
O birileri nerede?
“Birbirimizi kandırıyoruz...”
***
Böyle dedi birisi...
Düşündüm...
Haklı...
***
Hem de nasıl kandırıyoruz...
Hemen herkes...
Hemen her yerde...
Siyasette...
Evde...
İşte...
***
Karşılıklı yalanlar söylüyoruz, en
“Birbirimizi kandırıyoruz...”
***
Böyle dedi birisi...
Düşündüm...
Haklı...
***
Hem de nasıl kandırıyoruz...
Hemen herkes...
Hemen her yerde...
Siyasette...
Evde...
İşte...
***
Karşılıklı yalanlar söylüyoruz, en kötüsü de “inanmadığımız” halde, “yalan” olduğunu bile bile, gerçekmiş gibi...
***
Söz sohbetlerden açılmışken....
Bir arkadaşım...
Siyasetle ‘iç içe’ değil...
“Falanca partili” diyemezsiniz...
Çok kültürlü, iyi bir işi, işinde iyi bir konumu var.
Aklı başında..
Ama “memleketten” umutsuz...
İlgimi çekti söyledikleri...
<<... Sürekli şikayet eden ama çözüm üretmeyen... Birbirinin yüzüne gülse de içinden nefret kusan, iki yüzlü insanlarla dolu etraf... Aman fazla yorulmayayım, keyfim kaçmasın ve haklı haksız elde ettiklerime de kimse dokunmasın, diyen insanlar yuvası...>>
Çok mu acımasız...
Kesinlikle değil...
“Bunu değiştirmek için mücadele etmek gerekir” diyorum, “kimin için” diyor...
“Bu ülke bitti”ye inanıyor...
“Dünya bizi yalnız bıraktı”ya geliyor...
“Kıbrıslı Rumlar’dan kaçalım dedik, Türkiye’ye yem olduk” diye basıyor feryadı...
Doğrusu, ‘sol kültür’den gelen birisi de değil, tüm bunları söyleyen...
Yine de zorluyorum, “yok mu bir çıkış yolu” diye...
“İnsanlar, yalnızca, kendi işlerini iyi, doğru yapmaya odaklansa keşke” diyor...
Evet!..
Ama yetmiyor ki...
Çünkü başkalarının da işlerini doğru yapması için odaklanmamız gerekiyor...
Yani “siyasetten” kaçmamak gerekiyor, “hiçbir şey olmaz” diyerek...
“Senle ayrıldığımız nokta” diye, düşünceye bırakıyor beni...
Şu sözcüklerle...
“Herkes siyaset yapmak zorunda değil. Benim sorumluluğum, iyi bir sistemde, doğru siyaset yapana gidip oy vermek... Oysa bizde herkes siyaset yapıyor... Birileri, siyaseti iyi yapsın... Birileri de takdir etsin. Yetmez mi..”
***
İyi de, nerede o birileri nerede!?

















