1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Bir gün ayağa kalkacağım, umudum hep sürüyor”
“Bir gün ayağa kalkacağım, umudum hep sürüyor”

“Bir gün ayağa kalkacağım, umudum hep sürüyor”

Başıboş bırakılmış bir köpek, motosikletiyle yoldan geçen 21 yaşındaki bir gencin hayatını nasıl kararttı, Ömer Hamidan’ın öyküsü böyle…

A+A-

Didem MENTEŞ

Yıllar önce yaşanan bir sorumsuzluk gencecik bir hayatı en güzel çağında tekerlekli sandalyeye mahkum edebilir mi? “Edebilir” diyor Ömer Hamidan… Bir fabrika yönetimi düşünün ki mesai saatleri içerisinde bekçi köpeğinin tasmasını açık bırakıyor ve o köpek yoldan geçen genç motosiklet sürücüsü Ömer’in üzerine saldırıyor. Yere düşmesiyle omuriliği geri dönüşü olmayan bir zarar görüyor... Ne yazık ki 21 yaşında bir daha ayakları üzerine basamıyor Ömer… Ve tekerlekli sandalye üzerinde zor bir yaşam başlıyor… 15 yıl geçse de bir gün ayağa kalkacağı umudunu hiç tüketmiyor…

“Hep iyileşme hayalim oldu, kalkıp yürüyebileceğimi düşündüm”

Aktif bir yaşamı vardı Ömer’in, spor öğretmenliği okuyordu. Ta ki o karanlık güne kadar… 2001 yılında hayatını yarım bırakacak olan kazayla yüzleşir Ömer Hamidan, Sanayi Bölgesi’nde motosikleti ile giderken, bir bekçi köpeğinin saldırmasıyla felaketi yaşar… müdür yurt dışına kaçar kazadan sonra kimse sorumluluğu almaz üstüne. Ne bir ceza ne bir tazminat… Geriye kalan iki tekerlekli sandalye üzerinde gencecik bir hayat…

“Sanayi Bölgesi’nde Criystal Kola fabrikasının olduğu yerde bekçi köpeği saldırdı. O gün saat 15:00-16:00 sıralarında motosikletle oradan geçiyordum. Bekçi de mesai saatleri içerisinde köpeği açtı gezsin diye, bana saldırınca vurdu ve düştüm. Belim kırıldı… Zorlu bir dönemdi. İnsan aniden yatağa bağımlı olur. Yeni bir hayat başlar ve o hayata nasıl tutunacaksın? 2-3 yıl boyunca hep iyileşme hayali kurdum, kalkıp yürüyebileceğimi düşündüm”

-----

“Böyle yaşamayı kabullenmem
gerekirdi, zamanla kabullendim…”

O dönemler Kuzey Kıbrıs’ta omurilik ameliyatı yoktur. Ömer de ailesiyle birlikte apar topar Türkiye’ye tedaviye gider. Ameliyatlar olur, ilaçlar alır ve 6 ay boyunca hastanelerde geçer günleri. Kazadan önce çok faal olan Ömer için yaşam en başından ve en zoruyla başlar... Artık yürüyemeyeceği ve tekerlekli sandalyeye bağlı yaşam sürmesine 1-2 yıl boyunca adapte olmaya çalışır… Üzülür ama hiç isyan etmez… Yıllar geçse de yürüyebileceği umudunu ise asla kaybetmez… 

“2001 yılında omurilik ameliyatı yapılmazdı. Hastane bir şey yapmazdı ve doğrudan Türkiye’ye sevk ederdi. İstanbul Çapa Hastanesi’nde ameliyat oldum. 6 ay kadar orada kaldım, bir 6 ay daha gidip geldik. O günden bugüne tekerlekli sandalyede hayatıma devam ederim. Ortopedik Özürlüler Derneği Başkanı Mustafa Çelik Türkiye’ye gelip beni gördü, destek oldu. Tecrübeli abilerim böyle yaşamayı öğrenmem gerektiğini söyledi. Yavaş yavaş alıştık ve zamanla kabullendim. Kabul edersen hayat devam eder… Her zaman ümidim oldu. Omurilik iyileşmesi Allahın işi artık, kök hücre falan derler ama 15 yıl geçti bir şey yok”

