1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Tanti’nin hamamının acı tarihi...
Tanti’nin hamamının acı tarihi...

Tanti’nin hamamının acı tarihi...

Arkeolog, araştırmacı Tuncer Bağışkan, Kıbrıs’ta tarihi eserlerin “Wikipedia”sı gibi... O masa başında oturup çalışan birisi değil, sürekli dolaşıyor, sürekli araştırıyor, tarihi eserleri fotoğraflamakla kalmayıp, aynı zamanda bunları ge

A+A-

 

 

Arkeolog, araştırmacı Tuncer Bağışkan, Kıbrıs’ta tarihi eserlerin “Wikipedia”sı gibi... O masa başında oturup çalışan birisi değil, sürekli dolaşıyor, sürekli araştırıyor, tarihi eserleri fotoğraflamakla kalmayıp, aynı zamanda bunları gerek Facebook’taki kendi kişisel sayfasında, gerekse “Gerçek Lefkoşalılar” sayfasında paylaşıyor... “Gerçek Lefkoşalılar” sayfasında daha çok şu anda hayatta olmayan eski Lefkoşalılar’ın tarihçelerini yazıyor, fotoğraflarını buluyor... “Küçük Kaymaklı” grubuyla da bildiklerini severek paylaşıyor...

Böylesi bir değere sahip bir toplum olarak, bu kadar bilgili insanları toplum olarak asla “Kültür Bakanı” koltuğuna oturtmuyoruz, yıllarca emek vermiş olduğu Eski Eserler Dairesi’nin Müdürlüğü’ne de hiçbir zaman layık görülmedi bildiğim kadarıyla. Toplum olarak Kıbrıs tarihinin ayaklı bir “Wikipedia”sı olan, hiç durmadan araştıran ve bunları tümüyle gönüllü ve ücretsiz olarak, halka açık Facebook gibi bir sitede insanlarla paylaşan bir insana “Kültür Elçisi” payesini de layık görmüyoruz toplum olarak. Toplum olarak ancak “siyasi mülahazalarla”, “sakıncalı olmayan”, gerçek düşüncesini açıklamayıp da renksiz ve silik birer yaşam sürdüren, kültürle alakası olmayan insanları onore etme becerisine sahibiz. Toplum olarak bundan utanç duymalıyız...

Aynı şekilde Dr. Haşmet Gürkan da bir zamanlar çok uğraş verdi ama o da hiçbir zaman onore edilmedi... Kendi köşesinde üretti durdu, ürettiklerine ilk sahip çıkan canyoldaşım Zeki Erkut olmuştu – Dr. Haşmet Gürkan, kardeşi Ahmet Muzaffer Gürkan 1962’de öldürüldükten sonra kabuğuna çekilmiş, ürkmüştü... YENİDÜZEN gazetesine ancak takma isimlerle yazı yazıyordu... Canyoldaşım kurmuş olduğu NEHİR Yayınları’ndan “Kıbrıs Tarihinden Sayfalar” başlıklı onun kitabını yayımlamış, ona telif hakkı vermiş, bu kitap bize unutulmuş, unutturulmuş tarihimizin çeşitli yönlerini göstermiş, en çok aranan kitaplar arasına girmişti... Böylece canyoldaşım onu kabuğundan çıkarmayı başarmıştı...

Tuncer Bağışkan’ın Facebook’ta bizlerle paylaştığı Tanti’nin Hamamı’nın öyküsünü bu sayfalara alıyoruz çünkü bu öykü çok ilginç...

 

TANTİ’NİN ÖYKÜSÜ...

 

Kostas Kiriaku Tanti, Aykasiyano bölgesinde (Kafesli Mahallesi) bir hamama ve o bölgede evciklere sahip bir kişiydi. Arkeolog Tuncer Bağışkan, Tanti’nin Hamamı’nı şöyle anlatıyor:

