1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Köylerden mutfaklara uzanan geleneksel bir lezzet
Köylerden mutfaklara uzanan geleneksel bir lezzet

Köylerden mutfaklara uzanan geleneksel bir lezzet

Yakın Doğu Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Öğretim Görevlisi Damla Karadayı yazdı: Köylerden mutfaklara uzanan geleneksel bir lezzet

A+A-

Sonbaharın serin rüzgârları yüzümüzü okşamaya başladığında, Köylerdeki ağaçlar küçük kırmızı ve sarı tanelerle süslenir. Bu minik meyveler, çoğumuzun çocukluğunda okul dönüşü avuç içinde topladığı, kimi zaman çobanların öğle molasında atıştırdığı, kimi zaman da köy kadınlarının kış hazırlıklarında baş köşeye koyduğu alıçlardır. Alıç meyvesi, yüzlerce yıldır halkın hem şifa hem de beslenme kaynağı olmuş; küçük yapısına rağmen kültürümüzde büyük bir yer edinmiştir. Kimileri alıç ağacının nazara ve kötü ruha karşı koruyucu olduğuna inanır, kimileri onun kayalık topraklarda bile dirençle büyümesini hayata karşı bir sembol olarak görür. Eski zamanlarda yeni doğan bebeklerin beşiklerine alıç dalı asıldığı, Yörüklerin uzun göç yollarında alıcı tok tutucu bir atıştırmalık olarak kullandığı anlatılır. Bu nedenle alıç sadece bir meyve değildir; halk hafızasının önemli bir parçası, yılların geleneksel bir değeri olarak görülür.

Günümüz tıbbının araştırmaları da alıç meyvesinin halk arasında bilinen bazı etkilerini doğrular niteliktedir. Alıç, bazı vitaminler bakımından oldukça zengin olup, dolaşım üzerinde olumlu etkiler yaratır. Antioksidan kapasitesi güçlü olduğundan, serbest radikallerle savaşan doğal bir destekleyici olarak görülür. Bazı çalışmalar alıç ekstraktlarının hafif tansiyon düzenleyici ve kalp ritmi üzerinde dengeleyici etkileri olabileceğini bildirir. Bunun yanında sinir sistemini sakinleştirici, hafif anksiyete giderici etkilerinden de söz edilir. Elbette tüm bu bulgular, alıcı tıbbi bir tedavinin yerine koymamayı gerektirir; ancak geleneksel kullanımın, modern araştırmalarla da örtüşen bir yönünün olduğu açıktır. 

Alıcın bu şöhretinin en bilinen ürünlerinden biri ise hiç kuşkusuz alıç macunudur. Özellikle eski köy evlerinde sonbahar geldiğinde büyük bakır kazanlar kurulur, odun ateşinin kokusu ve kaynayan meyvenin kendine özgü parfümü bütün evi doldururdu. Bu süreç, sadece bir yiyecek hazırlama değil; bir araya gelme, sohbet etme, yardımlaşma ve ritüel niteliği taşıyan bir kış hazırlığıydı. Köyün çocukları macunun ilk fokurdamasını bekler, kadınlar meyveleri süzgeçten geçirirken aralarında hem tarif hem hikâye paylaşır, çıkan her kavanoz bütün ailenin ortak emeğini temsil ederdi. Şehirleşmeyle birlikte bu gelenek azalsa da son yıllarda doğala dönüş akımıyla yeniden popülerlik kazandı. Bugün semt pazarlarında ev yapımı alıç macunu kavanozlarını görmek sürpriz değil. Hatta bazı butik restoranlar, alıç macununu peynir tabaklarında, tatlı soslarında veya modern reçetelerde kullanarak bu geleneksel lezzeti gastronominin yeni diline kazandırıyor.