“Yatağa bağlı kaldığınız için çocuk gibi baştan bakım istersiniz”

Ömer ile birlikte ailesinin de yaşamı baştan aşağı değişir. Üzerlerine titrerler Ömer’in, babası işi bırakmak zorunda bile kalır. Ailesi ve Mustafa Çelik’in desteğiyle yeniden hayata tutunur. Evine bir rampa yaparak hayata yeniden başlar…

“Yatağa bağlı kaldığınız için çocuk gibi baştan bakım ister, yönlendirme istersiniz.  Ülkemizde bir rehabilitasyon merkezi yok. Türkiye’de gördüğümüzle bizde öğrendik. Çok şükür şimdi kendi kendimi idame ettirebiliyorum.  Allahtan o zamanlar biraz Şirinevler’de kaldık da rehabilite olabildik. Yürürken aniden insanın ayaklarını kaybetmesi kolay değil ,bu nedenle rehabilite olman lazım. Güney Kıbrıs’ta rehabilitasyon merkezi var ama bizde yok. Rehabilitasyon merkezinde evde nasıl hareket edeceğini, arabaya tekrar nasıl bineceğini, yatağa nasıl yatman gerektiğini öğretir. Bunlar ufak şeyler”

“Ne ceza ne tazminat aldık”

Omurilik tedavisine kesin çözüm bulunsa dahi Kuzey Kıbrıs’a bunun çok geç geleceğine inanıyor Ömer, sağlık, hukuk gibi sistemlerin bu ülkede hep geriden geldiğini adaletin pek de sağlanmadığına inanıyor.

“Ülke olarak her şeyden geriyiz. Hukuk bile işlemiyor. Bana fabrikanın bekçi köpeği saldırdı ama müdürün köpeği oldu. Adam Türkiye’ye kaçtı. Ne hakkımızı alabildik ne tazminatımız ödendi. Adam elini kolunu sallaya sallaya gitti. Derdini kimseye anlatamazsın. Kendin güçlüysen ayakların üzerinde duracaksın, duramazsan da engelli oldun yat kal, kimse elinden gelip tutmaz.”
-----

“Hükümet edenler yaşamadıktan sonra anlamaz”

Ülkede rehabilitasyon merkezi olmamasına isyan ediyor Ömer… “Ortopedik Özürlüler Derneği var ama dernek olarak ne kadar yeterli? Biri gelirse olur ama devletin imkanlarından yararlanmak daha iyidir. Dünyadaki sistem burada uygulanırsa iyi olur. 14- 15 yıldır bu merkez için mücadele ederiz ama bu memlekette bir şey olmaz. Hükümet edenler yaşamadıktan sonra da anlamaz. Biz her zaman söyleriz. Türkiye Şirinevler’deki rehabilitasyon merkezini gidip görsünler. Burada yapılıp, uygulanması zor değil. Yaşlı insanlar için de bu merkez iyidir. Hastanenin yanında doktorun bakımın ayrı olur. Biz acile gideriz de normal insan gibi sıra bekleriz.”

Devletin bir rehabilitasyon merkezi yapmasıyla, bir engeli vatandaşı hayata adapte edebileceğine ama kişilerin kendi kafasındaki engelleri kaldırması gerektiğine vurgu yapıyor. “Mustafa Çelik’in bir sözü vardı: ‘Ayakların yoksa bu sandalyen var, her yere gidebilin’ derdi. Şimdi zamanla yaşadıkça bunu gördük. Ben Karpaz’dan Yeşilırmak’a kadar gidebilirim. Kendime göre aktifim. Önce insan ‘ben bunu yapabilirim’ diyebilecek ama aile yardım etmezse olmaz. Aile destek verecek ama bir yere kadar bırakacak. Engelli birey de kendini kurtarmak isterse çabalayacak.

“KKTCELL Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı’nın başına bilinçli insanlar getirilmiyor”

Kazadan sonra spor öğretmenliğini yarım bırakarak, spor yönetmenliğine geçer. Ve 2007 yılında Kuzey Kıbrıs’ın spor yönetmenliğini bitiren ilk engelli mezunu olur. O yıl son bir engelli istihdamı yapılır devlete ve üniversiteyi bitiren engellilere öncelik tanınmasıyla işe girer Ömer. Spor yönetmenliği okuması nedeniyle Spor Dairesi’ne alınır ve Atatürk Spor Salonu’nda görevlendirilir. Uzun yıllardır salondaki programları ve danışmanlık işini yürütür.  

