
ÜÇ GENÇ UMUT…
Pırıl pırıl üç genç insan… İki yakışıklı erkek ve aralarında çok güzel bir genç kız. Yüzleri sürekli güleç, insanın içini ısıtıyor.
Stella Aciman
Pırıl pırıl üç genç insan… İki yakışıklı erkek ve aralarında çok güzel bir genç kız. Yüzleri sürekli güleç, insanın içini ısıtıyor. Hani derler ya, “içinin güzelliği yüzüne vurmuş” diye… Tam da öyle işte! Neşeliler ve komikler… Espri yetenekleri hayli gelişmiş. Onlar Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi, Genel Cerrahi Bölümü’nün Asistan Doktorları! Yani geleceğin Genel Cerrahi Uzmanları. Onlarla kâh gülerek, kâh hüzünlenerek bir söyleşi yaptım ve sizlerle tanıştırmak istedim.
ASİSTAN DOKTOR SİMAY DAL
19 Kasım 1986 yılında Mağusa'da doğan Simay Dal, ilk eğitim yıllarını Mağusa'da Polatpaşa ilkokulunda geçirdi. 9 yaşındayken özel keman derslerine başlayan ve 8 yıl keman eğitimi alan Simay, Royal Schools of Music bünyesinde düzenlenen keman eğitimi sınavlarında 5/8 seviyesine ulaştıktan sonra eğitim nedeniyle Ankara'ya taşındığından müzik eğitimini sonlandırmak durumunda kaldı. Ortaokul ve lise eğitimimi Gazi Mağusa'da Türk Maarif Koleji'nde tamamladı. İngilizce olan eğitiminin yanı sıra seçmeli olarak 4yıl Fransızca eğitimi aldı. 2004 yılında ÖSYM tarafından düzenlenen ÖSS (öğrenci seçme sınavı)' de Kıbrıs 2.liği alarak ilk tercihi olan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Tıp eğitimi almaya hak kazandı. 2004 yılında başladığı 6 yıllık tıp eğitimini 2010 yılında tamamlayarak Tıp doktoru unvanını aldı. Nisan 2012'de ÖSYM tarafından düzenlenen TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı)'ta Dr.Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Genel Cerrahi bölümünde asistan doktor olarak çalışmaya ve eğitim almaya başladı.
Neden cerrahi?
Çocukluğumdan beri doktor olmak, hayatı bir ucundan yakalamak isterdim. Mesela ambulans sesi çok ilginç gelirdi bana. “neler oluyor orda?” diye merak ederdim. İnsanlara yardımcı olmak için bir şeyler yapmak isterdim. Cerrahi bölümüne devam etmeye ise üniversite dördüncü sınıfta karar verdim. Cerrahi stajını yaptıktan sonra genel cerrahi netleşti aslında. İlk dikişimi attığım zaman karar vermiştim. Reçete yazarak aylarca bir hastayı takip etmenin bana göre olmadığını anladım. İkinci sınıfta genel cerrahide iki buçuk aylık stajımı yaparken, “ben burada olmalıyım” dedim. Çünkü insanlar ameliyata kötü bir halde girerler, ameliyattan bir hafta sonra o hastayı gülerek taburcu edersiniz. Bu hal bende müthiş bir duygu yaratmıştı. Kadın doğum, ortopedi çok cazip gelmemişti bana. Sanki genel cerrahi çok daha hayatın içinden gibiydi.
İlk girdiğiniz ameliyatı hatırlıyor musunuz?
Sanırım fıtık ameliyatıydı. Stajımızı yaparken elektik ameliyatlarına girerdik. Bunların başında da kasık fıtığı yer alır.
Neler hissetmiştiniz?
Benim için stajyerken cildi kesmek ve oraya bir dikiş atmak bile çok ilginçti. Ama hayati bir büyük ameliyata, acil bir vakaya stajyerken girmedim.
Her ameliyat bir risk midir? Küçük ameliyat der misiniz?
Kesinlikle… O küçük dediğiniz ameliyat sonrasında komplikasyonlar gelişebilir. O yüzden hiçbir ameliyatı küçümsememek gerekir. Mesela bir fıtık ameliyatı sonrası, bir barsak düğümlenmesi olayı gelişir ve geç fark edilirse hasta bağırsağının bir bölümünü kaybedebilir.
