1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Spiros Hacınikolau, Galatya gölünde kalıntıları bulunan babasını anlattı
Spiros Hacınikolau, Galatya gölünde kalıntıları bulunan babasını anlattı

Spiros Hacınikolau, Galatya gölünde kalıntıları bulunan babasını anlattı

İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Katliam ile Savaş Kurbanları Örgütü Birlikte Başarabiliriz’in ressam Nilgün Güney Stüdyosu’yla birlikte Haziran ayından bu yana yürüttüğü “Kayıplar” konulu atölye çalışması, 21 Kasım 2012 Çarşamba ak

A+A-

...

 

İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Katliam ile Savaş Kurbanları Örgütü Birlikte Başarabiliriz’in ressam Nilgün Güney Stüdyosu’yla birlikte Haziran ayından bu yana yürüttüğü “Kayıplar” konulu atölye çalışması, 21 Kasım 2012 Çarşamba akşamı, bir Kıbrıslırum “kayıp” yakınının tanıklığıyla devam etti.

Yalusalı (Yeni Erenköy) bir aileden gelen ve bir yargıç olan babası Takis Hacınikolau, Yalusa’dan bazı Kıbrıslıtürkler tarafından alınarak Galatya’ya götürüldüğünde, Spiros Hacınikolau henüz beş yaşındaydı. Ressam Nilgün Güney’in atölyesini ziyaret eden “kayıp” yakını Spiros Hacınikolau, iki toplumdan genç ressamlarla buluştu, Nilgün Güney Stüdyosu’nda yürüttükleri “kayıplar”la ilgili resim çalışmalarını inceledi ve babası Takis Hacınikolau “kayıp” edildikten sonra yaşadıklarını ressamlarla paylaştı. Ressam Nilgün Güney, bizimle birlikte Spiros Hacınikolau’ya, ressamların yürüttüğü “kayıplar”la ilgili atölye çalışmalarında neler yapılmış olduğunu anlattık. Nilgün Güney Stüdyosu’nda genç ressamların ağırladığı Spiros Hacınikolau, burada ressam Ferah Kaya’nın yaptığı el yapımı badem ezmesinden de tattı, ressamlarla sohbet etti, sorularını yanıtladı.

Spiros Hacınikolau, genç ressamlara hitaben atöyle çalışmasında şöyle dedi:

“O günlerde henüz beş yaşındaydım, benden bir yaş büyük bir de erkek kardeşim vardı... Herkes bir şey söylüyor, herkes bir şey anlatıyordu... İnsanlar durmadan geliyor ve anneme “Eşin Bayrak Radyosu’nda konuştu, mesaj gönderdi”, “Eşin filan yerdedir”, “Eşin falan yerdedir” diye bir sürü hikaye anlatıyordu... Babam Yalusa’dan alınıp Galatya’ya götürüldükten sonra biz birbuçuk ay kadar daha Yalusa’da esir gibi yaşadık. Sonra güneye geçtik... İnsanların sürekli babamla ilgili olarak anlattığı tutarsız hikayeler annemi o kadar bunalttı ki, Kıbrıs’ta kalamadı, bizi yanına alıp Yunanistan’a gitti, oraya yerleşti. Ben Kıbrıs’a ancak 18 yıl önce döndüm... Döndükten sonra hayatımda iki önemli olay yaşandı... Birisi gazeteci Sevgül Uludağ’la tanışarak Kıbrıslıtürkler’in de benzer acılar yaşadığını öğrenmem, ikinci önemli olay da kayıplarla ilgili kazıların başlaması oldu...”

