1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Akansoy Kathimerini’ye konuştu…
Akansoy Kathimerini’ye konuştu…

Akansoy Kathimerini’ye konuştu…

“Biz karşımızda lider istiyoruz. Cesaretli, kararlı ve ne istediğini bilen. Karşısındakine güven veren. Empati kurabilen. Barış dili kullanan ve barış kültürünün öneminin bilincine varış.”

A+A-

 

“Erdoğan Kıbrıs sorunundaki belirsizliği ortadan kaldırmak için elinden geleni yapacaktır”

 

CTP Mağusa Milletvekili Asım Akansoy, Kıbrıs’ın güneyinde yayınlanan haftalık Kathimerini gazetesi ile söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşide özellikle Kıbrıs müzakere süreci ele alınırken, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığının müzakere sürecine etkileri de konuşuldu. Söyleşide ayrıca CTP’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl bir strateji izleyeceği ve içinde bulunduğu çalkantılı süreçte nasıl bir yol izleyeceği de yer aldı.

İşte söyleşinin tam metni…

1- ''Kıbrıs Müzakereleri derin dondurucuya girdi''. Son dönemlerde adanın iki yakasında da duyulan söylem bu. Bu yoruma katılıyor musunuz? Müzakerelerin gidişatı ile ilgili sizin bakış açınız nedir?


Katılıyorum, Kıbrıs sorunu iki müzakereciye terk edilip istenilen düzeyde yol alınamayacağı biliniyordu. Bu anlamda benim için sürpriz olmadı. Kıbrıs sorunu liderlik gerektiren bir konudur. Her bölgesel, toplumsal sorun liderlik gerektirir. Kıbrıslı Türkler açısından, dört buçuk yıllık bir kayıp yaşıyoruz. Kararlı, cesaretli, güven veren bir liderliğin tarafımızdan gösterilmemiş olması, gerek uluslararası camiada gerekse karşı tarafta olumlu karşılık bulmadı. Buna karşılık gelen Kıbrıslı Rum liderliğinin maksimalist tavırları da işin tuzu biberi oldu.
Meselenin masada olmak değil, müzakerelerden kaçmamak değil, müzakereleri ileri taşımak, risk almak sorun çözmek olduğunu her iki lidere de hatırlatmak gerekiyor.
Bugüne dek büyük kuşku ile izlediğimiz müzakere süreci, ne yazık ki kuşkularımızı haklı çıkararak, sonuç alıcı evreye giremedi, akademik bir çalışma olarak sönümlendi.


2- Kıbrıs Müzakerelerinde iki taraf birbirini suçlamak ile meşgul. İki liderliğin sergilediği bu tavırla müzakerelerin olumlu bir şekilde son bulacağını düşünüyor musunuz?


Talat Hristofiyas döneminde çok ciddi ilerlemeler kaydedilmişti. 33 yakınlaşma kağıdı ve iki ortak açıklama ile gerçekten önemli yol kat edildi. Elbette bahse konu dönemde final vuruşunu yapamamak hepimizi olumsuz etkiledi. Sn Talat’ın ve Sn Hristofiyas’ın kat ettikleri yolu devam etmek ve geriye kalan anlaşmazlıklar üzerinde yoğunlaşarak sonuç almak gerekirdi. Bu konuda şu anki liderler kararlı bir duruş sergileyemedi. Bu bir gerçek. Şu ana kadar ya ideolojilerine ya da popülist söylemlere yenildiler. 33  tane yakınlaşma kağıdının hazırlandığı Talat Hristofiyas döneminden sonraki süreci, yapıcı adımlar olarak değerlendirmek asla mümkün değil. Çünkü elde uzlaşılmış birşey yok. Boş konuşmalar var.
Biz karşımızda lider istiyoruz. Cesaretli, kararlı ve ne istediğini bilen. Karşısındakine güven veren. Empati kurabilen. Barış dili kullanan ve barış kültürünün öneminin bilincine varış. Barışı ancak barışı isteyen, özleyen, barışın getirilerini kavrayan kişiler yapabilir. Mesele budur.

3- Sizce Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni seçim zaferinin Kıbrıs Sorunu'na bir yankısı olur mu? Olursa ne yönde olur? Yeni seçim zaferi gündeme Kıbrıs Sorunu'nun çözümünü mü yoksa meşhur alternatif B planını mı getirir?


Erdoğan kararlı ve cesaretli bir liderdir. İnandığı konularda asla taviz vermeden mücadele etmeyi çok iyi bilir. Rakipleri karşısında yıpratıcıdır. İnandırıcı bir söylemi ve dili vardır. Uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin başlayacağını düşünmek mümkün. Daha etkin bir Türkiye izlemeyi bekliyorum. İç siyasetteki kararlılığı, çözüm merkezli siyaset vizyonu ve pragmatizmi dış politikaya muhakkak yansıyacaktır.
Erdoğan Kıbrıs sorunundaki belirsizliği ortadan kaldırmak için elinden geleni yapacaktır. Çünkü bu belirsizlik Türkiye’ye her açıdan pahalıya mal olmaktadır. Bu konu inanıyorum ki önceliği olacaktır. Ancak belirsizliğin ortadan kaldırılması demek, her zaman Federal Kıbrıs demek olmayabilir. Evet şu anki öncelik, adanın ilgili BM parametreleri çerçevesinde birleştirilmesidir. Ancak bu yol tıkanırsa, yeni yol arayışını mutlaka zorlayacaktır. Ana strateji, uluslararası camia ile birlikte bu belirsizliği ortadan kaldırmak ve adanın geleceğini, ilgili tüm aktörlerle belirlemektir. Bu anlamda birincil tercih yönünde kararlı ve samimi adımlar atılmalıdır. Bu yönde destekleyici olacağını düşünüyorum.

4- Bugünkü şartlar altında Kıbrıs Türk tarafının alternatif bir planı olduğu düşüncesine katılıyor musunuz? Sizce bu alternatif senaryolar Kıbrıslı Türklerin çıkarlarına hizmet eder mi?


Bence Kıbrıs Türk tarafının alternatif bir planı yoktur. Olsa olsa arzular ve hayaller vardır. Bilirsiniz, siyaset arzu ve hayal ile yapılmaz. Kıbrıs siyaseti arzuların peşinde koşan kitlelerin yarattığı tahribattan dolayı çok bedel ödedi, çok acı çekti. Adamız arzu siyaseti yüzünden bölünmüş halde. Artık arzu değil akılla sorun çözme zamanıdır.
Hiçbir duygusal tercihin adaya bir katkısı olmaz bu anlamda.

5- Kıbrıs Solu'nun en büyük partisi yeni bir seçim sürecine çalkantılı bir şekilde giriyor. Partiniz yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl bir strateji izleyecek ve içine sürüklenmiş olduğu buhrandan nasıl çıkacak?


Sıkıntılarımızı aşmaya çalışıyoruz. Bu yönde sağduyunun galip geleceğini düşünmemek elde değil. Biz bir toplumun umuduyuz. Hata yapma lüksümüz olamaz.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda en kısa zamanda kararımızı vereceğiz. Burada önemli olan, bizi barışa taşıyacak ve toplumu peşinden sürükleyecek kişiyi saptamaktır. Bu yönde hata yapmadan davranacak kurumsal kapasitemizin olduğunu düşünüyorum.

Bu haber toplam 2286 defa okunmuştur