Alıç macunu yapımı aslında zor bir işlem değildir, fakat bazı püf noktaları ustalık ister. Meyvenin çekirdekleri çok sert olduğundan tek tek ayıklanması mümkün değildir. Bu nedenle önce alıçlar iyice yıkanır, üzerini geçecek kadar su eklenerek yaklaşık yirmi beş dakika kadar haşlanır. Haşlama sırasında meyveler yumuşar, kabukları çatlar. Daha sonra süzgeçten geçirilerek püre elde edilir; çekirdekler geride kalırken alıcın özünden zengin bir hamur çıkar. Macunun lezzetini ve kıvamını belirleyen asıl aşama burasıdır. Püre tekrar tencereye alınır, üzerine yaklaşık bir kilogram alıca üç çeyrek kilogram şeker gelecek şekilde şeker eklenir. Şeker eridikçe meyvenin ekşi yapısı tatlı bir aromaya dönüşür. İsteğe bağlı olarak çubuk tarçın veya birkaç karanfil de eklenebilir; bu baharatlar macuna derinlik ve sıcaklık katar. Orta ateşte karıştırılarak pişirilir. Yaklaşık yarım saate yakın sürede püre koyu bir jel kıvamına gelir. Kıvam kontrolü için bir damla tabağa bırakılır; yayılmıyor ve olduğu yerde duruyorsa macun olmuştur. Son aşamada az miktarda limon suyu veya limon tuzu eklenerek hem koruyuculuk artırılır hem de macun parlak bir renk kazanır. Sıcak sıcak kavanozlara doldurulan macun, soğudukça koyulaşır ve mükemmel kıvamına ulaşır.

Bu geleneksel ürünün hikâyesi elbette yalnızca mutfakla sınırlı değildir. Alıç macunu, birçok ailede hâlâ kışın soğuk günlerinde bir tatlı kaşığı olarak çocuklara verilir; kimi zaman kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi, kimi zaman doktora gidilmeyen eski günlerin pratik bir şifa desteğidir. Birçok yaşlı insan hâlâ “Eskiden hastalandığımızda annem ekmek üzerine sürer verirdi” diyerek anılarını paylaşır. Bu yönüyle alıç macunu sadece bir tat değil, aynı zamanda kuşaklar arası bir bağ, geçmişin bugüne uzanan bir izi olarak varlığını sürdürür. Modern tıbbın gelişmesi bu ürünün geleneksel değerini azaltmamış; aksine bilimsel çalışmalarla desteklendiği için merakı ve ilgiyi artırmıştır. 

Bugün bir kavanoz alıç macunu hazırlamak, sadece mutfakta geçirilen bir zaman değil; unutulmaya yüz tutmuş bir geleneği yeniden canlandırmak anlamına geliyor. Dağların kayalık yamaçlarında kendiliğinden yetişen bu mütevazı meyve, macuna dönüştüğünde hem lezzet hem şifa hem de kültürel anlam kazanıyor. Doğanın cömertçe sunduğu bu küçük armağan, doğru ellerde uzun kış gecelerini ısıtan, sofralara renk ve tat katan kıymetli bir ürüne dönüşüyor.

Ev Yapımı Alıç Macunu Tarifi

Malzemeler
●    1 kg kırmızı veya sarı alıç meyvesi
●    750 g toz şeker
●    1 litre su
●    1 çay kaşığı limon tuzu veya 1 yemek kaşığı limon suyu
●    Arzuya göre: bir adet çubuk tarçın, birkaç karanfil

Yapılışı

Önce alıçları bol suyla yıkayın. Meyvelerin çekirdekleri oldukça sert olduğundan, bütün halde tencereye alın ve üzerini iki parmak geçecek kadar su ekleyin. Yaklaşık 20–25 dakika haşladıktan sonra süzgeçten geçirerek püre haline getirin. Bu aşama, macunun ipeksi dokusunun sırrıdır. Elde ettiğiniz püreyi tekrar tencereye alın, üzerine şekeri ilave edin ve orta ateşte kaynayana kadar karıştırın. Şeker tamamen eridikten sonra 25–35 dakika kadar pişirin. Kıvamının olup olmadığını anlamak için bir tabağa damlatabilirsiniz; damla yayılmadan duruyorsa macununuz hazır demektir. Son olarak limon tuzunu ekleyip 2–3 dakika daha pişirin. Sıcak sıcak kavanozlara doldurup kapağını kapatın. Soğuyup jel kıvamına geldiğinde alıç macununuz sofralarda yerini almaya hazırdır.

Bu haber toplam 1988 defa okunmuştur