
Vizyon farkı (1)
Ülkeler teknoloji ile paralel hem spor hem de diğer alanlarda ciddi gelişmeler göstermekte.
Kısacası teknolojiye ve bilime ayak uydurmakta gelişmekte, üretmekte ve bu sayede mutlu bir toplum yaratmakta.
Yönetenlerin ve yönetime talip olanların ortak pa
Ülkeler teknoloji ile paralel hem spor hem de diğer alanlarda ciddi gelişmeler göstermekte.
Kısacası teknolojiye ve bilime ayak uydurmakta gelişmekte, üretmekte ve bu sayede mutlu bir toplum yaratmakta.
Yönetenlerin ve yönetime talip olanların ortak paydası “halkın mutluluğu”.
Peki bizde durum ne?
Umutsuzluk ve gelecek kaygısı salgın bir hastalık gibi yayılmakta.
Kendine çalışan bencil bir toplum olma yolunda hızla ilerlemekte. Bu sayede sorunlar her geçen gün artmakta.
Doğal olarak da her alanda olduğu gibi sporda da son derece sıkıntılı günler yaşanmakta.
Federasyonların takım sayısı her geçen gün azalmakta.
Buna bağlı olarak da faaliyetler durma noktasında göstermelik yarışlar yapılmakta.
Yurt dışında olduğum için ülkenin spor gündemini daha çok internetten tutmaya çalışıyorum.
Değerli dostum Kamil Kolcu’nun köşe yazısını hayretler içinde okudum birkaç gün önce.
Atletizm müsabakalarına sadece bir takım katılmış.
Kahrolmamak elde değil. Bu gerçekten atletizmin bittiğinin en büyük kanıtı.
Peki bu günlere nasıl geldik, suçlu veya suçlular kim?
Tüm sporların alt yapısını oluşturan bir branş neden bu kadar az ilgi görmekte?
Tek suçlu federasyon başkanları mı yoksa spordan sorumlu yöneticiler mi?
Daha sağlıklı karar verebilmeniz için birkaç hatırlatma yapmamda fayda olacak.
Mayıs ayında Türkiye Ortaokullar Arası Atletizm Birinciliği Adana’da yapıldı.
Finallerde ülkemizi Şht. Turgut Ortaokulu temsil etti ve büyük bir başarı göstererek Türkiye Şampiyonluğuna ulaştı.
Peki ondan sonra ne oldu.
4 Haziran 2011’de İstanbul’da yapılan Uluslararası Yılmaz Sazak Yaş Gurupları Yarışmalarına Türkiye şampiyonu olan bu takımdan tek bir sporcu dahi götürülmedi.
Hani atletizmde düze çıkmanın tek yolu okullardı. Nerede kaldı “okullara önem vermeliyiz” söylemleri.
Yıllarını atletizme vermiş Orhan Demircan’ın isyanını duyar gibiyim.
Eminim kendisine ve öğrencilerine verilen değer karşısında kahrolmakta.
Bu noktada Atletizm Federasyonu ve Spor Koordinatörlüğü bir açıklama yapmalı. Gerekçelerini sporseverlerle paylaşmalı.
Ama bu kez “para yok gidemedik” bahanesini öne sürmeden.
Avrupa Milletler Kupası 18-19 Haziran 2011 tarihleri arasında bu yıl İzmir’de yapıldı.
Tanınmamışlık sayesinde her halde biz bu tip organizasyonları sadece izlemekle yetineceğiz.
Üstelik para olmadığı için yarışlara sporcu gönderemiyoruz ama sadece izlemek için oraya bir heyet gönderdik.
Düne kadar para yok deyip atletizm kafilelerini Cezmi Or’a, Yılmaz Sazak’a, Finlandiya Junior Games’e ve bu tip birçok organizasyona gönderemeyen devlet Bakanlar Kurulu’ndan karar çıkartıyor ve 7-8 kişilik bir heyeti Avrupa Milletler Kupası’nı izlemek üzere İzmir’e gönderiyor.
Sadece bu olay bile bizi yönetenlerin spora ve sporcuya bakış açısını çok net bir şekilde ortaya koymakta.