“Tanti’nin hamam Lefkoşa Kafesli Mahallesi’ndeki Atilla Sokak No.42’de bulunan kesme taştan yapılmış bir yapıdır. Planı Klasik Osmanlı hamam özelliği taşımaktadır. 1900’lü yılların başında Çukur Bahçe’ye bir Rum olan Kostas Kiriaku Tanti tarafından Rum ustalara yaptırtılmıştır. Yapılışı ile ilgili söylentinin bir versiyonunu, Büyük Han’ın batısındaki Lefkeliler hanınında helvacılık yapan rahmetlik Çerkez amcadan dinlemiştim. Rivayete göre, 1900’lü yılların başında işlediği bir suçtan dolayı Kostas Kiriaku Tanti kısa süreli hapis cezasına çarptırılmış. Hapishanede, altın çalmaktan mahkum edilen bir Arap ile arkadaş olmuş. Bu Arap uzun süreli hapislik cezasına çarptırıldığından, çaldığı altınları Tanti’nin işletmesi ve hapishaneden çıkınca geliri bölüşmeleri kaydıyla onları Çağlayan çocuk bahçesindeki bir ağacın dibine sakladığınıTanti’ye söylemiş. Hapishaneden çıkan Tanti belirtilen yerde altınları bulmuş. Bunlarla önce hamamı, 1920-1927 yılları arasında (ve hatta 1931 yılına kadar) hamamın çevresindeki şimdiki evleri inşa ettirmiş. Hapisten çıkan Araba da hiçbir şey vermemiş.

Hamamın yapılışına ilişkin anlatılan rivayetlerin diğer bir versiyonu ise şöyle. Kostas Kiriaku Tanti genç yaşta Avustralya’ya gitmiş ve 30 yaşında Kıbrıs’a zengin olarak geri gelmiş. O sıralarda eski Zafer Sineması’ndan güneydeki şimdiki hamama kadar uzanan boş alan “Çukur Bahca” olarak bilinmekteymiş.Tanti ilkin bu bahçenin tamamını satın almış. (Bir rivayete göre hapiste yattığı sırada bir kişi ona, Çukur Bahçe’nin dolap kuyusunda altın saklı olduğunu söylemiş, o da hapishaneden çıkınca söylenen yerde altınları bulmuş.) Tanti, 1900 yılına doğru, Çukur Bahçe’in kuzey ucundaki arazilerini satarak şimdiki hamamın olduğu yere şimdiki hamamı yaptırmış. İlerleyen yıllarda Çukur Bahçe’nin kuzeyindeki arazileri satarak hamamın çevresine evler yapmaya başlamış. Şu anda hamamın kuzeybatı yolunun başındaki evler 1920 tarihini, ayni yolun sonundaki bir ev 1931 tarihini ve hamamın doğu bitişiğindeki yolda bulunan bir ev ise 1927 tarihini taşımaktadır.

Zaman sürecinde Tanti’nin yaptığı evler bir mahalle görünümünü kazandı. Sokağına da Kostas Kiriaku adını almış. Bu evler genellikle Kıbrıslıtürkler’e kiralanmış. Evlerin kiralarını kendisi ve Teodoros adıyla bilinen yapıcı ustası olan oğlu toplamaktaymış. Diğer iki oğlundan biri taksici, diğeri ise Uzunyol’da oyuncakcı dükkanı olan Mavros imiş. 1958 yılında Tanti yine ev kiralarını toplamak için mahalleye gelince, ayrılıkçı TMT mensupları tarafından yakalanmış. Hamamın güney bitişiğindeki bahçede bulunan havuzun yanına konan bir sandalyeye oturtulup bağlanmış. O durumda önce kurşuna dizilmiş, sonra da üzerine benzin dökülüp çatır çatır yakılmış. Feryadının yeri göğü inlettiği evini kiralayan bir Türk kiracısı tarafından halen anımsanmaktadır.

Önceleri hamamda gündüzleri kadınlar, geceleriyse erkekler yıkanırken, Simsar Pembe’nin hamamı çalıştırmaya başladığı 1953 yılında, azalan müşteriler de dikkate alınarak, sadece kadın hamamı olarak çalıştırılmaya başlanmıştır. Bu dönemde hamamda yemeli-içmeli ve çalgılı kına geceleri, gelin hamamı, loğusa hamamı ve sünnet törenleri düzenlenirdi. 1963 yılındaki toplumlararası çatışmalarda soyunmalık kısmının taşlarıyla mertekleri mevzi yapımında kullanıldığından, o tarihten sonra fonksiyonunu tamamen yitirmiştir....”

 

 

 

 

Tuncer Bağışkan çektiği bu fotoğrafla ilgili şunları söylüyor: “Tanti'nin hamamının sıcaklık kısmı... Göbek taşı tamamen tahrip edilmiş... Zemini tamamen yıkıldığından hipokaust kısmı devre dışı kalmış... Hamamın içi zibilhane neredeyse... Tarihi eserlere verilen önem bu kadar işte...”

 

 

 

Bu haber toplam 1502 defa okunmuştur