Kıbrıslıtürkler’in de, Kıbrıslırumlar gibi “kayıplar”ı olduğunu hiç bilmeden büyüdüğünü, ancak bizimle tanıştıktan sonra bu durumun değiştiğini anlatan Spiros Hacınikolau, şöyle dedi:

“Kıbrıslıtürkler’in de kayıpları olduğunu bilmiyorduk... Sanırım 2001 yılıydı, bir gün bir yeğenim beni arayarak “Bir Kıbrıslıtürk gazeteci kadın var, kayıplar konusuyla ilgileniyor, seninle de röportaj yapmak istiyor, kabul eder misin?” dedi. Uzun süre düşündüm bunu çünkü ilk kez bir Kıbrıslıtürk görecektim. Gazeteci Sevgül Uludağ’la görüşmeyi kabul ettim. Ondan sonra herşey değişti – Kıbrıslıtürkler’in de kayıpları olduğunu öğrendim, onların da benzer acılar yaşadığını öğrendim. Bu benim için önemli bir dönüm noktasıydı... İkinci önemli dönüm noktası da kayıplar konusunda kazıların başlaması oldu... Babam, 11 kişilik bir “kayıp” Kıbrıslırum grubunun içerisinde, Galatya’da öldürülerek Galatya gölüne gömülmüştü. Kazılarda onlardan geride kalanlar bulundu ve gömülmek üzere bize teslim edildi. Cenaze törenini yaptık... Annem çok acılar çekti, biz de çok acı çektik... Özellikle Kıbrıs’tan gidip Yunanistan’a yerleştiğimizde, ilkokula gittiğimde, öğretmen “Senin baban ne iş yapar?” diye sınıfta sorduğunda ve ben de “Babam kayıptır” dediğimde öğretmen dönüp “O da ne demek?” diyordu, çok kötü oluyordum... Beş yaşında neler olup bittiğini anlamaz bir çocuk ama büyüdükçe babamın yokluğunu hissettim...” dedi.

Kendisi için şu anda en önemli şeyin, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum kayıp yakınlarının birbirlerine destek olmaları, birbirlerinin yanında durmaları, birlikte gönüllü çalışmalar yürütmeleri olduğunu anlatan Spiros Hacınikolau, “Babamın cenazesinde İki Toplumlu Kayıp Yakınları Örgütü’nü temsilen Hüseyin Rüstem Akansoy ve Hristos Eftimiu, babamın tabutuna birlikte bir çelenk koydular... Bu çok önemli bir andı...” dedi.

Genç ressamların “kayıplar”la ilgili çalışmalarından oldukça etkilenen Spiros Hacınikolau, genç ressamlara “kayıplar” konusunu ele alarak birlikte gömü yerlerini ziyaret ettikleri, “kayıp” yakınlarıyla buluşarak onların duygularını dinledikleri ve sonra da bunları tuvallerine yansıttıkları için teşekkür etti.

Spiros Hacınikolau’ya bu ziyaretinde biz de eşlik ederek genç ressamlara, Spiros’un babasıyla ilgili ayrıntılı bilgi bulabilmek için beş yıl süreyle birlikte nasıl çalışmış olduğumuzu anlattık.

Atölye çalışması başka ziyaretler ve başka “kayıp” yakınlarıyla buluşmalarla devam edecek.

Ressamların ürettikleri eserler, Mart 2013’te Kıbrıs’ta, daha sonra da Avrupa’da sergilenecek.

Herhangi bir projenin parçası olmadan, tümüyle gönüllülük temelinde yürütülmekte olan atölye çalışması için herhangi bir merciden herhangi bir “fon” alınmadı. Ressamlar kendi masraflarını kendileri karşılıyorlar, atölye çalışması esnasında çıkabilecek masrafları da herkes kendi cebinden karşılıyor. “Kayıplar”la ilgili atölye çalışmasının ilk günü olan 28 Haziran 2012’de Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu DEV-İŞ, atölye çalışması için Sadi Erkurt Salonu’nu ücretsiz olarak ressamlara vermiş, öğle yemeklerini de karşılamıştı. EVSU ise atölye çalışması için su ve meyva suyu, Deniz Plaza ise birer not defteri ve kalem armağan etmişti. Bunun dışındaki tüm masraflar, ortaklaşa karşılanıyor.

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 889 defa okunmuştur