Ömer Hamidan, 4 yıldır basketbol oynuyor, evinde bulunan tavuk besleyiciliği de yapıyor. “4 yıldır basketbol oynuyorum. Bundan da şikayet edeceğim ama bilinçsiz insanlar başımıza geliyor. KKTCELL bize sponsor ancak siyasi atamalarla başımıza getirilenler nedeniyle federasyon geçen sene amacından çıktı. Federasyon, Kıbrıs’taki engellilerin spor yapması için kuruldu. Ama yurt dışı da dahil olmak üzere federasyon geçen yıl 12 tane transfer yaptı. Biz kenarda maçları izledik. Teşvik olmaması nedeniyle ve bilinçsiz insanlardan dolayı sporu yapamıyoruz. Sen bilgili olsan da senden faydalanmak istemezler.”

-----

“Engellilere diğer insanlar engel”

Engellilere karşı ülkede bir duyarsızlık olduğundan yakınıyor Ömer, engelli park yerine park edenler gibi birçok engelle karşılaştıklarını aktarıyor.

Engellilere saygı duyulan yerlere gitmeyi ve yolları çukursuz olan yollarda ilerlemeyi tercih ettiğini söylüyor. “Günlük yaşamda aslında engel çok ama kendine göre her şeyi düzenlersin. Engelleri kendimiz aşmayı öğrendik diye artık gözümüze batmaz. Örneğin ben Dereboyu’na gidip de çukurlara girmem. Çarşıda düz yollarda gitmeyi tercih ederim. Rampasız olan dükkanlara gitmem, bize saygı duyulan yerlere girerim. Kendi çemberimizin içinde döneriz.”


“Kazaların azalması için yolların düzelmesi lazım”

Ömer Hamidan, ülkedeki trafik kazalarının oluşuyla ilgili araç kullanıcılarının hatalı olabileceğini ama yolların da bir o kadar bozuk olmasından kazaların meydana geldiğini söylüyor.

“Ben 17 yaşında ehliyetimi aldığımda Taşkınköy’de Yusuf Çocuk Lasitkçi’nin önünde bir çukur vardı ve bugün 15 sene geçmesine rağmen hala daha aynı yerde çukur var. 35 yaşıma gelmeme rağmen hala daha işe gelirken o çukura dikkat ederek, geçerim.  Bu yollar olduktan sonra daha çok insan ölür, daha çok insan sakat kalır. Önce alt yapıyı yapmamız lazım. Bir gün Güzelyurt çemberine 40 km ile girdim hazır araba uçsun. Oradan sürekli geçen insanlar o yolu bilebilir ama ilk kez gidenler için tehlikelidir. Nedense kazalarda şoför alkollüdür, hızlıdır diye söylenir ama hiç bu yollarda sorun yok mu? Hep sürücü mü hatalı?   Kazaların azalması için yolların düzelmesi lazım. Arabalar her yıl süratlenir, güçleri artar, teknoloji ilerler bunu engelleyemezsin ama yollarını düzenleyebilirsin”

“Kimse evine kapanmasın”

Son olarak engelli kişilere mesaj vermeyi ihmal etmeyen Ömer, kimsenin evine kapanmamasını en azından Ortopedik Özürlüler Derneği’ne giderek hayatlarının değişmesini sağlamaları gerektiğini vurguladı. Ömer şunları söyledi: “Kimse evine kapanmasın, hastanenin arkasındaki derneğe gitsinler. Gerekirse bizden yardım istesinler. Nasıl hayatımızı kurtardık, neler yaptık anlatalım. Biraz Mustafa Çelik’in desteğiyle, derneğe giderek kendimizi geliştirdik. Yeni olan kişi evine kapanıp da kalmasın, yapacağı çok şey var. Ne kadar imkanlar kısıtlı olsa da yapacağı çok şey var. Sadece kabullenecek, kabullenirse her şey olur…”

Bu haber toplam 8987 defa okunmuştur