Bir cerrah olarak “keşke şöyle bir ameliyat gelse…” der misiniz? Yani ameliyat ayırır mısınız?
Bizim için o ameliyat ortamında olmak yeterli. Tabii ki bir batın ameliyatının ortamı daha bir farklı oluyor ve heyecanlandırıyor. Sanıyorum cerrahlarda heyecan hiç bitmiyor. O heyecan biterse emekli olmak gerekir diye düşünüyorum.
Burada olmaktan memnun musunuz?
Ben çok memnunum ve kendimi şanslı sayıyorum. Cerrahi bölümlerde hiyerarşik ortam vardır. Ama burada çok hissedilmez. Mesela biz klinik şefimizle her şeyi konuşabiliyor, paylaşabiliyoruz. Çok yardımcı olur bizlere ve çok anlayışlıdır.
Gelecekle ilgili düşünceleriniz ne?
Şu aşamada uzmanlığın benim için yeterli olduğunu düşünüyorum. Ben öğretmek değil, öğrenmek istiyorum. Yani üniversitede öğretim görevlisi olmayı düşünmüyorum. Açıkçası bir kadın olarak ailemi kurmak ve onlarla vakit geçirmek de isterim. Cerrahiyi seçtim ama biraz da sosyal bir hayatım olsun istiyorum.
Acil gelen vakalara siz girebiliyor musunuz?
Bizler ameliyatlara mutlaka uzman doktorlarla gireriz. Çok acil bir vaka geldiğinde şayet uzman yoksa en yakın uzmana ulaşmak zorundayız.
Bir kadın olarak düşündüğünüzde seçtiğiniz bölüm zor değil mi?
Genel olarak yorucu olabilir. Çalışma saatleri açısından şu aralar yaşantımı çok fazla etkilemiyor. Ama ileride evlenir ve çocuğum olursa bilemiyorum. Ama bu konuları düşünerek bu bölümü seçmedim açıkçası.
Ameliyat sırasında gördüğünüz ölümlerden nasıl etkileniyorsunuz?
Ameliyat sırasında şu ana kadar hiç ölüm görmedim ama ameliyat sonrası dönemde gördüm. Kötü oluyorsunuz tabii ama hayat bir taraftan da devam ediyor. Beni etkileyen, en çok aileye ölüm haberini nasıl vereceğimdir. Bu beni çok etkiliyor işte.
Ameliyat sonrası hasta takibini sizler mi yapıyorsunuz?
Nöbetler de dahil uzmanlarla beraber yaparız.
Kıbrıs’ta yeterli genel cerrah var mı?
Hayır, yeterli değil. Mağusa Hastanesinde eksik var mesela. Sadece genel cerrahide değil, farklı bölümlerde de eksikler var. Anestezi mesela…
ASİSTAN DOKTOR CEYHUN ERDOĞAN
1983 yılında Gazimağusa’da doğdu. İlkokulu Mağusa Gazi ilkokulu’nda, ortaokul ve liseyi Gazi Mağusa Türk Maarif Koleji’nde okuyup tıp eğitimi için Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesine gitti. Mezuniyet sonrası askerliğini yaptı. Halen Dr.Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinde Cerrahi Asistanı olarak görev yapmakta. Nişanlı. Yabancı dil olarak orta düzeyde İngilizce biliyor. İlkokul, ortaokul ve lise dönemlerinde bilgi yarışması ve atletizm gibi faaliyetlerde okullarını temsil edip çeşitli dereceler aldı. Şimdilerde pek vakit bulamasa da geçmişte satranç oynamak ve resim çizmek gibi hobileri vardı. Müzik dinlemeyi seviyor.
Neden cerrahi?
El becerisi gerektiği için. Artı ben de el becerilerinden zevk aldığımı keşfettiğim için cerrahiyi seçmeyi tercih ettim. Dâhili bölümlerde el becerisi gerektiren dallar yok mu, tabii ki var ama cerrahi daha kısa ve kesin yoldan ve çabuk sonuç veren bir dal. Tıp fakültesinde okurken neredeyse bütün bölümleri gezdik. Bunun sonucunda genel cerrahi, plastik cerrahi, kadın doğum gibi birkaç bölümü kendime daha yakın buldum. Dolayısıyla genel cerrahiyi seçtim.
