1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Sade Günce Gözüyaşlı, Utanarak ama Devam
Sade Günce Gözüyaşlı, Utanarak ama Devam

Sade Günce Gözüyaşlı, Utanarak ama Devam

Sade Günce Gözüyaşlı, Utanarak ama Devam

A+A-

 

Münevver Özgür
munevver.ozgur@gmail.com

Sevgili Güncem,
Sana yazmayalı çok zaman oldu. Sana yazmamak kendime yazmamak veya kendimi yazmamak demek. Bir başka deyişle yaşamımı yine donduruyorum demek. Ama işte gel gör ki, bir türlü kendimi toparlayıp yazamadım. Hâlâ şimdi yazarken karmakarışık duygular içerisindeyim. Gaza’yı gördükçe her şey o kadar saçma geliyor ki. Yazmak saçma, yazmamak saçma. Bir şey yapmak saçma, yapmamak saçma... Her şey saçma. Çok ama çok saçma! En çok da o çocuklar! Ah o çocuklar! Çocuklar. Çocuklarımız. Hepsi bizim çocuklarımız... Belki de çocukluklarımız!
Anlam veremiyorum. Olup bitenlere gerçekten de anlam veremiyorum.
Çok kızgınım çok! Ve çok öfkeliyim!
İnsan, insan yavrusuna bunu nasıl yapar? İnsan insana bunu nasıl yapar? Nasıl insan insana böyle kıyar? İster gaz için olsun, ister petrol, ister para, ister milliyetçilik, ister din... Gördüklerimi gördüğümü hatırlamayacağım, duyduklarımı unutacağım derin bir uykuya dalmak istiyorum... Hayır! Kabul etmiyorum! Kabul edemem! Gaza’da olanları kabul edemem! Suriye’de olanları kabul edemem! Gezi’de olanları da kabul edemem... İnsan insan... İnsan!
Kırgın, kızgın ve çok öfkeliyim.
Annemi özlüyorum. Deli gibi annemi özlüyorum. Ne olur gelsin, beni bugünlerden alıp geri götürsün! Küçük Kaymaklı’daki dut ağacına tırmandığım, 1974 savaşını, Rum ve Türk gibi ayrımları bile hatırlamadığım çocuk saflığıma ve bilinçsizliğime geri dönmek istiyorum! CTP’nin iktidara gelmeden önce oy için değil de idealler için mücadele ettiği günlerine dönmek istiyorum. CTP’nin içinde dost gibi görünüp, bile bile yoldaşlarına zarar veren, bunun için elinden geleni ardına koymayan insanların olmadığı günler yeniden olsun istiyorum.
Pembe Abla! Nerdesin? Ne olur söyle, sen de oradaydın! Ben size inanmıştım. Gerçekten de tüm kalbimle inanmıştım! Elime şiirler tutuşturur, meydanlarda söyletirdiniz. Kendim için bir şey istememeyi öğretmiştiniz. Bencil olmamayı. Haksızlığa uğrayanlara yardım etmeyi...
“Benim sizden kendim için
Hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki kağıt gibi yanan çocuk.
 

Çalıyorum kapınızı,
Teyze,amca bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
Şeker de yiyebilsinler.”

Yıl 1976. Ben küçük çocuk, nereden bilebilirdim Nazım Hikmet’i? Bana küçük bir kızken bu şiirleri ezberlettiniz, sonra da büyüdükçe, yaşadıkça tersini gösterdiniz!
Kimdiniz siz? Nasıl bu kötü tohumların dostluk topraklarımızda yeşermesine izin verdiniz?
Gaza’dan önce, Gezi’den önce ilk sizdiniz! Her şeyimdiniz! Annemdiniz! Babamdınız! Ama çaldınız! En çocuk, en saf, en masum inançlarımı çaldınız! Siz eski veya yeni, kim olduğunuzu artık bilmediğim CTP’liler! İnsanlık için, daha güzel günler için, güzellikler için birleşmeyi bilen ailemizi parçaladınız... Emeğe inandığınızı söylediniz, birbirinizin emeğini hiçe sayarak aranızdaki zayıfları ezdiniz. Bilgiye inandığınızı söylediniz, torpille ilerlediniz. Yıllarca sağcıları, UBP’yi, DP’yi yalandan, ayrımcılıktan ve koltuk sevdasından dolayı kötülediniz, sonra da kendiniz bu eleştirdiğiniz insanların ve sistemin kötü bir kopyası olmaktan öteye gidemediniz...
Utanıyorum. Çok ama çok utanıyorum. Ne kadar ağlasam az. Çocuk kalbimde ölen CTP’nin ardından ne kadar ağlasam az. Kime gideyim söyleyin? Sizi kime şikâyet edeyim? Kimin kapısını çalıp, yeniden inanmak için yardım isteyim? Yeniden başlamak için kaç yıl terapi gördüm biliyor musunuz? Kendi öz yaşamımdan kaç kez neredeyse vaz geçtim? Bilmiyorsunuz. Bilemezsiniz. Gezi olaylarında Gezi’cilerden Gezici kesilir, sonra da gider arka sokaklarda (belediye) seçimlerinde birbirinizi kesersiniz. Gaza olayları ile ilgili bilgelik taslar, kendi aranızda dilbirliğine varıp solu birleştiremezsiniz... Seçim mitinglerinde eğitimcilerin Allah’ı gibi nutuklar çeker, kendi becerikli, çalışkan gençlerinizin önünü kesersiniz! Dürüstlükten, mertlikten, şeffaflıktan yola çıkarak felsefeler düzer, sonra da sosyal medyada takma isimlerle birbirinize küfredersiniz... Aydınlara hiç yakışmayacak düzeysizlikte cümleler giyinirsiniz...
Çok ağrıyor. Kalbim gerçekten de çok ağrıyor. Utanıyorum. Size çocukken beslediğim hayranlığı anlatsam satırlara sığmaz. Yazıklar olsun. Ekranlarda Gaza. Ekranlarda Gezi. Ekranlarda öldürülen çocuklar. Ekranlarda öldüren insanlar. Benim kalbimde ise şehit bir inanç var...
Geçen akşam rüyamda yine babamı gördüm. Daha önce yine rüyalarımda onu gördüğüm haldeydi: Üzüntülü ve gözleri yaşlı... Kim derdi, bir sabah olacak, ben uyanacağım ve artık babamın sesi olmayacak. Kim derdi, bir gün gelecek ve ben böylesi bir günceye dert yanacağım... Ve hem yazdıklarımdan hem de inançsızlığımdan utanacağım...

Bu haber toplam 1371 defa okunmuştur
Gaile 280. Sayısı

Gaile 280. Sayısı