile bakıyorum.

