Nedir genel cerrahi?
Temelde mide barsak sistemi ama bunlarla birlikte ciltle ilgili hastalıklara müdahale, kas ve benzeri dokuların içindeki yabancı dokulara müdahale etmek gibi olaylar ama temelde mide ve bağırsak sistemidir.
Doktorların sanata düşkün bir yanları vardır, sizin sanata ilginiz var mı?
Ben zamanım olduğunda çizerim. Genelde keskin çizgileri olan, ev araba gibi resimler çizerim karakalemle.
Asistanlığınızı yapıyorsunuz, kaç sene yapılıyor?
Evet, toplamda beş senedir. Buradaki, sıkıntı ise; KKTC’de tam teşekküllü hastane olarak Dr. Burhan Nalbantoğlu var. Oraya da ÖSYM tarafından yarı süre olarak yeterlilik verilmesi sorun. Dolayısıyla iki buçuk sene burada iki buçuk sene de Türkiye’de asistanlık yapmak zorundayız.
Hastanenin cerrahi bölümü yeterli mi sizce?
Kıbrıs şartları düşünüldüğünde fazlasıyla yeterlidir diyebilirim. Buradaki cerrahi uzmanlarının bilgi ve becerisi, alet, edavat, içerdeki anestezi ekibi, ameliyathanenin hemşire ekibi gayet iyi ve yeterlidir. Tabii ki günümüz şartlarında süratle gelişen teknolojinin cerrahi bölümlere kazandırdığı bir sürü kolaylıklar var ama biz onları bir yere kadar kullanabiliyoruz çünkü nüfusu düşündüğünüzde alınamayan bazı şeyler var.
Nöbetleriniz haftada kaç saat?
Standart olarak hafta arası 15.00’de başlayıp ertesi sabah sekizde biter ama onun dışında biz buradayken sabah sekizde gelip ertesi gün 16.00’da gidebiliriz ancak. Yaklaşık 33-34 saat…
Yorucu olmuyor mu?
Doğrudur, yorucu oluyor ama insanlara hizmet vermek bu işinde en mutlu yanı. İnsanlara sağlık dağıttığınızda ve bunu birkaç saat içinde yaptığınızda bundan daha güzel bir mutluluk yok.
Sistem size yeterince dinlenme zamanı veriyor mu?
Kıbrıs şartlarında evet… Türkiye şartlarında asistan doktorlar bizlerden çok daha fazla yoruluyor. Ama burada nüfustan dolayı oradaki yoğunluk yaşanmıyor tabii. Kendi adıma konuşursam son dört nöbetimde iki kere ameliyata girdim.
Geleceğinizle ilgili hedefiniz nedir?
Mesleğimde başarılı olmak… Kendimi doçentlik, profesörlüğe kadar götürmeyi düşünmedim ama zaman içinde şartların ne getireceğini şu an bilemiyorum. Şimdilik uzman olarak kalmayı düşünüyorum diyebilirim.
Kadın cerrah arkadaşınız için ne düşünüyorsunuz?
Hem kendi adıma hem de Alkan arkadaşım adına konuşmak istiyorum. İleride işimiz zor olacak çünkü kadın hastaların tercihi doğal olarak Simay Dal arkadaşımıza olacak.
Kıbrıs’ta başka kadın genel cerrahi uzmanı var mı?
Bir tane var ama o da çok çalışmıyor.
Genel cerraha hangi hastalar direkt olarak gider?
Hastaların % 99’u başka doktorlarca size gönderilmiştir. Mesela hasta dahiliye bölümüne gider, karın ağrısı vardır, tetkik edilmiş ve safra kesesinde taş olduğu belirlenmiştir. O hastayı cerrahiye gönderirler. Hastanın yine bir karın ağrısı gibi sıkıntısı vardır, acil servise gelmiştir. Onlar da bize gönderir.
Genel cerrah deyince insanların kafasında şöyle bir imaj var… Genel cerrahlar tepeden tırnağa her ameliyatı yaparlar. Doğru mu bu düşünce?
Doğru değildir. Yüzde olan patolojik bir olay için tepeden tırnağa söylemi tamam ama bu en nihayetinde sınırlandırılacaktır. Mesela, kemikte kırık varsa ortopedist bakacak. Baş boyun bölgesinde tiroid bezine biz bakarız ama dil tümörüne plastik cerrahi veya kulak burun boğaz bakacak, beyinle ilgili bir sıkıntı varsa beyin cerrahisi bakacak.
Onkolojik vakalarda teşhisi siz mi koyarsınız?
Bazen biz koyarız, bazen başka bölümlerden teşhis koyulmuş olarak gelir. Ama tam adını koymak patolojinin işidir.
Patolojik bir parçaya baktığınız zaman kanser teşhisi koyabiliyor musunuz?
Dokuların, sertliğinden, yumuşaklığından… Bazen operasyon sırasında dokuyu çıkardıktan sonra ortasından ikiye bölüp içerideki görüntüye bakarız. Yani fikir edinmek mümkün diyebilirim.
ASİSTAN DOKTOR ALKAN KÜÇÜK
11Eylül1988 yılında İngiltere’nin Kettering kasabasında doğdu. İki yaşına kadar babamın genel cerrahideki asistanlığı süresince İstanbul’da yaşadı daha sonra da Kıbrıs’a yerleşti.
İlkokulu Güzelyurt Kurtuluş İlkokulu'nda, ortaokulu Bayraktar Türk Maarif Koleji'nde, liseyi Türk Maarif Koleji’nde okudu. Kolejde İngilizce müfredatın yanında ek yabancı dil olarak Fransızcayı tercih etti.
2005 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde eğitim hakkı kazandı. Bu altı yıllık tıp eğitimi boyunca Türk Tıp Öğrencileri Birliği'(TurkMSIC) nde mali koordinatörlük yaptı. Yedi yaşında başladığı piyano ve gitar eğitimini devam ettirerek, Ankara Tıp Müzik Kulübü’nün yönetim kurulunda başkanlık dahil aktif görevlerde bulundu. İntörnlük döneminde genel cerrahi rotasyonu için Amerika’nın New Mexico eyaletinde Albuquerque şehrindeki University of New Mexico Hastanesine gitti. 2011 Haziran ayında tıp fakültesinden mezun olduktan sonra, Ağustos 2012’de Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinde Genel Cerrahi Dalında Asistanlık eğitimine başladı.
Neden cerrahi?
Benim hikâyem biraz farklı. Babam cerrah, şu an 25 yaşındayım ve diyebilirim ki 25 yıldır hastanedeyim, yani burada büyüdüm. Hastane dışında çalışmayı bilmiyorum. Yedi yaşından beri babamla beraber küçük müdahalelere asiste etmeler, ortaokuldayken ameliyathaneye girip steril malzemeler açmalar… İçine girdim, hastaların dramatik iyileşme sürecinde kısa dönemde iyi sonuçlar almalar… Cerrahinin kısa dönemde dramatik iyileşme süreci ve o hastanın doktora olan sevgisi saygısını gördükten sonra tıpta başka bir bölüm düşünemedim. Zaten tıp fakültesine girme sebebim de ya plastik cerrah ya da genel cerrah olmaktı. Genel cerrahinin bana daha bir haz vereceğini anladım.
Nasıl bir his? Ağır bir ameliyattasınız ve hasta sizin elinizde, ne hissedersiniz?
Hastanın hayatının elinizde olması… Ameliyatta değil de ameliyat sonrası ego tatmini aslında. Ameliyat sırasında hastanın kötü bir durumda olması, sonrasında anesteziden uyanması ve hastada olan şikâyetin geçmesi… O anki ego tatmini fazlaca haz veriyor. Ameliyat ortamı stresli. İnsanlar bize, “insanları nasıl canlı canlı kesersiniz?” diye soruyorlar. Ameliyatta yeşil örtüleri örttüğünüz zaman biz hastanın yüzünü görmeyiz. Önümüzde sadece kare bir alan vardır ve oraya odaklanırız, hastayı düşünmeyiz yani.
Ama bir canlı olduğunu, hayatının sizin elleriniz arasında olduğunu biliyorsunuz, değil mi?
O patolojiye odaklanarak yapıyoruz ameliyatı. Hastalık yoktur, hasta vardır psikolojisinden çıkıp ameliyatı yapmak zorundayız. Aksi taktirde hastayla empati kurarız, sempati kuramayız.
Kanser hastalığının neresindedir genel cerrahlar?
Okurken hocamızın bir sözü vardı, “cerrahi tıbbın aczidir” derdi. Halen daha aynı düşüncedeyiz, bir değişiklik yok yani. Tıbbi olarak tedavi edemeyiz, parçayı söküp alırız. Kanser de bunların arasında bir örnektir.
Siz kendinizi gelecekte nerede görüyorsunuz?
Yakın gelecekte, buradaki asistanlık sürecim bittiğinde mesleğime olan bakış açımı bir veya iki yıl yurtdışında kalarak genişletmek istiyorum. Önemli olan o fırsatı bulabilmem.
Bir günde kaç ameliyata giriyorsunuz?
Haftada iki gün ameliyat günümüz var. O günlerde de yaklaşık önceden planlanmış 10-15 vaka oluyor. Şu anda üç kişiyiz. Uzmanla birlikte üç veya dört ameliyata giriyoruz günde. Bunların dışında bazen bir, bazen dört defa acil vakalara giriyoruz, yine uzmanımızla.
Şu anda yaptığınız asistanlık döneminde sizi çok ürküten bir vakanız oldu mu?
Bir arkadaşımın dedesi barsak düğümlenmesi olmuştu. Üç dört günlük takiple düzelmedi ve en son çare olarak ameliyata aldık. O zaman biraz korkmuştuk, zaten hastayı da maalesef kaybettik. Hastayı kaybetme korkusuydu, çünkü durumu çok kötüydü.
Çok fazla hasta kaybı yaşadınız mı?
Çok fazla değil ama var tabii.
Öyle anlarda duygularınız ne oluyor?
Ameliyat masasında hiç ölümle karşılaşmadım. Genelde anestezi sırasında ölenler oluyor. Yaştan dolayı anestetik maddelerin yan etkileri oluyor, hasta kaldıramıyor bazen. Ameliyat sonrası yoğun bakımda çoklu organ yetmezliğinden şoka girerek kaybettiğimiz hastalar oluyor.
Bu konuyu biraz açar mısınız?
Hastayı ameliyat etmezsek zaten ölecek çünkü gidişatı iyi değil. Eğer hastayı medikal ilaçlarla tedavi edebilirsek ederiz ama bu tedaviye cevap vermezse ameliyata gireriz. Vücut bir denge sistemi aslında, dolayısıyla en ufak bir değerin bozulması tüm dengeyi bozar, çünkü vücut bunu kompanse etmeye çalışır. Bütün sistemler çökmeye başlar, adeta bir domino taşı gibi. Bunun sonucunda çoklu organ yetmezliği gelir.
Dünyadaki tıp gelişmelerini buradan takip edebiliyor musunuz, yeni çıkan aletleri getirtebiliyor musunuz?
Hastanemiz neredeyse yeterli ama yeterli olmayan durumlar da oluyor. Mesela MR cihazımız su anda arızalı. Bugün bir hastayı MR için YakınDoğu Hastanesi’ne sevketmek zorunda kaldık. Eskiden olsaydı Türkiye’ye göndermek zorunda kalacaktık. MR ve tomografi vazgeçilmezimizdir. İkisini de farklı alanlarda kullanırız. Mesela MR hastalıklı bir safra çekimi için şarttır. Meme MR’larını dış merkezlere göndermek zorundayız.
Kıbrıs koşullarında “bu ameliyatı burada yapamayız” dediğiniz vakalar var mı?
“Bu ameliyatı burada yapamayız demek” yanlış olur ama hastanın isteği gitmekse yapacak bir şey yoktur. Mesela burada yalnızdır, bakacak kimsesi yoktur. O yüzden bazı hastalar memleketlerinde ameliyat olmayı tercih ederler.
Sizin sanata karşı ilginiz var mı?
Sekiz yaşında piyano çalmaya başladım sonra gitar çalmaya başladım. İkisini de çalıyordum ama yaklaşık iki yıldır ikisine de dokunamıyorum çünkü vakit bulamıyorum.